Uludağ Üniversitesi (UÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tayyar Arı, Suudi Arabistan'daki gelişmelere ilişkin, "Tüm gelişmeler, Suudi Arabistan'ın geleneksel yapısı için çok ciddi risk oluşturmaktadır. Bu süreç, Suudi Arabistan'ın ABD tarafından yeni maceralara sürüklenmesine yol açabilir ki bunlar, hem Suudiler, hem bölge ülkeleri, hem de İslam dünyasının bütünlüğü ve istikrarı için çok ciddi riskler oluşturmaktadır." ifadesini kullandı.
UÜ'den yapılan yazılı açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Arı, son günlerde Suudi Arabistan'ın gelen haberlerin dünya gündemine damgasını vurduğunu, ülkede yaşananlarda ABD'nin parmağı olduğunu belirtti.
Suudi Arabistan'da yaşananların, ABD'nin Türkiye üzerinden İslam dünyasını kontrol etme projesinin 15 Temmuz'da çökmesiyle, yeni alternatif projesinin sonucu olduğunu bildiren Arı, "ABD, para ve enerjinin merkezi olan bir bölgede en etkili ve bu kaynakların tamamına yakınını kontrol eden ülkeleri denetimi altına alarak, para ve enerjinin yegane patronu olduğu, İran'ı kuşatma politikasını daha kararlı bir şekilde uygulayacağı mesajını veriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Arı, ABD'nin kendisiyle işbirliği yapacak ülkelere, "batıya ve ABD'ye sorun çıkarmayan, batı sermayesinin güdümüne giren ve kontrol dışı davranışlara yönelmeyen ülkeler olmaları" anlamına gelen ılımlı İslam'ı benimsemeleri mesajını verdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İçerideki muhafazakar kesimin karşı koymalarını önlemek adına yeni gözaltı ve tasfiyeler devam edecektir. Tüm gelişmeler, Suudi Arabistan'ın geleneksel yapısı için çok ciddi risk oluşturmaktadır. Bu süreç, Suudi Arabistan'ın ABD tarafından yeni maceralara sürüklenmesine yol açabilir ki bunlar, hem Suudiler, hem bölge ülkeleri, hem de İslam dünyasının bütünlüğü ve istikrarı için çok ciddi riskler oluşturmaktadır. Ilımlı İslam'a geçiş projesi ve bu bağlamda Kızıl Deniz kıyısında 'NEOM' adı verilen bir mega kent tasarısı da dahil olmak üzere son dönemde birbiri ardına gelen gelişmeler, son tasfiye ve gözaltılarla beraber herkesin dikkatini bir anda Suudi Arabistan'a kaydırdı."
Haziran ayında Suudi Arabistan Kralı Selman'ın, Veliaht Prens Muhammed bin Nayif yerine oğlu İkinci Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı tayin etmesiyle aile içi huzursuzlukların fitilinin de ateşlediğine dikkati çeken Arı, şöyle devam etti:
"Bu gelişmenin halihazırda bir takım gerilimlere yol açacağı tahmin ediliyordu. Bu doğrultudaki gelişmeleri Trump'ın mayıs ayındaki Suudi Arabistan ziyareti ile başlatmak mümkün. Bu ziyaret esnasında terörle mücadele ortak platformu oluşturuldu. Zirvede 'Ortak Stratejik Vizyon Anlaşması' imzalandı ve 'Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi'nin açılışı yapıldı. Bu esnada büyük bir kısmı silah alımı ve askeri modernizasyonla ilgili olmak üzere enerji ve diğer altyapı alanlarını kapsayan farklı sektörlerde Amerikan şirketlerine imkan sağlayan 380 milyar dolarlık bir anlaşma imzalandı. Tüm bunlar, Suudi Arabistan'ın bu saatten sonra tercihini ABD'nin himayesinde Mısır ve BAE'nin de içinde yer aldığı ve İsrail'in güvenliği meselesini kökten çözecek ve İran'ın kuşatılmasını önceleyen bir projenin parçası haline gelmeyi kabul ettiği anlamına gelmektedir. Bu süreç, Türkiye ve İran ile olumlu ilişkilere sahip olan Katar'a yaptırımlarla meyvesini verdi. Bu, aynı zamanda Körfez ülkeleri arasında derin bir ayrışmaya da işaret etmektedir."
Suudi Arabistan'da Yaşanan Olaylar
UÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arı:'Tüm gelişmeler, Suudi Arabistan'ın geleneksel yapısı için çok ciddi risk oluşturmaktadır'