Diyarbakır'da çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan ailelerin başlattığı oturma eylemine de katılan anne Karaer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ardahan Üniversitesi Çağdaş Türk Edebiyatı Bölümü 3. sınıf öğrencisi kızı Tuğba Karaer'in 16 Mayıs'tan itibaren kaybolduğunu, en son 25 Ekim'de Suriye'nin Kobani kentinde katıldığı YPG saflarında çatışırken öldürüldüğünü belirterek, kızını sağ salim bulabilmek için çalmadık kapı bırakmadığını söyledi.
- ''Çocuklarımızın işi kalemleydi, silahla değil''
"(Kızım okul okuyor, derdim çoktur, artık acı kaldıracak durumum yok, hastayım. Diğer kızım 2 yıl önce Hakkari dağlarında yakılarak öldürüldü) dedim, ama kızımı vermediler bana" diyen Karaer, kızının cenazesinin geldiği günden bu yana uyuyamadığını vurguladı.
Yaşadığı büyük acıyı tarif etmekte zorlanan Karaer, şöyle devam etti:
"Konuşacak bir şeyim yok artık. Sözün bittiği yerdeyiz. Kızımın işi kalemleydi. Bu iş sadece silahlarla mı oluyor? Silah, insan işi değil. Kızım gibi onlarca çocuk, üniversite öğrencisi, bunların silahla işi olamaz, bunların işi kalemleridir, silahları kalemleridir. Bunlar dağa çıkartılacak çocuklar değildi. Çocuklarımızı götürüp silahların hedefine koydular, kızımı götürüp Kobani midir nedir orada silahların hedefine koydular. Kızım 5 ay dağda kaldı. 5 ay dağda kalan biri silahtan ne anlar. Bize ve kızıma haksızlık yaptılar. Kimsenin bu acıyı bize yaşatma hakkı yoktu. Allah hakkımızı kimseye bırakmasın, Allah bu gençlerin hakkını kimseye bırakmasın. Allah'a havale ediyorum bize bunu yaşatanları."
Karaer, öldürülen kızı için HDP tarafından tören yapılmasını istemediğini, kızının cenazesini Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinden kendilerinin aldığını aktararak, şöyle konuştu:
"HDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata'ya gittim, ondan yardım istedim. 'Allah rızası için kızımı getir bana' dedim ama Ata bana hiçbir şey yapmadı, en sonunda kızımın cenazesini gönderdiler bana. Bunun üzerine ne diyebilirim artık. Kızımı bana sağ getirmeyen Ayla Akat Ata'yı kovdum. 'Ayla, bana bu acıyı yaşatmaya hakkın yok, kimsenin de buna hakkı yok. Ayla, sizin gücünüz fakirlere yetiyor, zenginlere gücünüz yetmiyor' dedim. Niye bir zenginin çocuğu gitmiyor dağa, Kobani'ye? Ayla'ya yalvardım kızımı getirmesi için ama Ayla gitti, bir daha da göremedim onu. Kızımın ölüm haberi geldikten sonra Ayla peşimden Diyarbakır'a kadar geldi, kovdum onu."
- ''Olan bize oldu, yüreğimiz yandı''
Öldürülen kızları için terör örgütü tarafından para gönderildiğini iddia eden Karaer, "Ancak Batman'daki partililer, bu paralarla yeni araçlar alarak binmeyi tercih etti. Olan bize oldu, yüreğimiz yandı ve oturduk evimizde" ifadesini kullandı.
Karaer, 2012 yılında PKK'ya katılan büyük kızı Muhbet Karaer'in, Hakkari dağlarında girdiği çatışmada öldüğünü, onunkini yaşarken ikinci bir acıyla daha sarsıldığını belirterek, çocuklarının silahların hedefine konulduğunu vurguladı.
Diyarbakır'da çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan ailelerin eylemine de katıldığını anımsatan Karaer, "İki kızımı kaybettiğim için HDP-DBP yetkilileri tarafından iş teklifi yapıldı. Parti, iki kızımın ardından, 'Bir yakınınızı getirin, belediyeye temizlikçi olarak alalım' dedi.
Bunu benden nasıl isterler? İki çocuğumun kanı üzerinden nasıl böyle bir şey isterler benden" dedi.
Karaer, Batman'dan 23 yıl önce İzmir'e göç ettiklerine, daha sonra yeniden memleketlerine döndüklerine değinerek, "18 sene İzmir'de kaldık 4-5 yıldır da kendi memleketimize geldik ama gelmez olaydık. Geldik, iki kızımızdan olduk. 'İlki gitti' dedik, oturduk evimizde ama ikincisi de gidince artık bu şehirden gitmek istedik. Yani kızım gelecekti, biz de bu evi satıp yine gidecektik buralardan ama kızımın cenazesi geldi" diye konuştu.
Terör Örgütü İki Kez Evlat Acısı Yaşattı
Batman'da, kandırılarak terör örgütü PKK'ya katılan bir kızını Hakkari'nin dağlarında, diğerini ise Suriye'nin Kobani (Ayn el Arap) kentinde IŞİD ile bazı Kürt grupları arasında çıkan çatışmalarda kaybeden Nafiye Karaer, "Bunlar dağa çıkartılacak çocuklar değildi. Çocuklarımızı götürüp silahların hedefine koydular, kızımı götürüp Kobani midir nedir orada silahların hedefine koydular. Kimsenin bu acıyı bize yaşatma hakkı yoktu" dedi.