Şota, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Ulaşım A.Ş. tarafından yayımlanan GASTERAY'ın dördüncü sayısında yer alan röportajda, futbol hayatına 1988 yılında Dinamo Tiflis kulübünün paf takımında başladığını hatırlattı.
Hayatını anlattığı röportajda Dinamo Tiflis'te birinci takıma dahil olduktan sonra Gürcistan Milli Takımı'nda oynadığını, 1993'te Trabzonspor'a kiralık geldiğini anımsatan Şota, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'ye kardeşim Arçil ile beraber geldik. Bizim için memleketten ayrılmak zor oldu, ama Trabzon bizi çok sevdi. O dönem Trabzonspor'un başında olan insanlar bize çok yardımcı oldular. Bizi yalnız bırakmayıp, bize babalık ettiler. O zor günleri onların desteğiyle atlattık. Türkiye ile Gürcistan'ın kültürleri birbirine yakın, adetler benziyor ama memleketten ayılmak zor. 6 ay Trabzonspor'da oynadıktan sonra Dinamo Tiflis'e transfer oldum. Ardından tekrar Trabzonspor'a dönerek 2,5 yıl Trabzon'da kaldım.''
Kayserispor'dan teknik direktörlük teklifi aldığında çok zor bir karar verdiğini dile getiren Şota, Kayserispor Genel Menajeri Süleyman Hurma'yı çok eskiden beri tanıdığını ifade ederek, ''Süleyman abi ile birkaç defa konuştuğumuzda bana (Kayseri'nin kapıları sana hep açık, bizde her zaman oynayabilirsin) demişti. Teknik direktörlük için teklif geldiğinde benim için karar vermek çok zor oldu'' diye konuştu.
Şota, Kayserispor'un eski teknik direktörü Tolunay Kafkas ile de yakın arkadaş ve aile dostu olduğunu, sarı kırmızılı takıma gelirken onun fikrini aldığını ifade eden Şota, şunları söyledi:
"Çocuklarım okula gidiyorlar. Burada yabancı okul yok. Kararsız kaldım, ama sonunda buradayım işte. Doğru kararı verdim. En büyük sıkıntım, çocuklarımdan ayrı kalmak. Kayseri'de en çok çocuklarımı özlüyorum. Onlar İstanbul'da okuyor. Bu durum beni zorluyor. Çünkü, şimdiye kadar hep birlikte yaşadık. Çocuklarım buraya bir defa geldiler. Çok sık görüşemiyoruz. Onların her gün okulları var. Hafta sonları da ben kampta oluyorum.''
Gürcistan ile Rusya arasında 2008 yılındaki gerginlikle başlayan sıkıntılara da anlatan Şota, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ben o dönem kampta idim. Ailem ise Gürcistan'daydı. Rusya, kimseye bir şey sormadan topraklarımıza girdi ve savaş başladı. Ne yapacağımı bilemedim. Gürcistan'a giremediğim için Trabzon'a geldim. Ailemi Trabzon'a getirmek için uçak tutmaya karar verdim, ama herkes 'uçağı vururlar' dedi. Trabzon yakın olduğu için benim çocuklarım, Arçil'in çocukları ve 6–7 kişiyi Batum'dan Trabzon'a getirdik. Başbakan Sayın Erdoğan, o dönem bu savaşa tepkisini göstererek hemen Moskova'ya uçtu ve Türkiye'nin gücünü gösterdi. Eğer başbakan bir gün daha geç kalsaydı, bu sorun nasıl biterdi Allah bilir. Bu zor zamanlarımızda Türk halkı bize sahip çıktı.''
