Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, Hsyk Kanunu Önerisini Değerlendirdi
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, hükümetin HSYK Kanunu önerisine ilişkin olarak, “Biz Adalet Bakanı HSYK’dan ayrılsın derken, HSYK’nın tek yetkili isminin Adalet Bakanı haline getirilmesini kabul etmemiz, doğru olduğunu söylememiz mümkün değil” dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, TBMM’de TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüştükten sonra gazetecilere açıklama yaptı. Soruları da cevaplayan Feyzioğlu, temaslarının özünün adil yargılama, hukuki güvenlik hakkını tesis etmek olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve TBMM Başkanı Çiçek ile görüştüklerini, bugün de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile görüşeceklerini söyledi.
Hazırladıkları taslağı resmi bir yazıyla Adalet Bakanlığı’na göndereceklerini kaydeden Feyzioğlu, “Türkiye Barolar Birliği’nin taslaklar hazırlama, önerilerde bulunma yasal görevi ve yetkisi vardır. Bu çerçevede üzerimize düşeni yapacağız” ifadelerini kullandı.
Feyzioğlu, iktidarın eleştirilerine ve kendisinin şov yaptığı açıklamalarına yönelik olarak, “Eğer böyle olsaydı sadece bir kesimin, birinin hoşuna gidecek cümleleri sarf eder ve tüm yurttaşlarımız için adil yargılama istiyoruz diyoruz ve üstüne basa basa konuşmazdık. Elbette bir öneri hazırladık, elbette bu önerimizi kamuoyuna anlatma görevimiz vardır. İktidar partisi sözcüsünü dinledim. Tamamen yanlış anlamaya dayalı bir takım ifadeler sarf edildi. Kırıcı ifadelerdir. Türkiye’de siyaset olmaması gerektiği şekilde sert bir üslupla yürümekte. Bizim üslubumuz sert değil, bizim üslubumuz yapıcı ama hiçbir zaman söylememiz gerekeni sakınmadan, saygılı bir üslupla konuşuyoruz. Açıklamaları yadırgadık” şeklinde konuştu.
Yolsuzluk soruşturmasının gölgelendiği yönündeki eleştirilere yönelik olarak Feyzioğlu, üzerlerine düşeni yapan bir kurum olduklarını ifade ederek, “Bu soruşturmayı gündemden düşürmeme görevi bizim olduğu kadar tüm sivil toplum örgütlerinindir. Bu husus siyasi partilerindir. Yargının bir siyasi hesaplaşma arenasına döndürülmesini, siyasetin merkezinde tutulmasını istemiyoruz” diye konuştu.
Feyzioğlu şunları kaydetti:
“Türkiye’nin gündeminde yolsuzluk soruşturması olduğu kadar daimi gündeminde hukuk devletinin tesis edilmesi, yargıya güvenin yeniden sağlanması, demokrasinin korunması da vardır. Dolayısıyla Türkiye Barolar Birliği Başkanını hedef alan bir takım açıklamalar Türkiye’nin gündemini değiştirmeye yöneliktir veya bu sonucu doğurmaya elverişlidir. O yüzden bizi hedef almaktan vazgeçerlerse, sanıyorum Türkiye’nin gerçek gündemi konusunda yapıcı, üretici çalışmalar gerçekleştirilir.”
Feyzioğlu, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin önerilerine yönelik yanlış bilgilendirilerek açıklama yaptığını belirterek, “Eğer randevuyu iptal etmeselerdi, kendilerine ayrıntılı şekilde doğru bilgilendirme yapma imkanı bulacaktık. Bizim önerimizin hiçbir yerinde asla af yoktur, af anlamına gelecek veya fiili af sonucu doğuracak hiçbir düzenleme önerisinde bulunmadık” şeklinde konuştu.
Temmuz 2012 tarihini milat olarak kabul ettiklerini söyleyen Feyzioğlu, “Temmuz 2012’de bu parlamento özel yetkili mahkemeleri anti demokratik olduğu gerekçesiyle kaldırılması yönünde kanun çıkardı. Temmuz 2012’de çıkarılan kanuna geçici 2. madde ilave edilmiş olmasaydı, bugün konuştuğumuz birçok yargılama, konuşmadığımız yurttaşların ocağına zarar vermiş pek çok yargılama adil bir şekilde yapılabilecekti. Irkçı bir terör örgütü olan PKK’nın elebaşının affıyla ilişkilendirmek son derece yanlıştır. Bizim bu konudaki tavrımız bellidir, Anayasa’nın ilk 3 maddesine bağlılığımız sarsılmazdır. 14 sene önce yargılanmış, yargılanma sonucu kesinleşmiş, sadece iç hukuk yolları değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolu da denenerek bitmiş olan bir yargılamaya ilişkin yeniden yargılama ihtimalini gündeme getirecek bir önerimiz yoktur” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanlığı’na adaylığı konusunda ise Feyzioğlu, “Bizim burada yapmaya çalıştığımız şey, ‘Gelin bu yargıyı, siyasetin elinden kurtaralım’ demek, el birliği ile yapalım. Burada öküz altında buzağı aramaya gerek yok” dedi.
TBMM Başkanı Çiçek ile görüşmesine yönelik soru üzerine Feyzioğlu, Çiçek’in siyaset mekanizmasının sağlıklı şekilde işlemesini umut ettiğini söylediğini ifade etti.
Feyzioğlu, hazırladıkları tasarı ile ilgili olarak yapılan eleştirilere de cevap verdi. Feyzioğlu, “Niçin hayal? Son derece ayakları yere basan maddeler. Geçici 2. maddenin varlığı yanlıştır, kaldırılsın. Dolayısıyla özel yetkili mahkemelerin kapatılması lazım. Geçici 2. maddenin yanlışlığı sebebiyle sebebiyet verilmiş olan meşruiyet sorununun çözülmesi lazım. Olağanüstü yanlışlıkların yasama yoluyla düzeltilmesi gerekir. Bu sayede yasama iradesiyle yargılamanın yenilenmesi ihdas edilsin yazılsın diyip, yeniden yargılama yapılsın. Bunun hayali bir tarafı yok. Yargılama ilkelerini ihlal etmiş olan devam etmesi durumunda, yeniden yargılamanın bu mahkemelere yaptırılması durumunda farklı bir karar verileceğini düşünmektir” ifadelerini kullandı.
Yargılamaların genel mahkemelere aktarılmasını önerdiklerini aktaran Feyzioğlu, “Yeni hakim ve savcıların yeniden yargılama sürecinde görev almasını zorunlu tutan madde yazıyoruz” ifadelerini kullandı.
Feyzioğlu, şunları kaydetti:
“Tutuklama zorunluluğu şeklinde sonuç doğuran katalog suç maddesinin de kaldırılmasını öneriyoruz. Tutuklamada katalog suç kaldırılınca keyfi tutukluk ve hükümler sebebiyle Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce veya Anayasa Mahkemesi tazminata mahkum olması durumunda ödenen tazminatın hakimlere rücu edilmesi kanun hükmü geldiğinde, Türkiye hiç kuşkusuz insan hakları noktasında yargıda büyük sıçrama yapacaktır. Türkiye’de yargının siyasetin malzemesi olmaktan çıkarılması lazım. 12 binin üzerinde hakim ve savcımız var. Bu hakim ve savcıların siyaset tartışmasının ortasına atılması yanlıştır” şeklinde konuştu.
HSYK düzenlemesi ile ilgili olarak Feyzioğlu, bu akşam önerilerini vereceklerini ve yarın önerilerini kamuoyu ile paylaşacaklarını açıkladı.
Feyzioğlu, “Biz Adalet Bakanı HSYK’dan ayrılsın derken, HSYK’nın tek yetkili isminin Adalet Bakanı haline getirilmesini kabul etmemiz, doğru olduğunu söylememiz mümkün değil” ifadesini kullandı