Bazı davalarda sanıkların yeniden yargılanma talepleri gündeme gelirken, hangi hallerde yeniden yargılama yapılacağına ilişkin düzenlemeler Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 311. maddesinde düzenleniyor. Buna göre, kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir davanın şu şartlarda hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülmesini öngörüyor:
"Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa,
Yemin verilerek dinlenmiş bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmalle gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa,
Hükme katılmış hakimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkumiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkum edilmesini gerektirecek nitelikte olursa."
-Yeniden yargılama için yeterli mi?
Bazı davaların delili sayılan ve ihbar üzerine Gölcük Donanma Komutanlığında 6 Aralık 2010'da yapılan aramada yer döşemesinin altında bulunduğu ifade edilen 5 No'lu harddisk ile ilgili de TÜBİTAK uzmanlarınca hazırlanan 20 Ocak 2014 tarihli bilirkişi raporu, bu davalarla ilgili yeniden yargılama tartışmalarını gündeme getirdi.
Balyoz ve Ergenekon davalarında sanık avukatlarının 5 No'lu harddisk üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması istekleri mahkemelerce reddedilmişti. Ancak Poyrazköy Davası'nın da delilleri arasında sayılan 5 No'lu harddisk ile ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi, Poyrazköy Davası'na bakan mahkemece kabul edildi. Mahkeme, TÜBİTAK uzmanlarınca bu harddisk üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verdi.
Görevlendirilen TÜBİTAK uzmanları da hazırladıkları bilirkişi raporunu 20 Ocak 2014'te mahkemeye gönderdi. Raporda, "bazı dosyaların 28.07.2009 tarihinden sonra, sistem saati daha eski olan bilgisayarlardan aktarıldığı değerlendirilmektedir" tespiti yer aldı.
-Mahkemenin talebi ile 5 No'lu harddisk ilk kez incelendi
Balyoz ve Ergenekon Davası sanıklarından bazılarının avukatı Hüseyin Ersöz, söz konusu harddiskin Balyoz yargılamaları sırasında incelenmesi için İstanbul 10| Ağır Ceza Mahkemesine bir çok kez başvuruda bulunduklarını anlatan Ersöz, bu taleplerle ilgili yerel mahkemenin "bilirkişi incelemesi yaptırılmasına yer yoktur" kararı verdiğini, bu harddisk üzerinde inceleme yaptırılmasının hiçbir zaman kabul edilmediğini söyledi.
Aynı harddiskin, Balyoz Davası'nın yanı sıra İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın taslağı olduğu ifade edilen "Proje" ve "Kitleşim" isimli dokümanlar nedeniyle Ergenekon Davası'nın delili haline geldiğini belirten Ersöz, 5 No'lu harddiskin, içindeki "Arazi" dokümanı nedeniyle Poyrazköy Davası'nın ve Amirallere Suikast Davası'nın da delili olduğunu kaydetti.
Hüseyin Ersöz, "5 No'lu harddisk başka davalarda da delil haline geldikten sonra başka mahkemelerden de bu harddisk üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması için yeni taleplerde bulunduk. Bu taleplerden birini İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesine yaptıklarını ve mahkemenin Poyrazköy Davası olarak adlandırılan yargılama sürecinde bu harddiski incelettirmeyi kabul ettiğini anlattı.
Bundan önce Arsenal Consulting adlı adli bilişim kuruluşuna inceleme yaptırdıklarını, harddiskin bulunduğu Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığınca da bilirkişi incelemesi yaptırıldığını hatırlatan Ersöz, "Her iki raporda da söz konusu dokümanların 28 Temmuz 2009'dan sonra bu bilgisayara manipülasyon amacıyla yüklendiğine ilişkin değerlendirmeler var. Bu değerlendirmeler TÜBİTAK'ın değerlendirmeleriyle örtüştüğünde bu dokümanların sanıkları suçlamak amacıyla üretilmiş sahte deliller olduğu ortaya çıktı" dedi.
Tüm bu konuların ilk derece yargılaması ve Yargıtaydaki temyiz duruşmaları sırasında söylendiğini anlatan Ersöz, ancak hiçbirinin dikkate alınmadığını ifade etti.
TÜBİTAK uzmanlarınca hazırlanan raporun TÜBİTAK'ın kurumsal raporu olmadığı yönündeki açıklamaları da değerlendiren Ersöz, "TÜBİTAK daha önce de Oda TV Davası sırasında da 'Bu TÜBİTAK'ı kurumsal olarak bağlayacak bir rapor değil bu raporun altında imzası olan isimler kurumumuzdan bağımsız görevlendiriliyor, onların raporu' şeklinde açıklama yapmıştı. Bilirkişiler mahkeme tarafından görevlendirilmiş bilirkişiler olduğu için her platformda diğer mahkemeler açısından da raporun bağlayıcılığı bulunuyor" dedi.
Müvekkili olduğu sanıklar açısından yeniden yargılama başvurusunda henüz bulunmadıklarını belirten Ersöz, ayrıntılı ve kapsamlı bir dilekçe hazırlayıp mahkemeye başvuracaklarını kaydetti.
-Avukat Celal Ülgen
Balyoz Planı Davası'nın bazı sanıklarının avukatı Celal Ülgen de dava sırasında 5 No'lu harddiskin TÜBİTAK tarafından incelenmesi taleplerinin mahkemece reddedildiğini, bu harddiskin ilk kez Poyrazköy Davasında incelendiğini söyledi.
Müvekkilleri açısından yeniden yargılama başvurusunda henüz bulunmadığını kaydeden Ülgen, "Daha başka kanıtlar topluyoruz. Genelkurmay Başkanlığının yaptığı suç duyurusundaki aşamayı da bekliyoruz" dedi.
Balyoz Planı Davası sanıklarından sanık Levent Ersöz'ün rahatsızlığı nedeniyle yapılamayan yargılamasının devam ettiğini hatırlatan ve bu süreci de beklediklerini söyleyen Ülgen, davaya bakan mahkeme üyelerinin değiştiğini ve yeni üyelerin atandığını belirtti.
Celal Ülgen, "Ersöz'ün bundan sonraki duruşması nisan ayında olacak, o tarihte her şeyi yeniden başlatabilir miyiz diye düşünüyorum. Bu süreçlerden sonra yeniden yargılamaya başvuracağım" dedi.
-Bilirkişi raporlarında TÜBİTAK'ın antetli kağıtları kullanılmıyor
Bu arada, AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Balyoz ve Poyrazköy davalarında harddisklerin incelenmesi, TÜBİTAK'ın önerdiği ancak mahkemece sekiz uzman arasından seçilen üç siber güvenlik uzmanı tarafından yapıldı.
TÜBİTAK Kuruluş Kanunu'na göre, Kurumun mahkemelerin istemesi halinde bilirkişi tayin etme görevleri bulunuyor. TÜBİTAK'ta çalışıp mahkemece bilirkişiliğine karar verilen uzmanların, mahkemelere gönderecekleri raporlarını hazırlarken TÜBİTAK üst yönetiminden onay alınmıyor. Bu çerçevede bilirkişiler, TÜBİTAK'ın laboratuvarlarını kullansalar bile TÜBİTAK'a ait DVD ya da antetli kağıtları da kullanamıyorlar. Kurum bünyesinde görevlendirilen bilirkişiler, görevlerini CMK'nın 62. ve devam eden maddelerinde ele alındığı şekilde yürütüyor.
Buna göre, davalar konusunda bilirkişilerin isimlerini kurumların gönderdiği isim listesi arasından mahkemeler belirliyor. 5 No'lu harddiskin incelenmesi için de TÜBİTAK'tan bilirkişi listesi istendi. TÜBİTAK da mahkemeye sekiz siber güvenlik uzmanının adını verdi. Mahkeme heyeti sekiz kişi arasından üç ismi seçti.
TÜBİTAK'ta çalışan bilirkişilerin yazdığı raporlara TÜBİTAK Başkanı ya da yönetiminden herhangi bir yöneticinin muvafakat verme, denetleme ve değerlendirme imkanı bulunmuyor. Dolayısıyla mahkeme heyetine gönderilen raporlarda mahkemece tayin edilen bilirkişilerin dışında herhangi bir yetkilinin onay imzası atılmıyor. TÜBİTAK'ta çalışan bilirkişiler, görevleriyle ilgili CMK hükümleri doğrultusunda sadece mahkeme heyetine karşı sorumlu tutuluyorlar.
Bilirkişilerin raporları TÜBİTAK yönetiminden bağımsız hazırlanıyor. Raporların onayı için yönetime bilgi verilmiyor.
Tübitak Uzmanlarınca Hazırlanan Bilirkişi Raporu Tartışmaları
Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy ve Amirallere Suikast Davası'nın delileri arasında sayılan "5 No'lu harddisk" ile ilgili son bilirkişi raporunun yeniden yargılama için yeterli olup olmayacağı tartışılıyor.