Tunceli Üniversitesi'ne "pir Sultan Abdal" İsminin Verilmesi Önerisi

Boztuğ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'nin 76 milyon vatandaşının arasında üç farklılık olduğunu ifade ederek "Bunlardan bir tanesi ana dil farklılığı, ikincisi etnik köken farklılıkları ve üçüncüsü de meşrep farklılıklarıdır" diye konuştu.

Türkiye'nin bu farklılıklarının, 1960-2002 yılları arasında soğuk savaş dönemlerinde ülkede kaos, kavga, çatışma, bölünme, parçalanma çıkarmak isteyen iç ve dış güçler tarafından kullanıldığını belirten Boztuğ, bu süreçte ülkenin ağır bedeller ödediğini dile getirerek, şunları söyledi:

"2002 yılından sonra iktidara gelen siyasi heyetin yaptığı uygulamalarda şunu görüyoruz. Ülkemizde yurttaşlarımız arasındaki bu farklılıkları bir zenginlik olarak görme eğilimi başladı.

Kültürel zenginlik, tarihsel zenginlik, edebiyat zenginliği, inanç zenginliği, dil zenginliği olarak görülmeye başlandı ve bu yönde adımlar atılmaya başlandı."

Hükümetin başlattığı çözüm süreciyle şiddetten, silahtan, kaba kuvvetten, terörden arınma döneminin başladığını vurgulayan Boztuğ, "Ortak yaşama kültürünün ve birlikte yaşama bilincinin gelişmesine önemli katkıları olan bir süreç olarak ilerliyor" diye konuştu.

-"Memnuniyet verici bir gelişme"

Prof. Dr. Boztuğ, Tunceli Üniversitesinin adının "Pir Sultan Abdal Üniversitesi" olarak değiştirilmesi önerisini memnuniyet verici bir gelişme olarak değerlendirdiğini belirterek, bu tür yaklaşımların ülkede Alevi-Sünni kardeşliğini daha da geliştireceğini ifade etti.

Bu konuda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın beyanatını duymadığını ancak Nevşehir Üniversitesi'ne "Hacı Bektaş-ı Veli", Tunceli Üniversitesi'ne de "Pir Sultan Abdal" isminin verilmesinin düşünülebileceği yönünde açıklamaların basında yer aldığını bildiren Boztuğ, şöyle konuştu:

"Tunceli Üniversitesi Rektörü olarak ifade edebilirim ki bunlar son derece memnuniyet verici yaklaşımlardır. Bu yaklaşımları, bu yarayı kanatma, kaşıma, tekrar ortaya çıkarma yerine bunu tedavi etmeye, birlikte yaşama kültürümüzü ve ortak yaşama bilincimizi geliştirmeye yönelik adımlar olarak değerlendiriyorum. Sayın Başbakanımızın bu şekildeki ifadesinin umuyorum önümüzdeki günlerde hayata geçerek hem Alevi kardeşlerimizin sorunlarının çözümü hem bu üniversitelerimizin isimlerinin bu şekilde değiştirilmesi, ülkemizde Alevi-Sünni kardeşliğini geliştirecek. Örneğin, 'Anadolu Alevisi-Sünnisi, gönlünde tüter Ehlibeyt sevgisi' sloganıyla ileriye umutla, barış içerisinde bakabilecek bir toplum haline gelmemizde çok katkısı olacağını düşünüyorum."