Türk Tohumcular Birliği'nden Yök Başkanı Özcan İle Ato Başkanı Aygün'e Tepki

Türkiye Tohumcular Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Hakkı Şafak Ses, tohum konusunda yapılan konuşmalara tepki göstererek, "YÖK Başkanı çıkıp konuşuyor

Türkiye Tohumcular Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Hakkı Şafak Ses, tohum konusunda yapılan konuşmalara tepki göstererek, "YÖK Başkanı çıkıp konuşuyor. Bütün konuşması baştan aşağı yanlış" dedi.
Türkiye'nin tohumda dışa bağımlılığıyla ilgili açıklama yapan ATO Başkanı Sinan Aygün'e cevap veren Ses, "Tohum ithalatı tarımsal ithalatın yüzde 2'si, toplam ithalatın ise binde 1'idir. Öte yandan oyuncak, oyun ve spor malzemeleri aksam ve parçaları ithalatına 8 yılda 2 milyar dolar, yine aynı dönemde seramik mamullerine ise 2 milyar dolar ödenmiştir. Yani tohum ithalatına 8 yılda ödenen paranın yaklaşık 5 katı oyuncak ve seramiğe ödenmiştir" dedi.
Konuyla ilgili Dedeman Otel'de basın toplantısı düzenleyen Ses, Türkiye'de tohumun tanımını bilmeyen, tohum veya tohumculukla uzaktan yakından ilgisi olmayan, bırakın geliştirmeyi, bir gram tohum yetiştirmemiş, bu alanda kuruş yatırım yapmamış kişiler veya kurumların yaptıkları açıklamaların Türkiye tohumculuğu hakkında olumsuz bir imaj oluşturduğunu ifade etti. Tohumun bir toplumun gıda güvencesinin olmazsa olmazı ve başlı başına bir teknoloji olduğunu kaydeden Ses, "Bu teknolojinin geliştirilmesi için
bir çok bilim dalı bilinmek ve kullanılmak zorundadır. Tohumla ilgili konuşacaklar en azından tohumun tanımını bilmelidir. Türkiye Tohumculuğu hakkında verilen bilgiler ya yanlış, ya eksik, ya da yarım yamalak ifadelerle yanıltmaya yönelik olarak, gündeme gelmek ve gündem değiştirmek gibi amaçlara hizmet etmektedir. Birçok ilgisiz kişiden gelen bilgisiz açıklamalara en son 21 Kasım'da basında yer alan Ankara Ticaret Odası'nın Raporu ve Sayın Sinan Aygün'ün bu rapor üzerinde yaptığı konuşmalar tuz biber
olmuştur" dedi.
Hızla büyümekte olan Türkiye'nin tohumculuk sektöründeki gelişmeleri görmezden gelerek, yeterince ciddi inceleme yapmadan, varını yoğunu bu sektöre adamış tohumcuların, 'hamasete dayalı siyaset yapma' algısı uğruna ekmeğiyle oynanmasını kendilerine saygısızlık olarak gördüklerini belirten Ses, "Toplam bitkisel üretimimiz 1926 yılında 10 milyon ton civarında iken bugün itibariyle 135 milyon tonu aşmaktadır. Tarımsal üretimin GSMH içindeki payı 58 Milyar Doları, ticaret hacmi 24 Milyar Doları geçmektedir.
Bu başarılara tohumla ulaşılmaktadır. Ülkemizde tohumculuk 1985 yılında özel sektöre açılmıştır. 1985'den bu güne kadar 380 tohumculuk şirketi kurulmuş ve bunlardan 150 tanesi de tohum ıslahı çalışmalarına başlamıştır. Tüm bunları görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak, sadece tohumculuk sektörüne gönül ve emek verenlere değil, bunları yapanların kendileri dahil tüm Türk Milletine yapılan bir haksızlıktır. Böyle davrananların başta tohumcular olmak üzere Türk Milletine özür borçları vardır" dedi.
ATO Başkanı Sinan Aygün'ün tohumda dışa mı bağımlılık ile ilgili açıklamalarını değerlendiren Ses, "Tüm bu çabaların sonucunda gelinen noktada işte resmi rakamlar: 2003 yılında 172 bin 400 ton tohumluk üretilmiş, bunun 16 bin tonu ihraç edilerek 21,4 Milyon Dolar gelir elde edilmiş, aynı yıl 16 bin 300 ton tohum ithal edilerek 71,3 Milyon Dolar ödenmiştir. 2009 yılına gelindiğinde üretim yüzde yüzden fazla artarak 385 bin tona ulaşmış, bunun 21.816 tonu ihraç edilerek 70,7 Milyon Dolar gelir elde
edilmiş, buna karşılık 30 bin 267 ton tohum ithalatına da 158,4 Milyon Dolar ödenmiştir. İthalatın toplam tohumluk üretimindeki payı 2003'de yüzde 9'dan 2009'da yüzde 7,9'a gerilemiştir. Yani, en kötü yılda bile toplam tohumluk tedarikinin yüzde 90'dan fazlası yerli üretimle sağlanmıştır. Şimdi vicdan sahibi insanlara soruyorum. Bu oran dışa bağımlılık mıdır? Üzerinde en çok spekülasyon yapılan domates tohumluğuna baktığımızda, 2009 yılı itibariyle piyasada dağıtılan ve serada kullanılan hibrit domates
tohumluğu miktarının yaklaşık yüzde 35'i yerli şirketler tarafından geliştirilen yerli çeşitlerle karşılanır hale gelmiştir. Açık tarlada yetiştirilen domates tohumluğunun ise yüzde 60'a yakını yerli firmalar tarafından üretilen yerli çeşitlerle karşılanmaktadır. Biberde yüzde 80'den fazlası, hıyarda yüzde 55'den fazlası yerli çeşitlerle karşılanmaktadır" dedi.
Ayaş-Beypazarı-Nallıhan-Çubuk-Yenikent ilçeleri bölgesinde yetiştirilen domateslerin tohumlarının tamamının ithal olduğunun ise aslı olmayan, temelsiz bir iddia olduğunu vurgulayan Ses, "Bu bölge için yerli firmalarımız tarafından geliştirilen çeşitlerin (BT236- Marmara - Y67 - Alsancak çeşitleri) pazar payı yüzde 70 seviyelerindedir. Bu fedakar insanların karşılıksız gayretlerini görmezden gelen zihniyetin şu rakamlara da bir bakmalarını da öneririm: 2010 yılının ilk 10 aylık döneminde, toplam ithalat
130,5 Milyar Dolar, tarım ürünleri ithalatı 8,3 Milyar Dolar, tohum ithalatı 150 Milyon Dolar olmuştur. Tohum ithalatı tarımsal ithalatın yüzde 2'si, toplam ithalatın ise binde 1'idir. Öte yandan oyuncak, oyun ve spor malzemeleri aksam ve parçaları ithalatına 8 yılda 2 Milyar Dolar, yine aynı dönemde seramik mamullerine ise 2 Milyar Dolar ödenmiştir. Yani tohum ithalatına 8 yılda ödenen paranın yaklaşık 5 katı oyuncak ve seramiğe ödenmiştir. Dünya tohumculuğunda söz sahibi olan ABD tohumluk ihracatı 1,2
Milyar Dolar, ithalatlı 747 Milyon Dolar, Hollanda tohumluk ihracatı 1,3 Milyar Dolar, ithalatlı 592 Milyon Dolar ve Fransa tohumluk ihracatı 1,2 Milyar Dolar, ithalatlı 697 Milyon Dolardır" dedi.
Tohumculuk sektöründe yakalanan başarıda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı aracılığı ile hükümet tarafından kullandırılan desteklerin payının büyük olduğunu belirten Ses, "Yerli tohumculuğun gelişmesi için özelAhumculuk 1985 yılında öze sektör fedakarca yatırım yaparak katkısını artırırken, Bakanlık son beş yılda çitçilerimize 155,5 Milyon TL sertifikalı tohum kullanım desteği, 203,6 Milyon TL sertifikalı fide ve fidan kullanım desteği, son iki yılda ise tohum üreten firmalara 28 Milyon TL sertifikalı tohum
üretim desteği ödemesi yapmıştır. Desteklerin gerçek hedefi sadece Türk Tohum Sanayiinde yer alan firma ve kuruluşları desteklemenin ötesinde, çiftçimizin alın teri, emek ve sermayesinin karşılığında verimi ve piyasa değeri yüksek, sertifikalı, uluslar arası pazarda müşteri bulabilme özelliklerinde ürünlerin yetişmesini sağlamak, halkımıza kaliteli sağlıklı ve güvenli gıdanın sunulmasına giden yolu açmaktır" dedi.
Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandıran Ses, "GDO konusunda masaya domates, biber, patlıcan ve salatalık koyup konuşmak doğru olmaz. Böyle bir cehalet olmaz. Herkes kendi reytingini artırmak için bizim sebzelerimizi meze ediyor. Herkes pazardan manavdan ürke ürke domates, biber, patlıcan almaya başladı. İnsanımız zaten et yemiyor, süt içmiyor, bir de sebze yemezse vitaminsiz kalıp hasta olacak" dedi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın Türkiye'ye ABD ve İsrail'den domates ve buğday tohumu ithal edildiğini yönündeki açıklamasını hatırlatan Ses, "YÖK Başkanı çıkıp konuşuyor. Bütün konuşması baştan aşağı yanlış. Bu konuyu konuşanların ilgililerle bir araya gelip ne yapılması gerektiğine yönelik bir faaliyeti yok. Tohum sektörüyle ilgili konuşanlar öncelikle bu sektörde ne yapılabileceğini ortaya koymalıdır" dedi.
GDO'nun sebzelerle alakası olmadığını, bunun sadece pamuk, soya, kanola ile mısırda bulunduğu ve bunların ithalatının ise yasaklandığını belirten Ses, "Tohum konusunda yapılan açıklamalara ikazın ötesinde hakkımız ve ticaretimize zarar verdiği noktasında tazminat davası açacağız. Herkes tohum konusunu ağzına alırken, buna dikkat etsin" dedi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile