Trabzon'da Sezaryen Oranı Türkiye Ortalamasının Üstünde

KTÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aktaş: 'Hemen hemen tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de sezaryenle doğum oranı yüzde 53 gibi çok yüksek bir oranda seyretmektedir. Maalesef bu oran Trabzon'da daha yüksek, yaklaşık yüzde 61'dir'

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Songül Aktaş, bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de sezaryenle doğum oranının yüzde 53 gibi çok yüksek oranda seyrettiğini belirterek, 'Maalesef bu oran Trabzon'da daha yüksek, yaklaşık yüzde 61'dir' dedi.

Aktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gerektiğinde hayat kurtarıcı olan sezaryenle doğumun, bir doğum şekliymiş gibi rutin olarak uygulandığında hem anne hem yeni doğan hem de toplum sağlığını tehdit ettiğini vurguladı.

Yapılan bilimsel çalışmalarda sezaryenle doğuran annelerde daha fazla ağrı, enfeksiyon, hastanede kalış süresinde uzama, anne bebek bağlanmasında zayıflık, anestezi ve ameliyata bağlı komplikasyonlar görüldüğünü anlatan Aktaş, 'Bu annelerin yeni doğanlarında ise daha fazla yaş akciğer, yoğun bakım ünitelere yatış, ilk emzirmeye geç başlama, anne-bebek bağlanmasında zayıflık gibi olumsuz etkiler bulunmaktadır' diye konuştu.

Aktaş, sezaryenle doğumun belirtilen olumsuz etkilerine yönelik Dünya Sağlık Örgütü'nün, bu oranların ivedilikle yüzde 15'e çekilmesini önerdiğine dikkati çekerek, 'Hatta gerekmedikçe suni sancı, epizyotomi gibi tıbbi müdahalelerin yapılmaması, bunlardan kaçınılması ve ebeliğin güçlendirilerek doğal doğumun yaygınlaştırılmasını hedeflemektedir. Hemen hemen tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de sezaryenle doğum oranı yüzde 53 gibi çok yüksek bir oranda seyretmektedir. Maalesef bu oran Trabzon'da daha yüksek, yaklaşık yüzde 61'dir' ifadesini kullandı.

Doğal doğumu yaygınlaştırmak isteyen Dünya Sağlık Örgütü'nün, bunun önemini vurguladığını belirten Aktaş, şöyle devam etti:

'Doğal doğum, annelerin içgüdüleriyle başlayan doğumuna aktif olarak katıldığı, gerekmedikçe tıbbi müdahale yapılmayan bir doğum yaklaşımıdır. Bir diğer ifadeyle doğum kendiliğinden başlar, kendiliğinden ilerler ve kendiliğinden sonlanır. Doğal doğum bir felsefedir. Doğal doğum olduğunda doğumdan sorumlu olan oksitosin ve endorfin gibi hormonlar ahenk içinde çalışmakta ve doğumun süresi daha kısalmaktadır. Doğal doğumun felsefelerinden biri de kadının doğurtulmaya değil, doğurmaya gelmesidir çünkü doğum eylemini gerçekleştiren kadındır.'

- 'Doğal doğum, sağlıklı yeni doğan bebektir'

Aktaş, doğumun fizyolojik ve içgüdüsel bir olay olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

'Kadının bedeni doğurmayı bilir. Önemli olan kadının hem zihnen hem de bedenen doğuma hazır oluşudur. Hekimin doğumdaki temel görevi ise kadına saygılı, anlayışlı davranmak, mahremiyetine özen göstermek, yargılamamak, cesaretlendirmek ve yol gösterici olmaktır. Her fizyolojik olayın bir patolojisinin de olabileceği akılda tutulmalı, eğer doğumun ilerleyişinde bir sorun var ise işte bu durumda sezaryen gibi hayat kurtarıcı olabilecek tıbbi müdahaleler devreye girmelidir. Doğum felsefesinin bir diğer özelliği de ağrının algılanış biçimidir. Doğal doğumda ağrı ifadesi sanki bir patoloji varmış gibi düşündürür, oysa doğum fizyolojik bir süreçtir. 'Doğum ağrısı' demek yerine 'doğum dalgaları' demek doğumu daha baş edilebilir, kolay gerçekleştirilebilir olumlu bir algıya dönüştürmektedir.'

Doğal olanın sağlıklı olduğuna işaret eden Aktaş, 'Doğal doğum, sağlıklı yeni doğan bebektir. Sağlıklı yeni doğanlar ise sağlıklı toplum demektir. Bu bağlamda doğal doğumun yaygınlaştırılması için yapılması gereken, kadınlarımızın doğum korkularını en aza indirgemek veya ortadan kaldırmaktır' dedi.

Aktaş, 'Kadınlar doğumdan neden korkuyor?' sorusunu yönelterek, sözlerini şöyle tamamladı:

'Korkularının başında ilk doğumunu yapan anneler ise duyduğu hikayelerden korkmakta. Bu hikayelerin büyük çoğunluğu olumsuzdur. Daha önce doğum deneyimlemiş ise deneyimlediği olumsuz travmalardan korkmakta ve ne yazık ki kadınlarımız kimi zaman sağlık personelinin olumlu olmayan tutum ve davranışlarından korkmaktadır. Ebeler olarak olumlu doğum hikayesi yaratmak istiyorsak, bizlere düşen görev iyi bir iletişim ve destekleyici bir yaklaşımla kadınlara yol göstererek hizmet vermektir. Her kadının hakkı olan doğal doğum, tıbbi ve cerrahi müdahale oranlarında azalmanın yanı sıra erken taburculuk, hızlı iyileşme gibi kişi başı maliyet yükünü azaltmakta, ulusal ekonomiye de katkı sağlamaktadır.'
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile