Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından Prof. Dr. M. Lütfü Çakmakçı Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Hukuk Devleti ve Yargı Bağımsızlığı'' konulu konferansta konuşan Kaynak, insanoğlunun ilkel toplumlardan bu yana topluluk halinde yaşama yolunu seçtiğini söyledi. Kaynak, birlikte yaşamayla bir takım kurallar ve bu kurallara uyulmaması durumunda da yaptırımların gerekliliğinin ortaya çıktığını ifade etti.
''Hukuk devleti'' denilince akla ilk olarak devletin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun geldiğini vurgulayan Kaynak, şöyle konuştu: ''Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu, anayasamızın 2. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Hukuk devletini polis devletinden ayıran başlıca özellik, devlet görevlerinin belli hukuk kuralları içinde yürütülmesidir. Hukuk devletinde devlet, yalnız hukuku koyan bir varlık değil, koyduğu hukukla da bağlı bir varlıktır. Hukuk kuralları ile bağlı olma, hukuk devletinin olmazsa olmaz koşullarından birisidir. Ancak sadece hukuka bağlı olması, bir devleti hukuk devleti yapmaz. Hukuk devleti aynı zamanda devletin varlık nedeni olan insana saygılı devlettir.'' Kaynak, bireyi yok sayan ya da bireyleri ''başka tür bir canlı'' gibi gören yaklaşımların da hukuk devletinde ''kabul edilemez'' olduğunu belirtti.
-Türkiye'de yargı sistemi-
Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak, devlet işlemlerinin açık, anlaşılabilir, öngörülebilir, denetlenebilir olmasının, toplumun huzuru açısından gerekli olduğunu ifade etti. Devletin bir takım kurallara bağlı olmasının, hukuk devletinin gereklerinden olduğunun altını çizen Kaynak, ''Denetim ve yaptırımın gerçek ve uygulanabilir olması için gerektiğinde devleti de yargılayabilecek düzeyde bağımsız bir yargı sisteminin bulunması, hukuk devletinin bir başka olmazsa olmazıdır'' dedi. Bağımsız yargının, hukuk devletinin temeli olduğunu vurgulayan Kaynak, ''Yargı, her ne kadar seçilmişler yerine atanmışlardan oluşmuş olması yönüyle eleştirilse de yasama ve yürütmenin eylem ve işlemlerini hukuki açıdan denetleyen, kişi hak ve özgürlüklerinin teminatı olan ve onları koruyan bir organ olarak düzenlenmiştir'' diye konuştu.
Yargı denetiminin sağlıklı şekilde yapılabilmesinin, mahkemelerin her türlü etki ve baskıdan uzak karar verebilmesine bağlı olduğunun altını çizen Kaynak, şöyle devam etti: ''Yargısı bağımsız olmayan ve dolayısıyla da çeşitli etkiler altında karar veren bir ülke, hukuk devleti olarak kabul edilemez. Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi bu nedenle anayasalarda ve anayasamızda özenle korunmaya çalışılmıştır. Ülkemizdeki yargı sistemi, incelediğimiz birçok ülkeye göre daha çok bağımsızdır. Kişiler bir haksızlığa uğradığında, bu haksızlığı devlet yapmış olsa bile güvenebileceği bir bağımsız yargının varlığı, o ülkedeki insanların güvende olduğunu, hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığını gösterir.'' -Tarafsızlığın tanımı- Yargı görevini yerine getiren tarafların, yargı bağımsızlığını sağlamak için elinden gelen çabayı göstermeleri gerektiğini belirten Kaynak, yargı bağımsızlığının sağlanabilmesi için sadece hukukçuların değil, devletin tüm organlarının üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. Tarafsızlığın, hakimin baskı altında kalmadan, etkilere kapalı yargılama yapması, kişiliğinden sıyrılarak, hukuka ve vicdanına göre karar vermesi olduğunu ifade eden Kaynak, şöyle konuştu: ''Hakim, önüne gelen somut olayda her türlü etkiden uzak olabilmelidir. Yargı tarafsız olmak zorundadır. Yargı yetkisi kullananlar, kişisel olarak tarafsız olmak zorunda oldukları gibi bu tarafsızlıklarını üçüncü kişilere de objektif olarak göstermek zorundadırlar. Yargının tarafsızlığı öncelikle davanın taraflarına karşı her türlü etkiden uzak olmasını gerektirir. Hakim yargılamayı millet adına yapar, devletten ise bağımsızdır. Çünkü devlet yargılamanın tarafı olabilir.'' Konuşmasının ardından SDÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Numan Tamer, Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak'a plaket verdi ve gül ürünleri hediye etti.
''Türkiye Cumhuriyeti Hukuk Devletidir
Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunun anayasanın 2. maddesinde açıkça belirtildiğini ifade ederek, ''Hukuk devletini polis devletinden ayıran başlıca özellik, devlet görevlerinin belli hukuk kuralları içerisinde yürütülmesidir'' dedi.