TÜRK EKONOMİSİNİN ASIRLIK ÇINARLARI - İstanbullular, Eski Bayramlara Cemilzade Lokumlarıyla Dönüyor
İstanbul'da eski bayramların tadına varmak isteyenler, 136 yıldır tadı değişmeden sunulan Cemilzade lokumları, akideleri ve ezmeleriyle lezzet buluyor Cemilzade'nin 4. kuşak temsilcisi Barış Cemiloğlu: 'Cemilzade ürününü tattığınız zaman, gözlerinizi kapatın, kendinizi eski İstanbul'da düşünün. 100 yıl önce bir İstanbullu nasıl bir lezzet alıyorsa aynı lezzeti alabiliyorsunuz' 'Kuşaklardır Cemilzade'den alışveriş yapan aileler var. Bayramlarda onlarla bayramlaşıyoruz. Çok duygulanan, ağlayan müşterilerimiz var' 'Bazıları 'Ben 5 yaşındaydım, büyükbabam elimden tutup getirirdi sizin mağazanıza... Bu yaşımda geliyorum, halen aynı lezzeti birebir bulabiliyorum. O yüzden çok teşekkür ederim' diyor. Bu bizim için çok büyük bir motivasyon kaynağı, çok büyük bir mutluluk'
Şekerciliği öğrenmek üzere küçük yaşlarda başladığı çıraklığın ardından badem ezmesi, akide şekeri ve lokum üretimi konusunda uzmanlaşan bestekar, hafız ve udi Cemil Bey, 16 yaşında İstanbul Şehzadebaşı'nda ilk şekerci dükkanını açtı.
2. Abdülhamid döneminde dini musiki çalışmalarıyla dikkatleri üzerine çeken Cemil Bey, 2. Abdülhamid'in kızlarından Mediha Sultan'ın dairesine imam olarak kabul edildi.
20 yaşına geldiğinde İstanbul'un en ünlü udilerinden biri haline gelen ve birçok beste yapan Cemil Bey, 31 yaşında Muzıka-yı Humayun'un Türk musikisi bölümünde ut sanatkarı ve hocası oldu.
Padişahın, Muzıka-yı Humayun'da görev alan sanatkarların zanaatla uğraşmasını uygun görmemesinden dolayı Udi Cemil Bey, şekerci dükkanını o yıllarda yaşı henüz çok küçük olan oğlu Mehmet Ali Bey üzerinde gösterdiği için Cemilzade, yani "Cemil'in oğlu" ismi ortaya çıktı.
Cemil bey, 2. Meşrutiyet'in ilanı sonrası doğduğu mahalledeki şekerci dükkanını kapatarak Mısır'a yerleşti. Cemil Bey'in 1928 yılında vefatı sonrası oğulları Mehmet Ali Bey ve Nurettin Bey, edindikleri şekercilik tecrübesini Cemilzade'yi Kadıköy'de tekrar açarak devam ettirdi.
Mehmet Ali Bey, bir aile mesleği olan şekerciliği oğullarına da öğretti. Oğullarından Satvet ve eşi Fatma Cemiloğlu, 3 dükkan ve bir imalathane işletirken, işleri dolayısıyla 1985 yılında Cemilzade'yi kapatmak zorunda kaldı. 10 yıl sonra, 1995'te Cemilzade'yi tekrar açan aile, Cemilzade'nin yönetimini 2009 yılında oğulları Barış Cemiloğlu'na bıraktı.
Ailenin en büyük temennisi, Cemilzade çatısı altında bu aile geleneğinin kuşaktan kuşağa sürdürülebilmesi olurken, ürettiği lokumlar, akide şekerleri ve badem ezmesinin "özel tadını" bir sır olarak nesilden nesile aktaran Cemilzade, 1883'lere dayanan geçmişiyle Türk ekonomisinin asırlık çınarlarından biri olarak hizmet sunmaya devam ediyor.
- "Cemilzade'yi çocuklarımın devam ettirmesini isterim ama tercih onların"
Cemilzade'nin 4. kuşak temsilcisi Barış Cemiloğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cemilzade'nin kurucusu Cemil Bey'in 13 yaşındayken Şehzade Camisi'nin baş imamı olan babasını kaybettiğini ve ailenin en büyük erkeği olarak evi geçindirme görevinin ona düştüğünü belirterek, "Önce Kapalıçarşı'da bir kuyumcunun yanında çıraklık yapıyor. Daha sonra bir şekercinin yanına geçiyor ve o işi çok seviyor. Diğer bir tutkusu ise musiki... Musiki ile ilgili dersler alıyor, ut çalıyor, besteler yapmaya başlıyor. 16 yaşına geldiğinde Şehzadebaşı Caddesi'nde kendi mağazasını açıyor." dedi.
Cemiloğlu, Cemilzade'yi kendisinden sonra çocuklarının devam ettirmesini istediğini ama tercihi onlara bırakacağını ifade ederek, "Çocuklarım çok ufak. Meslek olarak neyi tercih edeceklerini bilmiyorum, zorlamak istemem. Beni de ailem hiç zorlamadı. Hatta ben talip olduğumda babam için sürpriz oldu. Oğlum ve kızım şu an çok hevesliler. 'Biz büyüyünce yapacağız' diyorlar ama daha yaşları çok küçük. Belki başka tutkuları olur, onun önüne geçmek istemem. Tercihleri bu yönde olursa mutlu olurum ama zorlamam. Onlar tercihlerini yaptıklarında bir plan yapmam gerekecek." şeklinde konuştu.
Şu anda üretimde 2 ustayla birlikte çalıştığını anlatan Cemiloğlu, şöyle devam etti:
"Marka; 100 yıllık marka sahiplerinin olmaktan çıkıyor. Marka artık topluma mal oluyor. Kültürel mirasa sahip bir binanın sahibi, 'Bu bina benim, istediğimi yaparım' diyemez. Çünkü o bina bizim köklerimize, kültürümüze ait. Bu markalar da öyle... 'Bundan sonra Cemilzade'yi tekstilci yapacağım' demek gibi bir lüksüm olamaz. Bir sanat eserini korumak gibi o markayı da korumak gerekiyor. Bunun için de çok ciddi emek harcamak lazım."
- "Çok duygulanan, ağlayan müşterilerimiz var"
Barış Cemiloğlu, Cemilzade ürünlerine ilişkin, "Cemilzade ürününü tattığınız zaman, gözlerinizi kapatın, kendinizi eski İstanbul'da düşünün. 100 yıl önce bir İstanbullu nasıl bir lezzet alıyorsa aynı lezzeti alabiliyorsunuz." ifadesini kullandı.
Cemiloğlu, kuruluştan beri aynı ürünleri ürettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Eski İstanbul, eski Anadolu, eski kültürümüze ait değerler, geleneklerimiz... Bunların hepsi soyut kültürel mirasımız. 100 yıllık markalar da onun bir parçası. Kuşaklardır Cemilzade'den alışveriş yapan aileler var. Bayramlarda onlarla bayramlaşıyoruz. Çok duygulanan, ağlayan müşterilerimiz var. Bazıları 'Ben 5 yaşındaydım, büyükbabam elimden tutup getirirdi sizin mağazanıza. Bu yaşımda geliyorum, halen aynı lezzeti birebir bulabiliyorum. O yüzden çok teşekkür ederim' diyor. Bu bizim için çok büyük bir motivasyon kaynağı, çok büyük bir mutluluk."
Ürünlerinin hiçbirinde katkı maddesi ve glikoz kullanmadıklarını, doğal ürünler tercih ettiklerini aktaran Cemiloğlu, gençlerin gerçek lokum tatmadıkları için lokumu sevmediğini ve gençlerin hakiki lokumla buluşturulması gerektiğini söyledi.
Cemiloğlu, Türkiye'nin her yerine ürünlerini kargoladıklarını belirterek, Selamiçeşme, Şaşkınbakkal, Etiler ve Nişantaşı olmak üzere toplamda 4 mağazalarının bulunduğunu da bildirdi.