Ömeroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 yıl önce kurulan KDK'nın geleneksel hale getirdiği uluslararası sempozyumun 3'üncüsünün düzenlendiğini söyledi.
Sempozyumda 26 ülkeden 40'a yakın katılımcıyı misafir ettiklerini belirten Ömeroğlu, Asya ve Afrika'dan da ombudsmanların ve insan hakları temsilcilerinin davet edildiğini anlattı.
Kurum ve ülke bazında ulusal ve uluslararası farkındalığın artırılması amacıyla sempozyum düzenlediklerini dile getiren Ömeroğlu, farkındalığın artırılması için çok gayret etmeleri gerektiğinin bilincinde olduklarını kaydetti. Ömeroğlu, "Aynı gayretin vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları ve medyadan gelmesi gerekir. Bizim en büyük gücümüz medyadır, halktır. Çünkü verdiğimiz tavsiye kararına idare uymadığı zaman bunları afişe edecek, kamuoyuna duyuracak, dikkat çekecek medyadır. Bu yöndeki destekleri her zaman bekliyoruz" diye konuştu.
- "Tavsiye kararlarına uyum oranı oldukça yüksek"
Ömeroğlu, 3 yıl önce kurulan KDK'nın bu sürede ulusal ve uluslararası çevrelerden önemli övgüler aldığını belirterek, kısa süre içinde hiçbir kurumun başaramayacağı kadar mesafe aldıklarını, idarelere bir çok tavsiyede bulunduklarını, tavsiye kararlarına uyum oranının da oldukça yüksek olduğunu anlattı. İdarelerin, verdikleri tavsiye kararına uyma oranlarının giderek arttığını ifade eden Ömeroğlu, "Cumhuriyet tarihinden beri Türkiye'de bir idari yapı, bir bürokratik yapı, bir kırtasiyecilik var. Cumhuriyet dönemi içerisindeki bu tür alışkanlıkları kırmak çok zor. Türkiye'de mahkeme kararlarının dahi uygulanmakta sıkıntı yaşandığı, hatta uygulanmadığı bir kültürden geliyoruz. Gelecekte kurumun etkilerinin daha fazla olacağına inanıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
- 17 bin 655 müracaat
Ömeroğlu, kuruma 31 Ağustos itibariyle 17 bin 655 müracaat yapıldığını, son derece seri çalışarak bunların 16 bin 900 küsurunu sonuçlandırdıklarını bildirdi.
Yargının işini azaltmayı ve bireyle idare arasındaki barışı sağlamayı amaçladıklarını dile getiren Ömeroğlu, öncelikle arabuluculuk ve uzlaşı yoluyla sorunların çözümüne yöneldiklerini söyledi.
Başvuruların en çok yapıldığı ilin geçen yıl İstanbul, bu yıl ise Ankara olduğunu aktaran Ömeroğlu, başvurularda ilk sıraları büyük illerin aldığını kaydetti.
Ömeroğlu, "En çok başvuru maalesef Türkiye Cumhuriyeti'nde kangrenleşmiş kamu personel rejimiyle ilgili. Müracaatların aşağı yukarı yüzde 30'unu kamu personel rejimi oluşturuyor. Yüzde 21'ini eğitim, gençlik, sınavlar, ÖSYM oluşturuyor. Yüzde 6'lık bir bölümü orman, çevre, su, yüzde 5'lik bir bölümü de Sosyal Güvenlik Kurumu şeklinde sıralanıyor" dedi.
Kurumda yalnızca kadın ve çocuktan sorumlu bir ombudsman bulunduğunu hatırlatan Ömeroğlu, şöyle devam etti:
"Hassas gruplar' dediğimiz kadınlarımız, çocuklarımız, engellilerimiz, yaşlılarımıza özel ilgi gösteriyoruz ama şunu da itiraf etmek gerekir ki bu gruplardan, özellikle kadınlarımızdan bize şikayet hiç gelmiyor, çok az geliyor. Sivil toplum kuruluşları nedense bizimle işbirliği yapmıyor. Ayaklarına gittiğimiz halde yapmıyorlar. Türkiye'de ilk defa bir yenilik getirdik, çocuk web sitesi kurduk. Şu an okulda okuyan veya okumayan çocuklar site üzerinden bize müracaat ediyorlar, şikayetlerini inceliyoruz, onlara dönüyoruz. 'Okulumuzun camı kırık', 'öğretmen ders anlatmıyor, telefonla oynuyor', 'Okulumuzda öğretmen yok, hep vekaleten öğretmenler gelip geçiyor', 'Bize devamlı, kadrolu öğretmen gönderin', 'Tuvaletlerimiz çok kirli', 'Oyun sahaları istiyoruz' diyorlar. Çocukların bu şikayetlerine öncelikle idareyle işbirliğine girerek çoğunu uzlaşmayla çözüyoruz. Mesela bir örnek vereyim, Konya Valimize teşekkür ediyorum. Konya'nın bir köyünde sürekli vekaletle görevlendirilen öğretmen olduğu şikayeti üzerine tavsiye kararı aldık. Tavsiye kararına uyuldu, hemen oraya kadrolu öğretmen atandı."
- "Suriyeliler de başvuruyor"
Başdenetçi Ömeroğlu, kuruma Türkiye'de sorun yaşayan yabancıların da müracaat edebildiğini belirterek, Suriyeli sığınmacılardan da başvuru geldiğini açıkladı.
Kamu Denetçisi Mehmet Elkatmış'ın bu konularla ilgilendiğini aktaran Ömeroğlu, Elkatmış'ın özel bir çalışma yürüttüğünü, 10 gün önce İsveç'ten gelen ve parlamenterlerden oluşan 23 kişilik sosyal güvenlik ve mültecilerden sorumlu komite ile bu konuları masaya yatırdığını anlattı.
Ömeroğlu, şunları kaydetti:
"Mültecilik aynı zamanda bir insan hakkı ihlalidir. Çünkü bu insanların yaşam hakkı tehlikeye atılıyor. Denizlerde, nehirlerde boğuluyorlar. Hatta öldürülüyorlar. Mülteciler bize, vatandaşlıkla ilgili şikayetlerle geliyor. 'İlgili idarelere başvurduk, bize cevap bile vermediler', 'Geç cevap verdiler' gibi şikayetleri de var. Kendi mevcut koşullarıyla ilgili müracaatlarda bulunuyorlar. Kamplarla ilgili herhangi bir şikayet gelmedi. Hakikaten uluslararası kuruluşlar da kamplarımızın standartlarının yüksek olduğunu ifade ettiler. Bu yönde bir şikayet yok."
Suriyeliler De Kamu Denetçiliğine Başvuruyor
Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu, Kamu Denetçiliği Kurumuna (KDK) Türkiye'de bulunan Suriyelilerin de şikayette bulunduğunu belirterek, "Mültecilik aynı zamanda bir insan hakkı ihlalidir. Çünkü bu insanların yaşam hakkı tehlikeye atılıyor. Denizlerde, nehirlerde boğuluyorlar. Hatta öldürülüyorlar. Mülteciler bize, vatandaşlıkla ilgili şikayetlerle geliyor" dedi.