Türkonfed Girişim ve İş Dünyası Zirvesi Mersin'de Yapılıyor

Türkonfed Girişim ve İş Dünyası Zirvesi Mersin'de Yapılıyor

Türk Sanayici ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Muharrem Yılmaz, pek çok farklı görüşün temsil edildiği bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu`nun oluşmasının, güçlendirilmiş bir parlamenter sistem anayasasının 2012`de hayata geçmesi yönünde umutları artırdığını söyledi.

AB`nin yeniden şekillenmesinde Türkiye`nin çok daha aktif rol almasını isteyen Yılmaz, krizlerle mücadele için vergi reformunun bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Türk Girişim ve İş Dünyası Federasyonu`nun (TÜRKONFED) 15. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi Mersin`de yapılıyor. Mersin Sanayici ve İşadamları Derneği`nin (MESİAD) ev sahipliğinde ve Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) işbirliğiyle düzenlenen zirvede, Türk iş dünyası Mersin`de bir araya geldi. Dün başlayan zirvenin ikinci gün açılışı, Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı`nda yapıldı. Zirveye Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Muharrem Yılmaz, TÜRKONFED Yönetim KuruluBaşkanı Erdem Çenesiz, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, Devlet eski bakanı Kürşad Tüzmen, TÜRKONFED`e bağlı federasyon ve derneklerin temsilcileri ile Türkiye`nin dört bir yanından gelen iş adamları katıldı. Zirvenin açılışında konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Yılmaz, TÜSİAD`ın Türkiye ve dünya gündemine ilişkin görüşlerini aktardı. TÜSİAD`ın, en önem verdiği alanlardan birinin Türkiye`nin demokratikleşmesi olduğunu belirten Yılmaz, bu anlamda yeni anayasa çalışmalarının çok önemli olduğunu vurguladı. Yılmaz, TÜSİAD olarak nasıl bir anayasa istediklerini şu cümlelerle anlattı: "Uzun süreden beri ilk defa temsil gücü yüksek bir parlamento ve pek çok farklı görüşün temsil edildiği bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu`nun oluşmuş olması, bizleri özlediğimiz, özgürlüklerin çekincesiz korunduğu, hak ve özgürlüklerin kısıtlanmadığı, kuvvetler ayrılığı dengesinin işlediği, yargının tarafsız ve bağımsız şekilde çalışmasının garanti altına alındığı, yasama organının denetleme görevini hakkıyla yapabildiği, hesap vermenin istisna değil kural olduğu, hiçbir azınlığın sesinin bastırılmadığı,seçim sisteminin insanın adalet duygusunu zedelemediği, partiler kanununun tabanın ve seçmenin sesinin duyulmasına imkan tanıdığı, güçlendirilmiş bir parlamenter sistem anayasasının 2012`de hayata geçmesi yönünde umutlandırıyor." "TÜRKİYE ÇOK DAHA AKTİF ROL ALMALI" Türkiye`nin Avrupa Birliği`nin (AB) yeniden şekillenme sürecinde çok daha aktif rol alması gerektiğini kaydeden Yılmaz, Euro krizini merkeze alarak ve konjonktürel bazı gelişmelerin yanılsaması ile AB`ye karşı yer yer gelişen yaklaşımın vizyoner bir bakış olmadığını dile getirdi. AB`yi, küreselleşme sürecinin en önemli prova evresi olarak gördüklerinin altını çizen Yılmaz, "Gerçekleşeceğine inanmamakla birlikte, AB`nin siyasi ve iktisadi başarısızlığının, bu küreselleşme süreci için büyük bir kayıpolacağını düşünüyoruz. Bu kapsamda, AB`yi sadece Türkiye`nin üye olacağı bir kulüp olarak değerlendirmenin son derece yanlış olduğuna, küreselleşmenin ciddi bir halkası olarak AB`nin sağlamlaşması ve güçlenmesi ile daha sağlıklı bir küreselleşme süreci yaşayacağımıza inanıyoruz. Türkiye`nin mevcut durumu kenardan izlemesi, büyük resmi kaçırmadan, çevresinde önemli siyasi dalgalanmaların da olduğu bir ortamda, AB`nin yeniden şekillenme sürecinde çok daha aktif rol alan, katılımcı ve yön verici birpozisyonu benimsemesi, bizlerin daha fazla görmek istediği tablodur" diye konuştu

"VERGİ REFORMU İÇİN BİR AN ÖNCE HAREKETE GEÇİLMELİ" AB ekonomilerini ve dünya ekonomisini sarsan krizden yola çıkarak Türkiye`nin krizlerle mücadele için nasıl bir yol izlemesi gerektiği yönündeki görüşünü de aktaran Yılmaz, bu noktada güçlü mali yapının ve başta vergi olmak üzere sağlıklı kamu gelirlerinin önemine işaret etti. Vergi reformu için biran önce harekete geçilmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, şunları söyledi: "Her seferinde aflar ve yeniden yapılandırmalar yoluyla kamu finansmanında istikrarı onarmamız, cari açık gibi bir soruna bağlı ithalat vergilerine güvenerek kamu maliyesinin gücünden bahsetmemiz imkansızdır. Bu durumda, geriye kalan en akılcı seçenek, bir an önce sağlıklı, sürdürülebilir vergi gelirlerine yönelmek ve bu amaçla bir vergi reformu için bir an önce harekete geçmektir. Acil bir vergi reformuna duyulan ihtiyacın diğer önemli gerekçeleri ise kayıtdışılık nedeniyle kayıtiçi kesim ve (dolaylıvergiler yoluyla) düşük gelir grupları üzerine giderek daha fazla binmeye başlayan yükün kayıtiçi kesimi büyüterek adil bir şekilde dengelenmesi başta olmak üzere, vergi sisteminin sadeleştirilmesi, vergilerin rekabeti bozucu ve ekonomik faaliyetleri saptırıcı etkilerinin en aza indirilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu genel ihtiyaçları karşılayan yeni bir vergi sisteminin, sadece krizlere karşı ekonomimizin kamu maliyesi alanını güçlendirmekle kalmayacağı, bunun ötesinde sürdürülebilir bir büyüme içinülkemiz ekonomisine çok değerli rekabetçi özellikler kazandıracağı aşikardır." "TÜRKİYE İÇİN FIRSAT ANI BUGÜNDÜR" Bugün için Türkiye`nin ekonomik dengelerinin nispi olarak iyi olduğunu, ancak gerekli mikro reformlar yapılmadığı takdirde, bu dengelerin süratle bozulabileceği ihtimalinin de gözden kaçırılmaması gerektiğine dikkat çeken Yılmaz, şöyle devam etti: "Gün gelecek AB ve ABD ekonomileri toparlanacaktır. Türkiye`yi ileride daha etkili bir ekonomik aktör haline getirecek adımların atılması için fırsat anı bugündür. Gelişmiş ekonomilerdeki sorunları, bizi etkilemeyecek gelişmeler olarak görmeyip, bir an önceyeni reformlarla ülkemiz ekonomisini daha da güçlendirmemiz gerekmektedir. AB ekonomilerinde krizi yönetmek için geçtiğimiz günlerde Brüksel`deki zirvede ortaya konulan temel ilkeleri bizim de dikkate almamız, mali disiplin ve kısa bir dönem öncesine kadar ülkemiz gündeminde yer alan mali kural gibi konuları titizlikle bir kez daha gözden geçirmemiz gerekmektedir." "EKENOMİK SUÇA EKONOMİK CEZA İLKESİNİ DOĞRU BULUYORUZ" TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz de konuşmasında yeni Çek yasası, yeni Anayasa çalışmaları ve tutukluluk sürelerine ilişkin önemli mesajlar verdi. Dünyada yaşanan ekonomik ve siyasal krizlere değinen Çenesiz, 2012 yılında dünya ekonomisi performansının 2011`e göre daha kötü olacağını öne sürerek, Türkiye`nin ise 2012`yi kriz olmadan ama yavaşlayarak geçireceğini dile getirdi. Dünya ekonomisinin normale dönmesiyle birlikte Türkiye ekonomisinin de yeniden yüksek büyüme hızını yakalayacağınıifade eden Çenesiz, bunun için mikroekonomik reformlar konusunda hazırlıklar yapılması gerektiğini vurguladı. Çek Yasası ile ilgili düzenlemelerin, bu reformlardan sadece biri olduğunu belirten Çenesiz, "Yeni Çek Yasası`nda ekonomik suça ekonomik ceza ilkesini doğru buluyor ve destekliyoruz. Ancak karşılıksız çek tanzim edenlerin, çekini ödemek yerine varlıklarını kaçırmalarının ekonomik suç olarak ele alınmaması ve yasal yaptırımın daha ağır olması gerektiğini düşünüyoruz" dedi. En önemli gündem maddelerinden birinin Anayasa çalışmaları olacağını ifade eden Çenesiz, yeni Anayasa çalışmalarına katkı sağlayacak bir hazırlık içinde olduklarını bildirdi. Çenesiz, bugüne kadar yapılan anayasaların, içerik bakımından özgürlükçü, katılımcı ve adil bir hukuk düzeni yaratamamış, toplumsal çatışma noktalarına çözüm üretemediğini kaydederek, toplumun yeni anayasadan özgürlük, katılım ve adalet beklediğinin altını çizdi. Çenesiz, "Hak ve özgürlüklerin daha güvenceli olması, etnik kimlik,inanç kimliği sorunlarının çözümlenmesi, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının sağlanması, sivil siyasete askeri etkinin sonlanması, toplumun beklentileri arasındadır. Yeni Anayasa, çoğulcu demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, laiklik ve sosyal devlet ilkeleri üzerine inşa edilmelidir. Saydığımız bu beş değer toplumun bir arada barış içinde yaşamasının önkoşulları olarak Anayasanın bütününe egemen olmalı ve değişmez ilkeler olarak Anayasada yerini bulmalıdır" diye konuştu. Konuşmasında uzun tutukluluk sürelerini de eleştiren Erdem Çenesiz, "Vicdanları rahatsız eden bir konu olarak uzun tutukluluk sürelerinin ele alınması gerekmektedir. Tutuksuz yargılanmalarının toplum vicdanını rahatsız etmeyeceği, kamu görevlileri, milletvekilleri, çocuklar gibi kesimlerde, tutuklu yargılanma sürecinin sınırlandırılarak cezaya dönüşmesini engelleyecek kanuni düzenlemenin yapılması gereklidir" ifadelerini kullandı. KOBİ`lerle ilgili taleplerini de dile getiren Çenesiz, dünya makroekonomisindeki olumsuzluklara rağmen, KOBİ`lerin önemli fırsatlar yakalayabileceklerine vurgu yaparak, şöyle konuştu: "Gerek finansmana, gerekse yeni piyasalara ulaşmada sıkıntı çeken KOBİ`ler, bunca sıkıntıya karşılık kriz dönemlerinde kendi özel çabalarıyla harika sonuçlar yaratabilir. Yeter ki yılmayalım, araştıralım ve atak olalım. AB`de bazı sektörlerin talep daralmalarını, sert arz düşüşleri izlemeye başladı. Arzlarını kısan Avrupalıüreticilerin pazar paylarını girişimci ve aktif Türk KOBİ`leri alabilir. Daralan dünya ekonomisinin etkisiyle büyümemizin yavaşlayacağı ve küresel finansmanın zorlaştığı bu ortamda Hükümetimizi KOBİ`lerin daha fazla yanında görmek istiyoruz." BİLGİ EKONOMİSİNİN ÖNEMİ Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ise konuşmasında bilgi ekonomisine vurgu yaptı. Günümüzde `kriz` kelimesiyle anılan dünya ekonomisinin bir değişim ve dönüşüm sürecini yaşadığına işaret eden Vali Güzeloğlu, bilinen ve alışagelen ekonomik kavram ve kurumların büyük oranda değiştiğini belirtti. Bu değişimlerin temel tamamlayıcısının ise bilgi ekonomisi olduğunun altını çizen Güzeloğlu, bilgi ekonomisin getirdikleri ve gerektirdiklerinin bilinen ekonomik değerleri `allak bullak ettiğini söyledi.Güzeloğlu, "En önemli üretim faktörünün bilgi olduğu bu dönemde dijitalleşme makineleşmenin yerini almakta, kitlesel üretim yerine tam ve istenilen ölçekte üretim karşımıza çıkmaktadır. Tam istihdam yerine yüksek ücretli reel istihdam belirmekte, tek ve rekabete dayalı üretim yerine işbirliği ve sinerji açık bir şekilde gerekmekte ve öne çıkmaktadır. Artık hizmetler sektörü ile tarım ve sanayi açık bir şekilde geride kalmaktadır. Bu değişim sürecinde hız temel belirleyici, yenilik ve yenilikçilik enönemli zenginlik olarak karşımıza çıkıyoruz. Bunun sağlayıcısı olmak ve bu büyümeyi sürekli kılmak için de Ar-Ge, bilimsel yenilik ve bilimsel bilgi temelindeki üretim zorunluluk olarak belirmektedir. Yüksek teknolojiye dayalı üretimi Türkiye`nin gündemine derhal almamız gerekiyor" diye konuştu. TÜRKONFED`in Mersin Zirvesi`nde ev sahibi MESİAD Başkanı Ali Doğan, DASİFED Başkanı Süleyman Onatça ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan da birer konuşma yaptı. Zirvede açılış konuşmalarının ardından `2011 Değerlendirmesi-Dünya, Avrupa ve Türkiye`de 2012 Beklentileri` konulu panele geçildi. Zirve, yarın konuklara tarihi ve turistik yerlerin gezdirilmesiyle sona erecek.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile