“Merhamet” dizisine nasıl dahil oldunuz?
- Hande Altaylı 'nın “Kahperengi” romanını ve bağlantılı olarak senaryoyu okuyunce çok etkilendim. Özgü Namal 'ın canlandırdığı Narin karakteri çok güçlüydü. Ona âşık olan Fırat 'a hayat verecek olmam beni çok heyecanlandırdı. Dizinin adının “Merhamet” olarak değiştirildiğini öğrendim. Hatta ablama yeni dizimin adının “Merhamet” olduğunu söylediğimde bana “Tam da kendine göre bir iş bulmuşsun” dedi. Ona göre bende en baskın olan duygulardan biridir bu...
Fırat hangi açılardan cezbetti sizi?
- Narin “Beni hatırladın mı?” diye sorduğunda, Fırat “Kimse bana senin kadar güzel bakmadı” diye cevap veriyor. Canlandırdığım karakteri bana yakınlaştıran cümle de bu oldu. Tüm masumiyeti ve içtenliğiyle, dürüstçe sarf edilmiş bu cümle bendeki Fırat 'ın da karşılığı aslında.
Merhametli misiniz?
- İnsan kendini tanımlayamaz. Hayatımın hiçbir döneminde “Merhametli bir insanım” demedim. Bunu bedeninizde, yüreğinizde hissediyor olmanız gerekir.
“MERHAMET” İNSANLARIN RUHUNU TAMAMLAYACAK
Özgü Namal ile nasıl bir ikili oldunuz?
- Özgü ile çalışmak çok keyifli. Güzel bir enerji veriyor. Ayrıca oyunculuk olarak da çok iyi paslaşıyoruz. Bu sayede oyunculuğumuz daha da büyüyor.
Televizyon izleyicisinin sayısız alternatifi var. “Merhamet” dizisi nerede duracak sizce?
- Her yaşam öyküsünde Narin ve Fırat gibi karakterler var. Herkes kendini görebilir, kendinden bir parça bulabilir bu dizide. Olay 2000 'li yıllarda geçiyor ve yaşamdaki gerçek bir hikâyeden alıntı yapıyor, biz de ekip olarak bunu çok iyi yansıttık. “Merhamet” bence insanların ruhunu tamamlayan bir dizi olacak. Evlerine sunulan lezzetli bir yemek gibi... Herkes nasıl bakacağını, ne tat alacağını kendi yaşadıklarından yola çıkarak belirleyecek.
Fırat hayatta her istediğini elde etmiş bir karakteri canlandırıyor. Siz hayatta her istediğinizi elde ettiniz mi?
- Evet, hayatta istediğim her şeyi elde ettim. İyi bir insan olabilmek benim için çok önemli. İyi bir insansanız, istediklerinize ulaşmanız daha da kolaylaşıyor. Ben doğru enerjiye de inanan biriyim. Doğru enerji size hep olumlu olanı getirir. İstediklerinizi elde etmekse evet, ben bu şekilde elde edebiliyorum istediklerimi.
Manevi değerleri daha üstün tuttuğunuzu gösteriyor bu…
- Maddi değerler hiç aklıma gelmedi bu soruyu sorduğunuzda. Maddi olarak istediğim her şeyi elde edemiyorum. Kaldı ki istediğim her şeyi satın almak taraftarı da değilim. Kendimi o kadar şımartmam. İnsanlar tıklım tıklım belediye otobüslerinde bir yerden bir yere gitmeye çabalarken, maddi olarak istediğim her şeyi elde etmeyi gereksiz buluyorum.
ULUBATLI HASAN ROLÜ RUHUMU YÜKSELTTİ
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
- Dolu dolu, çok özel bir çocukluk geçirdim. İzmit 'te özel bir okula gittim. Sonra profesyonel olarak basketbol oynamaya başladım. Spor kariyerime devam etmek için de 2000 'de İstanbul 'a geldim. Basketbolu bıraktıktan sonra kendimi modellik işinde buldum. Hayat beni oyunculuğa yöneltti. Hiçbir zaman kendimi oyuncu olarak nitelendirmeyeceğim sanırım çünkü her gün farklı bir şey öğreniyorum. Bunun bir sonu yok...
Ruhunuzda gençliğinizden kalan neler var?
- Hatalar, doğrular, yanlışlar var... Önemli olan da az “keşke” ile hayata devam edebilmek.
Geçmişe baktığınızda sizi hâlâ heyecanlandıran rolünüz...
- “Fetih 1453”teki rol... Filmde surlara bayrağı diken Ulubatlı Hasan rolündeydim. Bu karakteri canlandırmak ruhumu yükselten, beni çok mutlu eden bir deneyimdi gerçekten.
İstanbul 'u gerçek hayatta da fethedebilir mi insan?
- İstanbul 'da yaşamak için cesur olmak gerek. Şehrin olumlu yanlarını yakalamak size kalmış. Yine de İstanbul bana göre “zorluk” demek.
EVLENİP ÇOCUK YAPMAK KARİYERİ OLUMLU ETKİLER
14 Şubat 'ta 31 'inci yaş gününüzü kutladınız. 30 'lu yaşlarda olmak nasıl bir duygu?
- 30 'lu yaşlar bana dinginlik getirdi. Artık daha rahat ve pozitifim. Çocukça serseriliklerimi üzerimden attım. Haylazlıklarım bitti. Geçiş dönemini atlattım. Artık yenilenmiş gibi hissettiğim zamanlara adım attım.
Kadınlar tarafından hayli beğenildiğinizin farkında mısınız?
- İş esnasında bile kendime zaman ayırıp spor yapan, kendini seven bir insanım. Bu da kendi kendime dair bir farkındalığa neden oluyor. Böyle düşünülüyorsa bu beni sadece mutlu eder.
Çalışmadığınızda neler yapıyorsunuz?
- Arkadaşlarım ve ailemle zaman geçiriyorum. Dostluklar kolay kurulmuyor. Değer vermek gerek. Ailem ise benim için çok çok önemli çünkü varlığı güç veriyor. Şimdilik ailem annem ve ablamdan ibaret. İleride kimler katılır, zaman gösterecek...
Evliliğin bir imzadan ibaret olduğunu düşünenlerden misiniz?
- Evlilik yeri ve zamanı geldiğinde yapılması gereken, hayatı düzene sokan güzel bir birliktelik şekli. Ayrıca evlenip çocuk yapmanın kariyeri olumlu etkileyeceğini de düşünüyorum.
Vazgeçemediğiniz alışkanlıklarınız neler?
- Spor yapmak. Her sabah 06.00 'da Belgrad Ormanı 'na gidip koşarım.
BAYRAĞI SURLARA DİKMEDEN OYUNCULUĞU BIRAKAMAZDIM
Hiç dibe vurduğunuz bir dönem oldu mu?
- Vazgeçtiğim bir dönem oldu. O dönemde kendimi mutsuz hissediyordum ama “Nerede mutlu olabilirim, nerede kendimi daha yükseğe taşıyabilirim” diye düşündüğüm an “Fetih 1453” filmi için teklif aldım. Eğer oyunculuğu bırakacaksam İstanbul 'a bayrağı dikip de bırakmalıydım. Duygusal anlamda herkes gibi ben de küçük çöküşler yaşadım. Ancak bunlar hayatın getirdiği güzellikler. Gelişiminiz o dibe vurmalardan sonra hızlanıyor.
Çoğu zaman geçmişin kötü izlerini bir kenara atarız. Siz de geçmişten korkmayanlardan mısınız?
- O izler benim... Geçmişime dair atmam ya da unutmam gereken hiçbir şey yok. Ben şu an geçmişte yaşadığım şeylerle var oluyorum ve kendimi böyle iyi hissediyorum.
Serseriliklerimi Üzerimden Attım
Şu sıralar Merhamet dizisinde canlandırdığı Fırat karakteriyle gündemde olan İbrahim Çelikkol, 30’lu yaşların getirdiği dinginliği ve artık daha az “keşke” dediği hayatını Marie Claire’e anlattı.