Türkiye Sağlık Turizminden 20 Milyarlık Pay Almayı Hedefliyor
Türkiye, 200 milyar doları aşan dünya sağlık turizmi pastasından 20 milyar dolarlık pay almayı hedefliyor.
Bursa Barosu ve Sağlık Turizmi Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği "Uluslararası Sağlık Turizmi ve Hukuki Boyutu" konulu seminerde sağlık turizminin hukuki boyutları tartışıldı. Panelde Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayfer Uyanık, Bursa Barosu Sağlık Hukuku Komisyonu Başkanı ve BUSAT Başkanı Metin Yurdakul, sağlık turizminde hukuki sıkıntıları konuştu.
Doç. Dr. Ayfer Uyanık, “Sağlık turizmi yeni gelişen bir sektör. Sağlık turizminin hukuki boyutları açısından maalesef bugüne kadar köklü bir çalışma yapılmadı. Sağlık turizminin çok değişik boyutları olan hukuki sorunları olabilir. Çünkü sağlık turizminin aktörleri var, bunlar içerisinde uluslararası hastanın kendisi sağlık kuruluşları, aracı kurumlar var. Bu kişi ve kurumlar, yapmış oldukları sözleşmelerden kaynaklanan ya da gelen davranış kurallarına aykırılıktan ötürü pek çok hukuki sorunla karşı karşıya gelebilmektedirler. Bu sorunların çözümünde doğrudan doğruya Türk hukukunun uygulanması söz konusu olmayabilir. Uygulanacak hukukun araştırılması öncelikle gerekmektedir. Davaya bakan Türk hakimlerin yanlış hukuku uygulamaları durumunda bu bir temyiz sebebi olarak karşımıza çıkabilir. Sağlık turizminin hukuki açıdan doğru yönetilmesi gerekiyor. Hukukçuların bu konuya daha fazla eğilmeleri gerekiyor. Hakimlerin çözüm noktasında doğru hukuku tespit etmeleri gerekmektedir. Bu konuda bir farkındalık oluşturmak adına bu semineri gerçekleştiriyoruz” dedi.
Devlet hastanelerinde de sağlık turizmi verme arzusunda olduklarını ifade eden Yurdakul, “Bu hastanelerden sağlık hizmeti alıp da bir hukuki problemle karşılaşan uluslararası hastalar, davalarını Türkiye’de Sağlık Bakanlığı aleyhine açmak mecburiyetinde olduklarının farkında değiller. Yabancı ülkedeki bir yabancının böyle bir mecburiyeti yok. Davasını Türkiye’de açmak zorunda da değil, yabancı ülkede de davasını açabilir. Fakat yabancı ülkede idari bir dava açması söz konusu olamaz. Türkiye aleyhine açılacak davalarda, hastalar, kendi lehlerine bir mahkeme kararı alırlarsa, o kararların Türkiye’de tanınması için bazı sıkıntılarla karşılaşabilirler. Davanın uluslararası hastalar tarafından Türkiye’de açıldığı durumlarda, Türk hakimlerimiz meseleyi doğrudan doğruya Türk hukukuna göre çözüme kavuşturması bir sorun olabilir. Çünkü yanlış hukukun uygulanması söz konusu. Bir diğer sorun ise, kamu hastanelerinden sağlık hizmeti alan uluslararası hastaların karşılaştığı sorunların mutlaka Türkiye’de dava edilmesi durumunda başarı şansı olacağı anlayışı var. Halbuki sağlık turizmi hukukunu bu gerçeğe bağlı tutamayız. Hastalara davayı Türkiye’de açabilirsiniz diye emredici bir dayatma söz konusu olamaz. Hastalar kendi ülkelerinde de dava açabilirler. Yeter ki kendi ülkelerinde yetkili bir mahkeme görebilsinler” şeklinde konuştu.
BUSAT Başkanı Metin Yurdakul da, “Bugünkü toplantımızda, dünyada 200 milyar doları aşan sağlık turizminin Türkiye’deki yansımaları ve ülkemizin uluslararası sağlık turizmindeki yeri ve uluslararası sağlık turizminin hukuki boyutlarını ele alacağız. Mevzuat açısından Türkiye’de bu konuda büyük eksiklikler var. Bu husus, Türkiye’nin uluslararası sağlık turizmindeki hak ettiği yere ulaşmasına engel oluyor. Sağlık turisti ve sağlık poliçesi gibi bir çok mevzuatta çağdaş hukuka paralel düzenlemeler yapılamadığı için, sağlık turizmimiz dünyada yeterli yeri edinemedi. 200 milyar dolarlık bu pastada Türkiye 2023 vizyonunda 20 milyar dolara taliptir. Bunun için yapılması gereken alt yapı çalışmalarının en önemlisi hukuki mevzuat çalışmasıdır” dedi.