Sicaktan Bunalan Vatandaslar, Efsaneye Konu Olan Selalede Serinliyor

Nazimiye ilçesine bagli Dereova köyünde bulunan Gelin Pinari Selalesi, sicaktan bunalan vatandaslarin tercih ettigi mekanlardan biri haline geldi. Efsaneye de konu olan selaleye gelenler, yaz ortasinda üsümenin keyfini yasiyor. Dogal olusum olan selalenin isletmeciligini yapan Binat Fidan, ’’Bizim buralar çok güzel. Ögleden sonra gelen ceketini, montunu alarak gelsin üsüyecektir. Kisin selalemiz buz tutuyor. Burasi çok güzel ancak biraz merkeze uzak oldugu için fazla taninmamis bir yer. Herkesin gelmesini isterim, her türlü hizmetimiz var. Burasi bazen eksi derecelere düsüyor. Serin bir yer. Aksam olunca üsüyoruz. Ben isletmeci olarak aksamlari kazak almadan gelemiyorum’’ dedi.



Gelen hayran kaliyor

Mekanin dogal olusum olduguna vurgu yapan Fidan, ’’Bu mekan dogal haliyle, su kaynaklariyla diger mekanlardan daha güzel. Su kayalardan çikip asagiya düsüyor. Buranin dogasi harika. Insanlarin gelip görmesini istiyorum” diye konustu.

Izmir’den gelen Filiz Yildiz, “Artik burada bir ev de aldik. Seviyoruz memleketimizi. Burasi oldukça serin gece yorganla keyifli yatilir. Güzel bir yer. Bence herkes gelsin. Gelsinler ancak temiz tutarak dönsünler” seklinde konustu.

Erzurum’dan gelen Tugra Alp Nisanci isimli çocuk, doga harikasi selaleyi çok begendigini söylerken Baba Mahmut Nisanci ise, “Gerçekten Tunceli dogasiyla muhtesem. Çok bakir ama biraz daha fazla reklaminin yapilmasi lazim. Çevre düzenlemesi, hizmet açisindan kalitenin biraz daha arttirilmasiyla yurtdisina gitmeye gerek yok. Gerçekten mükemmel, doga harikasi bir yer. Ancak reklam anlaminda vizyonunu arttirmasi lazim” dedi.

Istanbul’dan gelen Ali Ertürk de, “Esim Tuncelili Ben Sivasliyim. Tunceli’ye ilk defa geldim. Çok güzel doga harikasi bir yer. Burayi da çok begendim. Gezdigim yerlerin en güzel, en serin yeri. Gelen insanlar temiz birakirlarsa sevinirim. Çünkü çok fazla çöp görüyorum etrafta. Gezmek, dolasmak çok güzel ama güzelce birakmak gerekir diye düsünüyorum” ifadelerini kullandi.

Efsaneye göre, bakraçtaki su süt olmus

Yaz mevsimi boyunca tercih edilen selalenin efsanesi ise söyle:

’’Bu yörede yasayan ailelerden birinin genç oglu ile genç kizi evlendirilir. Yeni gelin yöre adetlerine göre belli bir süre evde kaldiktan sonra, bir gün kaynanasi kendisine ’Haydi gelinim, su bakraci al sagim yerine getirilen hayvanlarimizi sag ve sütü al getir’ der. Gelin bakraci alir, köyün diger genç kizlari, gelinleri gibi o da sagim yerine gelir ve kendilerine ait bütün sütlü hayvanlari sagar, bakracini sütle doldurur. Ancak en son sagdigi kara keçi birden ayagini bakraca vurur. Süt dolu bakraci devirir, bütün süt akar gider. Gelin birden sasirir, çok üzülür. Aglamaya baslar. Daha yeni gelinim. Bana elinden is gelmez, beceriksiz gelin diyecekler. Benimle alay edecekler diye sizlanir. Bir yandan da kara keçiye beddualar yagdirir. O sirada gelinin geciktigini gören kaynana, yüksekçe bir yere çikarak acele gelmesi için gelinine seslenir. Gelin mahcup ve üzgün bir sekilde, önündeki bos bakraci, bos götürmektense Allah’a siginarak yanindaki pinardan su ile doldurur ve agzina da bir bez kapatarak, o sekilde eve getirerek sepetin altina koyar. Bir müddet sonra sütü kaynatip mayalamak için, bulundugu yerden almaya gelen kaynana, bezi kaldirdiginda bakracin içindeki su süt olmustur. Bir kenarda durarak olanlari seyreden gelin, Allah’a sükreder. O gün, bugündür bu pinarlardan akan sular koyunlar sagilmaya basladiginda, süt renginde akar. Koyunlarin sütü kesilince de tekrar dogal rengine döner.’’