Tanburi Cemil Bey, Vefatının 100. Yılında Anıldı
Klasik Türk Müziğinin önemli isimlerinden Tanburi Cemil Bey, vefatının 100. yılında, 'Tanburi Cemil Bey Hazinesi' isimli etkinlikle anıldı İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Bitmez: 'Cemil Bey'in yaşadığı İstanbul, uzun bir geçmişi olan İmparatorluğun ve birçok medeniyetin başşehri, gerek Anadolu ve Doğu, gerekse Balkanlar ile Batı'dan gelen insanların devamlı ya da geçici olarak yaşadığı, değişik sebeplerle müziklerini icra ettikleri bir kültür merkeziydi' 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Görevlisi Beşir Ayvazoğlu: 'Bana sorarsanız Tanburi Cemil Bey bize Yahya Kemal'i kazandıran adamdır. Belki Tanburi Cemil Bey olmasaydı Yahya Kemal yoktu. Başka bir yola gidecekti. 10 yıl kadar Paris'te bohem hayatı yaşayan Yahya Kemal'in ülkesinde kalmasını sağlayan Cemil Bey'di'
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Bilimsel ve Sanatsal Etkinlikleri Düzenleme Kurulu (BİSED) tarafından, Maçka Kampüsündeki BİSED Salonunda yapılan etkinlik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ'nin katkılarıyla gerçekleştirildi.
Etkinlikte konuşan İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Mehmet Emin Bitmez, gramofonun Osmanlı döneminde yayılmasından ardından Tanburi Cemil Bey'in de şöhret kazandığını söyledi.
Bitmez, Tanburi Cemil Bey'in tanbur, lavta ve viyolonsel icralarında, Batı müziğinin etkisinin görüldüğüne işaret ederek, 'Cemil Bey'in yaşadığı İstanbul, uzun bir geçmişi olan İmparatorluğun ve birçok medeniyetin başşehri, gerek Anadolu ve Doğu, gerekse Balkanlar ile Batı'dan gelen insanların devamlı ya da geçici olarak yaşadığı, değişik sebeplerle müziklerini icra ettikleri bir kültür merkeziydi. Bütün bu dış ve yan etkiler, Klasik Türk Müziği içinde büyüyüp bu eğitimi alan, doğuştan büyük kabiliyet ve çalışma azmi taşıyan Cemil Bey'in müziğinin oluşmasında etkili oldu.' dedi.
Tanburi Cemil Bey'in geleneksel tanbur icrasında içe dönük bir müzik anlayışının olduğunu kaydeden Bitmez, şöyle devam etti:
'Sade, iddiasız, yumuşak, az sesli ve az mızraplı bir icra şekli var iken, Cemil bey bu sazı, 'solist saz' hüviyetine kavuşturup, bir batı müziği enstrümanı gibi, imkanlarını sonuna kadar kullanarak, uzun sesli, çarpıcı, ileri teknikle ve çok büyük bir ifade gücü ile icra etmiştir. Bu yeni bir ekoldü. Saz eserlerinden klasik formdaki peşrevlerinde, saz semailerinde, sirto, zeybek ve özellikle meşhur olmuş Çeçen kızı gibi önemli eserlerindeki üsluptan ayrılmamak kaydıyla, enstrümanın imkanlarını daha çok ortaya çıkaran yeni bir anlayış görülür.'
-'Tanburi Cemil Bey, prensiplerinden taviz vermezdi'
Etkinliğe katılan 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Görevlisi Beşir Ayvazoğlu da edebiyatla musiki arasında yakın bir bağ olduğunu vurgulayarak, 'Herhangi bir disiplin sadece kendisinden ibaret değildir. Mutlaka başka disiplinlerle ilişkili olmak zorundadır. O zaman ufku genişler. O disiplinlerde o zaman asıl manasında başarılı ve yaratıcı olmak mümkündür.' ifadelerini kullandı.
Ayvazoğlu, Tanburi Cemil Bey'in titiz ve prensiplerinden taviz vermeyen biri olduğunu hatırlatarak, onun maddi kazancı düşünmeden sanatını mükemmel şekilde icra etmek isteyen bir sanatçı olduğunu sözlerine ekledi.
Usta sanatçının, bir kültür ortamının adamı ve son derece önemli bir figür olduğuna dikkati çeken Ayvazoğlu, 'Öyle bir figür ki bana sorarsanız bize Yahya Kemal'i kazandıran adamdır. Belki Tanburi Cemil bey olmasaydı Yahya Kemal yoktu. Başka bir yola gidecekti. 10 yıl kadar Paris'te bohem hayatı yaşayan Yahya Kemal'in ülkesinde kalmasını sağlayan Cemil Bey'di.' değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu tanbur sanatçısı Birol Yayla ise musikinin 2 ayağı olduğunu belirterek, 'Biri bestekar ve icracılardan oluşan kısmı. Diğeri de bunu anlayabilecek, eleştirebilecek, değerlendirebilecek, buna destek sağlayacak, bunun üzerine yeni fikirler üretip, sanatçıların dile getiremediği şeyleri anlatıp, toplumda bir algı yaratabilecek iklim. Bu iklimle, sanatsal üretim koptuğu zaman, sanatkar kendini yalnız, motivasyonu ve üretim performansı düşmüş bir şekilde hissediyor.' diye konuştu.
Yayla, Tanburi Cemil Bey'in bütünüyle bir sanat eseri olduğunu söyleyerek, şu bilgileri verdi:
'Biz bu sanat eserini idrak edebildiğimiz zaman, bize etkisini, gösterdiği yolun ne olduğunu kavrayabileceğiz. Bugün Cemil Bey düzeninde çalan sazendelerimiz var. Yani hiç aşağı değiller ama mesele sadece bundan ibaret değil. Bu konservatuvarın da kuruluş amacı, geleneği çok iyi bilen, farklı müzik türleriyle buluşup yeni ifade yorumları arayan müzik ve sanat adamları yetiştirmekti. Cemil Bey'in bütün özgürlüğü, sorgulaması ve entelektüel merakıyla ortaya koyduğu şeyin hepimize örnek olması lazım.'
'Tanburi Cemil Bey kayıtlarından kemençede üslup çalışma yöntemleri' ile 'Cemil Bey dönemi üslubu' konulu oturumların da gerçekleştirildiği etkinlikte ayrıca, Tanburi Cemil Bey'in kullandığı sazlarla, fotoğraflarından oluşan bir sergi ziyarete açıldı.