Nevşehir Üniversitesi ve Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi iş birliği ile düzenlenen 1. Ulusal Zooloji Kongresi’ne katılan Prof. Dr. Ali Demirsoy, yıllardan beri ülke genelinde hayvan ve bitkilerle ilgili bilimsel alanda çalışma yapan bilim adamlarının kürsüye her çıkışlarında dünyanın en zengin biyolojik çeşitliliğine sahip bir ülkesinde yaşıyor olmanın sevincini ifade etmelerine karşın, bilimsel ölçekte bu alanda etkin çabaların yürütülememesinden yakındı.
Demirsoy, “Biz bilim adamları kürsüye çıktığımızda hep şu cümle başlarız; ‘Biz, dünyanın zengin biyolojik çeşitliliğine sahip ülkesinde yaşıyoruz.’ Bugün ülkemizde yaklaşık 10 bine yakın bitki türü var, bir rakama göre 60 bin, bir rakama göre de 80 bin hayvan türü var. Bunların muhtemelen sadece 5-15 bin arasında yalnız Türkiye’de bulunan hayvan türü var ancak ne yazık ki bilimsel araştırmalara Türkiye çok geç başladığı için biz tam bir liste veremiyoruz ve çok büyük bir olasılıkla geçmişte çevre tahribatı, bilinçsizlikten ve avcılıktan dolayı birçok canlı türü ortadan kalkmış vaziyette. Mozaiklerden, bazı figürlerden ve fosil kayıtlarından, daha doğrusu iskelet kayıtlarından anladığımız kadarıyla bundan bin-bin 500 yıl önce Anadolu’da yaşayan insanlar bizden çok daha farklı hayvanı görmüş. Bunlar arasında Anadolu kaplanı ve Anadolu parsı ve bir sürü hayvanı sayabiliriz. Ama bugün ne yazık ki bütün canlı türleri tehlike altında, özellikle bilinçsiz yapılanma, bazı sanayi girişimleri, avcılık ve tarım alanının genişletilmesinden dolayı. Tüm bunlara bir rapor yazabilmek ve müdahil olabilmek için buradaki bilim adamlarını bir araya oturup grup oluşturmayı düşünmüştük. Zannediyorum Türkiye’nin biyolojik çeşitliliği ve hayvansal varlıkları konusunda bu kongrede alınacak kararlar, önemli nedenleri ve sonuçları ortaya çıkartacaktır” diye konuştu.
Günümüzde kuşlar ve memeliler başta olmak üzere iç su balıklarının yok olma noktasında olduğuna vurgu yapan Demirsoy, “Şu anda kuşların ve memelilerin, balıkların, özellikle de iç su balıklarının varlığının yok olması noktasında ciddi bir tehlikede olduğunu söyleyebiliriz, hatta sürüngenlerin de belirli bir bölümünün de toplama ve avcılıktan dolayı yok olma tehdidi ile karşı karşıya olduğunu ifade edebiliriz ama özellikle bazı kuşları zirai ilaç kullanımı nedeniyle göremez hale geldik. Memeli hayvanlar da buna dahil tabii. Yine de Avrupa ülkeleri ile oranlandığında özellikle halen doğal hayatımız zengin sayılabilir ama böyle giderse bir zaman sonra bu varlıkların büyük bir kısmını yitirebiliriz. Elimizde gerçekçi bir sayısal veri, sağlıklı bir araştırma yapılmadığı için yok" ifadelerini kullandı.
Demirsoy, Türkiye’de özellikle son 50 yıllık süreçte hayvan varlığının devamlılığı anlamında ciddi kayıpların yaşandığını ifade ederek, “Ülkemizde son 50 yıllık dönemde çıta, pars, Anadolu aslanı, Anadolu kaplanı yok olan türler arasında sayılabilir. Toy kuşu neredeyse tükenmek üzere. Hatay’da Aninga Rufa diye bir türümüz vardı, tükendi. Kelaynak vardı, biyolojik olarak tükendi. Özellikle sularda yaşayan bazı balık türleri tümüyle yok oldu çünkü günümüzde örneklerini bulamıyoruz. Diğer omurgasız hayvanları gelince, halk pek iyi tanımadığı ve bilimsel olarak da tam araştırılmadığı için sahillerde, turizme açılan bölgelerde ve sanayiye açılan bölgelerdeki muhtemelen omurgasız birçok hayvan varlığı yok oldu. Nitekim ben Çukurova’da 150 yıl önce verilen hayvan kayıtların yarısını bile bulamadım. Kimyasal ilaç kullanımı bunda etkin oldu. Arazi gözlemlerim içerisinde özellikle 1968-1969 yıllarında özellikle güney sahillerinde bol miktarda bulduğum canlıları 2000'li yıllarda aramama rağmen çok azını bulabildim” dedi.
'türkiye’nin Hayvan Varlığı Tehlike Altında'
Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Demirsoy, Türkiye’de hayvan varlığının ciddi bir yok olma tehdidi ile karşı karşıya olduğunu belirtti.