TOBB 66. Genel Kurulu, TOBB-ETÜ Üniversitesi‘nde gerçekleştirildi. Genel Kurula, Başbakan Recep Tayip Erdoğan‘ın yanı sıra, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Zafer Çağlayan , Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Kürşat Tüzmen, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile TOBB üyeleri katıldı. Başbakan Erdoğan Genel Kurul‘a gelişinde tüm protokolle tokalaştı. Hisarcıklıoğlu‘nun
konuşması sırasında Başbakan Erdoğan ve Kürşat Tüzmen‘in bir süre sohbet ettikleri görüldü.
Burada bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, sözlerine TOBB‘un eski başkanlarından ve eski başbakanlardan Necmettin Erbakan‘ı bir anarak başladı. Erdoğan, TOBB‘un kurulduğu günden itibaren Türkiye‘nin büyümesine, kalkınmasına, ilerlemesine, özellikle de demokrasisinin gelişmesine eşsiz katkılar sağladığını belirterek, TOBB Genel Kurullarının da Türkiye ekonomisinin bir muhasebesinin yapıldığı sorunların masaya yatırıldığı ve çözüm önerilerinin dile getirildiği çok önemli bir platform olduğunu söyledi.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu‘nun kendisinden önce yaptığı konuşmada söylediği gibi geçen yıl genel kurulda ne söz verdilerse yerine getirdiklerini ve getirmeye devam ettiklerini söyledi. Torba yasayla TOBB‘un ve tüm iş dünyamızda rahat bir nefes almasını sağladıklarını belirten Erdoğan, Ticaret Kanunu yasalaştırarak 10 yılların özlemini, beklentisini karşılamış olduklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, 8.5 yılda Türkiye‘nin çok farklı bir konuma yükseldiğini belirterek, "Açık yüreklilikle söylüyorum; bunu birlikte yaptık, birlikte başardık. 8.5 yıl boyunca istişareyle, birbirimize danışarak yürüttük. Türkiye‘yi birlikte büyüttük, her aşamada bir olmaya, beraber olmaya bundan sonra da devam edeceğiz" dedi.
Kendisi ve salondakilerin büyük kısmının Türkiye‘nin çok partili demokratik yaşamının büyük bölümüne şahitlik ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu dönemleri birlikte yaşadık. 1960 darbesini hayal meyal hatırlıyorum. Babam o günleri anlatırdı. Hayat mecmuasındaki Menderesin idama götürülüş sahnesi gözümüzün önünden hiç silinmedi. Ardından, 12 Mart‘ı, 12 Eylül‘ü, 28 Şubatları yaşadık. Belki hepsinden fazla siyasi krizler, ekonomik krizler, terör ve çatışmalar gördük.
Biz partimizi kurarken ve 3 Kasım seçimlerine girerken en önemli hedeflerimizden bir tanesi Türkiye‘yi o bizim yaşadığımız aksak demokrasiden kurtarmaktı. İleri demokrasiyi tesis etmekti. Siyaseti üzerine yapışıp kalmış haksız lekelerden, etiketlerden temizlemek gibi bir amaçla yola çıktık. Siyasetle yalan birbirinden ayrılmayan iki kavram haline gelmişti. Siyasetçi ile güvensizlik aynı şekilde birbirinden kopmayan iki kavram haline gelmişti. Bu millet siyasette dürüstlüğe, doğruluğa, sözünü tutan, yalan
söylemeyen siyasetçilere hasret kalmıştı. 3 Kasım seçimlerine girerken, yapamayacağımız hiçbir vaatte bulunmadık. Biz samimiyetle, milletimize ‘3 yıl bizden bir şey beklemeyin‘ dedik. ‘3 yıl enkazı kaldıracak, tamirle uğraşacak; ardından da inşa etmeye başlayacağız‘ dedik. Milletimiz de bizim bu samimiyetimiz üzerine emaneti bize devletti. 3 Kasım 2002 ile birlikte Türkiye‘de siyasetin dili, üslubu, tarzı kökünden değişti. Siyaseti kuru gürültüden olmayacak vaatlerden, sınırsız popülizmden arındırdık.
Proje, plan, hedef siyaseti artık millet nezdinde itibar görmeye başladı. Vaat ettiğimiz her hedefin peşinden azimle koştuk. Bir çoğuna ulaştık, bir çoğuna da ulaşmak üzereyiz."
Tobb 66. Genel Kurulu
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, iktidarları öncesinde siyasetle yalanın, siyasetçi ile güvensizliğin birbirinden kopmayan iki kavram olduğunu belirterek, "3 Kasım 2002 ile birlikte Türkiye‘de siyasetin dili, üslubu, tarzı kökünden değişti. Siyaseti kuru gürültüden olmayacak vaatlerden, sınırsız popülizmden arındırdık" dedi.