“Türkiye’Den Bulgaristan’A Döndüğümde Avrupa’Yı Terk Ettiğimi Sandım”

Bulgar Sosyolog Doç. İvo Hristov, ciddi bir hedef peşinde olan Türkiye‘nin kendi gücünden emin bir devlet olduğunu, bu gelişmenin toplumda da hissedildiğini söyledi. Yaklaşık 3 ay boyunca İstanbul’da bulunan Hristov, ayaklarının üstüne sağlam bir biçimde basan, geleceğe gayet emin bakışlarla bakan sağlam bir toplum gördüğünü aktarıyor.

Bulgar Sosyolog Doç. İvo Hristov, ciddi bir hedef peşinde olan Türkiye‘nin kendi gücünden emin bir devlet olduğunu, bu gelişmenin toplumda da hissedildiğini söyledi. Yaklaşık 3 ay boyunca İstanbul’da bulunan Hristov, ayaklarının üstüne sağlam bir biçimde basan, geleceğe gayet emin bakışlarla bakan sağlam bir toplum gördüğünü aktarıyor.

Doç. Hristov’a göre Bulgarların, Türklere karşı takındıkları büyüklük taslayan, aşağılayıcı tavır esassız ve bu yüzden de birçok Bulgar, Türkiye’yi ziyaret edince sarsıntı yaşıyor. Orada Bulgarlar, üzülerek Bulgaristan’ı birçok konuda sollayan bir ülke görüyor. Doç. Hristov, “Tek bir cümleyle ifade edebilirim: Şu anda Bulgaristan ne değilse, Türkiye işte odur.” diyor.

Doç. İvo Hristov: “Türkiye’den Bulgaristan’a döndüğümde, Avrupa’yı terk edip Asya’ya döndüğümü zannettim. Bulgaristan’ın hava alanına indiğinde insanın gördüğü şeyler göze hiç de sıcak gelmiyor.” diyor. Bulgar sosyolog, İstanbul için ise ‘dünyanın içinde ayrı bir dünya’ ifadelerini kullanıyor.

Üç ay Türkiye’de kalan Doç. Hristov, “Türkiye’de bulunduğum sürenin ortalarına doğru sanki İstanbul’da doğmuşum gibi bir duyguya kapıldım. Çünkü en azından benim için, bir kültür engeli yoktu. Çoğu kez kültür ve duygu bakımından İstanbul, yaşama fırsatımın olduğu Viyana’dan ya da Almanya’dan bana daha yakın geldi. Dolayısıyla, birtakım duygusal bağ var.” ifadelerini kullanıyor.

Bulgaristan’da artık ortadan kalkan bazı insanı değerleri Türkiye’de gördüğünü ifade eden Hristov, “Bu, iyi arkadaşlık ve sözünde durma konusunda bir Osmanlı ahlakı ve dürüstlüğüdür. Bizim göçmenlerimiz bana, hatta Türk kültüründe geçen yüzyıla ait “Bulgar gibi sözünde durma” deyiminin olduğunu söylediler.” şeklinde konuşuyor.

Hristov’a göre, Türkiye’nin önünde duran en büyük mesele, İslam geleneği ile Batılı değerleri kullanarak özgün bir sentez yapabilmesi. Eğer Türkiye, bunu yapmayı başarabilirse bir model haline gelebilir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında, Anadolu kökenli yeni orta sınıfı oluşturan Türklerin durması, Doç. Hristov’un ilgisini çekmiş. Bulgar sosyologa göre Erdoğan’ın başarısı, kendi olmak isteyen söz konusu yeni orta sınıf Türklerin çıkarlarını temsil etmesinden ileri geliyor: Aynı zamanda hem modern olmak hem de Türklerin anladığı manada geleneğe bağlı kalmak. Hristov, “Önemli olan diğer bir husus ise Türklerin, Batı dünyasının müstemlekesi olmayan tek İslam devleti olmasıdır ve müstemleke mentalitesi, aşağılık duygusu vb. taşımamalarıdır. Türkiye, 21. yy’da kendisine gayet ilginç bir rol garantisi veren ve birkaç ön koşuldan oluşan mükemmel bir senteze sahiptir.” diyor.

Doç. İvo Hristov, Türkiye’de dini, Türk toplumunun kalkınmasını hızlandıran bir sebep olarak nitelendiriyor. Bulgar sosyolog, şu ifadeleri kullanıyor: “Anadolu’nun ekonomik kalkınmasının temelinde ekonomik, sosyal, eğitimde yardımlaşma gibi tamamen dini işlevleri bulunan dini kuruluşlar ağı yatmaktadır. İnsanlar, bu kuruluşlarda gönüllü çalışıyor, onları hiç kimse buna zorlamıyor onlar, kendilerine yardım edileceğine dair daimi bir inanç taşıyorlar, yalnız kalmayacaklarını biliyorlar, arkalarında kendilerine yardım edecek ekonomik, finansal, kurumsal bir unsurun durduğunu hissediyorlar. Türkiye’de, İslam toplumu belli başlı çerçevelerde tutmak için, toplumun tümüyle organize olması ve bir araya gelmesi için, son derece olumlu bir rol oynuyor.”



Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile