Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Elmas, "Kalite Kurulu olarak dijitalleşiyoruz, üniversitelerin tüm işlemlerini dijitalleştiriyoruz. Hedefimiz dünyaya örnek olacak bir sistem kurmak. ABD'den, İngiltere'den, Almanya'dan, Fransa'dan, Orta Doğu'dan ve Malezya, Kore gibi ülkelerden ajanslarla da ortak toplantılar yapıyoruz, iş birliği ağı kuruyoruz." dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından vakfın Ankara ofisinde "Türkiye'de Eğitimin Uluslararasılaşması" konulu panel düzenlendi.
SETA Eğitim ve Sosyal Politikalar Direktörü Prof. Dr. Atilla Arkan moderatörlüğündeki panelde bir sunum gerçekleştiren Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Elmas, dünyada yaşanan değişim ve gelişmelerin yükseköğretim anlayışında da değişiklikleri beraberinde getirdiğine işaret etti.
Yükseköğretimde kalitenin önemine değinen Elmas, "Bugün dünyayı kim iyi algılar iyi okur, kendini buna göre dönüştürürse kolayca dünyayı yakalayabilir. Yoksa dünyayı ıskalar, kendi başka yere dünya başka yere gidebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Yetkinlik kazanma ve bilişim destekli bir liderliğin dünyayı yakalamada iki önemli kıstas olduğunu vurgulayan Elmas, eğitimde artık sınırların kalktığına, online eğitim aracılığıyla farklı ülkelerden platformlarla iletişim kurulabildiğine dikkati çekti.
Yükseköğretim Kalite Kurulunun yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi veren Elmas, üniversitelerin misyonları, vizyonları, stratejik amaçları ve bunların gerçekleşme oranları ile ilgili incelemeler yaptıklarını anlattı.
Elmas, "Türkiye'nin neresine bakarsanız üniversitelerimizin bugün öyle stratejileri, hedefleri, misyonları var ki MIT, Oxford, Harvard yanında yaya kalır. Burada bir sorunumuz yok. Bu noktada bizim baktığımız şey, evet sizin böyle bir misyonunuz var, bunu politikanıza nasıl uyguluyorsunuz, gözden geçiriyorsunuz, buna göre önlem alıyorsunuz. Biraz o anlamda üniversitelerimizin zayıflığı var. Bunu ileri taşıma ve birlikte bunu öne çıkarma hedefimiz var." ifadelerini kullandı.
- "Hedefimiz evrensel bir sistem kurmak"
Yükseköğretim kurumlarında kalite güvence sistemleri, eğitim öğretim programlarının nasıl tasarlandığı, eğitim kadrolarının buna uygun olup olmadığı gibi hususlara da baktıklarını belirten Elmas, uluslarasılaşmanın aracının kalite ve akreditasyon olduğunun altını çizdi.
Elmas, öğrenci değişimi için açık ve yalın bir sistem kurmanın önemine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Kalite Kurulu olarak dijitalleşiyoruz, üniversitelerin tüm işlemlerini dijitalleştiriyoruz. Hedefimiz dünyaya örnek olacak bir sistem kurmak. ABD'den, İngiltere'den, Almanya'dan, Fransa'dan, Orta Doğu'dan ve Malezya, Kore gibi ülkelerden ajanslarla da ortak toplantılar yapıyoruz, iş birliği ağı kuruyoruz. Bizim kalite ajansımızın süreçleri dünya ile kolayca adapte olabilsin istiyoruz."
Prof. Dr. Muzaffer Elmas, üniversitelerde kaliteye ilişkin sistem kurmanın önemine vurgu yaparak, kalite konusunda üniversitelerde oluşan önyargıları kırarak bu süreci sevdirmeye çalıştıklarını dile getirdi.
Elmas, "Şu ana kadar 115 üniversitenin dış değerlendirmesini tamamladık. Bu sene mayıs, hazirana kadar mezun veren üniversitelerin tamamını bitireceğiz. Sonunda üniversitelerin durumlarını gösteren raporları ortaya koyduğumuz zaman karar vericiler, herkes yararlanır diye düşünüyorum. İki hedefimiz var, hem dünyanın her yerinde konuşulan evrensel bir sistem kurmak, basit ve kullanılan, ikincisi dünyanın 40-50 senede aldığı mesafeyi Türkiye olarak 3-5 senede almak." diye konuştu.
- "Türkiye'de yükseköğretime erişim konusu bir sorun olmaktan çıkmıştır"
YÖK Uluslararası İlişkiler Daire Başkanı Doç. Dr. Bilge Kağan Özdemir de sunumunda, şu anda Türkiye'deki üniversite sayısının 206'ya, öğrenci sayısının da 8 milyona ulaştığını kaydetti.
"Üniversitelerdeki 8 milyon öğrenci rakamı bize neyi gösteriyor, birincisi Avrupa'da yükseköğretim alanında öğrenci nüfusu açısından Rusya'dan sonra en büyük ikinci ülkeyiz." ifadesini kullanan Özdemir, konuşmasına şöyle devam etti:
"İkinci olarak niceliksel olarak çok önemli bir aşamayı kat ettiğimizi gösteriyor bu rakam. Bugün Türkiye'de yükseköğretime erişim konusu bir sorun olmaktan çıkmıştır. Pek çok Avrupa ülkesinin de kat kat üzerindedir. Mesela Dünya Ekonomik Forumu'nun yayınladığı 2017-2018 raporunda Türkiye yükseköğretime erişimde 137 ülke arasında ikinci sırada."
Türkiye'deki 160 bin akademik personelin yarısının doktoraya sahip olduğunu anlatan Özdemir, "Geçen yıl ki uluslararası öğrenci sayımız 125 bin. Bu sene bu rakam 150 bin sınırına dayandı. Bu öğrencilerimiz de ağırlıklı olarak lisans eğitiminde. 125 bin öğrencinin 90 bininin lisans eğitiminde olduğunu görüyoruz. Bu yüksek lisans ve doktorada daha çok uluslararası öğrenci çekmek için politikalar geliştirmemiz gerektiğini gösteren önemli bir gösterge." şeklinde konuştu.
"Uluslararası öğrenci sayısının son 4 yıl içerisinde 48 binden 125 bine çıkmış olması Türkiye'nin uluslararası öğrenci çekmek ve uluslararası cazibe merkezi olma açısından nasıl bir yolda olduğunu gösteren güzel bir gösterge." diyen Özdemir, sunumunda uluslararasılaşmanın önemi, bu noktada Türkiye'nin elindeki fırsatlar konusunda da bilgi paylaşımında bulundu.
Panelde Boğaziçi Üniversitesinden Doç. Dr. Fatma Nevra Seggie ile panele video konferans aracılığıyla bağlanan İstanbul Üniversitesinden Dr. Hakan Ergin ise Yükseköğretimin Uluslararasılaşması Mevcut Durum ve Öneriler Raporuna ilişkin sunumlarını gerçekleştirdi.
Panel, sunumların ardından soru cevap bölümüyle devam etti.
'Türkiye'de Eğitimin Uluslararasılaşması' Paneli
Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Elmas: 'Kalite Kurulu olarak dijitalleşiyoruz, üniversitelerin tüm işlemlerini dijitalleştiriyoruz. Hedefimiz dünyaya örnek olacak bir sistem kurmak. ABD'den, İngiltere'den, Almanya'dan, Fransa'dan, Orta Doğu'dan ve Malezya, Kore gibi ülkelerden ajanslarla da ortak toplantılar yapıyoruz, iş birliği ağı kuruyoruz' YÖK Uluslararası İlişkiler Daire Başkanı Doç. Dr. Bilge Kağan Özdemir: 'Avrupa'da yükseköğretim alanında öğrenci nüfusu açısından Rusya'dan sonra en büyük ikinci ülkeyiz. Bugün Türkiye'de yükseköğretime erişim konusu bir sorun olmaktan çıkmıştır. Pek çok Avrupa ülkesinin de kat kat üzerindedir'