Seyfi Oktay'ın bilgileri aktardığı 'asıl merkez' neresi?
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın mahkeme kararıyla dinlenen telefon görüşmelerinde kullandığı 'asıl merkez' ifadesi merak uyandırdı. Gelişmeleri 'asıl merkeze' aktardığından bah...
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın mahkeme kararıyla dinlenen telefon görüşmelerinde kullandığı 'asıl merkez' ifadesi merak uyandırdı. Gelişmeleri 'asıl merkeze' aktardığından bahseden Oktay, bunun deşifre olması ihtimalinin kendisini strese soktuğunu söylüyor. "Asıl merkezin haberi yok da bizi nasıl oyalıyor?" ifadesi ise bir üst mercinin göstergesi olarak yorumlanıyor.
Ergenekon'un yargı ayağına yönelik son operasyonda gözaltına alınan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın mahkeme kararıyla dinlenen telefon görüşmelerinde çarpıcı bilgiler yer alıyor. Oktay'ın kayıtlarda sürekli olarak kullandığı 'asıl merkez' ifadesi kamuoyunda merak uyandırdı. Eski Bakan, 29 Ekim 2009 tarihinde Ergenekon şüphelilerinden Avukat Ali Hadi Emre ile yaptığı görüşmede 'Asıl kaynaktaki adama diyeceğim.' ve 'Peki asıl merkezin haberi yok da bunlar nasıl bizi oyalıyorlar öyle?' şeklinde ifadeler kullanıyor. Tartışılacak konuşmanın ikinci Ergenekon davasının, 9. ve 11. duruşmalarının görüldüğü haftaya denk gelmesi dikkat çekiyor. Oktay, bir başka görüşmede ise deşifre olmaktan korktuğunu belirtiyor ve "Strese girdim ya. Deşifre olursak da çok kötü ya." diyor. Ergenekon davası başta olmak üzere önemli davalara müdahalesiyle gündeme gelen Seyfi Oktay'ın, bilgileri aktardığı 'asıl merkez' ifadesi, "Görünenin ötesinde daha büyük bir organizasyon mu var?" sorusunu akıllara getirdi.
Seyfi Oktay'ın tartışmaya yol açan ifadeleri 29.10.2009 tarihinde şüphelilerden Avukat Ali Hadi Emre ile yaptığı görüşmesinde kullanıyor. Görüşme ikinci Ergenekon davasının, 9. ve 11. duruşmalarının görüldüğü haftaya denk geliyor. İşte Ergenekon davasına bakan mahkemeyi etkilemek için çaba harcayan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın iki gün içinde yaptığı telefon görüşmelerinin dökümü:
28.10.2009 günü Saat:17.31
Ali Hadi Emre: Ya can sıkacak bişey yok da yani bunun herkesle konuşması benim canımı sıktı yani biz burda bişey üretiyoruz niye herkesle konuşuyor yani.
Seyfi Oktay: Ama yani şimdi o demek ki direk temas oluşuyo onunla. Senin söyleyeceğin şey o da bu işe yardımcı oluyor işte o kadar, yani ama biz çözüyoruz olayı.
Emre: Bunlar bizi devre dışı bırakıp ordan çözerlerse ne olacak o zaman biz ne duruma düşeceğiz...Ya abi elli tane karışan var niye bunlar bu sahipleri hem bunlarla görüşüyor hem orda kendi avukatları var gidip onlara diyolar bizim davaya bakın diyolar yani kendi avukatları var.
Oktay: Peki asıl merkezin haberi yok da bunlar nasıl bizi sizi oyalıyorlar öyle?
28.10.2009 günü Saat: 17.36
Oktay: Benim herhangi bi şekliyle bilgim yok bunun bi irtibatlı olduğu bilmem böyle bi amaçla devreye girdiği O vatandaş bu işi çözecek kişi.
Onun hemşerisi diye bilmem neyi diye öyle yani onu öylece irtibat için onlar istedikleri için. Yani yoksa başka bişey yok.
Emre: Ben size bilgi verdim işte o kadar. Yani tamam yine de yani fazla bi sorun yok şu anda ama işte olmasın diye ben size söylüyorum yani daha büyümesin diye bu mesele.
Oktay: Niye olsun zaten sonuna gelindi bu işin.
Emre: İyi tamam o zaman.
Oktay: Öyle olmadı mı?
Emre: Yani o gün olursa mesele olmaz olmazsa mesele olur.
Oktay: Hadi tamam öyle o zaman ki olur diye düşünüyorum.
Emre: O güne kadar şeyimiz var yani pozisyonumuz var.
Oktay: Asıl kaynaktaki adama diyeceğim ki böyle böyle şey nedir senin rican yerine geliyor.
29.10.2009 günü Saat: 08.41
Oktay: Strese girdim ya.
Emre: Yok abi ya strese girmeyin ya.
Oktay: Bizi kullandı mı nedir bu benim asla böyle bi çıkar hesabıyla bi ilişkim. Asla asla böyle bişey yok, böyle bi deşifre olursak da çok kötü ya.
Emre: İşte olursa ondan olursun yani.
Oktay: Ondan onunla böyle bir ilişkim yok ki benim.
Benim böyle bi şey deşifre olma öyle bişey olamaz yani çünkü asla ve asla ben böyle bişeye girer miyim ya böyle.
Emre: Bugün görüşüp daha detaylı bilgi alacam adamdan.
Oktay: Öyle bişeyse çok kötü kullanılmış olduğumu hissediyorum ...
'HSYK'da dengeleri değiştirmek için keyfî atamalar yapıldı'
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay döneminin HSYK Başkan Vekili Hakkı Süha Terzibaşıoğlu'nun açıklamaları, 1991 ile 1995 arasındaki yargı skandallarını gün yüzüne çıkardı. Za- man'ın manşetten verdiği haberde Terzibaşıoğlu'nun bahsettiği mağdur Yargıtay üyesi Mehmet Yıldız, Erge-nekon zanlısı eski Bakan'ın keyfî uygulamalarını doğruladı. Oktay'ın dengeleri kendi fikri doğrultusunda değiştirmek için zorlama atamalar yaptığını söyleyen Yıldız, "Asil üye olmama rağmen yerime yedek üye Hakkı Dinç'i getirmek için HSYK de- ğil, Yargıtay tüzüğünü uyguladı. Bu şekilde kurul toplantılarına katılamadım." dedi. Duruma isyan eden dönemin HSYK üyesi Vural Savaş bile, "Seyfi Oktay'ın HSYK'sı 'yok' hükmündedir." diye tepki göstermiş.
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay döneminin HSYK Başkan Vekili Hakkı Süha Terzibaşıoğlu'nun bahsettiği mağdur Yargıtay üyesi Mehmet Yıldız, keyfî uygulamalar sebebiyle çektiği sıkıntıları anlattı. Terzibaşıoğlu, "Sayın Bakan, dört çoğunluk oyuna sahip olmak için çalıştı. Bunun için kendilerine yakın değil diye, hakkı olduğu halde Sayın Mehmet Yıldız'ı toplantılara almadılar. Yedek üye olarak hiç ilgisi olmadığı halde Yargıtay'dan Hakkı Dinç'i getirip çoğunluğu sağladılar. Böylece, istedikleri sonuçları aldılar." demişti. Mehmet Yıldız, Terzibaşıoğlu'nun açıklamalarını doğrularken Seyfi Oktay'ı HSYK'daki dengeleri kendi fikirleri doğrultusunda değiştirmekle suçladı. Bunun için de zorlama atamalar yaptığını ifade etti.
OKTAY'IN VERDİĞİ YAMUK KARARLARI İPTAL ETMİŞTİK
Kendisi ile Dinç arasında yapılan tercihi buna bağlayan Yıldız, "Çünkü onun (Seyfi Oktay) verdiği yamuk kararları, itirazı inceleme kurulunda kaldırırdık." dedi. Kılıç, kendisinin işini dosdoğru yapmaya çalıştığını ama bazı kişilerin 'zamana ve zemine göre' hareket ettiğini anlattı. Seyfi Oktay tarafından toplantılara alınmamak istenmesinin sebebi olarak da bunu gösterdi.
Yıldız'ın verdiği bilgiye göre, kıdemli üye olmasına rağmen kendi yerine yedek üye Hakkı Dinç getirilirken hukuk da ihlal edilmiş. Bunun için HSYK tüzüğünün dikkate alınması gerekirken Yargıtay tüzüğü dikkate alınmış. 1993 yılında HSYK üyeliğine seçildiğini ifade eden Yıldız, yapılan bu tercihe imalı bir yorum getirdi: "40 sene 4 ay Türk milletine hizmet ettik. Hizmetimizde terazimizi hiç şaşırttırmadık. Kadastro dairesinden emekli oldum, 13 senede Yargıtay üyeliği yaptım. Teraziyi dosdoğru tartarak yaptık."
HSYK'da görev yaptığı 4 yıl boyunca her toplantıda bu konunun tartışıldığını kaydeden Yıldız, yaşananları şöyle anlattı: "Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın HSYK'ya seçtiği son kurul üyesi bendim. Adalet bakanları o zamanlar kurula pek fazla katılmazdı. Yedek üyelerden birisi bakan olmadığı zaman kurula katılırdı. Onun yerine kıdemli yedek üye olarak benim katılmam gerekiyordu. Çünkü ben Hakkı Dinç'ten yaşlı idim. Onlar, 'Hayır iç tüzük değil, yedek üye kıdeminde Yargıtay'daki kıdem esas alınır' dediler. Hakkı Dinç de Yargıtay'daki görevine benden 3 gün önce başladığı için onu kabul ettiler." YASİN KILIÇ
Vural Savaş, 17 yıl önce Osman Can gibi davranmış
Seyfi Oktay'ın adalet bakanlığı döneminde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi olan Vural Savaş'ın, bundan 17 yıl önce Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can'ın tavrına benzer bir çıkış yaptığı ortaya çıktı. Adalet bakanı olunca müsteşarlığa hemşehrisi Yusuf Kenan Doğan'ı atayan Seyfi Oktay'ın hedefinde HSYK vardı. Oktay, Kurul'da çoğunluğu sağlayabilmek için hukuk teamüllerini hiçe sayarak kendisine yakın üyeyi göreve getirmişti. Mevzuata göre, toplantılara 'yedek üye' olarak katılması gereken Mehmet Yıldız'ın yerine Yargıtay'dan Hakkı Dinç getirilmişti. Bu operasyona dönemin HSYK Başkan Vekili Hakkı Süha Terzibaşıoğlu ile birlikte HSYK üyeleri Vural Savaş ve Yaşar Selim Asmaz tepki gösterdi. Savaş, Kurul'da alınan karara karşı muhalefet şerhi düşerken, "Usulüne uygun şekilde teşekkül ettirilmemiş heyetlerin verdiği kararlar 'yok' hükmünde olduğundan, o heyete katılan üyelerce 'resen' göz önünde tutulması gerekmektedir." ifadelerine yer veriyordu. Savaş, yazısında, aralarında Prof. Dr. Ergun Özbudun'un bulunduğu anayasa hukukçularını referans göstererek Oktay'ın hukuka aykırı işlemde bulunduğunu savunmuştu.
Vural Savaş, bir süre sonra da Oktay'a tepki göstererek Kurul üyeliğinden istifa etmişti. Yıllar önce yaşanan bu ilginç gelişmeyle ilgili konuşmak istemeyen Savaş, Zaman'ın konuya ilişkin sorularını cevapsız bıraktı. Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can da, mahkemenin anayasa değişikliği paketinin iptal davasında esasa girmesi halinde kararın 'yok hükmünde' olacağını savunuyor. ÖMER ŞAHİN ANKARA
Zaman