Erdoğan geçmişten bugüne değişmeyen manşetleri ve kavramları aktarırken bir noktaya dikkat çekti. Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
ORTAYA ATILAN SİVİL DİKTA KAVRAMLARI YAPAYDIR
Şeriat, takiyye gibi sivil diktatör gibi ifadeler. Vesayet gibi kavramlar yüz yıldır bu ülkede ısıtılıp ısıtılıp gündeme getiriliyor. Bakıyorsunuz altından aynı tipler çıkıyor. Bu kavramlar belli aralıklarla ülke gündemine getiriliyor. Sevgili arkadaşlar bu kavramlar ibretlik kavramlardır. Geçmişte atılan manşetleri tek tek arşivlerden çıkarttırdım. Merhum Adnan Menderes idama götürülürken aynı manşetler atılıyordu. Merhum Özal için de iktidardayken aynı manşetler atıldı. Bize Türkiye tek parti iktidarına gidiyor iftarısını atanlar önce aynaya baksınlar. Bu ülke tek parti diktatöryasını CHP ile yaşadı. Bir ilin belediye başkanı valisi o ilin CHP il başkanıydı. Menderesle bu sivil dikta kırıldı. Türkiye bizimle değişiyor gelişiyor. Demokrasimiz gelişiyor. Statükocular değişen ve gelişen demokrasiye karşı direniyor. Bu ülkede yıllar yılı cumhurbaşkanının halkın seçmesi konuşuldu. Ama bunu biz yaptık. Şimdi Cumhurbaşkanı'nı egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olan halk seçecek. Görev süresini 5 yıla indirilmesini biz yaptık. Meclis seçimini 4 yıla indirdik. Bunlar nasıl sivil dikta oluyor. Asıl sivil dikta ile suçlanması gerekenler geçmişte o koltuklara yapışanlardır. Bizimle ilgili ortaya atılan sivil dikta ve vesayet kavramları yapaydır
YAPILANI TAKDİR ETME DİYE BİR ŞEY YOK
İstanbul Kongre Merkezi'nin yaparken Muhsin Ertuğrul'u da yenileyelim dedik. Bu süreç konuşulurken bana, partime, belediye başkanıma demediklerini bırakmadılar. Neymiş biz orayı yıkıp yerine cami yapacaklarmış. Bunu köşelerinde yazdılar. Geçtiğimiz hafta İstanbul modern ve teknoloji harikası bir tiyatro sahnesine kavuştu. 7 yıldır yapılan budur. Daha dün Elmadağ'daki ölüm rampalarına yapılan duble yol ve viyadüğü açtık. Üç gidiş üç geliş şimdi yollar. Bozüyük’te dün yine yeni açılan yolları açtık. Orada da ölüm virajları vardı. Bunlarda yapılanı takdir etmek diye bir şey yok. At denize balık bilmezse halik bilir. Bütün bunlar bir azmin neticesidir.
TEMELİNİ ATIP BIRAKIP KAÇTILAR
Hayali tehditlerle kitleleri korkutmaya çalışıyorlar. Bunlarda da siyasi rant elde etmek isteniyor. Bunlar gelirse laiklik gidecek dediler. Otobüsler kadın erkek ayrılacakmış. Başı açıkları trenden atacakmışız. 7 yıl oldu ne değişti? Ülkenin durumu düne göre çok daha iyi bir noktaya gelmedi mi? Biz demokrasi ile ekonomiyi atbaşı götürmedik mi? Bu kara siyasetin bu kara propagandanın etkisinde kalarak iktidar hakkında olumsuz düşüncelere kapılanlar var. Statükocuların can simidi olarak korku salınmaya çalışılıyor. Korkuları zeminlerinin kaymasıyla ilgili.
KANADOĞLU'NA GÖNDERME
Türkiye'nin menfaatine olan bir anayasayı hep beraber yapalım diyoruz. Olmaz yaptırmayız, yanaştırmayız diyorlar. Çünkü bir 367 tecrübeleri var, 411 tecrübeleri var. 367 oldu da 411 oldu da ne oldu diyorlar.
Şimdi çıkıp koalisyon dönemlerine methiye düzen siyasetçiler var. Bu ülkede aylarca bakanlar kurulu toplantısı yapılamadı. Bakanlar kurulunu evde mi yapalım başbakanlıkta mı tartışması günlerce sürdü. Ekonomi ise uçurumun kenarına gelmişti. Bu ülkede 16 ayda hükümet kuruldu. Şimdi erken seçim deyip duruyorlar. Yok böyle bir şey. Boş heveslere girmeyin. Seçim tarihi ne zamansa seçim o zaman olacak. Ziya Paşa'nın meşhur bir sözü vardır: Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyorsun?
Bunlar takke dediler tutmadı, laiklik dediler tutmadı, dikta dediler tutmadı. Bundan sonraki planları da tutmayacak. Herkes kimin ne yapmaya çalıştığını çok iyi bilecek. Bu millet kimin nerede durduğunu iyi biliyor.
Bu millet kimin çetelerle mücadele ettiğini, kimin çetelere avukatlık yaptığını çok iyi biliyor. Bizzat milletvekilini gönderip Ergenekon'un avukatlığını yaptığını millet iyi biliyor. Türkiye'de bir iktidar değil muhalefet sorunu vardır. 7 yıldır nelerle karşılaştığımızı millet iyi biliyor. Yasa çıkaracağız diyoruz, hayır çıkaramazsın. Anayasa değiştireceğiz diyoruz. Hayır değiştiremezsin. Çetelerle mücadele edeceğiz diyoruz. Hayır yapamazsın. Biz gaza basıyoruz. Birileri gelip frene basıyor. Biri gelip debriyaja basıyor. Biri gelip direksiyona sarılmaya kalkıyor. Demokrasilerde herkesin görev alanı bellidir. Herkes kendi işine bakmalı.
DARBE PLANLARINA TEPKİ
Biz millete hizmetkâr olmaya geldik dedik. Yedi yıl boyunca eğilmedik bükülmedik. Bundan sonra da eğilmeyeceğiz bükülmeyeceğiz. Bu millet emanetini bize verdi. Kim ki o emaneti gasp etmeye kalkar önce karşısında bizi bulur, sonra da milleti bulur. Kirli senaryolarla kimsenin varabileceği bir yer yoktur. O dönemler açıklamamak üzere kapanmıştır. Milletin emanetini sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Bu konuda basına ve sivil toplum örgütlerine de önemli görevler düşmektedir.
Daha kat edilecek uzun bir yol vardır. Dış politikada çok büyük değişimler var. Türkiye gündemi belirlenen bir ülke değil gündem belirleyen bir ülkedir. Türkiye çok daha fazlasını hak etmektedir.
SENDİKALAR BİRLEŞSİN
İşçi ve memur sendikaları birleşsin diyoruz. Gelişmiş ülkeler bunu yapmıştır. Çünkü ikisi ayrı olunca çift başlılık ortaya çıkıyor. Haiti'de bir çocuğun ölümü yüreğimizi burkuyorsa aynı şekilde Gazze'de bir çocuğun ölümü de yüreğimizi burkuyor. Çünkü Türkiye'ye yakışan budur. Şam el Şeyh'de biz toplantı yapalı bir yıl oldu. Hala Gazze'de insanlar çadırlarda yaşıyor. İsrail kapıları açmamakta diretiyor. Tayyip Erdoğan konuşunca da kızıyorlar. Ben bunu söylemeye devam edeceğim. Bunu uluslararası tüm toplantılarda dile getiriyorum. Gerekirse BM Güvenlik Kongresi'nde çok farklı bir tez sunarak bunu gündeme getireceğiz. Biz bulunduğumuz yerden geriye gidemeyiz. Türkiye bulunduğu yerden geriye gidemez. Bizim varisi olduğuz tarihi misyonumuz bunu yüklüyor. Biz çevremizde olanlara kulak tıkayarak geleceği inşa edemeyiz.
Biz Kürtlerin, Alevinin, Lazın, Çerkezin, Romanın hakkını savunmak zorundayız. Geçen birisi yazmış Romanlarda nereden çıktı diyor. O bu ülkenin vatandaşı değil mi? Bu Meclis Anayasa değişikliği yapamaz dediler. Bu Meclis Anayasa değişikliği yaptı. Millet iradesine karşı gelen bir zihniyet bu ülkede muhalefet görevi yürütüyor. Yandaşlarıyla beraber bunu yapıyor. Hani kuvvetler ayrılığı esası vardı.
367 garabetinin mucitleri çıkıyor akla ziyan garabetleri ortaya atıyor. Neymiş yapılamazmış. Bu Meclis seçimle gelmedi mi? Bu Meclis millet egemenliğinin eseri değil mi? Bu millete "göbeğini kaşıyan adam", "Bidon kafalı" diyeceksin. Ondan sonra da milletin iktidarını "sivil dikta" ile suçlayacaksınız. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Ben siyasetçi olarak her türkü bedeli göze alıyorum. Yeter ki millet kazansın. Hala geçmişin hayalleriyle yaşıyorlar. Bu millet 2002'de "Yeter söz de karar da milletindir" diyerek demokrasiye sahip çıkmıştır. Biz görevi milletten aldık. Başkaları vesayetini nerden alırsa alsın. Onların nereden vesayet aldığını da her kes iyi biliyor. Tek dayanağımız millettir. Milletin desteğini, hayır duasını alalım yeter. Biz kendi iktidarımızı güçlendirmenin peşinde değiliz. Milletin iktidarının güçlü olmasının peşindeyiz. Tarihi bir süreçten geçiyoruz. 21. yy'ın en güçlü aktörlerinden biri Türkiye olacaktır. Biz hep beraber Türkiye'yiz. Bize destek vermeyebilirsiniz ancak demokrasiye sahip çıkmak zorundasınız.
Şu an aldığım bir müjdeyi vermek istiyorum. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarihinde ilk kez bir Türk Başkanlığa seçildi. Ak Parti Antalya Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı seçilmiştir. Hayırlı uğurlu olsun. İşte gelinen nokta bu. Ben kendisine yeni görevinde başarılar diliyorum.
Sivil dikta ve vesayet kavramları yapaydır
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Demokrasi Kongresi'nin açılışında katılımcılara seslendi.