Türkiye hem ithalat hem de ihracatta dünya ortalamasının altında kalmıştır" dedi.
Konya Bilişim Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, Mayıs ayının ilk haftasında kutlanan “Bilişim Haftası” dolayısıyla Konya Ticaret Odası’nda düzenlediği basın toplantısında, yapılan araştırmalarda bilişim haftasının birkaç üniversite ve baz okullarda yapılan etkinlikler dışında önemli bir etkinliğe rastlanmayan bir hafta olduğuna dikkat çekti.
Sanayi devrimi öncesinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kişi başına milli gelir rakamlarının büyük ölçüde aynı olduğunu kaydeden Öztürk, “En zengin ülke ile en fakir ülke arasında kişi başı milli gelir farkı 1,5-2 kat arasında değişmektedir. Buna karşılık sanayi devriminin başlamasıyla birlikte her iki grup arasındaki gelir farkının ciddi anlamda açıldığını ve ‘az gelişmiş’ ve ‘çok gelişmiş’ ülkeler diye tanımlanan iki grup arasındaki farkın birkaç yüz kata ulaştığını görmekteyiz. Sanayi toplumundan bilişim toplumuna dönüşmekte olan gelişmiş ülkelerdeki eğilimler değerlendirildiğinde, çok yakın gelecekte tüm iş kollarında bilişim sektörü payının yüzde 65-75 oranında olacağı tahmin edilmektedir” dedi.
"TÜRKİYE İTHALAT VE İHRACATTA DÜNYA ORTALAMASININ ALTINDA"
OECD raporuna göre 2023’te dünyada bir numaralı ülkenin Çin olduğunu ifade eden Öztürk, “Genel olarak Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) ürünleri ithalat ve ihracat verilerine göre Çin, ABD, Japonya, Singapur, Almanya ve Güney Kore, BİT bakımından önemli ülkelerdir. 460 milyar dolar ile en çok ihracatı gerçekleştiren Çin’i ABD, Hong Kong ve Japonya takip etmektedir. İthalatta ise ABD birinci sırada yer alırken, Çin ikinci Singapur üçüncü sırada yer almaktadır. Dünya’da 2012’de bilişim teknolojileri ürün ve servis harcamaları toplamı 3,7 trilyon dolardır. Türkiye’de 2012 yılında Bilişim Teknolojileri (BT) pazarının 30 milyar dolar büyüklüğe ulaşmıştır. Bunun yüzde 23’ünün yazılım, yüzde 43’ünün donanım ve yüzde 34’ünün BT servisleri şeklindedir. BT sektörünün dünya ticaretindeki payı yüzde 14 iken, Türkiye’de bu oranın yüzde 3 civarında olduğu görünüyor. Türkiye hem ithalat hem de ihracatta dünya ortalamasının altında kalmıştır. Sektör büyüklüğünün ithalata dayalı pazar büyüklüğü olarak ifade edilmesi yerine üretim ve ihracat rakamları ile ifade edilmesi ulaşmamız gereken noktanın anlaşılması açısından etkili olacaktır” diye konuştu.
“FACEBOOK KULLANIMINDA DÜNYA DÖRDÜNCÜSÜYÜZ”
Dünya’da facebook kullanıcısı sayısının Ekim 2012 itibariyle bir milyarı aştığına dikkat çeken Öztürk, “En çok facebook kullanıcısı 156 milyon ile ABD. Onun ardından 43 milyon ile Endonezya ve Hindistan geliyor. Türkiye 31 milyonu aşan üyesiyle dördüncü sırada yer alıyor.Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre de 138 ülke içinde ağ alt yapısı hazırlığı yönünden 52., bilgi teknolojilerini inovasyon amaçlı kullanımı yönünden de 73. sıradayız. 2010 yılında Talim Terbiye Kurulu kararı ile okullarda zorunlu ders olan bilişim dersleri de seçmeli derse dönüştürülmüştür. Genç nüfusumuz okullarda bilişim araçlarından nasıl yararlanacağını, nasıl üretime yönelik kullanacağını öğrenmekten mahrum durumdadır. Çocuklarımız ve gençlerimiz bilişim araçlarını genellikle oyun eğlence ve zaman geçirme aracı olarak görmektedir. Yabancı yatırımlar üretim ve istihdamı artırmaktan ziyade pazar amaçlı olarak ülkemize girdiğinden yerel işletmeleri sıkıntıya düşürmekte ve yerel işletmelerin yok olmasına neden olmaktadır. Bilişim eğitimi alanında faaliyet gösteren özel sektör kuruluşları da kamu kurumları ile rekabet yapmak zorunda kaldığından varlıklarını sürdürmekte güçlük çekmekte ve gelişen teknolojiyi takip ederek aktarma misyonunu yerine getirememektedir” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’NİN BİLİŞİME ODAKLANMAK GEREKİYOR”
Türkiye’nin önünde gitmesi gereken çok mesafenin olduğunu vurgulayan Öztürk, “Ülke olarak 2023 hedeflerine ulaşmak adına mutlaka bilişime odaklanmamız gerekiyor. Geleceğe dair yapılan her türlü öngörü ve çalışma, mevcut durumdaki bilişim kullanım kapsamını önemli şekilde değiştirmediği sürece Türkiye bilişim alanında sadece tüketici ülke olarak yer almaya devam edecektir. Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alması için yılda ortalama yüzde 7-8 büyümesi gerekiyor. Bu büyüme klasik ekonomik aktörlerinin hiçbiri ile sağlanamazken sadece bilişim teknolojilerinin etkin ve verimli kullanımıyla olanaklıdır. 2023 hedeflerine erişebilmenin yöntemi öncelikle yazılım, robotik, nano teknoloji, tele tıp çözümlerin, üretim ve hizmet sunumunda kullanılmasını zorunlu kılmaktır” ifadelerini kullandı.
Ekonominin tüm kollarını etkileyen, yazılımı üretmek için en önemli girdinin akıl ve yaratıcı güç olduğunu aktaran Öztürk, “Türkiye genç bir nüfusa sahip olup yaş ortalaması 28,2’tür. Nüfusumuzun yüzde 51’i 25 yaşın altındadır. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve Gümrük Birliği üyeliği ile Avrupa, Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu pazarındaki dini, etnik ve ticari ilişkilere sahip olması da dış pazarlar için sahip olduğu avantajlardır. Türkiye bu nüfus yapısı ile jeopolitik konumunun sağladığı avantajla bilişim ve özellikle de yazılım sektöründe sıçrama yapmak için iyi bir iç potansiyele sahiptir. Bilişim sektörünün gelişebilmesi için özel sektör, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve kamu kurumları arasındaki işbirliği son derece önemli olup bu paydaşlara ve özellikle devlete önemli görevler düşmektedir. Türkiye’de bilişim sektörünün stratejik sektör olarak değerlendirilmesi ve bu bağlamda bu sektörün ihtiyaçlarına ve yapısına özel destekle teşvik enstrümanlarının geliştirilmesi gerekmektedir” dedi.
“ÖZEL SEKTÖR TEŞVİK EDİLMELİDİR”
Bilişim sektöründe ihtiyaçların ulusal kaynakları destekleyecek şekilde karşılanması halinde gerek üretim süreçlerinde gerekse üretim sonrası destek hizmetlerinde istihdam önemli ölçüde artacağını söyleyen Öztürk, “Spesifik sektör yazılımlarının geliştirilmesinin Türkiye açısından özel bir önemi vardır. Sektörün iş ve istihdam yaratma potansiyeli vardı. Bunun için ithalata dayalı yapı yerine, ülke içinde üretimi cazip hale getirmek gerekmektedir. Bu amaçla etkin kamu politikaları ile kamu alımlarının verimliliğinin ve etkinliğinin gözetilerek yurt içinde üretimi teşvik edecek şekilde kullanılması önem arz etmektedir. Nitelikli insan gücü yetiştirilmesinde meslek standartları oluşturulmalıdır. Bu konuda özel sektör teşvik edilmelidir” diye konuştu.
Öztürk, Türkiye’de bilgi ve iletişim sektöründeki 2023 yılı vizyonu ve hedefleri arasında yer alan bilişim sektörünün 160 milyar dolara ulaşması ve bulunan GSYH’deki payının yüzde 8’e çıkarılması, yazılım sektörünün öncelikli alan olarak belirlenmesi ve toplam ihracatta yazılım sektörü payının yüzde 2’ye çıkarılması hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için önerilerimiz şöyle sıraladı:
“Bilişim üreten, doğru ve verimli kullanan bilgi toplumu olmanın önemi konusunda toplumsal bilinç geliştirilmelidir. Okullarda bilgi teknolojileri dersleri zorunlu olmalı, müfredatlar bilişim araçlarının etkin şekilde ve üretime yönelik kullanılması yönünde düzenlenmelidir. Bilişim sektörü stratejik sektör olmalıdır. Devlet destekleri ve teşvikleri arttırılmalı. Yerli üretim ve girişimcilik desteklenmeli ve talepler artırılmalı, ARGE desteklerinde kriterler mikro ölçekli işletmeleri de kapsayacak şekilde genişletilmeli ve geliştirilmelidir. Bilişim sektörü yüzde 99 mikro ölçekli işletmelerden oluşmaktadır. Uygulama ARGE destekleri için 50 kişilik ARGE personeli şartından dolayı bu destelerden sektörümüzün yararlanma şansı yoktur. Oysa tarihin akışını değiştiren icat ve inovasyon 1-2 kişilik gruplar tarafından yapıldığı bilinmektedir. Mikro ölçekli bilişim firmaları inovasyona yönlendirilmeli, teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Kamu kurumlarının özel sektörü zora sokan, haksız rekabet yapmaları engellenerek özel sektörün önü açılmalıdır. Rekabetçi piyasa oluşturulmalıdır” dedi.
“KONYA BİLİŞİM KENTİ OLMAYA ADAY İL”
Tarım ağırlıklı ve yan sanayi açısından gelişmekte olan bir il olan Konya’nın 2012 URAK iller arası rekabet sıralamasında 17. sırada yer aldığını kaydeden Öztürk, “Tarım sektörünün istihdam oranlarının tüm dünyada ve ülkemizde her geçen yıl aşağılara düştüğü göz önüne alınırsa, ilerleyen yıllarda Konya’mızın önemli istihdam sorunlarıyla karşılaşacağı görülmektedir. Dolayısıyla bilişim ve ileri teknolojiye yönelik üretime yönelme görüşünün önemsenmesinde fayda vardır. Konya’mızın deprem riskinin düşüklüğü ulaşım güvenlik ve girişimci genç nüfus açısından, bilişim kenti olmaya aday bir ildir. Bilişim haftası nedeniyle okullarımız başta olmaz üzere tüm kamuoyunda bilişimin önem ve anlamının işlenmesi çocuklarımıza ve gençlerimize bilişimin üretime konusunda bilinç geliştirici yönde bilgilendirmeler yapılmasını arzu ediyor ve bilişim haftasının kutlu olmasını diliyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye Bilişim Teknolojileri Sektöründe Dünya Ortalamasının Altında
Konya Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öztürk, "Bilişim Teknolojileri sektörünün dünya ticaretindeki payı yüzde 14 iken, Türkiye’de bu oranın yüzde 3 civarında olduğu görünüyor.