Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen 29. Muhtarlar Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, muhtarlarla kritik meseleleri görüştükçe, istişare ettikçe birilerinin bundan rahatsız olduğunu belirterek, “Çünkü onların gözünde muhtar ilmuhaber belgesi vermenin dışında vasfı ve vazifesi olmayan kişidir. Onlar öyle bakıyor. Biz muhtarlarımızla seçimle gelinen görevlerin ilk halkasını oluşturuyor olmaları sebebiyle demokrasinin temeli olarak görüyoruz. Farkımız bu. Kendi aile efradı arasında seçime girse üç oyu bir araya getiremeyecek olanların muhtarlarımızı küçümsemeye çalışması hadlerine değildir. Biz muhtarlarımızla şehirlerimizin, ülkemizin, bölgemizin, dünyanın meselelerini konuşmaktan, istişare etmekten memnuniyet duyuyoruz. Muhtarlarımızla aramızdaki münasebetin mahiyetini anlamayanların, gözden kaçırdıkları husus şudur. Kürsüden ülkemizle ve dünyayla ilgili meseleleri anlatırken burada karşımda oturan muhtarlarımızın bir bakışları, bir baş veya el hareketleri, itirazları, isyanları, sükutları tasdikleri bana çok şey anlatıyor. Bu iletişimden aldığım mesaj benim için çoğu zaman onlarca, yüzlerce kişiyle teker teker konuşarak elde ettiğim bilgiden çok daha önemlidir. Çok daha aydınlatıcıdır. Biz buna milletimizin irfanı diyoruz. Milletin irfanı farklı bir şeydir. İlim sahibi olursun ama irfan sahibi olamazsan bir hiçsin. Milletin irfan sahibi olması burada. Bu irfanı ne eğitimle ne makamla ne imkanla elde edemezsiniz, ölçemezsiniz. Zaman zaman yabancı medya mensupları bana siyasetteki başarımın, 14 yıldır Türkiye’yi nasıl yönetebildiğinin sırrını soruyorlar. Bu sır burada karşımda bulunuyor. Başarılarımı milletimle olan samimi muhabbetime, milletimin sahibi olduğu engin irfanı anlama ve ona tabi olmak konusundaki isabetime borçluyum. Ne diyor rahmetli Neşet Ertaş, ‘Dost elinden gel olmazsa varılmaz. Rızasız bahçesinin gülü derilmez. Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez. Gönülden gönüle gider yar oy yol gizli gizli yol gizli gizli.’ Ülkemizin dört bir yanından gelen muhtarlarımızla Türkiye’nin tamamını temsil eden başmuhtar konumundaki Cumhurbaşkanının arasındaki bu muhabbeti göremeyenin gönül gözü kapalı demektir. Gönül gözü kapalı olana da Rabbim şifa versin” diye konuştu.
“MİLLETE EFENDİ OLMAYACAKSIN, MİLLETE HİZMETKAR OLACAKSIN”
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Tüm siyasi hayatım boyunca şunu gördüm; biz milletimize hizmet için bir adım attıksa, milletimiz bize üç adım beş adım gelmiştir. Onun için millete efendi olmayacaksın, millete hizmetkar olacaksın. Bu sizin içinde benim içinde geçerli. Hiç millete afra tafra yapmaya gelinmez. Millete afra tafra yaparsan bir seçimde getirir öbür seçimde de gönderir. Milletten bir adım kaçanlar, hatta adeta koşarak uzaklaşanlar ise kendilerine itibar etmediği için halka kızıyorlar. Halka niye kızıyorsun? Milletin değerleriyle, kültürüyle, tarihiyle, kavga etmeyi bırakıp millete tabi olsalar mesele çözülecek. Duvara ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ demekle egemenlik milletin olmuyor. Milletin hakkına tabi olmakla egemenlik milletin oluyor. Milletimizle aramızdaki kalpten kalbe giden o gizli yol var ya bizim gücümüzün de enerjimizin de motivasyonumuzun da kaynağı odur. Bu yolun ne olduğunu, nasıl bir şey olduğunu merak edenler varsa buyursunlar bir muhtarlar toplantımıza gelsinler, aramızda oturup etrafı seyretsinler. Eminim ne demek istediğimi o zaman çok daha iyi anlayacaklardır.”
“ŞİMDİ BATAKLIĞI KURUTMA DÖNEMİNİN YAŞANDIĞI BİR SÜRECİN İÇERİSİNDEYİZ"
“Türkiye’nin yeni güvenlik anlayışı üzerinde durmuş ve artık tehditlerin kapımıza dayanmasını beklemeyeceğimizi, tehditleri kaynağında imha edeceğimizi ifade etmiştim” diyen Erdoğan, “Bu yeni güvenlik anlayışı Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta niçin bulunduğunun, daha etkin şekilde yer almak istediğinin en açık ifadesidir. Artık iş kapıya geldikten sonra müdahale dönemi bitti. Şimdi bataklığı kurutma döneminin yaşandığı bir sürecin içerisindeyiz. Olay nerede şurada. Orada bütün iş bitecek. Öyle sabredelim, bekleyelim, buraya gelsin, ondan sonra müdahale edelim yok. O geçti. Ne zaman geçti? Biz bir demokrasiyle ilgili açılım süreci başlattık mı? Başlattık. Milli birlik, çözüm süreci dedik mi? Dedik. Netice aldık mı? Alamadık. Bunların hepsi birer adımdı ama bizi anlamadılar. Gaziantep’te kına töreninde 56 kardeşimizin orada canlı bombayla şehit edilmesi, 100 kişinin yaralanması olayı bu olayın bitiş noktası oldu. Hemen dedik ki, madem ki DEAŞ denilen bu terör örgütü burada böyle bir adım attı şimdi biz Suriye’ye yaptığımız ön hazırlıklardan sonra Cerablus’tan gireceğiz. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) önde, arkasında lojistik destek bizde olmak üzere Cerablus’a girildi. Cerablus’a kim yerleşti? Cerablus halkı yerleşti. Şimdi Cerablus halkı geldi topraklarına yerleşti. Artık okullarıyla, hastanesiyle bütün hizmetleri oralarda yaptık. Bir taraftan Kızılayımız, bir taraftan orada alt yapı üst yapıyla çalışmalar halen devam ediyor. Ama artık çocuklar okula gidebiliyor. Mabetler hepsi hazırlandı. Herkes oralara gidebiliyor. Ardından Rai’ye girildi. Rai’den bunların kutsadıkları meşhur Dabık vardır. Dabık’a doğru inildi, DEAŞ orada ciddi direnç gösterdi. Dabık aşıldı. DEAŞ orayı terk etmek zorunda kaldı. Şimdi Dabık’tan El-Bab’a doğru gidiliyor. Burada PYD/YPG ona karşı da gerekli mücadele nerede karşımıza çıkarsa o da veriliyor. Şimdi El Bab’tan Mümbiç’e doğru bizimle Halep ile ilgili bizim sorunumuz yok. Halep ile ilgili itirazlarımız var” ifadelerini kullandı.
'Şimdi Bataklığı Kurutma Dönemi'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni güvenlik anlayışı Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta niçin bulunduğunun, daha etkin şekilde yer almak istediğinin en açık ifadesidir. Artık iş kapıya geldikten sonra müdahale dönemi bitti. Şimdi bataklığı kurutma döneminin yaşandığı bir sürecin içerisindeyiz" dedi.