Şifalı Bitkiler Ve Sağlıklı Beslenme

Prof

  Prof . Dr . İbrahim Adnan Saraçoğlu , son dönemde tüp bebek merkezlerinin arttığına , erkeklerde sperm sayısının düşük olduğuna , kadınlarda da yumurta üretim probleminin en büyük sorun haline geldiğine dikkat çekerek , " Bizler beslenme şeklini , beslenme kültürümüzü değiştirdik ve bundan dolayı da tabiat bizden intikamını alıyor , yani bizi cezalandırıyor " dedi .
Türk Ocağı Mersin Şubesi tarafından Kongre ve Sergi Sarayı ' nda düzenlenen " Şifalı Bitkiler ve Sağlıklı Beslenme " konulu konferansa katılan Saraçoğlu , insanın doğasında
yatan yönetme ve hükümdarlık hırsının , doğayı tanımaya fırsat vermeden onu değiştirdiğini , sistematiğini bozduğunu ve doğayı kendisine karşı mücadele eder hale getirdiğini söyledi . Bir Mersinli olarak 15 yıldır görmediği Mersin ' in çok değişmiş olduğunu , şehrin kendisine yabancı geldiğini , sahil boyunca yer alan narenciye bahçelerinin şimdi yerinde beton binaların yer aldığını ifade eden Saraçoğlu , " Yaklaşık 40 yıldır Avusturya , Almanya , İsviçre ' ye gidip geliyorum ve bizzat 36 yıl bu ülkelerde yaşadım . Acı
olan şudur ki , 40 yıldır gidip geldiğim bu ülkelerde oturduğum ne evin bir sokağı , ne bir caddesi , ne de bir ağacının yeri değişmezken burada bir zamanlar narenciye bahçesi olan yerler , şimdi insanların oturduğu binalar haline gelmiş . Şehir tamamen değişmiş . Mühim olan belki değişiklikleri yaşamak ama var olanı da korumak gerekirdi . Maalesef Mersin ' in birçok bitki örtüsü kaybolmuş " diye konuştu .
Anadolu topraklarının , burada yaşayan insanlara Allah ' ın bir lütfu olduğunu , bu ayrıcalığın , bu topraklar üstündeki bitki örtüsünün kaybolduktan sonra daha iyi anlaşılacağını dile getiren Saraçoğlu , bunu anlatabilmek için Türkiye ' de büyük uğraşlar verdiğini vurgulayarak , " 2 mart tarihinde dünyanın 3 . büyük tohum gen bankası Ankara ' da açıldı . Bunu toplumumuza uzun yıllardan beri anlatmaya çalıştım . Tohumlar ; Allah ' ın birer ayetidir . Ayet , illa ki Kuran-ı Kerim ' in içindeki sözcükler değildir . Yaradanın
yarattığı her şey birer ayettir . Her köşe başı bir tüp bebek merkezi oldu . Erkeklerde sperm sayısı düşük , kadınlarda yumurta üretim problemi en büyük sorun . Peki bu neden oluyor? Bizler beslenme şeklini , beslenme kültürümüzü değiştirdik ve bundan dolayı da tabiat bizden intikamını alıyor , yani bizi cezalandırıyor " şeklinde konuştu .
İnsanın doğasında var olan hükümdarlık hırsının , doğayı tanımaya fırsat vermeden onu değiştirdiğini söyleyen Saraçoğlu , şöyle devam etti : " Güneydoğu Anadolu , Doğu Anadolu ve İç Anadolu ' daki kardeşlerimize bakın , onlarda çocuk sorunu yok . Maşallah 5-6-7-8 tane . Ama büyükşehirlere Akdeniz , Ege , İstanbul ve Karadeniz ' in batısına baktığınızda hep çocuk problemi var . Neden? Doğudaki , Güneydoğu ' daki ve İç Anadolu ' daki insanların , mevsiminin dışında yetişen sebze ve meyveyi alım gücü yok . Dolayısıyla onlar
bunları yememekle kendilerini koruyabiliyorlar . Hep söyleniyor ; ' sağlıklı beslenme ' diye . Sağlıklı beslenme olabilmesi için besinin de sağlıklı olması lazım . Eğer sağlıklı besin yok ise siz istediğiniz kadar sağlıklı beslenin , çözüm değil . Her şeyin , aldığınız her cihazın içinden bir kullanma kılavuzu çıkıyor ama sağlıklı yaşam kılavuzu maalesef yok . Bunun eğitiminden biz bihaberiz . Bir markete giriyorsunuz , her şey poşetlerin içinde , içerisinde her türlü katkı maddesi var . Ben diyorum ki ; ilkokuldan
başlayıp üniversite sonuna kadar sağlıklı yaşam kılavuzu dersini mutlaka çocuklarımıza vermek zorundayız . "
Konuşmasında , Viyana Üniversitesi ' nin Almanya ' da 1986-1996 yılları arasında yürüttüğü bir projeyle ilgili bilgiler de aktaran Prof . Dr . İbrahim Adnan Saraçoğlu , bu projede 1986 ' da brokolideki 100 miligram kalsiyum oranının 10 yıl sonra 1996 ' da 33 miligrama , içeriğindeki folik asitin 47 miligramdan 23 miligrama , elmadaki vitamin C değerinin 6 miligramdan 1 miligrama , ıspanaktaki 60 miligram magnezyum değerinin ise 19 miligrama düştüğünü tespit ettiklerini söyledi . Benzer birçok meyve-sebzenin hep eksi
değere doğru ilerlediğini kaydeden Saraçoğlu , " Neden? Çünkü Türkiye ' de 620 bin dönüm sera var . Aynı toprağı kullanıyorsunuz . Mineral ve mikrobiyolojik florasını bozuyorsunuz . Mineraller azalıyor . Açık alan tarımı giderek kayboldu gitti . İşte ortaya çıkan tablo , bunun sonuçlarıdır " dedi .
İnsanların doğada hep dengeden ve eşitlikten bahsettiğini anımsatan Saraçoğlu , eşitlik diye bir şeyin kesinlikle söz konusu olmadığını vurgulayarak , " Yaratılmış hiçbir şeyin bir eşitini , bir özdeşini bulamazsınız . Karıncalara baktığınızda onların hepsinin birbirine benzediğini zannedersiniz . Halbuki yanılırsınız . Onlardan bir tanesini mikroskobun altına koyun , diğerleri ile mukayese edin , tıpkı biz insanlar nasıl birbirimize benzemiyorsak , karıncalar da benzemiyor . Gidin bir portakal bahçesine ,
ağaçlardan bir yaprak koparın , o yaprağın aynısını arayın bulamazsınız . Her türlü desen ve morfolojisi farklıdır . Dolayısıyla eşitlik diye bir kavram yoktur . Eğer eşitlik olsaydı , insanlar şehirleri , köyleri , kasabaları kurmaz , kendi başlarına müstakil yaşarlardı . Ama insanın doğasında sosyalleşme olduğu için birbirine muhtaç kılınmıştır . Yaradan böyle takdir etmiştir . Dolayısıyla eşitlik kavramı diye bir şey söz konusu değil . Belki eşitliğin karşısında biz şunu söyleyebiliriz , benzerlikler var mı?
Eşitlikle benzerliği birbirinden çok iyi ayırt etmemiz lazım " diye konuştu .
Bilim ve teknoloji konusuna da değinen Saraçoğlu , bunun ikisini birbirinden ayırmak gerektiğini ifade ederek , şöyle konuştu : " Bilim araştırma yapar , araştırma sonuçlarını insanlığın hizmetine sunar . Peki teknoloji ne yapıyor? Teknoloji mühendisliktir . Yani araştırma sonucunu üretken hale getirir ve onu insanlığın hizmetine sunar . Fakat teknoloji öyle bir hale geldi ki , insanlığın düşmanı haline getirildi . Teknolojinin birçok dalı seng ' fdn , onlarda çocuk sorunu yok . tetik kimya , elektromanyetik dalga ve
gen teknolojisi , bilimin önüne geçiyor ve araştırma sonuçlarını da hiçe sayarak insanlığa konfor adına birtakım ürünleri piyasaya çıkarıyor . 1960 ' lı yıllara kadar ' sigara öksürtür , bronşite sebep olur ' deniyordu , bugün ' kanser yapıyor ' diyorlar . Biz biliyoruz ki , cep telefonları da hakikaten o ilk geldiği andaki sinyalde beyinde lezyon oluşumunu çok rahatlıkla tetikleyebiliyor . İngiltere ' de 11 yaşına gelmeden hiçbir çocuk cep telefonu ile konuşamaz . Marketlerde jelatinler içinde gıda ürünleri satılıyor .
Burada kimyasal katkı maddeleri olmadan o ürün nasıl o kadar durabilir ki? Bu katkı maddelerini insan vücudu sürekli alıyor . Birikmeye başlıyor ve sonunda geri dönüşü olmayan rahatsızlıklar ortaya çıkıyor . Bazen televizyonlarda izliyoruz . 90-95 yaşındaki insanları çıkarıyorlar , ' Amca , teyze sen ne yiyordun da bu yaşa gelebildin? ' diye soruyorlar . O ' da ' çökelek yiyordum , yoğurt yiyordum ' falan diyor . İnanmayın , o kural o dönemde geçerliydi . Bugün geçerli değil . O 95 yaşındaki nineyi veya dedeyi , siz bugün
yeniden dünyaya getirme imkanı bulun , bugünkü şartlarla beslensin acaba o yaşı bulabilecek mi? "
( HK-EA-Y )


Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile