Türk Hematolojisi (Kan Bilimi) Kan Kaybediyor

Türk Hematolojisi (Kan Bilimi) Kan Kaybediyor

Türk Hematoloji Dernegi Baskani Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, Türk hematolojisinin(kan bilimi) hizla kan kaybettigini belirterek, 2018 yilindan beri hematolog sayisinda bir düsüs var, en son Yan Dal Uzmanlik Sinavi’na eriskin hematoloji açisindan 120 kadronun ancak 25’ine basvuru oldu. Pediatrik hematolojide de 80 kadrodan 5 basvuru oldu. Dernek verilerimize Türkiye’de 700 civarinda hematolog var, bu rakam mevcut haliyle korunsa bile iyi ama önümüzdeki 10 yilda ilgi azligi devam ederse sayi ciddi sekilde düsecek" dedi.

Türk Hematoloji Dernegi tarafindan düzenlenen 49. Ulusal Hematoloji Kongresi, Antalya’nin Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçeklestirildi.

Kongre çerçevesinde düzenlenen basin toplantisinda konusan Türk Hematoloji Dernegi Baskani Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, kongre bünyesinde bu sene 10’u sözlü sunu, 5’i tartismali poster oturumu olmak üzere toplam 41 bilimsel oturum, 16 uydu sempozyumunun bulundugunu kaydetti.

Ar, kongrenin uluslararasi gününde Türk Hematoloji Dernegi (THD) ile Avrupa Hematoloji Birligi (European Hematology Association - EHA) ile ortak olarak HOPE MENA (EHA Highlights) toplantisi gerçeklestirildigini bildirdi.

Kongrenin en önemli oturumlarinda “100. Yil Prof. Dr. Yücel Tangün Oturumu”nda, kisa süre önce kaybedilen dernegin eski baskanlarindan Prof. Dr. Yücel Tangün’ün anildigini, daha sonra Türkiye’de hematolojinin geçmisi, mevcut durumdaki sorunlari ve geleceginin masaya yatirilarak tartisildigini dile getiren Ar, “Türkiye’de hematoloji alaninda sadece hekimlerin ve arastirmacilarin egitimine degil ayni zamanda halkin, saglik hizmeti verenlerin ve ilaç endüstrisi çalisanlarinin da dogru bilgiye ve farkindaliga ulasmasini hedefleyen THD bu baglamda kongrenin 2. günü ilaç endüstrisi çalisanlari için bir egitim programi düzenlemistir. Katilimin yüksek oldugu kurs büyük begeni topladi” diye konustu.

2018 yilindan beri hematolog sayisinda bir düsüsün oldugunu dile getiren Ar, “Daha az sayida iç hastaliklari uzmani, çocuk sagligi ve hastaliklari uzmani hematoloji yan dalina ilgi gösteriyor. Sayilar giderek azaliyor. En son Yan Dal Uzmanlik Sinavi sonrasi eriskin hematoloji açisindan 120 kadrodan ancak 25’ine basvuru oldu. Pediatrik hematolojide de 80 kadrodan 5 basvuru oldu. Bu önemli bir sorun. Giderek az sayida çocuk hastaliklari uzmani ve iç hastaliklari uzmani hematolog olacak. Önümüzdeki 10 yilda bu hastaliklarla ugrasan hekim sayisinda belirgin bir azalma olmasini bekliyoruz. Bunun bir sekilde önüne geçilmesi gerekir” diye konustu.

Türk Hematoloji Dernegi ve Hematoloji Tipta Uzmanlik Yeterlilik Kurulu’nca yapilan anket sonuçlarindan bilgiler paylasan Ar, “Ankette bu egilimin iç hastaliklari, daha çok eriskin hekimlerle yapilmis bir anket ama aynisi Türk Pediatrik Hematoloji Dernegi de düzenledi.

Onlarin sonuçlari da benzer yönde, görüyoruz ki hematolog olmak istemiyorlar. Bunun basinda da en önemli faktör is yükünün fazla olmasi geliyor. Zor hastalarla ugrasiliyor. Çalisilan ortamin hastalari izlemek için yeterli olmamasi ve hekimlerin kendilerini yalniz hissetmeleri. Bu kadar yogun çalismaya o ücretin tam karsilik gelmedigini düsünüyorlar anket sonuçlarina göre. Bizim için en önemli olan genç arkadaslari bir sekliyle bu alana yönlendirebilmektir. Çünkü çok önemli bir alan ve bilimsel arastirmalar hem de bu hastalarin standart tedavilere erismesi açisindan önemli. Sayi azalirsa ülkede bu açidan ciddi bir sorun olacak" ifadelerine yer verdi.

Dernek verilerine göre, Türkiye 700 civarinda hematolog oldugunu kaydeden Ar," Bu rakam mevcut haliyle korunsa bile iyi ama önümüzdeki 10 yilda ilgi azligi devam ederse sayi ciddi sekilde düsecek" dedi.

Hematoloji Tipta Uzmanlik Yeterlik Kurulu (HEMTUYEK) hakkinda bilgiler veren Ar, "Türkiye’de egitim arastirma hastaneleri ve üniversitelerde toplam 52 tane egitim merkezi bulunmaktadir. Bu merkezlerde verilen egitim, egitici kadrolari ve merkezin tani/tedavi olanaklari temelinde farkliliklar gösterebilmektedir. Söz konusu farkliliklari en aza indirmek ve ulusal düzeyde hematoloji egitimini uluslararasi standartlara yükseltebilmek açisindan merkezlerde verilen egitimin akreditasyonu büyük önem tasimaktadir. Türk Hematoloji Dernegi bu baglamda 2022 yilinda verdigi finansal destek ile Hematoloji Tipta Uzmanlik Yeterlik Kurulu’nun (HEMTUYEK) olusmasi saglamistir. Çalismalarina hizla baslayan HEMTUYEK 2 yil gibi kisa bir süre içinde Prof. Dr. Muzaffer Demir baskanliginda 29’un üzerinde hematolog, egitimci ve uzmanlik ögrencisinin katilimi ile Türkiye’de Hematoloji egitimine dair kurumsal ve bireysel standartlari tanimlamis ve bu standartlara ait ölçme, degerlendirme yöntemlerini belirlemistir. Söz konusu standartlarin uluslararasi standartlar, ön planda Avrupa Hematoloji Müfredati ile uyumlu olmasi saglanmistir. 2023 yili içinde sirasiyla Gazi Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi Tip Fakülteleri ziyaret edilerek akredite edilmistir. Yine bu yil içinde bireysel yeterlik ölçmek amaciyla sözlü ve yazili asamalardan olusan HEMTUYEK Ulusal Hematoloji Yeterlik Sinavi yapilmis ve 7 hematoloji uzmani bireysel yeterlik almistir. Ayrica, 2019 yilindan bu yana Avrupa Hematoloji Yeterlik Sinavi Türk Hematoloji Dernegi tarafindan Avrupa ile es zamanli olarak Türkiye’de yapilmaktadir" ifadelerine yer verdi.

"EHA Highlights"

Prof. Dr. Ar, Avrupa Hematoloji Birligi (European Hematology Association) ile 2005 yilindan beri devam eden yakin isbirliginin 2014’yilinda imzalanan ortaklik protokolü ile güçlendigini ve 2022 yilinda imzalanan bir ortak üyelik protokolü ile de Türk Hematoloji Dernegi (THD) üyelerinin ayni zamanda EHA üyesi olmanin yolunun açildigini belirtti.

Hücresel tedavilere erisim hakkinda bilgiler veren Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, günümüzde bir çok tedavi alaninda oldugu gibi hematolojide de hedefe yönelik tedavilerin, bagisiklik sistemi üzerinden etkisini gösteren tedavilerin(Immunoterapi, hücresel tedaviler) ön plana çiktigini kaydetti.



"Zemini olusturma hedefi"

Özellikle CAR-T hücre tedavilerinin ileri biyoteknolojik ürünler olmalari, teknolojik alt yapi gerektirmeleri ve maliyetli olmalari nedeniyle Türkiye’de erisimin son derece kisitli oldugunu isaret eden Ar, "Bu baglamda, Türk Hematoloji Dernegi Hücre ve Gen Tedavileri Bilimsel Alt Komitesi bir toplantilar dizi baslatti. Toplantilarin temel amaci, üniversitelerde hücresel tedavilerle ugrasan temel bilimcileri, bu tedavileri kullanan klinisyenleri, üretici konumundaki ilaç sektörünü, düzenleyici roller nedeniyle ile Saglik Bakanligi ve geri ödeme kurumunu bir araya getirerek hücresel tedavilerin uluslararasi standartlara uygun bir sekilde üretilebilmesi için gereken zemini olusturmak. Yurtdisinda çesitli ülkelerin hücresel tedavileri kendi hastalarina nasil ulastirdiklarina dair deneyimleri ögrenmek için bu konuda çalismis yabanci arastirmacilar ve sektör temsilcileri de toplantilara davet edilmistir. Hedefimiz bu toplanti dizisi sonunda arastirmacilar, hekimler, saglik otoritesi ve endüstrinin isbirligi ile bir uzlasi ve yol haritasi çikarilmasidir. Bu sekilde yeni tedavilerin ülkemizde uluslararasi standartlarda ve en uygun maliyette üretilmesi ve hasta erisiminin saglanmasi kolaylasacak" degerlendirmesinde bulundu.

"Meslek daha çekici hale getirilmeli"

Türk Hematoloji Dernegi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özgür Mehtap, 2018 yilindan bu yana hematoloji yan dal basvurularinda gözlenen ciddi düsüsün nedenlerinin arastirildigini dile getirerek, "Önümüzdeki 10 yil içinde hematoloji alaninda yetisecek hekim sayisinin giderek azalacagini düsünüyoruz. Dernek bir anket düzenledi, sebebi ne olur diye. Bu anket yan dal uzmanlari yan dal uzmanligina girecek asistanlar, diger yan dal uzmanlari ve uzmanla arasinda yapildi. Hematolojiyi tercih etme oranlari oldukça düsük çikti. En büyük sebebi yogun is yükü. Nüfusa oranla hematolog sayisi az. Ilerde bu is yükü daha da artacak. Ikincisi hastalarimizin daha agir komplike hastalar olmasi buda is yükünü kapsiyor. Üçüncüsü ise kazanç. Çözümler üretilmesi lazim. Bu sekilde devam ederse bilim insani ve hekim bulmak zorlasacak. Verilen saglik hizmeti aksayacak bilimsel çiktilarda azalacak. Bunlarin hepsi Türk Hematolojisinin kan kaybetmesine neden olacak. Gerekirse bilimsel danisma kurullari olusturulup, çözümlerin olmasi ve meslegin nasil çekici hale getirilmesi bir çalistayla olusturulabilir. Sorunun çözülmesi gerekir" ifadelerine yer verdi.

"Kan hücrelerinin hangi mutasyonlarla ‘dogru yoldan ayrilip kanserli yola girdigini’ anlamak çok önemli"

Türk Hematoloji Dernegi Genel Sekreteri Prof. Dr. Reyhan Küçükkaya, genetik tanisal testlerin önemi hakkinda bilgiler verdi.

Anne ve babanin genlerinin harmanlanmasiyla olusan genetik yapinin, gözün renginden davranislara kadar bütün özellikleri belirledigine deginen Küçükkaya, "Genetik yapimizda anne ve babadan gelen bazi farkli kombinasyonlar, genetik hastaliklarina neden olmaktadir. Hematolojiyi ilgilendiren genetik hastaliklarin çogu, hayatin ilk yillarinda bulgularini vermektedir. Az bir kismi ise daha ileri yaslarda taninabilir hale gelmektedir. Temel olarak tüm hücrelerimizde ayni genetik yapiyi tasiyor olmamiza ragmen, yasamimiz süresince maruz kaldigimiz dis etkiler nedeniyle bazi hücrelerimizde genetik materyalde degisiklikler olusabilmektedir. Mutasyon adini verdigimiz bu degisimlerin çogu hücrenin metabolizmasini olumsuz etkilediginden yavru hücrelere aktarilamaz. Ancak bir kismi hücrenin daha farkli davranmasina, daha uzun yasamasina veya hizla çogalmasina olanak tanir. Hizla mutasyonlu yavru hücrelerin gelismesiyle yeni bir topluluk olusur. Normalde bagisiklik hücrelerimizin bu anormal hücreleri taniyip yok etmeleri beklenir. Eger bagisiklik hücrelerimiz bu yeni topluluklari yabanci olarak algilayamazsa ‘kanserli dokular’ gelisir. Yeni gelisen kanserli dokularin bir kismi, bulunduklari organlara veya kisiye bir zarar vermeden yavas bir büyüme seyrini takip ederler. Yüksek dereceli lenf kanserleri ve akut lösemilerde seyir çok hizlidir, hemen tani konup tedavinin baslanmasi çok önemlidir. Bu hastalarin önemli bir kismi standart kemoterapilere iyi cevap vermemekte, hayat süreleri ve kaliteleri çok azalmaktadir. Günümüzde kan hücrelerinin hangi mutasyonlarla ‘dogru yoldan ayrilip kanserli yola girdigini’ anlamak çok önemlidir. Çünkü özel mutasyon tiplerine göre yeni ilaçlar gelistirilmistir ve bu ilaçlarin standart tedaviye eklenmesiyle çok daha basarili sonuçlar elde edilmektedir" açiklamasini yapti.

"Iki önemli arastirma sonucu"

Türk Hematoloji Dernegi Arastirma Sekreteri Doç. Dr. Neslihan Andiç, göç ve depremin getirdigi saglik sorunlari hakkinda bilgiler vererek, "Hastalarin yeterli gerekli tedavi alamadigi; hastaliklarinin tasidigi risk faktörleri hakkinda gerek kullanilan dilin farkliligi nedeniyle iletisim eksikligi; gerek egitim seviyesi yetersizligi nedeniyle yeterince bilgi sahibi olamadigi ve sonuçta yüksek hastalik ve ölüm oranlarina yol açabilecegi gözlemlenmistir. Van’da yapilan bir çalismada birden çok dogum yapan kansizligi olan hastalarin yüzde 70’den fazlasinin okuma yazma bilmedigi tespit edilmistir. Kayseri’de yapilan bir baska çalismada Suriyeli genç kadinlarin ve yasli erkeklerin derin ve yogun Vitamin B12 eksikliginin oldugu tespit edilmistir. Bin 500 hastanin tarandigi genis çapli geriye dönük çalismada Suriyeli mültecilerin en sik görülen kanserlerin basinda lösemi, lenfoma ve miyelom oldugu; düzenli takip ve tedavi olamadiklari için tedavi yanitlarinin daha kötü oldugu saptanmistir. Bu konuda, global isbirligi ve yeni planlamalarin kaçinilmaz oldugu; göçmen saglik stratejileri çerçevesinde hematolojik hastaliklarin üzerinde yogunlasilmasi gerekliligi açiktir" dedi.



"Deprem hematolojiyi etkiledi"

6 Subat depremlerinde çok sayida hastane ve saglik birimini tahrip olduguna, çok sayida saglik personelinin ölümüne ve yaralanmasina yol açtigini aktaran Andiç, "Bu baglamda bölgedeki hematoloji ve onkoloji merkezleri hasara ugradi. Bu bölgede çalisan birçok doktor, hemsire ve yardimci saglik personeli öldü. Üstelik pek çok kisi evlerini, ailelerini, arkadaslarini ve sevdiklerini kaybetti. Depremlerde ölen hasta sayisi bilinmiyor. Bölgedeki hematoloji ve onkoloji merkezleri depremin hemen ardindan faaliyetlerini durdurarak hasar ve kayiplarin degerlendirilmesi için diger birimlerle iletisime geçti. Deprem bölgesindeki ve ülke genelindeki merkezler, hastalarin tedavisinin aksamamasi için etkilenen merkezlerine lojistik ve tibbi destek sagladi. Bu merkezlerdeki hastalar, isbirlikçi bir ag araciligiyla ülke çapindaki diger bölümlere nakledildi. Türk vatandaslarinin laboratuv ar sonuçlari, ameliyat ve patoloji raporlari ile radyolojik görüntüler dahil tüm bireysel saglik verilerinin saklandigi Türkiye’nin merkezi çevrimiçi veri tabani E-Nabiz, tedavi planlarinin yeniden olusturulmasinda ve tedavi sürdürülmesinde büyük katki sagladi. Deprem bölgesindeki hematoloji ve onkoloji hastalarina hizmet için diger bölgelerde hizmet eden çocuk hematoloji ve onkoloji personelinden bir gönüllü listesi hazirlandi. Birçok saglik kurulusunun hasta dosyalarinin ve bilgisayar altyapisinin tamamen silindigi böylesine büyük bir yikim durumunda, bireylerin merkezilestirilmis bir çevrimiçi saglik veri tabani hayat kurtaricidir. Bu baglamda, Türkiye’nin e-Nabiz sistemi, hastalarin sevk edildigi merkezlerde hastalarin tedavisinin devaminda büyük katki sagladi" diye konustu.



"Depremde kan temininin önemi"

Depremde kan ve kan ürünlerinin temininin önemli olduguna deginen Andiç, "Her saglik kurulusunun afet plani olmali ve çalisan personel buna hakim olmalidir. 3-7 günlük kritik stok seviyesinde kan ürünü elde bulundurulmalidir. Kan bankaciligi hizmeti sunan kuruluslarin beklenmedik ve olagan disi durumla karsilasildiginda verdikleri hizmetin kesintiye ugramamasi ve yasanabilecek olumsuzluklarin en asgariye indirilmesi için kendi olanak ve imkanlari ölçüsünde tavsiye edilen uygulamalara iliskin gerekli planlamalarini yaparak hazirlikli olmalari gerekir" ifadelerine yer verdi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile