'Trump'ın Ortadoğu Stratejisi Kaşıkçı Cinayetiyle Büyük Çıkmaza Girdi'

Ortadoğu uzmanı Vali R. Nasr, New York Times'ta yayımlanan makalesinde Kaşıkçı cinayetinin, Trump yönetiminin, İran'ın artan etkisini dizginlemek için Suudi Arabistan ile kafa kafaya verdiği kırılgan stratejiyi daha da zedelediği değerlendirmesini yaptı Makalede, Suudi Arabistan'ın Türkiye ile ilişkilerini yeniden dengelemek için İran ile ilişkileri onarmayı gerekli bulabileceği, İran'ın İsrail ile Suudi Arabistan arasında tomurcuklanan ittifakla ilgili kaygılarını paylaşan Türkiye'nin güç kazandığı yorumlarına yer verildi

ABD'de Trump yönetiminin Ortadoğu stratejisinin Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin ardından büyük çıkmaza girdiği yorumu yapıldı.

Ortadoğu uzmanı Vali R. Nasr, New York Times gazetesinde yayımlanan, "Suudi cinayeti İran'a armağana dönüşüyor" başlıklı makalesinde, Kaşıkçı cinayetinin, Trump yönetiminin, İran'ın artan etkisini dizginlemek için Suudi Arabistan ile kafa kafaya verdiği kırılgan stratejiyi daha da zedelediği değerlendirmesinde bulundu.

Nasr, Trump yönetiminin kabul etmeye hazır olmasa bile Ortadoğu stratejisinin, Kaşıkçı'nın geçen ay Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesiyle büyük çıkmaza girdiği, Washington yönetiminin kısa süre önce Suudilere Yemen'deki iç savaşta ateşkes için baskı yapmasının, Riyad yönetiminin güvenilirliğini ne ölçüde kaybettiğinin açık göstergesi olduğunu yazdı.

Katı ekonomik yaptırımlara alışmaya çalışırken dahi Tahran yönetiminin Kaşıkçı cinayetinin ardından etkisini ortaya koymasının, saldırganca eylemlerden ziyade manevra ve anlaşma yapma yoluna başvurmasının beklenebileceğine işaret eden Nasr, öte yandan İran'ın ülkeye yönelik Amerikan politikasında bir değişiklik bekliyor görünmediğini belirtti.

Makalede, Suudi Arabistan'a bölgede güveninin azalmasıyla, İranlı liderlerin mevcut stratejilerini pekiştirebileceği, ABD'nin baskısını yerel kaynakları seferber ederek yönetebileceği, İran ile ekonomik kanalları açık tutmak için Avrupa, Çin ve Rusya'ya bel bağlayabileceği, müttefiklerini ve siyasi etki alanlarını sağlamlaştırabileceği kaydedildi.

İranlı liderlerin artık zayıf bir Suudi Arabistan'ın hem Yemen'deki askeri müdahaleyi hem de Katar'a yönelik ablukaya sona erdirmek zorunda kalacağı beklentisi içine gireceği de belirtilen makalede, Suudi Arabistan'ın da Türkiye ile ilişkilerini yeniden dengelemek için İran ile ilişkileri onarmayı gerekli bulabileceği yorumuna yer verildi.

Nasr, İran ile varılan nükleer anlaşmadan çekilen ve daha güçlü bir anlaşma arzusunu dile getiren Trump yönetiminin, bundan böyle İran'ı masaya oturmaya zorlama sözünü yerine getirmesinin zorlaştığı, İran'ın masaya otursa bile güçsüz konumda olmayacağı yorumunu yaptı.

Suudi Arabistan'ın İran'ın bölgedeki varlığını etkisiz hale getirmekte Suriye ve nükleer anlaşma örneklerinde görüldüğü gibi hiçbir zaman gerçekten başarılı olmadığı, son yıllarda İran'ın bölgedeki etkisinin arttığı, dolayısıyla Trump'ın İran konusunda Suudi Arabistan'a itimat etmesinin daima sorgulandığı kaydedilen makalede, Suudi yönetiminin büyük hatalarının 2015'de Yemen'deki savaşla başladığı, bunu Katar ablukası, Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin haftalarca Riyad'da tutulmasının izlediği, ABD'nin dostları dahil bölgenin başlıca oyuncularının yaşananlar üzerine Suudi Arabistanİran'dan daha büyük tehdit olarak görmeye başladığı belirtildi.

Makalede, Kaşıkçı cinayetinin bu bağlamda en önemli olay olduğu, İsrail'in elinin zayıfladığı, bölgede daha etkili olmak isteyen ve İran'ın İsrail ile Suudi Arabistan arasında tomurcuklanan ittifaka ilişkin kaygılarını paylaşan Türkiye'nin güç kazandığı, Suudi Arabistan'ın İranSuriye, Lübnan, Irak ve Yemen'den çıkarmaya zorlamak için bölgesel bir koalisyona liderlik edemeyeceğinin artık açık olduğu değerlendirmesi yapıldı.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile