Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabay Düzenli, kurulacak termik santrallerin getirisinin endüstriyel kalkınma ve yaşam olanaklarında artış olacağını belirterek, "Yani paran olur, pulun olur. Peki, mutlu olunur mu? Para ile saadet olur mu?" diyerek termik santrallerin kuruluşuna karşı çıktı.
Prof. Dr. Atabay Düzenli, Adana Life Dergisi'nde yazdığı makalede, "Dünya güneş enerjisine, biz termik santrale yöneldik. Sugözü Termik Santrali ve İskenderun Demir Çelik Fabrikası yetmiyormuş gibi Çukurova'ya 16 termik santral daha yapılacak. Karşılığı ise Çukurova'yı enerji üssü ve petrol deposu haline getirmek" dedi.
Değişik ülkelerde termik santral ve rafineri tesislerinin tam anlamıyla kurulduğunu kaydeden Prof. Dr. Düzenli, böyle yerde turizmin olmadığını ve turistin gitmediğini, insanın bile kontrollü koşullarda ve şartlı yaşadığını belirtti. Düzenli, "Yapılan hesaplarda artılar fazla ise, oradaki tüm canlılar için bir korunma ve eylem planı hazırlanıyor. Bunlara göre de yönetiliyor. Devletten ve çeşitli kuruluşlardan da müthiş teşvik görüyorlar. Bunlar Sugözü'nde ve İskenderun'da tam anlamıyla yapılmadı. Gereği
gibi kurulup kurulmadıkları bile tartışma konusu" ifadelerini kullandı.
Nükleer santral kurulan yerlerde insanların iş bulduğunu, kazanç elde ettiğini, kazançları nedeniyle oyuna ve eğlenceye verdiklerini kaydeden Düzenli, "Gerisi ise hep olumsuz. Sosyal yıkım da var. Kazandıkları ve kazanacakları para ile hayatlarını geri getirmişler mi? Getirebilecekler mi? Bunları, onlara hep 'endüstriyel gelişim ve yaşam kolaylıkları' adı altında sunmuşlardır. Gerçekten doğru. Bireysel, bölgesel ve de ülkesel bir kalkınma söz konusu ama bu kalkınma yalnız rakamsal, yani maddi. Peki,
manevi değerlere, doğal miraslara ne olmuş? Neredeyse yok oluş seviyesinde" dedi.
Prof. Dr. Atabay Düzenli, dünyada hava kirliliği nedeniyle 11 milyon çocuğun öldüğünü, 1,2 milyar insanın temiz içme suyundan yoksun olduğunu, böyle giderse 20 yıl içinde canlıların beşte birinin yok olacağını söyledi. Düzenli şöyle devam etti:
"Termik santraller tam gerektiği gibi kurulsalar bile, soğutmada kullandıkları suyun toprağa, yeraltı sularına, akarsulara ve denizlere dökülerek buradaki canlıların yok oluşuna sebep olacaktır. Bu suların içerdiği çeşitli metallerin kavuştukları yerde, metal kirliği oluşturacak ve oradaki yaşamı olumsuz yönde etkileyecektir. Kullandıkları kömürün yanması sonucu oluşan kül, kül içindeki gazların yağışlarla meydana getirdiği asit yağmurları ve canlıların yaşamlarına son verecektir. Bu esnada etrafa
yayılan cıva ve uranyum gibi kimyasallar ve bu kimyasalların özellikle insanlarda astım atakları, solunum sistemi hastalıkları, kalp hastalıkları ve aniden zamansız ve erken ölümlere neden olur. Rafinerilerin olduğu yerlerdeki taşıma-işleme sırasında kazalar ve bu kazalar sonucunda petrol suya karışır. Yüzde 15'i buharlaşarak atmosfere taşınır, yüzde 22'si biyolojik olarak çözünür. Yüzde 3'ü açık denizlerde toplu olarak kalır. Yüzde 15'i toplu olarak karaya vurur, yüzde 28'i de denizin dibine çöker ve bu
ortamlarda canlılara yaşama şansı bırakmaz."
Termik Santral Tartışması
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Öğretim Üyesi Prof