Denizlerde görülen besin fazlaliginin önemli çevresel zararlara yol açtigini belirten Doç. Dr. Özçelik, “Kent, tarim ve endüstriyel alanlardan akarsulara ve yüzeysel tasinim sonucu denizlerimize ulasan söz konusu besinler, baslica günes isigi ve karbondioksit olmak üzere çesitli çevresel etkenlere bagli olarak mikroorganizmalarin üremesine yol açmaktadir. Mikroorganizmalar besince bol elverisli ortam sayesinde, hizlica büyüyerek dogal dengeyi bozarak biyolojik çesitlilikte azalmaya neden olmaktadirlar. Mikroorganizmalar bir yandan oksijen tüketirken, diger yandan deniz veya su kütlelerinin alt tabakalarina günes isigi erisimini engellerler. Böylelikle, olusan oksijensiz ortamda nihayetinde mikroorganizmalar da ölerek bitkiler, baliklar ve diger canlilar için yasamsal açidan sürdürülemeyecek bir ortam olustururlar. Kamuoyunda Marmara Denizi’nde gündeme gelen deniz salyasi veya Müsilaj olarak adlandirilan organik kökenli seffaf ve yapiskan salgi, bir tür mikroorganizmanin salgiladigi mukus salgisidir. Önlem alinamamasi durumunda çevre basta olmak üzere balikçilik, turizm ve deniz tasimaciligini tehdit edecegi açiktir” dedi.
“Deniz kirliliginin sebebi deniz salyasi degil, insan faaliyetleridir”
Kanalizasyon atiklari, endüstriyel atiklar ve tarimsal drenaj sulari basta olmak üzere denizlere salinan atiklarin (bitki ve mikroorganizmalar için besinler), bu genis çapli çevresel problemin esas nedeni oldugunun altini çizen Özçelik, “Hava sicakliginin artmis olmasi ve bölgesel olarak oksijen miktarindaki azalma, denizlerimizde gözlenen deniz salyasi adi altinda kirlenmenin büyümesine yol açan diger etkenlerdir. Uydu görüntülerine bakildiginda, akarsularimizin ve derelerimizin denizlerimize baglandigi noktalarda müsilaj kaynakli kirliligin yogun oldugu ve akinti hareketlerinin de kirliliginin dagilimini sekillendirdigi görülmektedir” ifadelerini kullandi.
“Akarsu ve denizlerimizde kirlilik denetim altina alinmalidir”
Doç. Dr. Özçelik, akarsu ve derelerde, oradan da denizlere ulasan kirliligin denetim altina alinmasi gerektigini söylerken, “Sehirlerimizdeki kanalizasyon atiklarinin, kirsal bölgelerde tarimsal atiklarin, endüstri bölgelerinde ise endüstriyel atiklarin denetimsiz bir sekilde akarsu, göl ve deniz gibi alici ortamlara dogrudan saliniminin önlenmesi gerekmektedir. Beklenen kuraklikla birlikte, azalan yüzeysel akislarin etkisiyle kirletici konsantrasyonundaki artisin, deniz desarj noktalarinda kirlilik yigilmalarina yol açacagi beklenmektedir. Bu noktalarda ve bu noktalari besleyen drenaj hatlari boyunca gerekli tedbirler alinmalidir. Böylece, deniz salyasi gibi mikroorganizmal faaliyetlerin ve bunlarin olusturdugu çevre kirliliginin ciddi boyutlara gelmesi önlenebilir” diye konustu.
“Deniz temizligi çalismalari, enkaz kaldirma çalismalariyla benzerdir”
Denizlerin yüzeysel temizligini, dogal afetler sonrasi gerçeklestirilen bir enkaz kaldirma çalismasina benzeten Özçelik, “Esas itibariyle, sürekli ve sürdürülebilir bir çevre bütününü hedefleyerek, kirletici havzalarinin membadan baslamak üzere mansapta göllerimiz ve denizlerimize ulasincaya kadar denetim altina alinmasi ve sorunun kaynaginda çözülmesi esastir” dedi.
Sicaklar Ile Müsilaj Tehlikesi Büyüyecek
Mugla Sitki Koçman Üniversitesi Cografi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algilama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, Marmara Denizi’ni tehdit eden deniz salyasinin (Müsilaj) önlem alinmamasi durumunda sicaklarin artmasi ile daha da tehlikeli boyutlara ulasabilecegini açikladi.