Ş Genel Müdürü Adnan Bali, Orta Doğu başta olmak üzere Türkiye`nin çevresinde büyük gelişmeler yaşandığına dikkat çekerek "Çevremizdeki ülkelerde büyük hareket var. Ortadoğu çalkalanıyor. Yeni dönemin sinyallerini veriyor" dedi. Türkiye İş Bankası`nın, Dünya Gazetesi`nin katkılarıyla düzenlediği "İş`le Buluşmalar" toplantısı Trabzon Nov Otel`de gerçekleştirildi. "Birikimleri Zenginliğe Dönüştürmek" ana başlığı ile düzenlenen toplantıya Türkiye İş Bankası A.Ş Genel Müdürü Adnan Bali, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Suat Hacısalihoğlu, Bahçeşehir Üniversitesi İİBF Dekanı Prof.Dr. Taner Berksoy, Aşkale Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik ile işadamları ve diğer ilgililer katıldı
ÇEVREMİZDE YENİ OLUŞUMLAR VAR Toplantıda söz alan Türkiye İş Bankası A.Ş Genel Müdürü Adnan Bali, Orta Doğu`da yaşanan gelişmelere dikkat çekerek şöyle konuştu: "Çevremizdeki ülkelerde büyük hareket var. Orta Doğu çalkalanıyor. Yeni dönemin sinyallerini veriyor. Geçmişte devlet ya da belli aileler üzerinde birikmiş zenginliğin halka yansımadığı model çöküyor. Bu birikimler halkın refahına ve karşılanamamış ihtiyaçlarına doğru akacak. Bunlar akarken bunları karşılayacak olan ülke kim, kim buna en iyi aday olabilir, kim daha fazla rolalabilir diyecek olursanız; bu ülkedir. Dolayısıyla hepiniz etrafımızdaki oluşumun farkında olmalıyız." Toplantının konusunun birikimleri zenginliğe dönüştürmek olduğunu kaydeden Bali, sözlerini şöyle sürdürdü: "Toplantımızın konusu birikimleri zenginliğe dönüştürmek. Hüner, gerektiren bir süreç ve sadece bir tarafça değil, koordine olarak çalışılarak elde edilecek bir başarı. Trabzon tarihi milattan önce 7`inci yüzyıllara kadar giden, çok farklı medeniyetlere beşiklik yapmış, ticaret merkezi olma vasfını uzun dönemlerde sürdürmüş bir kentimiz. İş Bankası`nın tarihinde de özel bir yeri var. 37kurucumuzdan, Atatürk dahil üçü Trabzon`un ileri gelenlerinden. Çubukçuzade Mehmet Suphi Bey, Nemlizade Sıtkı Bey ve o dönemlerde ticaret vekaletini yürüten Trabzon mebusu Hasan Hüsnü Saka Bey. Hasan Hüsnü Saka Bey aynı zamanda İş Bankası`nın ana sözleşmesini hazırlama görevini de üstlenmiş değerli bir şahsiyet. İlk idare meclisinde de yer alıyor." BİRİKİMLERİ ZENGİNLİĞE DÖNÜŞTÜRELİM Burada ilk şubeyi 83 yıl önce 1928`de açtıklarını anlatan Bali,şunları anlattı: "Kuruluşumuzdan sadece 4 yıl sonra. Yani hemşehri denilebilecek kadar eski bir geçmişimiz var. Bugün ise 16 şube, 56 bankamatik ve 270 çalışanımızla hizmet veriyoruz. Bugünkü toplantımızın ana teması olan birikimleri zenginliğe dönüştürmenin en önemli örneklerinden birisi olarak. Banka, 1 milyon lira sermaye ile yola çıkıyor. Tasarruf bilincinin oluşmasında bu ülkede önemli bir misyon ve görev üstleniyor. Küçük tasarrufları birikimlere o birikimleri de sanayiden ticarete kadar her alandainkişafa harcamayı becerebiliyor. Bugün o 1 milyon liralık sermaye ile kurulan bankanın 18 milyar Türk lirası öz kaynağı var. Bu özkaynak bir ticari banka olarak Türkiye`deki en büyük öz kaynağa tekabül ediyor. Türkiye`nin yine en fazla kredi veren bankası. 77 milyar liralık hacimle reel sektörü, özel harcamaları, ekonominin gerektirdiği tüm rolleri almaya devam ederek. Bilanço büyüklüğünde, mevduatta ve şube ağında Türkiye`nin en büyük özel bankası. 1173`ü yurt içinde olmak üzere toplam bin 190 adet şubesivar. 2010 yılı sonunda Trabzon`daki nakdi krediler toplamı 3 milyar 143 milyon lira seviyesinde. İş Bankası yüzde 16`lık pay ile birinci sırada ve 503 milyon liralık kaynak plase etmiş Trabzon`da." Bali, mevduatın krediye dönüşmesinde enteresanlık olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "2009 yılında sistemde bizim dışımızdaki bankaların topladıkları mevduatla kullandırdıkları krediye, yani Trabzon`dan ne kadar kaynak alınmış ve verilmiş bakımından baktığımızda, bizim dışımızdaki istatistik yüzde 85`i gösteriyor. Yani İş Bankası hariç bankalar 100 birimlik mevduat toplamış 85 birimlik kredi vermiş. Yani 15 birim başka piyasalarda kullanılmış demek. İş Bankası`nda bu oran yüzde 98. Bu çok enteresanbir boyutu olan tablo gibi görünmeyebilir. Ama 2011`de hem sistemin hem bizim yüzde 102.5 olmuş. Yani toplanan mevduattan fazla kredi verilmiş. Ancak biz 2009`da bunun fazlasını yapmışız. 2009`u hatırlayın, Amerika`da ciddi kriz baş göstermiş, uzun geçmişe dayanan büyük bir banka batmış, 2009`un ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi çift basamaklı küçülmüş. Kimse olayların nereye gideceğini öngöremiyor, ağır bir belirsizlik kaygısı her yere hakimdi. Böyle bir tabloda İş Bankası bugün işler normalleşmeyebaşlığında yapılanın aynısını o tarihte de yapmaya devam etmiş. Yani bizim, `Şartlar olursa olsun gereğini yapma` şeklindeki vizyonumuz karşılığını o yılda da Trabzon`da da bulmuş. Bununla şunu kastediyorum; tahsis ettiğimiz limitler, arkasında durduğumuz taahhütler. Her konjonktürde arkasında durduğumuz taahhütler. Şayet lasım olduğunda kullanıma açık limit söz konusu değilse o limitin bir vasfından söz etmek mümkün değil. Bütün mesele deyim yerindeyse `çeşmenin olması değil, suyun akması`. Bizbir yere çeşme koyduksak o suyun akıtılacağını taahhüt ediyoruz" TİCARİ KREDİLERDE 54 MİLYAR TÜRK LİRASINI AŞTIK Ticari kredilerde 54 milyar Türk lirasını aştıklarını kaydeden Bali, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne kadar su akıtmışız bu coğrafyada, bu ülkede? Ticari kredilerde 54 milyar Türk lirasını aştık. Bunu yapmakla en yakın rakibimizden 4 milyar liranın üzerinde fazla kredi verdik. Bizimle kıyaslanacak türden büyük bankalardan diğer ikisinden de 12.5 milyarlık fazla kredi verdik. Bunlar reel sektöre koyduğumuz taahhüdün karşılığıdır ve şartlar ne olursa olsun devam edegelmiştir. Önemli olan kolay konjonktürlerdekazançla teşvik edilmiş mahiyette işlerin gereğini yapmak değil sadece, zorluk olduğu günde ne yaptığınız önemli. Zorlunmenin en önemli örneklerinden ğu da sadece zora düşüldüğünde işbirliği şeklinde algılamamak lazım, uzun dönemli ve hele hele kriz konjonktürlerinde yaşamaya alışmış ve bundan sonra da yaşamaya alışması gerekecek olan tarafların vasfı bu olan oyuncularla uzun dönemli işbirliklerini daima hedeflemeleri lazım. İş Bankasının portföylerdeki varlığı terbiyeli bir işlev görür. Gerek fiyatlamalargerek iş yapma biçimleri bakımından. Biz bu farklarımızın sadece olağandışı dönemlerde hatırlanmasını istemiyoruz. Biz şartlar ne olursa olsun iyi günde de beraber olmayı diliyoruz. Bunun için çalışıyoruz." Türkiye`de krizin en ağır koşullarında bininci şubelerini açtıklarını ifade eden Bali, şunları söyledi: "Sektörde işten çıkartmaların oluştuğu günlerde 2 bin 500 civarında istihdam oluşturduk. Kriz ve benzeri edebiyat bizim ezberimizi bozmuyor ve bozamaz. İçinde yaşadığımız konjonktür özellikle dışarıdaki gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde çok enteresan özellikler taşıyor. Hiç kendilerine yakıştıramadığımız adreslerde çok ağır problemler var. Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde. Amerika`da borçtavanının aşılması nedeniyle yapılan tartışmalar Amerika`nın notunun düşürülmesiyle sonuçlandı. Finansal piyasalar çok daha dalgalanmaya açık bir sürece girdi. Böyle bir tabloda Türkiye borçlanma ve bütçe istatistikleriyle çok farklı ve olumlu ayrışmaya gidiyor. Bunu yönetme zorluklarının yanı sıra fırsatlar içerdiğinin hepimiz farkında olmalıyız." Bu dönemde `krizden şu ya da bu düzeyde etkilendik, az etkilendik` söyleminin yetmemesi gerektiğini hep vurgulamak ihtiyacını duyduğunu anlatan Bali, sözlerine şöyle devam etti: "Biz hafızamızda hep krizlerden aşırı zarar görme olgusuna alışık olduğumuzdan bu dönemin imkanları konusunda yeteri kadar atak ve aktif davranamayabiliriz. Onun için gerek finans gerek reel sektör olarak imkanlarımızın farkında olmalıyız. Bazı ülkelerle farklar beklediğimizden daha hızlı bir süreçte daralıyor. Neden böyle birkonjonktüre gelindiğine dair teşhise gelirsek şunu söyleyebilirim; Türkiye ekonomisi nihayetinde gerek kamu gerek hane halkı gerek finans sektörü az borçlanmış, az kaldıraç kullanmış, az riske olmuş ya da başını az belaya sokmuş bir ekonomi henüz. Olağan şartlarda bunlar çok da olumlu özellikle değil aslında. Gelişme potansiyelinizi ne kadar değerlendirdiğinizi ifade eder. Ama olumsuz dönemlerde de size koruyucu etki yapan bir olgu." Sağlam finans sektörünün önemine değinen Adnan Bali, şunları söyledi: "Sağlam bir finans sektörü kendisine yönelmiş olan şokları absorbe edebilen, bunu müşterilerine yansıtmama becerisi gösterebilen sektör demektir. Bunu yapamadığımız yılların hatırlayın. Mesela 2001`de. Bugün Türkiye`de krizin ağır etkileri hissedilmediyse bu kendisine yönelen şokları bünyesinde absorbe edebilme, emebilme gücü gösteren finans sektörünün büyük katkısıyla olmuştur. Şayet kendi riskleri idare edilemez durumda olsaydı,geçmişte yaşadığımız olumsuz örneklerde olduğu gibi, kredilerin teminatlarının şu ya da bu suretle kıymete çevrilmesine kadar giden çok ağır süreç yaşanabilirdi. Bugün Türkiye`de aktif fiyatlarında çok önemli bir gerileme yaşanmadıysa bunda bankacılığın gelmiş olduğu seviyenin önemli yer tuttuğunu düşünüyorum. Kriz tecrübesi hem finansta hem reel sektörde kuvvetli hale gelmiş bir ülke olduk. Bir göstergeyle geldiğimiz noktayı ifade etmek istiyorum; kurlar artıyor, 1.50 - 1.55 bandından çıktı, 1.75 - 1.80bandında gidip geliyor. Hepimizin aklında bir sual var; bu kurlar artıyor ama pek bir şey de olmuyor gibi. Eskiden böyle olmazdı şimdi niye bir şey olmuyor? Eskiden niye olmuyordunun örneğini size şöyle vereyim; 2001 yılında bankacılık sisteminin taşıdığı açık pozisyon yani döviz yükümlülükleri, öz kaynaklarının üç mislinden fazlaydı. 10 milyar dolarlık öz kaynağa karşılık 30 milyar doların üzerinde bir açık pozisyon. Bugün yaşadığımız kadar bir devalüasyon olması halinde o dönemde bankacılık sisteminin özkaynağının yarısından fazlası kaybediliyordu. Bugün açık pozisyonu olmayan bir bankacılık sektörü var. 85 milyar dolar öz kaynağı olan bir bankacılık sektörü var. Bugün o problemlere karşılık gelecek kadar açık pozisyon taşıyor olsaydık. 250 milyar dolar civarında açık pozisyon taşıyor olmamız gerekecekti. Gerek idari ehliyet, gerek otoritenin, takibin kontrolün ve mevzuatın geldiği nokta itibarıyla bölge ülkeleri arasında çok ayırdedici bir noktaya geldiğimizi gösteren bir örnek de budur." Türkiye`nin etrafındaki fırsatları iyi değerlendirmesi gerektiğini belirten Bali, şunları söyledi: "İçinde bulunduğumuz dönem tüm bu zorlukları fark edenler için farklı bir tablo ortaya koyuyor. Kağıtların yeniden karıldığı bir dönem diye düşünüyorum. Çevremizdeki ülkelerde büyük hareket var. Orta Doğu çalkalanıyor. Yeni dönemin sinyallerini veriyor. Geçmişte devlet ya da belli aileler üzerinde birikmiş zenginliğin halka yansımadığı model çöküyor. Bu birikimler halkın refahına ve karşılanamamışihtiyaçlarına doğru akacak. Bunlar akarken bunları karşılayacak olan ülke kim, kim buna en iyi aday olabilir, kim daha fazla rol alabilir diyecek olursanız; bu ülkedir. Dolayısıyla hepiniz etrafımızdaki oluşumun farkında olmalıyız. Biz de finans sektörü ve İş Bankası olarak böyle bir tabloda üzerimize düşeni müşterilerimizle yapmak üzere bütün konsantrasyonumuzla çalışmaya devam ediyoruz." TRABZON HEP İLKLERE İMZA ATMIŞTIR Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Suat Hacısalihoğlu da yaptığı konuşmada, Trabzon`un hep ilklere imza attığını belirterek, Karadeniz`deki HES`lerin biran önce devreye girmesi gerektiğini belirtti. Trabzon`un şu an yaşayan en eski şehirlerden biri olduğunun söylendiğini anlatan Hacısalihoğlu, şöyle konuştu: "Trabzon hep ilklere imza atmıştır, 1300 yıllarında bugünkü serbest bölgenin karşılığı olan Venedik ve Cenevizliler arasındaki ilk imtiyazlı anlaşma imzalanmıştır. İtalyanların bu bölgede Latince, Farsça gibi bir çok dilde ticari sözlük bastırarak dağıttıkları görülmektedir. Burada tarım, madencilik, turizm, su ürünleri gibi girişimlerimiz mevcuttur. Eğer girişimcimiz aktif olmasaydı bunlarınhiçbiri harekete geçmezdi. Biz önce girişimcilerimize daha fazla önem vererek bu özelliğimizi ön plana çıkarıp kuluçka dönemini burada hazırlayıp ülke dışına atmamızda büyük önem olduğunu düşünüyoruz. Varlıklarımız çok fazla. Ülke zenginliğinin yanında Karadeniz`in en büyük zenginliğinin enerji olduğu görülür. Madem en büyük ihtiyacımız enerjidir, sahip olduğumuz HES`lerin biran önce devreye girmesi gerekmektedir. Gelecekte enerji fiyatlarının artmaması açısından da bu önem taşımaktadır. Bölgemizdemadencilik de gün geçtikçe önem kazanmakta, Çin`e kadar mermerlerimiz gitmektedir. Son dönemlerde turizm açısından tarihi ve doğal güzelliklerimizin sunumuyla bölgemiz zenginleşecektir. Önemli olan bu güzelliklerin sunumu için altyapının oluşturulmasıdır." Trabzon`da ticaretin hızlı bir gelişme içinde olduğunu anlatanHacısalihoğlu, şunları söyledi: "Yüzde 14-15 bir gelişme içinde olduğunu görüyoruz. Trabzon ticaretinin özü bu şekliyle devam ederken lojistik konusunda çalışma başlattık. Burada demiryolu ağı yok ancak bu önemli değil. Eninde sonunda demiryolu buraya gelecek. Sahip olduğumuz uluslar arası havalimanı ve limanı Trabzon`un lojistik merkeze ihtiyacı olduğunu göstermektedir." KRİZİ TAM OLARAK AŞABİLMİŞ DEĞİLİZ Bahçeşehir Üniversitesi İİBF Dekanı Prof. Dr. Taner Berksoy da, krizin tam olarak aşılamadığını belirterek "Dünya ekonomisi 2007 Temmuz`unda başlayan 2008 sonbaharında özellikle son 3 ayında hızlananan, Lehman`ın batmasıyla reel sektöre sıçrayan yaygın ve bulaşıcı bir kriz yaşadı" dedi.Bu krizin tam olarak aşılamadığını anlatan Berksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yılbaşı ya da Şubat - Mart gibi bir tarihe gelmiş olsaydık bu krizi aştık diyebilirdim ama bu yılın 3 çeyreğinin başından bu yana neredeyse tam ters bir dönme var. Merkez Bankası Kasım 2010`dan bu yana öngörülerden hareketle proaktif politikalar izliyor ve gerektiğinde değiştirmekte hiç tereddüt etmiyor. Bizim alıştığımız klasik Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası davranışı vardır ve bunun değiştiği kanaatindeyim. Krizin 2 aşamalıolduğunu söylemek mümkün. Birinci aşama yaygın. Reel sektörde yaptığı tahribatın dışında ciddi bir refleksle cevap verildi. Gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler çok hızlı ve seri iktisat politikası refleksi ile cevap verdiler. Kamu kaynaklarını devreye sokuyorlar." Türkiye ekonomisinin uyumlu hareket ettiğini anlatan Berksoy, şöyle konuştu: "Sağlam bankalarda açık pozisyon gibi zafiyetler ve kamu borcunda zafiyet yok. İkinci evreye de uyumlu girdik ama dün itibariyle hafif arıza var. Yüzde 6 olacağını düşünüyorduk büyümenin ama 8.8 çıktı. Şimdi 3. çeyrekte yavaşlar diyoruz ama Temmuz`un sanayi üretimi de çok hızlı. İlk veriler çok yavaşlama varmış gibi durmuyor. Üçüncü çeyrekte biraz daha hız keser ekonomi. İlk yavaşlama tahminlerinde negatif büyüme derdik amaolmayacak. Yılı 6.5 - 7 civarında kapayacağız galiba. Yeni krizler, dipler beklemiyorum. Avrupa ters yüz olsa bile kriz oluşturamaz. Önümüzdeki dönem telaşlanmaz ve korkmazsanız, beklenti kırılganlığına düşmezseniz önümüzdeki dönem çok da kötü olmaz." PANEL İş`le Buluşmalar toplantısı verilen aranın ardından Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ`ın moderatörlüğünde düzenlenen ve Lojistik Yönetim Danışmanı Atilla Yıldıztekin, Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Turgut Gür, Aşkale Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik ve Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt`un konuşmacı olarak katıldığı panelle devam etti
Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, Aşkale Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Yücelik, neden Trabzon`da yatırım yaptığına dair açıklamada bulunurken, ülke ve bölge ekonomisine dair düşüncelerini aktardı
Bir tarih ve kültür şehri olan Trabzon`u çok sevdiğini belirten Yücelik, şunları söyledi: "Biz niye Trabzon`a geldik, benim hep rüyamdı. 3 Trabzonlu hemşehrimiz varmış iş bankasının kuruluşunda biz de 1992 yılında vali, belediye başkanı ile toplantı yaptık, Aşkale çimento özelleştiriliyordu, biz de bir kurtuluş savaşı başlatıp burayı alalım diye düşündük. Benim 5 kişiyle kurduğum şirketin 3 kişisi de Trabzonluydu. Biz bir hayalin peşinde koşuyorduk, o günkü şartlarda hayaldi. Biz de Allah`a inandığımızgibi müteşebbis arkadaşlarımızla Allah nasip etti ve çalışmaya başladık" Ticaretle uğraşan bir ailenin çocuğu olduğunu anlatan Yücelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Allah`a inandığın gibi işine inanacaksın, Allah insanı boşta koymaz, yolunu açar. Eğer sen işe inanmıyorsan niyetinde bir halislik yoksa Allah için o işi başarmak mümkün değil. Türkiye`de 164`e geldik, Giresun`dan başlamış Erzincan Gümüşhane yayılmış yayılmaya devam ediyor o hayal edilmiş şirket bugün bölgenin gururu haline gelmiş. İstihdama büyük katkı sağlıyor. 1 yılda Trabzon`da yüzbin kamyon giriş çıkış yapmışÇimento Fabrika`ya. Bunlar insanı gururlandırıyor, yorgunluğunuzu unutuyorsunuz. Allah`a dua ediyorum, bizi bankacılara muhtaç etmesin diye. Sözümüz bankacılık sisteminedir. İş Bankası`yla çalışmadım, ama bundan sonra inşallah çalışacağım. Bir prof hocamız Tv den konuşuyordu bu sanayiciler bozuyor diyordu, hocam tamam da sanayiciler nasıl moral bozuyor dedim, Millete moral motivasyon lazım, bir baba çocuklarına akşam, `oğlum batıyoruz` dedimi her şey battı gitti, bir şeyi belirli şeyler çerçevesindeanlatılırsa daha iyi olur. Bankalara gelince, hükümet ile de çok uğraştık, bu torba yasa çıkmasaydı bütün esnafın durumu ne olurdu, esnaf maliyeye gidiyor belge alamıyordu ihale alamıyordu, çarklar durmuştu, sağolsun Ali Babacan`la da konuştuk, o çıktı, yasa çıktı da çarkları döndürmemiz lazım. Bunun esas nedeni yaşadıklarımızda biliyoruz her yıl kriz, iki yılda bir ülke krizle karşı karşıya kalıyor" Bu ülkenin tek çıkış yolunun üretim olduğunu anlatan Yücelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üretim, üretim, üretim ve ihracat, ihracatla parayı getireceğiz hem de istihdamı çözeceğiz. Üniversitelerin bizlerle beraber çalışması lazım. İşsizlik var diyoruz, kimse normal iş beğenmiyor ve işte çalışmıyor, yetişmiş eleman konusunda desteğe ihtiyaç var. Bizim yapmamız gereken şey kolektif çalışmayı ortaklık kültürünü ön plana çıkarmamız lazım. Öyle bir rüzgar esiyor ki bunun önünde durmanın imkanı yok. Yabancısermaye telefonlara, parakende sektörüne geliyor, hazır parayı al götür, üretime, istihdama dönük çok ciddi manada üretim yapan işler yok. Parakende sektörü her ilimizde olduğu gibi mağazasını açıyor i ş merkezini kuruyor, kapıdaki arkadaşımız dahi onun sırtına yüklüyor. Gelsin yabancı sermaye buyurun üretime gelsin, ülke öyle kalkınacak, bizim biran önce bu üretim seferberliğini yapmamız lazım ben acizane bunu her toplantıda hükümet yetkililerine söylüyorum. Biz Trabzon`da filtre sistemi kurduk Türkiye`yeilk getiren biziz. Fabrikanın yıllık satışı 1 milyon tona çıktı. Eskiden 200 bin ton idi. Biz çok akıllı ve uzman da değiliz Allah bir şeyi nasip etti işimize çok sarıldık, 93`ten önce çok rahat bir adamdım, bu işe girdikten sonra (bir arkadaş niye bu kadar kilo verdin diyorgit sen de borçlan dedim) tv seyredip gazete okumuyorum, yollarda dolanıyorum, moralim bozuluyor. Borçlanmak normal, gelirin ile borcunu ödeyebiliyorsan öde yatırımını da yap ama hepten borçlanmak, intihar ondan daha kolay. Trabzon`aniye geldik, seviyorum Allah için seviyorum halkı seviyorum, dik, yapma falan değil, hemen cevap veriyor, yüzüne söylüyor o da benim hoşuma gidiyor, yüzüne yanlış veya başka birşey diyor, halk bizim o yöreye yakın, yoksa başka fabrikalar vardı ama biz buraya çıkmakla limana çıktık, dünyaya açıldık, biz şimdi o bölgelerde 20 fabrikan da olsa ihracat yapman çok zor." İSTESELER TUZLA`DAKİ GEMİCİLİK SEKTÖRÜ BURAYA GETİRİLİR Trabzon`a gelmekle dünyaya açıldıklarını anlatan Yücelik, sözlerini şöyle tamamladı: "bu da şirketimizin büyüyüp gelişmesine ufkunun açılmasına daha fazla katkı sağladı, Van`a da gittik orada da deniz var ama etrafı çevrili bir yere gitmiyor. Tarabya Oteli`nin yeri gibi ama başka yere ulaşımı yok, Trabzon Kadeniz`de bana göre çok önemli yer. Gelişmesi müsait olan yerler. Dünya kenti gibi on yirmi uçak inip kalkıyor. Biz Mısır`dan mal getiriyoruz, denizden gitme şansın var, bu deniz çok büyük nimet, bunuiyi kullanmak ve Trabzon`un gelişmesini sağlamak lazım. Bir noksanlığı, bizim bölge gibi belirli odaklar var onu aşmamız lazım. Muazzam atak yaptı, bazı bölgeler, bunu nasıl yaptılar diye inceliyorum. Kayserililer birisi bir şey yaptımı onu kıskanmıyor, burada o noksan. Bunu aşmamız lazım, bugün Trabzon`da marka olmuş şirketler var, Hekimoğlu Avrupa ülkelerine mal satıyor, göğsüm kabarıyor. Oltan Gıda, Türkiye`nin ön sıralarında bir firma. Bunları çoğaltabiliriz, burada birbirimize omuz verirsek kol koladaha iyi şeyler ortaya çıkar bölgenin ve ülkenin refahı daha da artar, Trabzonlu dünya çapında dışarıda işadamları var. Karadeniz sahilinden çok dışarda çok büyük işadamları var, isteseler Tuzla`ya sıkışmış gemicilik sektörünü buraya getirebilirler"
Trabzon`da "iş`le Buluşmalar Toplantısı"
Türkiye İş Bankası A.