Stratcom Zirvesi'nde 'Stratejik Iletisim Ve Bilgi Savaslari' Oturumu Gerçeklestirildi

AA Yönetim Kurulu Üyesi ve Medipol Üniversitesi Iletisim Fakültesi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Özkir: 'Türkiye son yillarda askeri kapasite, savunma sanayi, dis politikasindaki hareketlilik, ekonomi gibi pek çok baglamda gündemde. Ama esas gündemde oldugu bir konu da dis yardimlar. Türkiye, bu dis yardimlar sayesinde insanlarin gönüllerini kazanmakta, uzun vadeli sonuç olusturacak sekilde herhangi bir çikara, pragmatizme dayamadan adimlar atmakta' AA Yönetim Kurulu Üyesi ve IÜ Iletisim Fakültesi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Ismail Çaglar: '(Sosyal medya platformlari) Merkez ülkelerin idari talepleri karsilik bulurken siz Türkiye'den ya da dünyanin baska bir yerinden bu talepte bulundugunuzda mahkeme karari getirmek zorundasinizdir. Idari kararlarla islem yapilmaz hatta mahkeme karariyla da çogu zaman islem yapilmaz. Yani isin içerisinde devletler var. Bu sirketlerin kendisi ulus ötesi, devlet ötesi birer aktöre dönüsmüs durumdalar' SETA Washington DC Arastirma Direktörü Kiliç Bugra Kanat: 'Dezenformasyon operasyonlarinda genelde devlet veya dezenformasyona maruz kalan kurum, dezenformasyon oldugunu, kimin yaptigini biliyor ama bunu önlemesi oldukça zor. Dezenformasyona karsi bir aktör oldugumuzu, kamuoyunun istedigi zaman gerek sosyal medya okur yazarligiyla gerek verilecek egitimlerle bunu önleyebilecegini anlamamiz gerekiyor'

Cumhurbaskanligi Iletisim Baskanliginca Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Uluslararasi Stratejik Iletisim Zirvesi'nde (Stratcom Summit '21) "Stratejik Iletisim ve Bilgi Savaslari" oturumu gerçeklestirildi.

Oturumda konusan Anadolu Ajansi Yönetim Kurulu Üyesi ve Medipol Üniversitesi Iletisim Fakültesi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Özkir, stratejik iletisim yönetimi ve kamu diplomasisi kavramlari ile stratejik iletisimin temel unsurlarina iliskin bilgi verdi.

Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'in "Dünya 5'ten büyüktür." ifadesini hatirlatan Özkir, Türkiye'nin sadece askeri, diplomatik, dis politika anlamlarinda degil insani, vicdani anlamda bir iyilik ülkesi olarak da kendisini var ettigini ve küresel ölçekte bir tezi oldugunu belirtti.

Türkiye'nin vicdan odakli iyilik yaklasimi konusunda son yillarda ortaya koydugu performansin gerçekten çok önemli oldugunu, bunun dünya tarafindan da takdir edilip kabul gördügünü anlatan Özkir, küresel insani raporlara göre Türkiye'nin son 5 yilda en fazla insani yardim yapan ülke konumunda oldugunu dile getirdi.

Yusuf Özkir, bu durumun Türk toplumuyla da alakali olduguna isaret ederek, "Ülkemizi, ülkemizin siyasetini, Sayin Erdogan'in siyasetini, yaklasimini destekleyen kültürel kodlar Türkiye'de çok derinlere uzaniyor. Mesela, zorda olana elini uzatma kültürü çok yaygin. 'Iyilik eden iyilik bulur' yaklasimi çok yaygin. Iyiligi çogaltma çok yaygin. Gücün yettigi ölçüde ihtiyaç sahibinin yaninda olmak çok yaygin." diye konustu.

Türkiye'nin küresel ölçekte iyilik anlamindaki yaklasiminin yardimlar çerçevesinde oldugunu ancak bir taraftan da Türkiye'nin yumusak gücünü olusturan medya organlari araciligiyla da ciddi sekilde desteklendigini belirten Özkir, "Anadolu Ajansinin 13 dilde, TRT'nin farkli dillerde gerçeklestirdigi yayinlarin bu anlamda ciddi bir pozitif etki olusturdugunu söyleyebiliriz." dedi.

Yusuf Özkir, Türkiye'nin küresel insani yardimlar raporu verilerine göre, 2017, 2018, 2019'da "en cömert ülke" seçildigini, 2015 ve 2016'da en cömert ikinci ülke konumunda oldugunu animsatarak, son 5 yilda Türkiye'nin farkli ülkelere 35 milyar dolar insani yardim yaptigina dikkati çekti.

Türkiye'nin Kovid-19 salgini sürecindeki yardimlarina da deginen Özkir, "Bütün dünyanin bu zor süreci geçirdigi dönemde Türkiye, hem kendisi bu süreci yasadi hem bir taraftan da 160'a yakin ülkeye tibbi cihaz ve malzeme gönderdi. O gönderilen malzemelerin üzerinde yazan Mevlana'ya ait 'Ümitsizligin ardinda nice ümitler var. Karanligin ardinda nice günesler var.' yazisi da Türkiye'nin temel durusunu göstermesi açisindan önemliydi. Türkiye'nin iyiliksever yaklasiminin farkli ülkelerde de bir yanki olusturdugunu gördük. Uzun süreli, kalici etki olusturabilmek için toplumsal dinamiklere ulasmak ve yakalamak lazim." diye konustu.

Türkiye'nin salginda Italya, Isveç, Almanya ve Irlanda'ya yaptigi yardimlar sonrasi, bu ülkelerin bazi vatandaslarinin tesekkür mesajlarini içeren videolardan örnekler gösteren Özkir, "Türkiye son yillarda askeri kapasite, savunma sanayi, dis politikasindaki hareketlilik, ekonomi gibi pek çok baglamda gündemde. Ama esas gündemde oldugu bir konu da dis yardimlar. Türkiye, bu dis yardimlar sayesinde insanlarin gönüllerini kazanmakta, uzun vadeli sonuç olusturacak sekilde herhangi bir çikara, pragmatizme dayamadan adimlar atmakta. Bununla stratejik iletisim ve kamu diplomasisi baglaminda önemli bir sonuç elde ettigini ve Türkiye imgesini küresel ölçekte iyilikle es deger sekilde bir noktaya getirdigini söyleyebiliriz." ifadelerini kullandi.

- "Bu sirketlerin kendisi ulus ötesi, devlet ötesi birer aktöre dönüsmüs durumdalar"

AA Yönetim Kurulu Üyesi ve Istanbul Üniversitesi (IÜ) Iletisim Fakültesi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Ismail Çaglar da dijital medyanin hiçbir devletin bos birakmamasi gereken güç alani olduguna dikkati çekerek, bu konuda güçlü altyapisi ile avantajli olan devletlerin regülasyona basladigini söyledi.

Sosyal medya mecralarinin seffaflik raporlarina bakildiginda kayda geçmeyen taleplerin olduguna isaret eden Çaglar, "Merkez ülkelerin idari talepleri karsilik bulurken, siz Türkiye'den ya da dünyanin baska bir yerinden bu talepte bulundugunuzda mahkeme karari getirmek zorundasinizdir. Idari kararlarla islem yapilmaz hatta mahkeme karariyla da çogu zaman islem yapilmaz. Yani isin içerisinde devletler var. Bu sirketlerin kendisi ulus ötesi, devlet ötesi birer aktöre dönüsmüs durumdalar." dedi.

Yeni medya mecralarinda hakikatin kurgulanabildigine isaret eden Çaglar, "Ne yapiyoruz? Hakikati öldürüyoruz, yerine bir sey diriltiyoruz, bir sey dikiyoruz. Diktigimiz seyin hakikat oldugunu iddia ediyoruz ve esas öldürdügümüz hakikati savunanlara ya da onun yasini tutanlara da çilgin, deli, kaçik muamelesi yapiyoruz." ifadelerini kullandi.

Bu sekilde, ifade özgürlügü, hürriyet, demokrasi, insan haklari kavraminin içinin bosaltildigini kaydeden Çaglar, "Onun içini yeniden dolduruyoruz ve onun hakiki anlamina karsi kullaniyoruz." degerlendirmesini yapti.

Duygusal çikarlarin, ekonomik çikarlarin ifade özgürlügünün yerini aldigini dile getiren Çaglar, "Düsünsenize sizinle benim sosyal medyayi kullanan iki insan olarak ya da konuya ilgili iki insan olarak, iki uzman olarak ifade hürriyeti üzerine yapacagimiz sosyal medyadaki tartismanin baglami, sinirlari bu bahsettigimiz ulus ötesi sirketlerin ekonomik çikarlari tarafindan belirleniyor. Su soruyu sormuyoruz mesela; reklam algoritmalarina yaptiginiz yatirimin yüzde kaçini veri güvenligine yapiyorsunuz. Reklam algoritmalarina yaptiginiz yatirimin yüzde kaçini kendi mecranizda hakikatin öldürülmesini engellemek için yapiyorsunuz?" seklinde konustu.

Bu durumun "dijital diktatörlüge" gidecegi görüsünü dile getiren Çaglar, eski ABD Baskani Donald Trump'in sosyal medya hesabinin kapatilmasi, Brexit ve Cambridge Analytica örneklerini verdi.

- Siber güvenlik alaninda devletlerin reaksiyonlari

IÜ Iletisim Fakültesi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Turgay Yerlikaya da devletlerin ve devlet üstü gruplarin siber güvenlik alanindaki reaksiyonlarina iliskin degerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'nin son zamanlarda bu meseleye iliskin bir farkindalik gelistirdigini ve bu yil içerisinde ulusal güvenlik belgesine siber güvenligin de entegre edildigini aktaran Yerlikaya, siber güvenligin artik Türkiye'de önemli bir mesele olarak görüldügünü, ulusal güvenligin basat bir bileseni haline geldigini anlatti.

Devletlerin siber egemenlik alanlarini tehdit eden en önemli meselelerden birinin de bu etki alani meselesi oldugunu belirten Yerlikaya, "NATO bünyesinde Stratcom merkezinin de kurulmasinin nedeni enformasyon savaslarini yönetmek ve özellikle Bati disi dünyada Rusya ve Çin'in Bati'ya ve Dogu Avrupa'ya yönelik etkilerini islevsiz hale getirmek için yapilan çalismalar söz konusu." dedi.

Yerlikaya, "Dünden bugüne bilgi savaslari çok farkli baglamda kendini gösteriyor ama en temel mesele bugün baktiginizda sosyal medya mecralarinin özellikle herhangi bir hukuki prosedürü tanimaksizin hareket etmeleri - bu kendi çikarlarini maksimize etmek için yaptiklari bir sey- bir yandan da asiri sag, zenofobiye, terör örgütlerine çok fazla alan ve imkan taniyabilecek ölçüde olmalari, herhangi bir formel yapidan bagimsiz hareket ediyor görüntüsüne sahip olmalari bu meseleyi biraz daha fazla sorunsallastiriyor." ifadelerini kullandi.

Doç. Dr. Turgay Yerlikaya, Türkiye'nin ve dünyanin gelecek birkaç yil içerisinde bu enformasyon savaslarinin dijitallesmesi meselesini çok daha fazla tartisacagi, gündem edecegi bir baglama dogru ilerlendigini sözlerine ekledi.

- "Sosyal medya okur yazarligiyla dezenformasyon önlenebilir"

SETA Washington DC Arastirma Direktörü Kiliç Bugra Kanat da enformasyon savaslarinin yeni bir durum olmadigini, modern medyanin ortaya çikmasindan itibaren yasanan bir mesele oldugunu ifade etti.

Enformasyon savaslari konusulurken, son 50-60 yildir bu konuda olusan literatüre de bakilmasi gerektigini söyleyen Kanat, "Teknik farkli olabilir, yer yer kitle de farkli olabilir ama buradaki metodoloji, hedefler genelde ayni. Baktigimizda, özellikle internet temelli enformasyon savaslarindan önce daha profesyonel grubun götürdügü bir enformasyon savasini görüyoruz. Genelde istihbaratlar üzerinden ama son derece profesyonel, uzun süre hazirlanilan, sadece tek vurusluk degil süreklilik devam ettiren sistematik bir mücadele görüyoruz. Simdiki biraz daha esnek. Daha hizli, reaktif." diye konustu.

Dezenformasyon kelimesinin çok fazla kullanilir oldugunu, kavram olarak da politize olmaya basladigini anlatan Kanat, söyle devam etti:

"Bu bir sorunsa belki bunun üzerinde daha fazla kavram gelistirici, bunu biraz takvimlestirici, birbirinden ayristirici bir noktaya gelmemiz gerekiyor. Çünkü bir kavramin bu kadar kullanilmasi, uzun vadede de içinin bosalmasina yol açiyor. Dezenformasyon operasyonlarinda kamuoyu olarak her türlü dezenformatif operasyona maruz kalip, bunun kurbani olacak insanlar degiliz. Dezenformasyon operasyonlarinda genelde devlet veya dezenformasyona maruz kalan kurum, dezenformasyon oldugunu, kimin yaptigini biliyor ama bunu önlemesi oldukça zor. Dezenformasyona karsi bir aktör oldugumuzu, kamuoyunun istedigi zaman gerek sosyal medya okur yazarligiyla gerek verilecek egitimlerle bunu önleyebilecegini anlamamiz gerekiyor."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile