AYŞE YILDIZ - Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Usta, aktarlık geleneğinin asla ortadan kaldırılmaması gerektiğini belirterek, "Değilse kendi geçmişimize, bitki ve tıbbi geçmişimize ihanet etmiş oluruz. Aktarların korunması, çok ciddi şekilde desteklenmesi, hatta onlara ciddi eğitim verilmesi gerekiyor." dedi.
Usta, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son günlerdeki "Şifalı bitkileri eczaneler mi aktarlar mı satmalı?" yönünde tartışmaları eleştirerek, her iki meslek grubunun da birbirine karşı saygılı olmak durumunda olduğunu söyledi.
- "Hezeyan tıp"
Kanıt olmadan bilimselmiş gibi ortaya veri konulmasını "hezeyan tıp" diye nitelendiren Usta, insanlara özellikle doktorlar aracılığıyla 'Şu ot şuna iyi geliyor, bu ot buna iyi geliyor.' diyerek, çok fazla kanıt olmadan bir bitki ön plana çıkarıldığında halkın doğal olarak bunları talep etmeye başladığına dikkati çekti.
Talep olunca eczanelerin de buna yöneldiğini anlatan Usta, şunları kaydetti:
"Şifalı bitkileri ben satayım diye eczanelerden talep gelmeye başladı. Halkımız eczanelere olan güveninden dolayı daha doğru, daha iyi ürün alabileceklerini düşünürler. Bu doğru değil. Zaten eczanelerin o kadar bitkiyi koyacak yerleri var mı? Ne istediklerini bilmeleri gerekiyor. Aktarlık aslında çok özel bir meslek ama bir şehirde en fazla bir ya da iki aktar olmalı. Daha fazla varsa orada bir sorun var demektir. Her bölgede yetişen endemik dediğimiz bitkileri oradaki aktarlar tanıyabilir. Aileden, atadan gelen bir meslekle aktarlık yapmak zorundasınız. Böyle olunca aktarlık kadim bir meslek."
Tıbbi bitkilerle ve tedavileriyle uğraşan, gelenekten gelen insanların aktar olduğunu ifade eden Usta, o insanların bilgi birikiminden faydalanmak, bu bilgi birikimi üzerinden doğru sonuçlara gitmek gerektiğini bildirdi.
- "Aktarların korunması gerekiyor"
Aktarlığın da çok iyi koşullarda yapılması gerektiği uyarısında bulunan Usta, şöyle konuştu:
"Aktarlık geleneğini asla ortadan kaldırmamalıyız. Değilse kendi geçmişimize, bitki ve tıbbi geçmişimize biraz ihanet etmiş oluruz. Bu açıdan bakınca aktarların korunması, çok ciddi şekilde desteklenmesi, hatta onlara ciddi eğitim verilmesi gerekiyor. Eczaneler, 'Zaten bitkilerin özünü biz biliyoruz, o zaman şifalı bitkileri biz satalım.' diyorlar. Yarın 'Portakal suyu şuna iyi geliyor.' dediğimizde onu da mı eczaneler satmaya kalkacaklar? Sattıkları ilaçların dörtte üçü zaten bitki, siz bitkileri satıyorsunuz. Bu anlamda ürünlerin satılması gereken yere karar verirken bunlara dikkat etmek gerekiyor. Bu bir ticarethane gibi düşünülmemeli. Bu tartışmanın daha bilimsel temeller içerisinde yapılmasını doğru buluyorum."
İlaçların da yan etkileri olduğuna işaret eden Usta, bitkilerin de çok ciddi yan etkileri olduğunu, bunları bilimsel kanıta dökmeye çalıştıklarını söyledi. Bitkilere aşırı güveni doğru bulmadığına değinen Usta, bitkinin de ekmek gibi doğru olanının faydalı olduğunu belirtti.
"Bitki demek sağlıklıdır, zararsızdır demek değildir. Bir otun bir şeye iyi gelmesi de onun ilaç olacağı anlamına gelmez. Arada bilinmesi gereken bilimsel faktörler var." diyen Usta, halkın kullandığı bitkinin yan etkisi varsa mutlaka bildirmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
'Şifalı Bitkiler Sadece Aktarlarda Satılmalı'
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Usta: 'Aktarlık geleneğini asla ortadan kaldırmamalıyız. Değilse kendi geçmişimize, bitki ve tıbbi geçmişimize ihanet etmiş oluruz. Aktarların korunması, çok ciddi şekilde desteklenmesi, hatta onlara ciddi eğitim verilmesi gerekiyor' 'Eczaneler 'Zaten bitkilerin özünü biz biliyoruz, o zaman şifalı bitkileri biz satalım' diyorlar. Yarın 'Portakal suyu şuna iyi geliyor' dediğimizde onu da mı eczaneler satmaya kalkacak?'