Türklerin Ahıska'dan Sürgün Edilişinin 70. Yılı

Dünya Ahıska Türkleri Birliği (DATÜB) Başkanı Ziyatdin Kasanov, Ahıskalı Türklerin dönüş sorununu çözmek için Gürcistan'ın elinde tüm imkanların bulunduğunu belirterek, "Biz milletimizin her zaman şartsız, sorgusuz ve sualsiz vatana dönüş konusunda hakkı olsun istiyoruz" dedi.

Ahıskalı Türklerin sürüldükleri topraklara dönüşlerine ilişki talep ve sorunlarını AA muhabirine değerlendiren Ziyatdin Kasanov, merkezi Ankara'da bulunan DATÜB olarak, Gürcistan'dan Ahıskalı Türklerin dönüşü için bir süre koymamasını, şart koşmamasını ve istedikleri zaman Ahıska'ya dönüşleri konusunda haklarının bulunmasını talep ettiklerini belirtti.

Aynı zamanda Kazakistan Halklar Asamblesi bünyesindeki Etno-Kültür Merkezi Başkanı olan Kasanov, Ahıskalı Türklerin bundan 70 yıl önce haksızlığa ve felakete uğradıklarını dile getirdi. Kasanov, "Türkiye-Gürcistan sınırında bulunan ata yurdundaki Türkler ve Müslümanlar, sualsiz ve sorgusuz iki saat içinde sürüldü. 1944 yılının sonunda Ahıska'nın beş ilçesinden 90 bin kişi sürülürken, bunlardan 17 bini bir ay süren tren yolculuğu sırasında yaşamını yitirdi. Cenazeler yollarda bırakıldı. Ahıskalı Türkler, aile fertlerini ve akrabalarını kaybettiler, sürüldükleri topraklarda 12 yıl boyunca sıkı kontrol altında tutuldular" hatırlatmasını yaptı.
Sovyet rejiminin bu kişileri "Türk oldukları" gerekçesiyle sürdüğünü belirten Kasanov, Gürcistan'ın Türkiye sınırında 1944 yılına kadar yaşayan Türklerin "günün birinde sınır ötesindeki Türklerle birleşirler" endişesiyle tehlike olarak görüldüğünü söyledi.

Kasanov, o dönemde aynı bölgeden birçok halkın sürüldüğünü ancak sadece Türk olan Ahıskalılara geri dönüş izni verilmediğini kaydetti.

Ahıskalıların, bugün yaşadıkları ülkelerde din, dil, örf ve adetlerini yaşattığını, emekleriyle ekmek parasını kazanan bir topluluk olduğunu vurgulayan Kasanov, "Gürcistan'ın Ahıskalı Türklerin dönüş sorununu çözmek için elinde tüm imkanları var. Biz milletimizin her zaman şartsız, sorgusuz ve sualsiz vatana dönüşleri konusunda hakkı olsun istiyoruz. Gürcistan bu konuda adımlar atıyor fakat sürekli vadeli süreler koyuyor" diye konuştu.

Kasanov, "Anne ve babalarımız sürülürken bizlere sorulmadı. Nereye gideceğimizi, nerede yaşayacağımızı, ne yiyip ve içeceğimizi sormadılar. Malımızı, mülkümüzü orada bırakarak alıp götürdüler" diyerek tepkisini dile getirdi.
Kasanov, bugün Gürcistan'ın sürgünü kendilerinin değil, Sovyet rejiminin yaptığını savunduğunu dile getirerek, Gürcistan'dan kaybolmuş hakların iadesini talep etmeye devam edeceklerini söyledi.

- Sürgündeki Türklerin vatana dönüş mücadelesi -
İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna 6 ay kala, 14 Kasım 1944'te Ahıska bölgesindeki Ahıska şehri başta olmak üzere şehre bağlı 5 ilçede 200 civarındaki köyden yaklaşık 100 bin kişi Sovyetler Birliği tarafından Orta Asya'ya sürgün edilmişti. Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'a yerleştirilen Ahıska Türkleri, yıllarca sıkı yönetim rejimi altında tutulmuş, devletin sağladığı imkanlardan yararlanmalarına izin verilmemişti. Sıkı yönetim rejiminin ardından Ahıskalılara verilen pasaportların çoğunluğunda "milliyeti" bölümünde "Azerbaycan", bir kısmında ise "Türk" yazılmıştı.
Sovyetler Birliği'nde 1957'de sıkı yönetiminin kaldırılmasının ardından Orta Asya'daki Ahıskalı Türkleri, Moskova'da çeşitli devlet binaları önünde düzenledikleri mitinglerde vatanlarına dönmek için mücadele etmişti. 1989'da Fergana Vadisi'nde çıkan olayların ardından Ahıska Türkleri, Rusya, Ukrayna ve Azerbaycan'a sığınmış, vatana dönüş mücadeleleri büyük darbe almıştı. Rusya'nın güneyine yerleştirilen Ahıskalılara uzun yıllar ikamet izni verilmemesi üzerine yıllar sonra ABD yönetimi, 2003 yılında 15 bin Ahıska Türküne göçmen statüsü vererek ülkeye almıştı.
Sovyetler Birliği'nin yıkılması ve Orta Asya'da bağımsız devletlerin kurulmasının ardından dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından onaylanan kanun doğrultusunda 150 Ahıskalı Türk aile iskanlı göçmen olarak Iğdır'a yerleştirilmişti. Daha sonra Ahıskalılar, kendi imkanlarıyla Türkiye'ye yerleşmeye başlamıştı. Başta Bursa, İstanbul, Eskişehir, İzmir, Denizli ve Antalya olmak üzere çeşitli illere yerleşen Ahıskalı Türkler, Türkiye'de karşılaştıkları sorunlara çözüm bulabilmek için sivil toplum örgütleri kurmuştu.
Ahıskalı Türklerin yaşadığı sekiz ülkeden dernek başkanları, 2008'de Ankara'da bir araya gelerek Dünya Ahıska Türkleri Birliği'ni kurmuştu. 2010 yılında resmen faaliyete başlayan birlik, Türkiye'nin desteğiyle Gürcistan ve Avrupa Konseyi yetkilileri ile bir araya gelmiş, Gürcistan hükümetinin Avrupa Konseyi'ne verdiği taahhüde sadık kalması için mücadele başlatmış ve Türklerin en azından Ahıska bölgesini ziyaret etmesinin önündeki engelleri aşmıştı.
Halen dokuz ülkede yaklaşık 500 bin Ahıskalı 70 yıldır Gürcistan'ın Ahıska bölgesine dönmeyi arzularken, yeterli kolaylıkların gösterilmemesi nedeniyle çok azı Ahıska'ya dönebildi. Yine de 2000 yılından bu yana Azerbaycan'dan gelerek Ahıska'ya yerleşen Ahıskalıların sayısının bini aştığı belirtiliyor.
Ahıska'ya ve Gürcistan'ın diğer bölgelerine yerleşenlerin birçoğu halen vatandaşlık sorunu yaşıyor. Son 10 yılda Azerbaycan ve Rusya'nın Krasnador bölgesinden gelenlerin konut krizi ile karşı karşıya kaldığı belirtiliyor. Ahıska Türkleri, evlerin kendilerine çok pahalıya satıldığından şikayet ediyor
- Avrupa Konseyi'nde Ahıska Türkleri konusu -
Gürcistan, Avrupa Konseyi'ne üye olurken Ahıska Türkleri, anavatana dönüşe dair Gürcistan'ın taahhüt vermesini Konsey'in gündemine taşıdı. Bu kapsamda özellikle 2005'te alınan iki karar dikkati çekiyor. "Gürcistan'ın yükümlülükleri ve taahhütleri üzerine" 1415 ve "Yerlerinden edilmiş Ahıska halkının durumu" başlıklı 1428 sayılı kararlar, Gürcistan'ın Avrupa Konseyi'ne üye olmadan önce taahhüt ettiği konuları yerine getirmesi gerektiğine işaret ediyor. Ayrıca bu konuda Gürcistan yönetiminin projeler hazırlamasının gerekliliği vurgulanıyor.
Gürcistan'da 2007'de dönemin Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili tarafından imzalanan ve Ahıska Türklerinin anavatana dönüşünü kapsayan kanunun yürürlüğe girmesi, sürece dair olumlu bir adım olarak değerlendirilse de somut adımların yeterince atılmamış olması, soruna somut çözüm bulunamamasına neden oldu. Nitekim Avrupa Konseyi'nin 2011'de yayınlanan "Gürcistan'ın yükümlülükleri ve taahhütleri üzerine" başlıklı raporda bu konu ele alındı ve uygulamadaki eksikliklere vurgu yapıldı.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile