SETA 2015 Avrupa İslamofobi Raporu

SETA Genel Koordinatörü Duran: 'İslamofobi suç sayılmalı' İslamofobi Raporu yazarı Hafez: “İslamofobinin bir suç olarak kabul edilmesi gerekiyor. Ayrıca İslamofobi Avrupa ülkelerinin ulusal bazdaki bütün istatistiklerine dahil edilmelidir' Yazar Younes: 'İslamofobiye ilişkin artan ve bizi endişeye düşüren bir eğilimin olduğunu görüyoruz”

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından, SETA 2015 Avrupa İslamofobi Raporu'nun sunumunun gerçekleştiği bir panel düzenlendi.

Panelde, Avrupa'nın 25 ülkesinde 37 bilim insanının İslamofobi konusunda yaptığı çalışmalar sonunda hazırlan rapor ve Paris'teki terör saldırılarından sonra artış gösteren İslam karşıtı hareketler tartışıldı.

Konuşmacılar, İslamofobinin bir suç olarak kabul edilmesi gerektiği konusunda mutabık kaldılar.

SETA'nın Ankara'daki merkezinde gerçekleştirilen ve SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran 'un takdimini yaptığı panelin moderatörlüğünü, aynı zamanda raporun editörü ve SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı yaptı.

Panelin açılışında konuşan Duran, Avrupa’da Müslümanlara yapılan saldırıların büyük ölçüde ırkçı saldırı kategorisi altında değerlendirildiğini, fakat bunun yerine artık “İslamofobik saldırı” ifadesinin kullanılması gerektiğini vurguladı. Duran, İslamofobi'nin suç sayılması gerektiğini belirtti.

Raporun yazarlarından Salzburg Üniversitesi'nden Farid Hafez de SETA 2015 Avrupa İslamofobi Raporu'nun 25 ülkede yapılan araştırmalar neticesinde hazırlandığını bildirerek, ileriye dönük çok önemli bir çalışma yaptıklarını söyledi.

Hafez, “İslamofobinin bir suç olarak kabul edilmesi gerekiyor. Ayrıca İslamofobi Avrupa ülkelerinin ulusal bazdaki bütün istatistiklerine dahil edilmelidir.' dedi.

Avrupa genelinde İslamofobi konusunda güvenilir bilgilere ulaşamadıklarını ve raporun hazırlanmasında zorluklarla karşılaştıklarını anlatan Hafez, “İslamofobi ya da Müslüman karşıtı ırkçılık, Avrupa’da çok da fazla kabul edilmiş durumda değil. Bir suç olarak kabul edilmiş durumda değil. Avrupa ülkelerinin bir çoğunda nefret suçu motivasyon olacak bir suç olarak da genellikle benimsenmiyor.” ifadelerini kullandı.

“Biz bu raporumuzla sadece boşluğun küçük bir kısmını dolduruyoruz.” diyen Hafez, şöyle konuştu:

“Avrupa’da İslam karşıtı anlayışı kabul etmeyen insanlar var. Avusturya’da günlük bir gazete var. İki gün önce bir makale yayınlandı burada. Bu makalenin altında birkaç saat içinde binlerce yorum yazıldı. Ama burada bir tane dahi pozitif yorum bulamadım.”

Paris’te 2015 Kasım’da gerçekleşen terör saldırılarından sonra, Avrupa’daki yönetimlerin Müslümanlara karşı tutumunun daha agresif bir hal aldığına işaret eden Hafez, Müslümanların aslında bir güvenlik tehdidi olduğuna yönelik fikirlerin benimsenmeye başlandığına dikkat çekti.

-'Bütün Avrupa’da mağdurlara yönelik danışmalık hizmetleri sunulmalıdır'

Hafez, Avrupa’da siyasi partilerin İslamofobiye karşı bir araya gelerek ortak fikirlerini ortaya koymaları gerektiğini dile getirerek, siyasi patilerin her türlü ayrımcılığa karşı seslerini çıkarmaları gerektiğini söyledi. İslamofobi konusunda kapsamlı ve somut politikaların geliştirilmesine yönelik çalışmalar başlatılması gerektiğini anlatan Hafez, sözlerine şunları kaydetti:

“Nefret suçu mevzuatları tüm Avrupa ülkeleri tarafından kabul edilmeli, bir kişinin dinine ve inancına yönelik bir saldırı olduğunda bunun da nefret suçu kapsamına alınması gerekiyor. İslamofobik bir durum olduğunda mağdurların yanında olacak kurumların olması gerekiyor. Bütün Avrupa’da mağdurlara yönelik danışmalık hizmetleri sunulmalıdır. Avrupa’daki güvenlik birimlerinde çalışan bütün kişiler İslamofobi konusunda temel bir eğitime tabi tutulmalıdır. Aynı zamanda İslami sivil toplum kuruluşlarının da güçlendirilmesi gerekiyor. Bu kuruluşlarında belli bir bilgi ve birikime sahip olsunlar ki İslamofobiye karşı savaşabilsinler. Yine Avrupa ülkelerinde İslamla ilgili negatif bilgileri engellemeye yönelik çalışmaların da başlatılması gerekiyor. Ayrıca bir kişinin dini kimliğinden dolayı eğitime erişme noktasında bir engelin olmaması gerekiyor. Dini azınlıkların haklarının her zaman korunması gerekiyor. Raporumuzda bütün bunların hepsini değerlendirdik.'

- 'Bizi endişeye düşüren bir eğilimin olduğunu görüyoruz'

Almanya İslamofobi Raporu yazarı Berlin Humboldt Üniversitesi'nden Anna-Esther Younes de yaptıkları araştırmada göçmenler konusunun İslamofobi üzerindeki etkisinin açıkça görüldüğünü belirterek, “Elde ettiğimiz istatistiklerde, İslamofobiye ilişkin artan ve bizi endişeye düşüren bir eğilimin olduğunu görüyoruz.” dedi.

Almanya’da, Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar (PEGIDA) adlı İslam karşıtı grubun yaptığı eylemleri örnek gösteren Younes, önümüzdeki yıllarda İslamofobiye karşı Avrupa’da bütün kesimlerin birlikte mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.

- 'İslamofobik saldırıların üçte biri kadınlara yönelik'

Fransa İslamofobi Raporu yazarı Lille Üniversitesi'nden Oliver Esteves de Charlie Hebdo saldırısı ve Paris’teki terör saldırılarından sonra Fransa’da İslamofobi ve İslam düşmanlığının hızla artmaya başladığını anımsatarak, İslamofobik yayınlar yapan birçok yayın organının da en çok satanlar listesine girdiğine dikkat çekti.

Charlie Hebdo saldırılarından sonra islamofobik saldırıların üçte birinin kadınlara yönelik olduğunun ortaya çıktığını belirten Esteves, 'Burada hem İslama yönelik, hem de cinsiyete yönelik bir ayrım var.' dedi.

Esteves, yaptıkları araştırmalarda, özellikle Müslüman erkeklerin iş bulma konusunda ırkçılığa ve ayrımcılığa maruz kaldığını gördüklerini kaydetti.

Din özgürlüğü terimin çok daha net şekilde ifade edilmesi gerektiğine işaret eden Esteves, 'İslamofobiye yol açan yanlış anlamaların ortadan kaldırılması lazım. Kamuoyu çalışmalarının yapılması çok önemli. Etnik azınlıkların entegrasyonu konusunda çok net çalışmaların gerçekleştirilmesi lazım.' ifadelerini kullandı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile