TBMM Başkanı İsmail Kahraman, "Medeniyetimizi yeniden ihya etmek için ilim ipine sarılmalıyız. Manevi ve milli değerlerimizi bir kenara itmeden medeniyetimizi yeniden inşa etmeye çalışmalıyız." dedi.
Kahraman, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Senatosu tarafından, kendisine "Kamu Hukuku Anabilim Dalında Fahri Doktora Unvanı" verilmesi dolayısıyla KTÜ Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen törene katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan törende KTÜ Senatosunun fahri doktora kararı ve Kahraman’ın özgeçmişi okundu.
KTÜ Rektörü Prof. Dr. Süleyman Baykal, Kahraman’a cübbe giydirdi ve doktora diplomasını verdi.
Kahraman, kendisini fahri doktoraya layık gören Rektör Prof. Dr. Baykal ve üniversite senatosu üyelerine teşekkür etti.
- "Tarihimize sahip çıkmak durumundayız"
Kahraman, törenin ardından gerçekleştirilen "15 Temmuz ve Milli İrade" konulu konferansta yaptığı konuşmada, tarihdeki önemli şahsiyetleri yad etti, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki eğitim sistemi hakkındaki görüşlerini aktardı.
Bölge tarihi ve bölgede yetişen önemli şahsiyetlerle ilgili bilgi paylaşan Kahraman, "Şehrimizi, köyümüzü, evimizi, akrabamızı, memleketimizi seveceğiz milliyetçilik budur. Milliyetçilik 'dolikosefal mısın, brakisefal mısın, kafa çapın nedir?' değil. Kültür manasında milliyetçiliktir. Ülkesini, memleketini, doğduğu yeri, ailesini sevmektir ve bu hepimiz için lüzumlu bir hadisedir." ifadesini kullandı.
Kahraman, Kanunu Sultan Süleyman’ın yaptığı büyük ve önemli işlere dikkati çekerek, "Ne yazık ki bir dizide hareme hapsedilmiş Süleyman’ı görüyoruz. Öyle değil, at üstünde ömrü geçmiş bir insan. Neden Kanuni? Çok kanun çıkardığı için mi? Hayır. Yaptığı her işlemi kanuna uygun yaptığı için." dedi.
Osmanlı’nın hükmettiği coğrafyayı anlatan Kahraman, "Bakmayın şimdi Meriç Nehri ile Ağrı Dağı arasında sıkıştık. 15 Temmuz bu sıkıştırdıkları toprağı daha da sıkmak hatta bu devleti yok etmek için yapılmış bir hareketti." ifadesini kullandı.
Kahraman, kurtuluş günlerini kabul etmeyen bir insan olduğuna işaret ederek, "Ne demek kurtuluş? Kurtulduk yani biz esirdik Allah Allah. Ben rahatsızlandım tedavi oldum iyileştim, iyileştiğim günü mü kutlayacağım. Hastalık gününü mü kutlayacağım. Fetihler kutlanır. Trabzon’un fethi 15 Ağustos 1461’dir. Başka tarihler verenler var ama ben inceledim tarih budur. Rumi ve Miladi takvim arasında 13 gün var. 15, 13 daha 28, 28 Ağustos 1461, Fatih’in Trabzon’u fethettiği tarihtir." görüşüne yer verdi.
Fatih Sultan Mehmet’in de çok önemli bir şahsiyet olduğunu aktaran Kahraman, "Sistem değişikliğinde yeni gelen ekibin eskiyi methetmesi biraz tuhaf kaçar ama artık Cumhuriyet yerleşti. Tekrar hanedana dönmek, padişahlığa dönmek asla akıldan geçmez. Dolayısıyla tarihimizi iyi bilerek, tarihi şahsiyetlerimizi iyi değerlendirmemiz lazım. Bu bakımdan tarihimize sahip çıkmak durumundayız." dedi.
TBMM Başkanı Kahraman, bölgede Cumhuriyet döneminde yetişmiş şahsiyetleri de rahmetle anarak, bu kişilerin rahmetli olmadan önce tanınıp sevilmesini istedi.
- "Üniversiteler bilgi ve düşünce üretim yeri"
Üniversitelerin bilgi ve düşünce üretim yerleri olduğunu belirten Kahraman, şöyle devam etti:
"Yerel ve günlük kaygı ve problemlerden bir derece uzak, kavga ve gürültüye karışmayan, hadiselere bilimsel açıdan bakan insanların toplandığı ideolojiler üstü bir öğretimin yapıldığı mekanlardır üniversiteler. Böyle olmalıdır, böyle olmaktadır. Daha da ileride inşallah öyle olacaktır. Üniversiteler mesleki eğitim kuruluşları değildir. İdeolojiyi aşılama, tek tip insan yetiştirme yeri hiç değildir. Hazır müfredat verilip sabitlenecek bir yerde değildir. İdeolojiler üstü üniversitelerde öğretim olmalıdır. Eğitim değil, öğretim. Eğitim askerlikte olur. Beden eğitimi spor salonunda olur. Üniversitelere olabildiğince özgün araştırma imkanı tanınmalıdır. Fikirler, akademik yapının temelidir ve tehdit altında olmamalıdır. Güvenlik ve özgürlük ortamında serbestçe tartışılmalıdır. Ne yazık ki kafanın içindeki fikirler değil, kıyafetle uğraşılan dönemler yaşadık. Kılık kıyafete karışmak ve müdahale etmek ilkellikti. Bundan kurtulduk elhamdülillah."
Kahraman, gelişmiş Türkiye’nin gelişiminin, üniversitelerle olabileceğini aktararak, "Biz epey zaman geri bırakıldık. Üniversiteye gereken önem verilmedi." diye konuştu.
Türkiye’deki üniversitelerin kuruluş sürecine ilişkin bilgi paylaşan Kahraman, "1960 darbesine maruz kaldığımızda Türkiye'mizde sadece 7 üniversite vardı. Bugün ise 185 üniversitemiz var. Bunlardan 58’i İstanbul’da, 18’i Ankara’dadır. Bugün üniversitesi olmayan herhangi bir ilimiz kalmadı." ifadesini kullandı.
- "Tarih bir deniz feneridir"
Kahraman, dünya tarihinde devletlerin ilime bakış açısını da çeşitli örneklerle anlatarak, Moğolların Bağdat’ta söndürdüğü ilim ışığını İslam dünyasında Osmanlı Devleti’nin yeniden yaktığını bildirdi.
İstanbul’da Süleymani’ye isimli bir üniversitenin kurulmasını temenni eden Kahraman, "Şimdi ne diyorsunuz, madem temenni ediyorsun niye isim vermiyorsunuz değil mi? Vereceğiz inşallah." diye konuştu.
Kahraman, herkese tarihe büyük ilgi duymalarını tavsiye ederek, "Tarih bir deniz feneridir. Geçmişi anlarsınız, geleceği tahmin edersiniz ve günü değerlendirirsiniz. Tarih elzemdir. Bugün tarih ilmi çok önemlidir." ifadesini kullandı.
İlimin medeniyete açılan kapı olduğuna değinen Kahraman, ilme sırtını dönenin medeniyete sırtını dönmüş olacağını vurguladı.
TBMM Başkanı Kahraman, dünyanın gelişmiş bütün ülkelerinin aynı zamanda ilimle temayüz etmiş ülkeler olduğunu anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Medeniyetimizi yeniden ihya etmek için ilim ipine sarılmalıyız. Manevi ve milli değerlerimizi bir kenara itmeden medeniyetimizi yeniden inşa etmeye çalışmalıyız. Kendimizi bileceğiz. Dünyaya medeniyet öğreten milletin evlatları olarak geçmişimizi bilecek ve kendi asli kimliğimizden kopmayıp yeniden büyük Türkiye hedefine ulaşmak için bilgiyi de teknolojiyi de üreten biz olacağız. Eğer üretmezsek, başkalarının ürettiklerini tüketir ve onları taklit ederiz. Oysa biz dünyaya nizam vermiş bir milletin mensupları olarak takip eden değil, taklit edilen olmalıyız. Hedefimiz insanımızı ilimle donatıp yüksek ahlaklı hale getirmek, tam adaleti tesis edip ülkemizi, milletimizi, devletimizi çağımızın gelişmiş devletlerinin de üstüne taşımak olmalıdır. Hedefimiz olmazsa günübirlik yaşar ve enerjimizi boşa harcarız. Fikirsiz, nizamsız, tarih şuurundan yoksun kalabalıklar haline geliriz. Bizler hiçbir zaman ruh kökümüzden, maneviyatımızdan dinimizden ve milli değerlerimizden uzaklaşmamalıyız."
- "Devletin varlık sebebi milletine hizmettir"
Milletin, devleti kendisine hizmet etsin diye teşkilatlandırdığına dikkati çeken Kahraman, şu görüşlere yer verdi:
"Devletin varlık sebebi milletine hizmettir. Aslolan millettir. Millet güçlüyse devlet güçlüdür. Güçlü devlet, güçlü millet sözü yanlıştır. Tersi doğrudur. Devletin güçlü olması milletinin güçlülüğüne dayanır. Emperyalist devletlerin iştahını kabartan bir coğrafyada yer alıyoruz. Devletimiz geçmişten günümüze bir çok darbeye, kalkışmaya maruz kaldı. En sonuncusu 15 Temmuz 2016 tarihindeki hain darbe teşebbüsüdür. Bugüne kadar karşılaştığımız en tehlikeli örgüt olan FETÖ terör örgütü denilen bir örgütle karşılaştık. Darbe teşebbüsü sonrası geçmiş olsun ziyaretine gelenler oldu. Darbenin senaristi, rejisörü, hazırlayıcısı olanlar bir ay sonra gelmeye başladı."
Kahraman, Türkiye'nin gönül coğrafyasının temsilcilerinin hemen ziyarete geldiğine değinerek, şunları ifade etti:
"Bunlardan bir tanesi Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatının Genel Sekreteri Prof. Asaf Hajiyev'dir. Geldi, makamdaki bayrağın önünde diz çöktü, üç defa öptü alnına koydu. Döndü bana, 'Sayın Başkan siz bizi kurtardınız.' dedi. Azerbaycan, Gürcistan Başbakanı, Saraybosna Cumhurbaşkanı aynısını söyledi. Hedef bir darbe teşebbüsü, idareyi değiştirmek değildi doğrudan doğruya Türkiye Devletinin sona ermesi hedefiydi. Çok büyük bir darbe teşebbüsüydü, çok büyük bir badireyi atlattık. Bu badireyi atlatmada önder Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Kendisine kaldığı otelin sahibi teklifte bulundu, 'efendim 5 dakika sonra uluslararası sudayız, 10 dakika sonra Yunanistan'a ineriz.' Bizim buranın havasıyla ve beyanlarıyla gereken cevabı verdi ve uçağa bindi İstanbul'a geldi. Rahmetli Süleyman Demirel’e demişlerdi ki 'Yeltsin tanka çıktı, sen şapkanı aldın gittin.' O da dedi ki 'tank vardı da mı çıkmadık.' Yürek böyle zamanlarda lazım. Bir söz var, gemiler için en emin yer limanlardır ama gemiler limanda kalsınlar diye yapılmazlar, okyanuslara açılsın diye yapılırlar. Böyle zamanlarda gereğinin yapılması korkuyu yenmek gerekir. Korku tabii bir hadise ama mühim olan korkudan korkmamaktır."
- "Türkiye darbeye uğramamalı, darbe olmamalı"
Kahraman, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını, "Abdestimi aldım ve doğru Meclisi açmaya gittim herhangi bir teklif veya telkin olmadan. Kendi irademle çünkü fırtınalarda gemiyi fareler terk eder kaptanlar değil." diye anlattı.
Meclisi açtıktan sonra siyasi partilerle kurduğu teması ve sonrasında yaşanan gelişmeleri paylaşan Kahraman, "Ay yıldız altında birleştik. Bizi illa felaketler mi birleştirecek. Bir elin parmakları var değil mi? Ama hepsi birbirine bağlı. Beraber yan yana gelecek ve yumruk olacak. O akşam bu oldu." ifadesini kullandı.
Kahraman, Türkiye'de darbe olmamasını isteyerek, şunları aktardı:
"Anayasa değişikliği bunu sağladı evelallah. İnanıyorum ki bundan sonra Türkiye'de darbe olmayacak, istikrar olacak. Seçildi mi bir hükümet, seçildi. Geldi mi iktidara evet, bir dahaki seçime kadar yok düşürmek, gensoru, indirmek aşağıya, koalisyon olmayacak. Bu güzel, doğru bir gelişmedir. Şimdi Avrupa bize diyor ki 'sakın ha değiştirmeyin, bu sistem sizin için iyi.' Bizi ne kadar seviyorlar Yarabbim. Bizim için iyiyi istiyorlar. 'Evet' kampanyasına 'hayır' dediler, 'hayır' kampanyasına da 'evet' dediler, tutumlarını biliyorsunuz. Dış senarist rejisörlerden, devletlerden gelenler, bana geçmiş olsuna geliyorlar. 'Bir darbe atlattınız, çok üzgünüz.' diyorlar ama sonunu tamamlamıyorlar, sonunu biliyoruz, '40 yıllık emeğimizi boşa çıkardınız.' Çok emek verdiler. Bir geri zekalı, bir haini kullandılar, hep bir araya geldiler müthiş güçlü bir hazırlık yaptılar ama Cenabıhak en büyük hesap sahibi ve biz bir vartayı atlattık. Bunu atlattık şimdi de çok fazla kızıyorlar, kızmaya devam edecekler biz de ilerlemeye devam edeceğiz."
- "80 milyon o gün tatildeyiz, evcilik oynuyoruz"
Gençlere çeşitli tavsiyelerde bulunan Kahraman, "Bu vesileyle 23 Nisan’da bir tablo oluştu onu anlatmak istiyorum. 23 Nisan’da Türkiye’de mevki sahipleri kalkarlar yerlerini ilkokul çocuklarına bırakırlar. 80 milyon o gün tatildeyiz, evcilik oynuyoruz. Çocuklara bir gün ayırmak doğrudur ama kalkıp bir valinin, bir bakanın yerini terk et, elinde ece ajandası 'ne emredersiniz.' demesi dünyanın hiçbir ülkesinde yok. O günün anılması lazım, öyle bir gün lazım ama o merasim şekli değişmeli." dedi.
Kahraman, gençlere kendileri gibi olmalarını tavsiye ederek, "Kendimiz olacağız, benliğimize güveneceğiz, ne diyorsak o olacak, ne deniyorsa onu yapmayacağız. İstedikleri kadar karşı dursunlar, vize vermeyeceklermiş Allah Allah... Biz, biz olacağız." ifadesini kullandı.
Programa, Vali Vekili Necmettin Yalınalp, AK Parti Trabzon milletvekilleri Muhammet Balta ve Adnan Günnar, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Öte yandan programın yapıldığı salonun dışında bir grup öğrenci Kahraman’ın üniversiteye ziyaretini slogan atarak protesto etti. Özel güvenlik görevlileri ve polisler, grubu olay yerinden uzaklaştırdı.
TBMM Başkanı Kahraman Açıklaması
'Medeniyetimizi yeniden ihya etmek için ilim ipine sarılmalıyız. Manevi ve milli değerlerimizi bir kenara itmeden medeniyetimizi yeniden inşa etmeye çalışmalıyız' 'Hedefimiz insanımızı ilimle donatıp yüksek ahlaklı hale getirmek, tam adaleti tesis edip ülkemizi, milletimizi, devletimizi çağımızın gelişmiş devletlerinin de üstüne taşımak olmalıdır'