Bilim ve Sanat Vakfı (BİSAV) Küresel Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen, "2018'de Türk Dış Politikası" başlıklı panelde, Türkiye'nin 2018 yılındaki dış politikası, küresel ve bölgesel gelişmeler etrafında tartışıldı.
Vakfın Fatih'teki merkezinde düzenlenen panelde konuşan Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman, Türkiye'nin Transatlantik ilişkileri üzerinde durdu.
Dünyanın 2008’de ekonomi ve 2011'de güvenlik alanında başlayan bir küreselleşme krizi ile karşı karşıya olduğunu ve bunun çoklu kriz ile devam ettiğini belirten Keyman "Küresel bir türbülans içinde yaşıyoruz. Ekonomi, savaş, açlık hepsi bir arada." dedi.
Keyman, çoklu krizlerin aynı zaman da fırsatları da beraberinde getirdiğini vurgulayarak, yaşanan süreçte fırsattan ziyade krizlerin de devam edeceğini söyledi.
Küresel türbülansın yaşandığı bölgelerden birinin de Orta Doğu olduğunu dile getiren Keyman, şöyle konuştu:
"Türkiye dış politikası bağlamında aklımızda tutacağımız, hem küresel hem bölgesel türbülans temelinde, bunun tam merkezinde yer alan bir ülke. Bu küresel krize çözüm bulunamamasının nedenlerinden bir tanesi, bu süreçle 'Batı'nın krizi'. Modernite, kültürel, siyaset, demokrasi anlamında Batı'nın krizi eş zamanda yaşanıyor. Bu anlamda örneğin Transatlantik ilişkiler dediğimiz zaman o bağlamda da ciddi bir kriz yaşanıyor. Böyle olduğu için Türkiye de biraz yaşamakla birlikte 'Trump faktörü' denilen, demokrasinin zayıfladığı, milliyetçiliğin arttığı -ister göçmen düşmanlığı olsun, ister İslam düşmanlığı veya korkusu olsun-, içe kapanmanın Batı ülkelerinde yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Bu süreç sağcı, ırkçı partilerin ve liderlerin güçlenmesine yol açıyor, İkinci Dünya Savaşına giden süreçteki gibi. Yani küreselleşme türbülansa giriyor. Küresel ve bölgesel bir türbülans altındayız."
Prof. Dr. Keyman, tüm dünyada demokrasinin geri çekildiği, güvenlik ve ekonominin ön plana çıktığı ve bunun liderler tarafından götürüldüğü yeni bir evreye girildiğini söyledi.
Küresel türbülansın Orta Doğu'ya yansımasına bakıldığında önemli süreçlerin yaşandığını belirten Keyman, "Irak ve Suriye'nin çökmesi Türkiye'ye güvenlik riski olarak yansıyor. İkincisi, buralarda iç savaşla, terörle bir insan akını var ve biz buna mülteci krizi diyoruz. Üçüncüsü de burada büyük güçlerin, bu coğrafyada yaptığı hegemonya savaşı. Böyle olunca Türkiye burada transatlantik ilişkilere şüpheci yaklaşıyor. O yüzden de bazı kilit ülkelerle ittifaklar yaparak kendi güvenliğini korumaya çalışıyor. Bunlara 'esnek ittifaklar' diyorum. Küreselleşme krizi arttıkça kurumsal ittifaklardan çok esnek ittifaklar önem kazanacak diye düşünüyorum. Esnek ittifakları 2018'de gördük, 2019'da özellikle Suriye bağlamında devam edeceğini göreceğiz. ABD'nin askerlerini Suriye'den çekeceğini açıklamasından sonra Türkiye başka bir alanda ABD ile ilişki kurabilir. " ifadelerini kullandı.
- "Trump'ın askerlerini geri çekeceğini açıklaması önemli bir gelişme"
Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi Başkanı Prof. Dr. Mesut Özcan ise eski ABD Başkanı Barack Obama dönemine kadar Orta Doğu'nun geneli itibariyle ABD’nin denetiminde bulunduğunu, 2015’ten sonra Rusya'nın denge amaçlı bölgeye geldiğini ve ABD hakimiyetinin eskisi gibi güçlü olmadığını söyledi.
"Arap Baharı" sürecinin devam ettiğini, Orta Doğu'nun hala bir geçiş döneminde olduğunu belirten Özcan, "Devlet aktörleri kadar devlet altı aktörler de önemli roller oynuyor. IŞİD, Hizbullah, PKK gibi. Tüm bunlar Türkiye ve diğer ülkeler için güvenlik temelli politika uygulamayı zorunlu kılıyor." dedi.
Türkiye'yi direkt etkileyen ülkelerin Irak ve Suriye olduğunu belirten Özcan, bu iki ülkedeki karışıklığın Türkiye'ye ciddi yansımalarının bulunduğunu, bunu bertaraf etmek için Türkiye'nin zaman zaman Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı gibi güvenlik kaygısıyla bölgeye müdahaleler yaptığını vurguladı.
Türkiye'nin Suriye'de bir yapı oluşturup, bir kısım mültecinin geri dönmesini sağlamayı düşündüğünü dile getiren Özcan, ABD'nin askerlerini Suriye'den çekme kararına ilişkin ise şunları söyledi:
"Trump'ın askerlerini geri çekeceğini açıklaması önemli bir gelişme. Türkiye'nin uzun süredir (ABD'nin) PYD'ye verdiği desteği sonlandırması isteğini akılda tuttuğumuz zaman önemli bir gelişme ama Türkiye'nin isteği bence ABD'nin birdenbire çekilmesi değil, mümkün olduğunca kontrollü olması. Çünkü ABD'nin boşaltacağı alanı kimin dolduracağı önemli bir sorun. Burada tabi ki Türkiye'nin bir rolü olacak ama hızlı bir şekilde hareket edeceği bir rejim söz konusu, bir İran söz konusu. Onun için Türkiye'nin bunu anbean takip edeceği bir döneme giriyoruz."
İstanbul Şehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kadir Temiz ise Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti'nin ilişkilerini ele aldı.
'Türkiye'nin İsteği ABD'nin Birdenbire Çekilmesi Değil'
Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi Başkanı Prof. Dr. Mesut Özcan: 'Trump'ın askerlerini geri çekeceğini açıklaması önemli bir gelişme. Türkiye'nin uzun süredir (ABD'nin) PYD'ye verdiği desteği sonlandırması isteğini akılda tuttuğumuz zaman önemli bir gelişme ama Türkiye'nin isteği bence ABD'nin birdenbire çekilmesi değil, mümkün olduğunca kontrollü olması' Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman: 'Esnek ittifakları 2018'de gördük, 2019'da özellikle Suriye bağlamında devam edeceğini göreceğiz. ABD'nin askerlerini Suriye'den çekeceğini açıklamasından sonra Türkiye başka bir alanda ABD ile ilişki kurabilir'