“Skolyoz Farkındalık Ayı” kapsamında Kışla Sağlık Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen toplantıda, “Çocuklarda Duruş Bozukluğu” konusu ele alındı.
Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ali Fuat Yapar, açılış konuşmasında, üniversite hastanelerinin, sağlık hizmeti sunmanın yanında, toplumu bilgilendirme ve bilinçlendirme görevinin de bulunduğuna işaret etti. Bu amaçla toplantıya katılan herkesin özgürce soru sorabildiği “Doktoruma Soruyorum” söyleşilerini düzenlediklerini ifade eden Yapar, “Bilgi çağındayız. Herkesin elinde çok rahatlıkla internete ulaşabildiği akıllı telefonlar var ve duyduğumuz herhangi bir kelimeyi, herhangi bir konuyu istediğimiz her an çok rahat bir biçimde internetten arayabiliyoruz. Ancak, bunların içerisinden doğru bilgiyi ayıklamak her zaman çok kolay değil. İşte bu toplantıların amacı, insanların aklına takılanları konunun uzmanlarına rahat bir şekilde sorabileceği bir platform oluşturmak” dedi.
Tedavide erken teşhis çok önemli
Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Omurga Cerrahisi Ünitesi sorumlusu Prof. Dr. Metin Özalay da skolyozun tüm yaş gruplarında görülmekle birlikte, hastalığa 10-15 yaş arası kız çocuklarında daha sık rastlandığını ifade etti.
Bu vakaların çoğunlukla hafif, ameliyat gerektirmeyen vakalar olduğuna dikkat çeken Özalay, “Cerrahi müdahale gerektiren vakalar da var; takiple çözdüğümüz, medikal tedavi gerektiren vakalar da” diye konuştu.
Önemli bir sağlık sorunu olan skolyoz konusunda farkındalığı artırmak amacıyla Haziran ayının “Skolyoz Farkındalık Ayı” olarak seçildiğinin altını çizen Özalay, şöyle devam etti:
“Skolyoz çok aşina olmadığımız bir kelime olabilir. Kısaca anlatacak olursak; kas ve iskelet sistemini tutan omurganın anormal bir şekilde eğilmesi olarak adlandırılır. Yani omurgada bir eğrilikten bahsediyoruz. Bu, yana doğru bir eğriliktir. Özellikle erken teşhis etmediğimizde uzun dönemde ağrı, fiziksel aktivitede azalma, özellikle akciğer ve kalp problemlerine sebep olabilmekte. Yine özellikle kız çocuklarının görüntüsünde ciddi problemlere, estetik problemlere ve özsaygıda azalmaya sebep oluyor.”
Uzmanlar soruları yanıtladı
Toplantının devamında; Dr. Elfida Ajdin “Bende skolyoz var mı? Nasıl anlarım? Skolyoz tanısı nasıl konulur?”, Prof. Dr. İlknur Erol “Çocuklarda Omurgayı Tutan Nörolojik Hastalıklar” Yrd. Doç. Dr. Ümit Ö. Güler, “Skolyozda korse: Dün, bugün, yarın”, Yrd. Doç. Dr. Pınar Doruk Analan, “Skolyoz tedavisinde egzersiz ve sporun yeri”, Prof. Dr. Metin Özalay, “Skolyoz cerrahisinde yeni yaklaşımlar” konu başlıkları altında katılımcıları bilgilendirdi.
“Türkiye’de skolyoz hastası olmak” konusunun da ele alındığı toplantı, soru-cevap bölümüyle devam etti. Bu bölümde çocuk ve yetişkin hastalar, gerek zorlu tedavi süreçlerini gerekse tedavi sonrası yaşadıklarını dile getirdiler.
Omurgasındaki eğriliği annesi fark etti
Söyleşinin son bölümünde, skolyoz hastalığından dolayı ameliyat olan Hazal Bahçeci, tedavi süreciyle diğer katılımcılara bilgi verdi. Skolyozla 2012’de tanıştığını ifade eden Bahçeci, “Henüz 15 yaşındaydım. Öncelikle solunum yolu sıkıntılarım oldu. Doktoruma öyle başvurmuştum. 1 sene boyunca astım tedavisi gördüm. Doktorum skolyoz olduğumu fark etmedi. 1 yıl sonucunda, 1 saatlik yürümede bile sırtımda oluşan ağrılar nedeniyle annem sırtıma ilaç sürerken sırtımda bir eğrilik fark etti. Ertesi gün doktora gittik ve doktorların çektikleri filmler sonucunda belirli bir derece skolyoz olduğunu öğrendim” dedi.
Ameliyat ve tedavi sürecini anlattı
Bazı doktorların korse, spor ve egzersiz yöntemiyle düzelebileceğini, bazı doktorların ise cerrahi müdahalenin gerekli olduğunu söylediğini belirten Hazal Bahçeci, şunları kaydetti:
“Daha sonra Metin Hocam ile tanıştım. Derecem çok fazla değildi ama korkutmuştu beni bazı şeyler. Ailemin desteği, doktorumun bana verdiği güvenle bunu aştım. Cerrahi müdahale gerektiğine karar verdik. Yaklaşık 2 hafta sonra ameliyat tarihi alındı. Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde ameliyat oldum. Metin Hocam yaptı ameliyatı. Gayet başarılı sonuçlar aldık. Gayet hızlı bir şekilde iyileşme ve düzelme görüldü.
Ameliyat sonrası dönemde yaklaşık 2 ay istirahat ettim. Daha sonra okuluma başladım. Doktorumun beni yönlendirdiği şekilde yaşamımı devam ettirdim. Egzersizlerimi yaptım ve rutin kontrollerime geldim. Hiçbir sıkıntı olmadı. Görüldüğü kadar korkutucu bir hastalık değil. Çok geç olmadan eğer böyle bir şüphe varsa doktorunuza gidin. Erken tanı konulsun ve gerekiyorsa ameliyatınızı olun.”
'Skolyoz' Söyleşisi
Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin “Doktoruma Soruyorum” söyleşileri kapsamında düzenlediği 4. toplantıda, “omurganın yana doğru eğriliği” olarak tanımlanan, tedavi edilmediğinde hayati riske yol açabilen “skolyoz” hastalığına dikkat çekildi.