'Sınırları Aşan Terör Açıklaması PKK-PYD-YPG' Paneli
SETA Uzmanı Yeşiltaş: “Bizi Türkiye olarak 'radikalleşme' ile mücadele konusunda zorlayan, yani radikalleşme ile mücadele konusunda elimizi kısıtlayan çok daha yeni bir dinamik var. Bu dinamik, PKK’nın toplumsallaşma temayülünün son derece yüksek olması ve en önemlisi da kurumsallaşmış bir radikalleşme ile karşı karşıya olmamız” ”DAEŞ'leşen, hibrit savaş yöntemini benimseyen bir PKK ile karşı karşıyayız” TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Özcan: PKK’nın hesap edemediği şey, köylü savaşını şehre taşımak oldu çünkü PKK Türkiye’nin son yıllarda kat ettiği ekonomik, teknolojik gelişmeyi anlayamadı'
ANKARA – Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) uzmanı Murat Yeşiltaş, Türkiye'nin radikalleşmeyle mücadelesini zorlaştıran ve elini kısıtlayan yeni bir dinamik olduğunu belirterek, ”Bu dinamik, PKK’nın toplumsallaşma temayülünün son derece yüksek olması ve en önemlisi de kurumsallaşmış bir radikalleşmeyle karşı karşıya olmamız.” dedi.
Vakıf binasında düzenlenen “Sınırları Aşan Terör: PKK-PYD-YPG” adlı panelde konuşan Yeşiltaş, Türkiye’de terörün 1980’lerden bu yana çeşitlilik kazandığını, radikalleşmenin de bu çeşitliliğin bir parçası olduğunu söyledi. Yeşiltaş, şöyle devam etti:
“Bizi Türkiye olarak 'radikalleşme' ile mücadele konusunda zorlayan yani, radikalleşme ile mücadele konusunda elimizi kısıtlayan çok daha yeni bir dinamik var. Bu dinamik, PKK’nın toplumsallaşma temayülünün son derece yüksek olması ve en önemlisi de kurumsallaşmış bir radikalleşme ile karşı karşıya olmamız. Bu alanda radikalleşme ile ilgili bir çerçeve yok ama genel anlamda dini referansın yoğunluk kazandığını fark ediyoruz. Ama bu radikalleşme meselesi bir tür galat-ı meşhur olmuş. Ben, radikalleşmenin Türkiye’nin karşılaştığı terör ayağının, bombalı eylemler yapılmasından, terörün güvenlik güçlerini hedef almasından, şehirleri savaş alanına çevirmesinden daha tehlikeli bir dinamik olduğunu düşünenlerdenim. Önümüzdeki süreçte bizi yeni bir döneme sürükleyeceği kanaatindeyim.”
Yeşiltaş, PKK terör örgütü için radikalleşmeyi, “mevcut devlet düzenini tehdit edecek ve onunla çatışacak biçimde toplumda kalıcı değişimleri oluşturmayı amaçlayan şiddet eylemlerini bizzat icra etme veya destekleme” olarak tanımlayarak, örgütün son dönemde YDG-H ve YPS yapılanmalarıyla da toplumda yayılmaya yönelik faaliyetlerde bulunduğuna dikkati çekti.
PKK’nın politik fırsatları kullanarak kendi gücünü konsolide ettiğini ve jeopolitik rekabet için radikalizmi kullandığını belirten Yeşiltaş, örgütün radikalleşmeyi tetiklemek için etnik aşırıcılığı ve etnik aşırıcılığa karşı duran devlet mekanizmalarını maniple ettiğini vurguladı.
Yeşiltaş, PKK’nın radikalleşmeyi kurumsallaştırmak için, gücünü yoğunlaştırmak istediği bölgelerde, okullar, dernekler, kurslar tesis ederek, hem bölgede hem de siyasi ve sosyal alanda etkili olmaya çalıştığına dikkati çekerken, örgütün geçen yılın temmuz ayından bu yana radikalleşme evresini tamamladıktan sonra şiddeti tırmandırdığını söyledi.
Yeşiltaş, ”DAEŞ'leşen, hibrit savaş yöntemini benimseyen bir PKK ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
- 'PKK, köylü savaşını şehre taşıyarak hata yaptı'
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Nihat Ali Özcan da terör örgütü PKK’nın Türkiye’nin son dönemde kat ettiği ekonomik, teknolojik ilerlemeyi anlayamadığını ve bu yüzden de köylü savaşını şehre taşıyarak hata yaptığını söyledi.
Özcan, örgütün şehirlerde terör olaylarını başlatmadan önce halkın kendilerine destek vereceği gibi bir düşünceye kapıldığını, sonrasında hesaplarını tutturamadıklarını aktardı.
Şehirlerdeki çatışmanın ideolojik veya askeri propagandadan öte küçük gruplar arasındaki dayanışmalardan kaynaklandığına işaret eden Özcan, terör örgütünün bu motivasyonu anlamakta zorlandığını kaydetti.
Örgütün, Suriye’de başlayan iç savaş sonrasında ortaya çıkan DAEŞ terör örgütü ve mülteci sorunu gibi uluslararası toplumun da dahil olduğu meseleleri analiz etmekte yetersiz kaldığını belirten Özcan, hükümet yetkililerinin, PKK’nın yeni edindiği hibrit yapısını ve bölgenin dinamiklerini kavrayacak şekilde bakış açısını değiştirdikten sonra örgütün dağılmanın eşiğinde olduğunun anlaşılacağını ifade etti.
Güvenlik Analisti Necdet Özçelik ise PKK’nın, varlığını devam ettirebilmek ve gençliğin enerjisinden yararlanmak amacıyla gençlik yapılanması olan YDG-H’yi sahaya sürdüğünü söyledi.
KCK'nın yapılanmasına işlevsellik kazandırmak için YDG-H’nin uyuşturucu ve fuhuşla mücadele gibi yollarla toplumda karşılık bulmayı amaçladığını ve faaliyetleriyle halk tarafından PKK’dan ayrı olarak görüldüğünü anlatan Özcan, bununla beraber, ortaokul ve lise öğrencilerinin özel eğitim kurumları, fotoğrafçılık, dil kursları marifetiyle gençlere PKK’nın ideolojik boyutunu benimsettiğine dikkati çekti.
Özçelik, 'Sonrasında bu gençler, kendilerini PKK militanlarıyla yan yana karakol inşaatını protesto ederken buldu. PKK'lılar arasında barış zamanında, çatışma sürecinden daha fazla teslim olma temayülü görüyoruz.' dedi.