Futbol Federasyonu basın departmanının hazırladığı TamSaha Dergisi ' ne konuşan Sezer Öztürk , Alman ve Türk futbolunun karşılaştırmasını yaparken son derece çarpıcı noktalara parmak basıyor , çok sert eleştirilerde bulunuyor . Sözlerini dinledikçe sadece ayaklarını değil , kafasını da fazlasıyla çalıştıran birisiyle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz .
Sezer Öztürk ' ün TamSaha ' ya verdiği röportajın satır başlarında ciddi uyarılar , dışardan bakınca Türk futbolunun altkyapı anlayışı suyüzüne çıkıyor . İşte ana başlıkları ;
' ' Bence insan futbolcu olmaya karar veremez . " Ben doktor olacağım " diyebilirsiniz ama " Ben futbolcu olacağım " diyemezsiniz . Bu size doğuştan verilen bir yetenektir , insanın kanında vardır . Eğer doğuştan yetenekliyseniz , futbol dönüp dolaşıp sizi buluyor zaten .
Leverkusen ' in antrenman tesisleri 60km . mesafedeydi . Babam , amcam ve dedem , her gün beni idmanlara getirip götürdü . Onların hakkını hiçbir şekilde ödeyemem . Yıllar geçtikçe daha da olgunlaşıyorum ve nasıl bir fedakârlık yaptıklarını daha iyi anlıyorum .
Mattheaus ' un savaşçı ruhu ve lider kişiliğinden çok etkilemiştim . İsminin yazılı olduğu formayı hiç çıkarmazdım . Bir de Zidane ' a karşı bir hayranlığım vardı . Sadece futbol yetenekleri anlamında değil , sahadaki duruşu ve arkadaşlarıyla iletişimiyle örnek alınacak bir kişiydi .
18 yaşında profesyonel olduğum Leverkusen ' de 10-11 maç oynadım ve bu Bundesliga için gerçekten iyi bir rakamdı . Buna rağmen , nasıl oldu bilemiyorum , " Takımdan gideceğim " diye tutturdum . Herhalde rahat battı .
Germinal ve Nürnberg deneyimleri bana şunu öğretti ; nerede mutluysan , nerede sevilip sayılıyorsan orada oynayacaksın . Çünkü yıllar içinde kendini kanıtlıyor ve belli bir statü ediniyorsun . İnsan bundan vazgeçmemeli .
Ersun Yanal beni Manisaspor ' da görmeyi çok istiyordu . Bence Ersun Hoca , Türk futbolunda kendisini kanıtlamış , büyük bir teknik direktör . Manisaspor ' a sırf Ersun Yanal orada olduğu için gittiğimi açık yüreklilikle söyleyebilirim .
Türkiye ' de insanlar senin gözlerinin içine bakıp hatalarını söyleyemiyor . Almanya ' da ise adam senin gözlerinin içine bakar , yumruğunu masaya vurur ve hatalarını bir bir sayar . Ondan sonra da el sıkışılır ve odayı terk edersin . Tüm konuşulanlar da orada kalır .
Almanya ' da futbolcuyu bilgili , ağırbaşlı , zeki , dürüst , güçlü karakterli ve kolay yılmayan bir birey haline getirebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar . Türk futbolunda ise tek hedef bir sonraki hafta oynanacak maçta başarı elde edebilmek .
Türkiye ' de o kadar teknik direktörle çalıştım ; gerçekten futbolcuya bir şeyler katan , onları geliştirmek isteyen hocaların çok nadir olduğunu gördüm . Teknik adamların amacı alınacak birkaç fazla puanla takımın başında kaldıkları süreyi mümkün olduğunca uzatabilmek
Futbolunun kişiliğini ve taktiksel bilgisini geliştirmeye yönelik bir çaba göremedim . İşte böyle olunca da Türkiye ' de futbolcunun ilerlemesi sadece kendi yeteneğine kalıyor . Teknik adamlara çok yüklenmiş gibi oldum ama bunun bir sistem sorunu olduğunun altını da çizmek istiyorum .
Teknik adamların iş bulması esnasında başka işler döndüğüne inanıyorum . Almanya ' da bu tür olayların meydana gelmesi mümkün değil . Almanya ' dan gelen oyuncular Türk futbolundaki bu ortamı gördükleri için adapte olmakta zorlanıyor .
Nasıl ki Alex ' ten Mehmet Aurelio gibi oynamasını isteyemezseniz , futbolcunuzun becerilerini tartıp ona göre roller vereceksiniz . Hocalık da zaten burada başlıyor . Elinizdeki değerin zayıf ve kuvvetli yanlarını tespit edip oyunu ona göre kurgulamanız gerekiyor .
Türkiye ' de kulüpler sözleşmesini uzatmak istemeyen oyuncusunu kadro dışı bırakıyor . Peki , kulüp benimle sözleşmesini uzatmak istemediğinde ben kulübü kadro dışı bırakabiliyor muyum? Bu durum insan haklarına uygun bir durum mu? Ya da âdil mi?
Türkiye ' de altyapıya çok fazla önem verilmediğini düşünüyorum . Hâlbuki futbolda en önemli kısım burası zaten . Bugün baktığımızda , Barcelona ' nın almadığı kupa , Real Madrid ' in ise almadığı futbolcu kalmadı . Aradaki fark belli değil mi?
Burada futbol çok kopuk oynandığı için defansla forvet hattı arasında uçurumlar var . Bu da futbolcuların daha çok yorulmasına neden oluyor . Ben Türkiye ' de zekice taktik kurgulayan bir takım göremedim .
Geçmişte Almanya ' yı seçmem için telkin yapılmıştı . Ama vatanını çok seven birisi olduğum için Türkiye ' yi seçtim . Belki hiç millî olmazdım ama başka takımın formasını da giymezdim . Hiçbir zaman Alman Millî Takım formasını giyip Türkiye ' ye karşı oynayamazdım .
Hiddink takım halinde hareket etmemiz ve birbirimize yakın oynamamız gerektiğini söylüyor . Sorunlarımızı görmüş . Bu da futbolumuzu ne kadar yakından takip ettiğini gösteriyor . Rakibi paslarla yormamızı istiyor . Onunla tanışmak ve çalışmak bizim için büyük bir şans . ' '
İşke Sezer Öztürk ' ün röportajının detayları ;
Almanya ' dayken keşfedilip Genç Millî Takımlara kazandırılan bir oyuncusun . 1999-2005 arasında Genç Millî Takımlarda defalarca oynayıp bugün de A Millî Takım ' ın geniş kadrosunda yer alan Sezer Öztürk ' ü daha yakından tanımak istiyoruz .
Dedem , Almanya ' ya gelen birinci kuşak Türklerden . Çok geniş bir ailemiz var . Aslen Karslıyız . Araba yedek parçaları üreten küçük bir şirketimiz var . 1983 doğumlu bir ablam , biri 1994 doğumlu , diğeri üç yaşında iki de kardeşim var . 1994 doğumlu kardeşim de futbolla ilgili ama üst düzey oynayacağını zannetmiyorum . Millî formayla 14 yaşında tanıştım . Sabri Sarıoğlu daha o zamandan takım arkadaşımdı . U15 ' ten itibaren millî formayı tüm yaş kategorilerinde giydim . Bir tek A millî olamadım .
Futbolla tanışman nasıl oldu , ailen futbolcu olmanı nasıl karşıladı?
Bence insan futbolcu olmaya karar veremez . " Ben doktor olacağım " diyebilirsiniz ama " Ben futbolcu olacağım " diyemezsiniz . Bu size doğuştan verilen bir yetenektir , insanın kanında vardır . Eğer doğuştan yetenekliyseniz , futbol dönüp dolaşıp sizi buluyor zaten . Ben kendimi bildim bileli futbol topuyla birlikteyim . Futbola öncelikle yaşadığımız kasabanın takımında başladım . Çok golcü bir oyuncu olduğumdan kasabada oldukça şöhretliydim . Kısa süre sonra Leverkusen ' in yetenek avcıları tarafından keşfedildim . Babam da futbolu çok seven bir kişi . Kendisi de 16-17 yaşlarındayken Almanya ' da amatör liglerde top oynamış . Futbola devam ederken en büyük desteği babamdan ve amcamdan gördüm . Oturduğumuz yerle Leverkusen ' in antrenman tesisleri arasında 60km . mesafe vardı . Babam , amcam ve dedem , her gün beni Leverkusen ' deki idmanlara getirip götürdü . Onların hakkını hiçbir şekilde ödeyemem . Yıllar geçtikçe daha da olgunlaşıyorum ve nasıl bir fedakârlık yaptıklarını daha iyi anlıyorum . 10 yılı aşkın süre Bayer Leverkusen ' in altyapısında oynadıktan sonra 17 yaşında A takıma çıktım . 1 yıl sonra ise profesyonel sözleşme imzaladım . Hatta bu sayede profesyonel sözleşmeyle oynayan en genç Türk oyuncusu oldum . Altyapıdayken her zaman kendimden büyüklerle aynı kategoride oynadım .
Almanya ' da futbolla eğitimi bir arada sürdürmen kolay oldu mu?
Almanlar , oyuncunun futbolla ilgili yeteneklerini geliştirmenin yanında eğitimini de sürdürmesi için çok hassas davranıyor . Aslında tüm Avrupa için durum böyle diyebilirim . Her işin zorluğu olduğu gibi futbol-eğitim ikilisini birlikte götürmek de çok güç . 14-15 yaşından itibaren Millî Takımlara seçilmeye başladığımdan , bu dönemlerde okuldan 1-2 hafta süreli ayrılıklar oluyordu . Almanların eğitim sistemi de ağır olmasına rağmen , oranın standartlarına göre okulumu iyi bir yerde bitirdim . Yükseköğretime devam etmek gibi bir planım ise yok .
Futbola başladığın dönemde idolün kimdi?
Benim idolüm Lothar Mattheaus ' tu . Savaşçı ruhu ve lider kişiliği beni çok etkilemişti . Elde ettiği başarılar , kazandığı kupalar , katıldığı Dünya Kupaları , Bayern Münih ' in o zamanki en iyi futbolcusu olması benim gözümdeki değerini çok yükseltti . Mattheaus ' un isminin yazılı olduğu formayı üstümden hiç çıkarmazdım . Bir de Zinedine Zidane ' a karşı bir hayranlığım vardı . Sadece futbol yetenekleri anlamında değil , başta sahadaki duruşu ve arkadaşlarıyla iletişimi olmak üzere her yönüyle örnek alınacak bir kişiydi .
NEREDE MUTLUYSAN ORADA OYNAYACAKSIN
2006 ' da Manisaspor ' a gelmeden önce Germinal Beerschot ve Nürnberg takımlarında forma giydin . Bu takımlardaki deneyimlerini bizlerle paylaşır mısın?
Bu takımlarda oynadığım için hiçbir pişmanlık duymuyorum ama şimdiki aklım olsa o kulüplerle sözleşme imzalamazdım . 18 yaşında profesyonel olduğum Leverkusen ' de her maç kadroda yer alıyordum . İlk sezonumda 10-11 maç oynadım ve bu Bundesliga için gerçekten iyi bir rakamdı . Germinal ' e kiralık gittiğim sezon , Şampiyonlar Ligi ' nde Liverpool ' a elenmiştik ve daha sonra İngiliz ekibi bu kupayı müzesine götürmüştü . Önümde Berbatov , Voronin , Schneider gibi futbolcular oynuyordu . Bu kadar kaliteli oyuncuların arasından sıyrılıp takımda forma şansı bulabiliyordum . Tüm bunlara rağmen , nasıl oldu bilemiyorum , " Takımdan gideceğim " diye tutturdum . Herhalde rahat battı . Başka bir ortamı da görmek , dış dünya ile tanışmak istedim . " Demek ki olması gerekiyormuş . Hayırlısı buymuş " diyorum . 6 ay kiralık oynadığım Nürnberg ' de ise iki maçta forma giydikten sonra 3 . 5 ay sakatlıkla mücadele ettim . Kendimi toparlayamadan lig bitti . Bu deneyimler bana şunu öğretti ; nerede mutluysan , nerede sevilip sayılıyorsan orada oynayacaksın . Çünkü yıllar içinde kendini kanıtlıyor ve belli bir statü ediniyorsun . İnsan bundan vazgeçmemeli . Leverkusen ' den ayrıldıktan sonra Michael Skibbe göreve geldi . Skibbe göreve gelmeden önce , kulüp başkanımıza , " Sizin takımda Sezer Öztürk diye bir futbolcu var . Onu çok beğeniyorum , ona çok dikkat edin " demiş . Bunu Germinal ' e kiralık gittikten sonra öğrendim . Bir hafta sonu , önce Leverkusen ' le Dortmund ' a karşı A takımla maça çıkmıştım . Ertesi gün de Leverkusen ' in rezerv takımı ile başka bir maç oynamıştım . Skibbe bu iki maçı da izlemiş ve " İkinci maç daha alt seviyede olsa da Sezer hiç havaya girmeden oynadı . Onda Alman mantalitesi var " diye yorumlamış benim performansımı .
Bayer Leverkusen artık eski gücünde değil sanırım . Sen ne düşünüyorsun?
Leverkusen ' in ilginç bir alışkanlığı vardır . Lige müthiş başlangıç yaparlar . 20 ' li haftalara kadar ligi ilk sırada götürürler ama ondan sonra bir düşüş yaşarlar . Geçen sezon da aynısı oldu . 11 . haftaya kadar liderdiler ama sonra koltuktan indiler . Neden böyle derseniz , kulüp prensip gereği yıldız futbolculara fazla yatırım yapmıyor . Büyük paralar harcayıp bir kadro kurmak gibi bir felsefeleri yok . 2-4 milyon euro bonservis bedeliyle genç futbolcuları alıp , bunları daha sonra 10-15 milyon eurolara satan bir kulüp .
MANİSASPOR ' A ERSUN HOCA İÇİN GİTTİM
Türkiye ' deki kariyerin Manisaspor ' la başladı . Futbol hayatını Almanya ' da sürdürme fırsatın yok muydu? Neden Türkiye ' ye gelmeyi tercih ettin?
Vestel ' in Manisaspor ' u desteklediği dönemde gelmiş , çok iyi bir teklifti . Ersun Yanal , Millî Takım ' ı yeni bırakmış , takımın başına geçmişti ve beni kadrosunda görmeyi çok istiyordu . Bazı günler , onunla 7-8 kere telefonla görüştüğüm oluyordu . Bence Ersun Hoca , Türk futbolunda kendisini kanıtlamış , büyük bir teknik direktör . Manisaspor ' a sırf Ersun Yanal orada olduğu için gittiğimi açık yüreklilikle söyleyebilirim .
O dönemde başka kulüplerden de transfer teklifleri almış mıydın?
Beşiktaş ve Galatasaray beni çok istiyordu . Her yıl büyük takımlardan teklif almış bir oyuncu oldum ama şimdilik gitmek kısmet olmadı . Her seferinde bir pürüz çıktı .
Gurbetçi oyuncuların Türkiye ' ye alışmakta bazı zorluklar çektiğini biliyoruz . Neden yaşanıyor bu adaptasyon sorunu?
Bu soru çok yerinde oldu çünkü bu sıkıntıların nedenini açıkça ortaya koymak lâzım . Bu konuyu Hamit ve Halil ağabeylerle de konuşuyoruz . Almanya ile Türkiye ' de futbol birbirinden farklı şekilde yürütülüyor . Türkiye ' de insanlar senin gözlerinin içine bakıp hatalarını söyleyemiyor . Yüzüne " Sen iyisin , sen güzelsin " deyip sonradan arkandan çevirdikleri işlerle farklı niyetlerini belli ediyorlar . Almanya ' da ise adam senin gözlerinin içine bakar , yumruğunu masaya vurur ve hatalarını bir bir sayar . Ondan sonra da el sıkışılır ve odayı terk edersin . Tüm konuşulanlar da orada kalır . Diğer bir konu ise futbolda erişmek istenen hedefler . Türkiye ' de her şey sonuca endeksli . Almanya ' da ise oyuncunun eğitimi ve kişiliğinin gelişimi en önde geliyor . Futbol becerisinin geliştirilmesi neredeyse en son sırada yer alıyor . Futbolcuyu bilgili , ağırbaşlı , zeki , dürüst , güçlü karakterli ve kolay yılmayan bir birey haline getirebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar . Türk futbolunda ise tek hedef bir sonraki hafta oynanacak maçta başarı elde edebilmek . Türkiye ' de o kadar teknik direktörle çalıştım ; gerçekten futbolcuya bir şeyler katan , onları geliştirmek isteyen hocaların çok nadir olduğunu gördüm . Teknik adamların amacı günü kurtarmak , alınacak birkaç fazla puanla takımın başında kaldıkları süreyi mümkün olduğunca uzatabilmek . Futbolunun kişiliğini ve taktiksel bilgisini geliştirmeye yönelik bir çaba göremedim . İşte böyle olunca da Türkiye ' de futbolcunun ilerleme kaydetmesi sadece kendi yeteneğine kalıyor . Burada teknik adamlara çok yüklenmiş gibi oldum ama bunun bir sistem sorunu olduğunun altını da çizmek istiyorum .
Peki , futbolcusunu geliştirmek için çaba sarf eden nadir hocalara kimleri örnek gösterebilirsin?
İlk sırada Levent Eriş ' i sayarım . Ben bu kadar kaliteli bir teknik direktörün yıllardır Bank Asya 1 . Lig ' de başarılı olup , Turkcell Süper Lig ' de uzun vadeli görevler alamamasına inanamıyorum . Almanya ' da kendisini ispatlamış , deneyimli hocalarla çalıştım . Yıllardır bu işin içinde olan biri olarak , teknik adamlar arasında bir karşılaştırma yapabiliyorum . Levent Hoca dürüstlüğü , oyunculara yaklaşımı ve elde ettiği başarılarla örnek bir kişi . Kendisinin Süper Lig ' de çalışamamasını düşündürücü buluyorum . Teknik adamların iş bulması esnasında başka işler döndüğüne inanıyorum . Türkiye ' de geçirdiğim dört senede kimlerin ne şekilde takımlarda göreve getirildiğini öğrendim . Çok çirkin şeyler . Almanya ' da bu tür olayların meydana gelmesi mümkün değil . Böylece bir önceki sorunuzun da cevabını vermiş oldum . Almanya ' dan gelen oyuncular Türk futbolundaki bu ortamı gördükleri için adapte olmakta zorlanıyor . Futbol camiasında dışarıdaki aktörler rol oynuyor . Bakanı devreye sokarak göreve gelen kişi , benim gözümde teknik adam falan değildir . Çünkü oraya hak ederek gelmiyor . Oyuncusunu düşünen bir diğer teknik adam örneği de Rıza Çalımbay . Kendisinin bize olan yaklaşımı kazansak da kaybetsek de değişmiyor . Bu gerçekten çok önemli çünkü Türkiye ' deki ortama alışmayı etkileyen bir faktör de bu . Sadece bir maçta galip geldiğimizde sanki Şampiyonlar Ligi ' ni kazanmışız gibi bir hava yaratılıyor , mağlubiyette ise yerin dibine sokuluyoruz . Almanya ' da başarı abartılmıyor , yenilgi ise dünyanın sonu olarak görülmüyor . Bu işin içinde kazanmak da var kaybetmek de .
Manisaspor ' da hem küme düşme hem de şampiyonluk sevinçlerini yaşadın . Küme düşmek ve şampiyon olmak oyuncuya neler hissettiriyor?
İşler kötü gittiğinde , bu durum ister istemez bir güven kaybına yol açıyor . Maçlara çıktığında kafanda küme düşme riskini kuruyorsun ve pas hataları yapıyorsun . İşler iyi olunca ise hatadan korkmuyorsun , kendine güvenin geliyor ve daha güzel oynuyorsun .
Bugüne kadar çalıştığın teknik adamlar arasında sana en fazla katkı yapanı hangisiydi?
Yine Levent Eriş diyeceğim . Çünkü yeteneklerimi görüp , beni becerilerim doğrultusunda kullandı . Bana yapabileceğimden çok farklı görevler vermeye çalışmadı . Nasıl Alex ' ten Mehmet Aurelio gibi oynamasını isteyemezseniz , futbolcunuzun becerilerini tartıp ona göre roller vereceksiniz . Hocalık da zaten burada başlıyor . Elinizdeki değerin zayıf ve kuvvetli yanlarını tespit edip oyunu ona göre kurgulamak . Daha da önemlisi , futbolcunun iyi yaptığı şeyleri daha da iyi yapmasını sağlamak .
Ben kulübü kadro dışı bırakabiliyor muyum?
Manisaspor ' dan ayrılışın biraz sancılı olmuştu . Sözleşmeni uzatmak istemeyince kadro dışı bırakıldın . Türk kulüplerinde giderek yaygınlaşan bu durumu nasıl değerlendiriyorsun? Sence Türkiye ' deki kulüp-futbolcu ilişkileri nasıl?
Madem Türkiye-Almana ekseninde kıyaslama yapıyoruz , yine aynı şekilde devam edelim . 30 milyon euroya yakın bonservis bedelli Michael Ballack ' ın sözleşmesi bitiyor ve kendisi bedavaya Chelsea ' ye gidiyor . Böylesine bir dünya yıldızı Bayern Münih ile Chelsea kulüpleri arasında bu şekilde bir transfer yapıyorsa , Sezer Öztürk , Manisaspor ' la aynısını niye yapamasın? Sözleşmemin bitmesine bir yıl kala sözleşmemi zorla bir sene daha uzatmak istediler . Beni 27 gün kadro dışı bıraktılar ve zoraki mukavele imzalamak durumunda kaldım . Bundan iki aya yakın süre sonra da Mesut Bakkal göreve gelince ve ben de kendisiyle anlaşamayınca bir kez daha kadro dışı kaldım . İki ay önce istendiğim için , iki ay sonra ise istenmediğim için kadro dışı bırakıldım . Türkiye ' de futbolu ne kadar yanlış insanların yönettiğini anlıyorsunuz değil mi? İki ayda bana sihirli değnek mi değdi de değiştim? Bu konular anlatmakla bitmez . Türk kulüplerinde giderek yaygınlaşan bu durum bir " hastalık " tır ve kesinlikle önüne geçilmelidir . Bir de işe şöyle bakalım ; ben bir kulüple iki yıllık sözleşme imzaladım . İki yıl boyunca kötü oynadım ve kontratım bitti . Kulübüm beni istemiyor ama ben takımda kalmak istiyorum . Kulüp benden memnun değil , daha çok verim alabileceği futbolculara yönelmek için benimle yollarını ayırıyor . Benim kulübe karşı herhangi bir yaptırımım olabiliyor mu? Zorla sözleşme imzalattırıp onu kadro dışı bırakabiliyor muyum? Hayır . Peki , iyi olduğumda kulüp beni nasıl zorlayabiliyor o zaman? Bu durum insan haklarına uygun bir durum mu? Ya da âdil mi? Sözleşme uzatmak futbolcuya kalmış bir durumdur . Oyuncunun ücretini artırırsın , futbolcu da kendisine orada bir gelecek görüyorsa mukaveleye imza atar . Sen teklifini yaparsın , kabul etmezse bir yıl daha oynar ve yoluna gider . Neden zoraki iş yapılıyor , anlayabilmiş değilim . Avrupa ' da böyle bir örnek ne gördüm ne de duydum . Benim yaşadığım bu sözleşme problemi olmasaydı , 1 sene önce Millî Takım ' a gelmiş olacaktım . Bu olaylar benim bir yılımı aldı .
Manisaspor ' da oynadığın dönemde pek çok takımın transfer gündemindeydin . Sezonun ikinci yarısında da seni Eskişehirspor ' da gördük . Bu tercihte hangi faktörler rol oynadı?
Eskişehirspor yıllarca Süper Lig ' de mücadele etmiş köklü bir kulüptü . Psikolojik olarak iyi olmadığım bir dönemdeyim . Başkan Halil Ünal benimle yakından ilgilendi , elimden tuttu , ciddi sayılabilecek bir bonservis parası ödedi ve takımına aldı . Bilirsiniz , iyi zamanlarda çok kişi etrafınızdadır ama kötü zamanda yanınızda pek adam bulamazsınız . Ben de Eskişehirspor ' la çıktığım 15 maçta iyi bir performans sergileyerek , kendisine bir nevi teşekkür etmiş oldum .
Bugün Millî Takım ' a seçilmene bakarak Eskişehirspor tercihinin doğru olduğunu söyleyebilir miyiz?
Şimdi buradaysam , bu Eskişehirspor ' da başarılı olduğum içindir . Gerçekten de sezonun ikinci yarısıda çok güzel bir grafik yakaladık . Fenerbahçe , Galatasaray ve Trabzonspor gibi takımları yendik . Eskişehirspor ' da oynamak gerçekten keyifli . Coşkulu taraftar da bir diğer olumlu taraf . Halil Ünal da dürüst ve babacan bir başkan . Eskişehir ' de rahatım ve keyfim yerinde ama kulübüm menfaatler doğrultusunda beni satmak isterlerse bunu da anlayışla karşılarım .
BARÇA ' NIN ALMADIĞI KUPA , REAL ' İN ALMADIĞI OYUNCU KALMADI
Altyapı eğitimini Almanya ' da almış ve 4 yıldır da Türkiye ' de futbol oynayan bir oyuncu olarak , iki ülkenin altyapı sistemlerini nasıl karşılaştırırsın?
Almanya ' da genç takımlarda çalışan hocalar , duruşları ve futbol bilgileriyle , Turkcell Süper Lig ' de takım takım dolaşan bazı teknik adamlarımızdan daha üst düzeyde . Size bunları anlatırken aklıma eski hocalarım geliyor . . . Dürüstlüklerini ve kendilerini konumlandırış tarzlarını hatırlıyorum . Oyuncuların kişiliğini ve karakterini geliştirmek için ne kadar çok uğraşıyorlarmış . Gerçekten çok iyilermiş . Turkcell Süper Lig ' de böyle bir şey yok . Arada kalite farkı var . Türkiye ' de altyapıya çok fazla önem verilmediğini düşünüyorum . Hâlbuki futbolda en önemli kısım burası zaten . Bugün baktığımızda , Barcelona ' nın almadığı kupa , Real Madrid ' in ise almadığı futbolcu kalmadı . Aradaki fark belli değil mi? Barcelona ' da jenerasyonlar değişiyor ama sürekli olarak yetenekli genç futbolcular geliyor . Altyapıyı iyileştirmek için yatırım yapmazsan futbolcu da yetiştiremezsin . Bunun yanında , futboldan doğru dürüst anlamayan kişilerin Türkiye ' de bazı altyapıların başına getirildiğini biliyorum . Oraya iyi hocalar koyacaksın ki sana iyi futbolcular yetiştirebilsin .
Bundesliga ile Türkiye Ligi ' ni kıyaslarsak ortaya nasıl sonuçlar çıkar?
Türkiye Ligi , Bundesliga ' ya göre daha mücadeleci , sert ve zor bir lig . Alman takımları kompakt yapıda olup , her oyuncunun yeri ve bölgesi bellidir . Oyun buna göre oynanır . Maçta oyuncular çok fazla yorulmaz . Türkiye ' de ise futbol çok kopuk oynandığı için defansla forvet hattı arasında uçurumlar var . Bu da futbolcuların daha çok yorulmasına neden oluyor . Dolayısıyla , Türkiye ' de taktiksel anlayış bakımından zaaflar olduğu söylenebilir . Ben Türkiye ' de zekice taktik kurgulayan bir takım göremedim . Stoperle forvet arasında yeri geliyor 60-70 metre mesafe oluyor . Almanya ' da bunu göremezsiniz . Aradaki fark azami 30 metredir .
2006 ' nın Mart ayından bu yana Millî Takımlardan uzak kalmıştın . Tekrar ay-yıldızlı formayla buluşmak sana neler hissettiriyor?
En son A2 Millî olmuştum . Bu forma kutsal . Takımdaki herkes de bunun farkında . Müthiş bir duygu tabii ki . Kelimelerle anlatılması zor , yaşanması gereken bir mutluluk bu . Her futbolcuya nasip olacak bir şey değil . Buradan Oğuz Hocaya beni düşünüp kadrosuna dâhil ettiği için çok teşekkür etmek istiyorum . Birçok futbolcunun arasından sıyrılıp Millî Takım ' a gelmek insanı daha iyi olmaya teşvik ediyor .
Alman Millî Takımı ' nda oynamayı seçen Türk oyuncuların sayısı artıyor . Bu konuda bir şey söylemek ister misin?
Geçmişte bana da Almanya ' yı seçmem için telkin yapılmıştı . Ama ben vatanımı çok seven birisi olduğum için Türkiye ' yi seçtim . Yeri gelir belki hiç millî olmazdım ama başka takımın formasını da giymezdim . Hiçbir zaman Alman Millî Takım formasını giyip Türkiye ' ye karşı oynayamazdım .
Millî Takımımızın 2012 Avrupa Şampiyonası elemelerindeki rakiplerinden birisi de Almanya . Grubumuzu ve Almanya maçlarımızı nasıl yorumlarsın?
Artık futbolda büyük-küçük takım ayrımı kalktı . Herkesin herkesi yenebileceği bir dönemdeyiz . Biz ve Almanya grubun favorisiyiz . Türkiye , kendi futbol kimliğini sahaya yansıttığında , bizi hiçbir takımın yenemeyeceğini düşünüyorum . Çok yetenekli , güçlü ve karakterli bir takımımız var .
ABD kampında yakından tanıma fırsatı bulduğun Hiddink hakkında neler söylersin? Bugüne kadar çalıştığın teknik adamlarla en belirgin farkı ne sence?
Bize ilk söylediği , takım halinde hareket etmemiz ve birbirimize yakın oynamamız gerektiği . Aralarda uçurum olmayacak . Sorunlarımızı görmüş . Bu da futbolumuzu ne kadar yakından takip ettiğini gösteriyor . Türk futbolcusunun topla yaratıcı olduğunu , bu yüzden topun bizde kalmasını sağlamamızın gerektiğini söylüyor . Rakibi paslarla yormamızı istiyor . Onunla tanışmak ve çalışmak bizim için büyük bir şans .
Bursaspor ' un şampiyonluğu Türk futbolunda neleri değiştirir?
Değişim , Bursaspor şampiyon olmadan önce başlamıştı . Sivasspor ' un iki sezon arka arkaya üst düzey performans sergilemesi , peşinden de Bursaspor ' un şampiyon olması bunun bir göstergesi . Son yıllarda , büyük takımların eskisi gibi çok puan toplayamadığını da gözlemliyoruz . Futbolda artık büyük diye bir şey yok . Anadolu takımları da artık güçlendi ve hedeflerini büyüttü . Akıllı transferler yapmaya başladılar . Bursaspor , şampiyon olmak isteyen takımların sayısının artmasına yol açacak . " Bursaspor şampiyon oldu , biz niye olmayalım? " diyecekler . Bursaspor ' dan aldıkları cesaretle herkes şampiyonluğu isteyecek ama bu kadar da uçmamak lâzım .
Eskişehir ' in Bursaspor ' dan nesi eksik? Senin takımın da şampiyonluk adayları arasında olabilir mi?
Bursaspor ' dan sonra baktığımız zaman Eskişehirspor , taraftar , camia ve potansiyel olarak 3-5 takımdan bir tanesi . Geride kalanların başında geliyor . Şampiyonluk için birçok faktörün bir araya gelmesi lâzım . Bunu da konuşarak değil , çalışarak yaparsınız . Yabancılarınızın takıma iyi uyum sağlaması lâzım . Biraz da şans gerek . Bursaspor ' u kutlamak istiyorum . O bütçeyle inanılmaz bir iş yaptılar . Sonuna kadar hak ettiler .
Ligimizde beğendiğin yerli ve yabancı oyuncular hangileri?
Emre Belözoğlu . Tam bir takım oyuncusu . Hem ileriye hem de geriye çalışıyor .
Bundan sonrası için hedeflerin neler?
A Millî Takım ' a gelmem önemliydi ama daha da önemlisi burada kalıcı olabilmek . Biraz daha gelişim sağladığımda ve kulübüm de iyi sonuçlar aldığında Millî Takım ' da da kendimi ispatlayacağımı düşünüyorum . Yakın zamanda Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi maçları oynamak istiyorum . 2-3 yıl sonra tekrar Avrupa ' ya gidebilrim .
Bize biraz da özel hayatından ve hobilerinden söz eder misin?
Gezip tozmayı pek sevmem . Sakin bir kişiliğim vardır . Eşim ve 7 aylık çocuğumla vakit geçiriyorum . Onlarla olmaktan çok mutluluk duyuyorum . 22 yaşında evlendim . Eşimle evde film seyrederiz . Arkadaşlarla bir şeyler içmeyi severim ama bunu daha çok Almanya ' daki çocukluk arkadaşlarımla yaparım . Yeri gelince de diskoya gider eğlenirim .