Şimşek'ten Davos Değerlendirmesi (1)
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Dünya Ekonomik Forumu’nun düzenlediği Davos Zirvesi’nde düzenlenen programı ve gelişmeleri değerlendirdi.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Dünya Ekonomik Forumu’nun düzenlediği Davos Zirvesi’nde (WEF) TGRT Haber’e önemli açıklamalar yaptı. Toplantıların oldukça yoğun gerçekleştiğini belirten Şimşek, "3 günde oldukça yoğun temaslarımız oldu. Özellikle de şirketlerin CEO’larıyla, üst düzey yönetici ve sahipleriyle yoğun temaslarımız oldu. Çok faydalı olduğu kanısındayım. Bu kadar teması yapmak için günlerce, aylarca seyahat etmeniz gerekiyor. Halbuki bu küçücük kasabada, çok rahat bir ortamda dünya meselelerini konuşma biz de Türkiye’deki yatırım fırsatları ve gelişmeleri anlatma fırsatı bulduk" dedi.
"Bir çok sanayici iş insanı Türiye’ye yatırımlarını arttırmayı düşünüyor"
Başbakan Yardımcısı Şimşek, Davos’taki görüşmeler sonucunda yabancı yatırımcının Türkiye üzerindeki görüşlerini, "Davos’taki yatırımcıların büyük bir kısmı reel yatırımcılar. Portföy yöneticileri çok az. Bizim temaslarımız daha çok doğrudan yatırımcılara odaklandı. Benim görüştüğüm bir çok sanayici iş insanı Türkiye’ye yatırımlarını arttırmayı düşünüyor. Çünkü bu kadar şoka rağmen, Türkiye büyümeye devam ediyor. Nüfusu 80 milyonun üzerinde olan ülkemiz büyük bir ülke. Kişi başına düşen gelir 10 bin doların üzerinde. Bu büyük bir pazar ve büyük bir ekonomi demek. Türkiye’nin rekabet gücü de diğer ülkelere göre daha iyi. Ülkemizin bölgesel bağlantıları da güçlü. Türkiye’de iş yaptığınız zaman kendinizi sınırlamak zorunda değilsiniz. Türkiye’den Orta Asya’ya, Rusya’ya, Avrupa’ya (Gümrük Birliği vasıtasıyla) Balkanlara, Kuzey Afrika’ya ve Ortadoğu ile çok güçlü ilişkiler kurulabiliyor. Ülkemizin konumu anlamında, yetişmiş insan anlamında avantajlarımız çok. Bu sebeple Türkiye doğal bir yatırım destinasyonu. Yakın dönemde problem, jeopolitik gerginlikler bizi biraz aşağıya çekti. Onların da geride kalacağına ben inanıyorum. En kötüsü hain darbe girişimi Türkiye’nin imajını olumsuz etkiledi. Bunların hepsi geride kaldı. Türkiye hızla normalleşiyor. Türkiye’nin yerinde başka bir ülke olsa 2015-2016 yıllarında darbe ve terör olayları yaşasaydı, uzun süre büyüyemezdi ve muhtemelen depresyona girerdi. Halbuki bugün Türkiye, güçlü. Geçen sene Türkiye, dünyanın büyük ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülkesi, nüfusuna oranla en çok istihdam oluşturan ülkeyiz. Türkiye’de geçen sene 1,4 milyon yeni konut satılmış. 8 milyon beyaz eşya satılmış. 1 milyona yakın taşıt satılmış. Türkiye geçen sene ihracatını arttırmış. Sanayide kapasite kullanım oranları yüzde 80 seviyelerinde, yatırımlar güçleniyor" şeklinde konuştu.
Türkiye’de sorunların da olduğunu söyleyen Şimşek, "Elimizde makro anlamında hala düşük tasarrufları yansıtan, yüksek petrol fiyatlarını yansıtan cari açık problemimiz var. Bir de son dönemde liranın değer kaybı sebebiyle bir miktar da enflasyon sorunumuz var. Ben en kötüsünün geride kaldığına inanıyorum. Büyümeye devam edeceğiz, istihdam oluşturmaya devam edeceğiz, enflasyonu tekrar aşağı yönlü bir trende koyacağız. Cari açığı da yürütülebilir bir düzeyde tutacağız. Bu sene de iyi olacak. Böyle bir ortamı olan dünyada 7-8 ülke sayamazsınız" ifadelerini kullandı.
"Bu sene de üç sebepten dolayı büyüme güçlü kalacak"
2018 yılında yüzde 7’nin üzerinde büyümesi kısmen 2016’daki baz etkisini de yansıttığını belirten Şimşek, bu seneki rakamlarda baz etkisinin olmayacağını söyleyerek, "Bu sene de üç sebepten dolayı büyüme güçlü kalacak. Birincisi, Avrupa Birliği. Uzun yıllar sonra siyasi istikrar var. Avrupa’da parasal genişleme ile büyüme hızlandı. Avrupa’nın büyüyor olması Türkiye’nin mallarına olan talebi arttırır, Türkiye’ye olan turizm talebini arttırır, Türkiye’ye fon akışını olumlu etkiler ve Türkiye’ye Avrupa’dan yatırımları arttıracaktır. İkinci husus, Türkiye’ye turizm sadece Avrupa eksenli değil, özellikle Rusya’dan ve diğer bölgelerden çok ciddi bir turist akımı var. Turizm’de bu toparlanmanın devamıyla birlikte büyüme güçlenecek. Üçüncü olarak ise dış talepte petrol fiyatları 70 dolara dayandı. Bu bizim için olumsuz bir gelişme. Ama komşularımız için de olumlu bir gelişme. Çünkü komşularımızın büyük bir kısmı bütçe ve döviz gelirleri neredeyse yüzde 60 ile 95 arasında petrol ve doğalgazdan elde ediyorlar. Böyle bir durumda petrol fiyatlarının yükselmesi komşularımızın gelirlerini arttırıyor. Bu sebeple bizim müteahhitlerimiz o ülkelerde daha çok iş yapacaklar. O ülkelerden bize daha çok turist gelecek ve o ülkelerin Türk mallarına olan talebi arttıracak. Yanı dış talep güçlü olacak.
İkinci sebep, geçen sene 1 milyon 300 binin üzerinde vatandaşımıza yeni iş bulduk. Bu çok büyük bir rakam. Avrupa’da 28 ülke 1 milyon 900 bin kişiye iş buldu. Bu sene yeni işe girenlerin de artık gelirleri var. Bunların da artık tüketim talebi olacak. Bu da üretime yatırıma sebep olacak. Bu birinci husus.
Biz asgari ücreti enflasyondan daha fazla arttırdık, bu da asgari ücretin gelirini arttırıyor. Bundan da iç talep olumlu etkilenecek. Yine 1 milyondan fazla daha önce taşeron olarak çalışan işçilere kadro imkanı çıktı. Bu da işçilerin geleceğe güvenle bakmasının önünü açıyor. Bütün bunlar iç talebi de destekleyecek.
Üçüncü sebep de Türkiye’nin şu anda kapasite kullanım oranı yüzde 80’de. Ama ihracatçı sektörlerde yüzde 83’e yakın. Zaten kapasite kullanım oranları yüzde 80’e dayandığı zaman kapasiteyi genişletmeniz gerekir. Çünkü her an, makineler tam kapasite ile çalışamayabiliyor. Bu da yatırım demektir. Dolayısıyla 2018’de büyüme devam edecektir" diye konuştu.
"Bir çok noktadaki reformlarla şoklara karşı Türkiye’yi güçlendirmek istiyoruz"
Esas olarak 2018 yılı ilk yarısında hedefimiz reformlar olduğunun altını çizen Şimşek, "Reformları hızlandırıp Türkiye’nin büyümesini güçlendirmek. Çünkü bu küresel ortam illa nihai devam etmez. Dünya’da eninde sonunda bu parasal genişleme, bu büyümenin güçlenmesi enflasyonist bir baskı oluşturabilir. Dünya’da para politikasında normalleşme faiz artışı bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkileyebilir. Bu sebeplere şimdiden hazırlıklı olmak için bir taraftan mali disiplini devam ettirmemiz lazım. Ama bir taraftan da Türkiye’nin bünyesini şoklara karşı dayanıklı kılmak için reform yapacağız. 2018’in ilk yarısını inşallah yatırım ortamını iyileştirmede, yargı sisteminin kalite ve hızını arttırmada, eğitimde kaliteyi arttırmada, yarı zamanlı çalışmanın önününü açarak daha fazla istihdam sağlama gibi bir çok noktadaki reformlarla şoklara karşı Türkiye’yi güçlendirmek istiyoruz, başaracağız da" şeklinde konuştu.