Yesilçam’in birçok filminde "iyi kalpli", "tatli-sert" ve "babacan" karakterleri canlandiran Hulusi Kentmen, 1912 yilinda Bulgaristan’da dogdu. Ardindan ailesi Izmit’e göç eden Kentmen, çocuklugunu burada geçirdi. 1919 yilinda ilkokul 2’inci sinifa giderken ilk tiyatro sahnesinde yerini alan usta oyuncu egitimine devam ederek Deniz Kuvvetlerinde astsubay oldu. Meslegini icra eden usta oyuncu, gittigi bir tiyatro gösteriminde oyuncu eksikligi nedeniyle sahneye çiktiktan sonra kendisine Yesilçam’in kapisi açildi. Tiyatroyla, deniz astsubayligi görevini bir arada yürüten usta oyuncu emekliliginin ardindan Yesilçam’da yerini aldi. Milyonlarin kalbinde taht kuran oyuncunun yaklasik 500 filmi bulunuyordu. 20 Aralik 1993’te vefat eden usta oyuncunun torunu Melek Kentmen, dedesinin hayatini anlattigi ‘Hulusi Baba’ kitabini çikardi. Melek Kentmen, hayranlarinin Hulusi Kentmen’in anilarinin bulundugu kitaba yogun ilgi gösterdigini belirtti.
“Dedem Yesilçam’a, Hulusi Kentmen’i katti”
Yesilçam’in unutulmayan aktörlerinden Hulusi Kentmen’in torunu Melek Kentmen, “Dedemde en sevdigim özelligi disiplinli olmasiydi. Sanirim bu genetik, o huyu bana da geçmis. Bende de ’bir sey ya olmali ya olmamali’ ortasi yok. Ters gittigi zaman bu benim gerçekten sinirlerimi bozuyor ve onu düzeltmek için gerçekten çok büyük bir ugras veriyorum. Dedemin ben de en sevdigi özelligim; beni sanirim biraz kendi gibi yetistirdi. Disiplinli, isine bagli ve hobileri olan. Dedem çok hobisi olan bir insandi. Benim de bos vakitlerimde ilgilendigim hobilerim vardir. Evde onlarla ugrasirim. Onun soyadini tasiyor olmak, her zaman bana gurur vermistir. Filmlerindeki gibi miydi? Bunu da belirtmek istiyorum aynen filmlerindeki gibiydi. Tatli sertti. Asabiydi ama o bakislarindaki sefkati görebiliyordunuz. Pek onunla setlere gitmeye firsatim olmuyordu. Dedemin en aktif çalistigi dönemlerde ben yeni dogmustum. Sonrasinda ise onun sette oldugu dönemler ben okulda oluyordum. Benim uyudugum zamanlarda o sette oluyordu. Mesai arkadaslari ev ziyarete gelirlerdi ve ‘baba’ derlerdi. Bunlari saymak gerekirse; Tarik Akan, Zeki Alasya, Metin Akpinar, Hülya Koçyigit, Filiz Akin. Zaten çogu filmi kendi evinde çekilmistir. Özellikle Filiz Akin ile olan. Ve baba derlerdi. Bence Türkiye için Yesilçam’in silinip gitmesi çok büyük bir kayip. Çünkü bunu kimden duyduysam, bize aile sevgisini, baba sevgisini ve bir olmanin güzelligini anlatan çok güzel yapimlar yapmislar. Simdi görebiliyor muyuz? Belki kismen görebiliyoruz. Çokta önyargili davranmak istemiyorum. Keske o sektör bitmeseydi. Bence dedemin kiymeti bilinmedi. Yoksa Yesilçam yapimcilari hala hayattalar bu konuda en ufak bir girisimleri yok. Sizlerin sevgisi sayesinde dedem aslinda bugün yasiyor. Kaldi ki dedem Yesilçam’a, Hulusi Kentmen’i katti. Çok büyük bir degeri katti ki bunun yaninda tabii ki Adile Nasit, Münir Özkul gibi oyuncular içinde ayni sey geçerlidir. Dedigim gibi Yesilçam degil aslinda halkin sevgisi onlari yüceltti” dedi.
“Melek Kentmen olarak bir kitap çikarmis olsaydim bu kadar ilgi görmezdi”
Dedesi Hulusi Kentmen’in anilarina yer verdigi ‘Hulusi Baba’ isimli çikardigi kitap hakkinda Kentmen, “Dedemin 1961 yilinda kurmus oldugu Hulusi Kentmen Tiyatro Toplulugu günümüze tasidim. Günümüzde her sey gibi bu da biraz zor oldu. Hayat sartlari, gündem degisiyor. Dolayisiyla bize pek sira gelemiyor. Su an aktif degiliz ama hala o çabam devam ediyor. Tek kitabim var. ‘Hulusi Baba’ adi. Içeriginde ise aile yasantisini anlattim. Mesai arkadaslari, hepsi sag olsunlar röportajlar verdiler. Filmografisi, aile albümü, aile arsivi onun yaninda benimle, annemle, babamla ve arkadaslariyla olan anilari bulunuyor. Simdi çikarttik. Tepkiler iyi. Bunun yaninda 3 fuara katildim. Buradaki avantajim; belki ben Melek Kentmen olarak bir kitap çikarmis olsaydim bu kadar ilgi görmezdi. Hulusi Baba kitabi çiktigi için ve Hulusi Kentmen de çok sevilen bir insan oldugu için ilgi gördü. Sevgi gördü” ifadelerini kullandi.
“Babaannem, dedeme çok düskündü ve ‘Hulum’ diye hitap ederdi”
Hulusi Kentmen’in anilarindan da bahseden Melek Kentmen, “Benimle olan anilari ise ben tosun bir bebekmisim. Bana annesinin adini koymus. Dedemin annesinin adi da Melek’mis. Uyumuyormusum, annem ayaginda sallarken ufaktan bir vurmus. Dedem de annemle ‘Sen benim anneme hakaret ettin’ diye günlerce konusmamis. Ben çok küçüktüm ancak bana anlatildigi kadariyla hafizamda yer etti. Benim genç kizligim da onun yaslilik dönemine denk geldi. Ben dogma büyüme Üsküdarliyim. Normal de Bulgar göçmeniyiz. Dedem bebekken Izmit’e gelmis. Izmit’ten de Üsküdar’a gelmis. Üsküdar bizim vazgeçilmezimizdi. Hatta dedemin Kiz Kulesi’ne bakarken röportaji vardi. Bastigi yerlerde olmak beni de duygulandiriyor. Ben aileyi dedemden ögrendim. Babaannemle çok güzel bir evlilikleri vardi. Ben o yasimda bile hayret ederdim. Nasil bu kadar birbirlerini anliyorlar, hiç kavga etmiyorlar diye. Babaannem, dedeme çok düskündü. Ve ‘Hulum’ diye hitap ederdi. Dedem de babaanneme ‘tontonum’ derdi. Pamuk gibi saçlari vardi. Bu yasima geldim, aile benim için ilk siradadir. Digerleri sonradan gelir” seklinde konustu.
“Dedem ‘mikrop bulasti bir kere’ tabirini kullaniyor”
Yesilçam oyuncusu Hulusi Kentmen’in ilk tiyatrosunu ilkokul 2. sinifa giderken yaptigini ifade eden Kentmen, “Dedem belirli bir yasa kadar Izmit’te büyüyor. Ilkokul 2’ye giderken bir tiyatro temsilinde yer aliyor. 1912 dogumlu, 1919’da temsilde rol aliyor. Kendi de ‘mikrop bulasti bir kere’ tabirini kullaniyor. Sonrasinda asli bir mesleginin olmasini istiyor. Ev körfeze baktigi için oradan gelen askeri gemileri görüyor. O zamanki sartlari da bilmiyorum. Bir sinav usulüyle mi orduya girdi yoksa gidip yaziliyorlardi da öyle kayit oluyorlardi, bilmiyorum. Bir sekilde Hulusi Kentmen deniz astsubayi olarak orduya giriyor. Sonrasinda tesadüfen halk evlerine tiyatro izlemeye giderken orada bir oyuncu noksanligi var. Tam da dedemin karakterinde, tipinde bir oyuncu lazim. Dedeme teklif etmisler. Dedem de diyor ki; ‘Ben ordu mensubuyum, olmaz’ Halbuki asli görevini aksatmadigi sürece güzel sanatlarin herhangi bir daliyla ilgileniliyormus. Bu çok gün yüzüne çikan bir sey degil. Dedem de bundan faydalaniyor ve ilgileniyor. Ama böyle bir sey var diye çokta gün yüzüne çikarmak istemiyor. Mesleginden ihraç edilme durumu var. Orduyla tiyatroyu bir arada yaparken tiyatro sahnesinde begenilerek sinemaya geçiyor. Dedem Yesilçam’a geçiyor. Ikisini bir arada yürütüyor. Emekli olduktan sonra tam çalismaya basliyor. 1942 yilindan yaklasik 1980 yilina kadar devam etti. Yani 40 sene gibi bir süre. Yaklasik 500 filmi var. Bilindikleri gün yüzünde onlari da restore edip piyasaya sürüyorlar. 1942 yilinda çevirdigi film gibi çogu film büyük Haliç yangininda yanmis. Dedem 81 yasinda vefat etti. Marmara Üniversitesi Hastanesi’nde son görüsümüzdü. Diyeceksiniz ki cenazenin görkemi olur mu? Ben hayatimda bu kadar kalabalik bir cenaze töreni görmedim. Cenazesi Altunizade’deki büyük camiden kalkmisti. Dedemin cenazesini ordu mensubu oldugu için ordu kaldirmisti. Taksicilerin yolda araçlarindan inip selam durduklarini hatirliyorum. Ne verdiyse bilemiyorum çok seviliyordu. Onun gibi çok sevilmek benimde hayalim" diye konustu.
Torunu Yesilçam'in Usta Oyuncusu Hulusi Kentmen'i Anlatti
Türk sinemasinda yaklasik 500’e yakin filmde rol alan usta oyuncu Hulusi Kentmen’in torunu Melek Kentmen dedesini anlatti. 30 yil önce vefat eden Hulusi Kentmen’in denizalti astsubayligindan Yesilçam’in unutulmaz oyuncusu olma serüvenini anlatan torun Kentmen,” Dedem Yesilçam’a, Hulusi Kentmen’i katti” dedi.