TÜSİAD, 'Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu'nu Açıkladı
TÜSİAD, ’Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu’nu açıkladı. Raporda, Paris Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı ile şekillenen yeni iklim rejiminin Türkiye ekonomisi ve ticaretine olası etkileri ele alınıyor.
TÜSİAD’ın ’Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu’ tanıtım toplantısı, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve İklim Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Düzenlenen online toplantıda açılış konuşmaları, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Enerji ve Çevre Yuvarlak Masası Başkanı Murat Özyeğin tarafından yapıldı. Toplantıda, iklim değişikliğinin dünyadaki etkileri tartışıldı.
Raporda, Paris Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı ile şekillenen yeni iklim rejiminin Türkiye ekonomisi ve ticaretine olası etkileri ele alınıyor. İklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik politika araçlarını irdelendiği raporun özetinde şu ifadelere yer verildi: "İklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınmayı ve tüm ekosistemi tehdit eden en öncelikli küresel risklerden biridir. Bu çerçevede iklim değişikliği ile mücadele ve iklim değişikliğine uyum tüm ekonomilerin yanı sıra başta Birleşmiş Milletler olmak üzere diğer çevre, ekonomik ve toplumsal alanda faaliyet gösteren uluslararası örgüt ve kuruluşların da öncelikli gündem maddeleri arasındadır. Avrupa Yeşil Düzeni Türkiye için bir risk olduğu kadar, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir dönüşümün aracı olarak yepyeni bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Unsurları kararlılıkla saptanmış bir stratejik dönüşüm çerçevesinde, emisyon azaltımını, elde edilen fonların şirketlerin yeşil dönüşümü amacıyla kullanılmasını ve yenilenebilir enerji ile enerji verimliliğini merkeze alan alternatif bir Yeşil Ekonomik Dönüşüm senaryosu sayesinde gerek milli gelirde, gerekse sera gazı emisyonlarında anlamlı iyileştirmelerin sağlanabileceği öngörülmektedir. Yeşil ekonomik dönüşüm stratejisi emisyon azalım hedeflerinin ulusal ekonomide üretim ve istihdamın artırılarak sağlanabileceğini göstermekte, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma stratejisi arayışlarına önemli bir alternatif sunmaktadır".
"İhracatımızın da yüzde 48,9’unu da Avrupa’ya yapıyoruz"
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve İklim Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar yaptığı açıklamada, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının herkesin alışkanlıklarını değiştirdiğini söyleyerek, "İnsanlar toplu taşımayı artık çok fazla kullanmıyor. İnsanlar daha çok bisikletler ve elektrikli scooterları kullanıyor. Kaynakların sınırlı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Artan nüfus ve konforlu yaşam beklentileri kaynak tüketimini artırıyor. Son 50 yılda dünya nüfusu iki kat artış sağlarken, küresel kaynak kullanımı üç kat artmış durumdadır. Üret, kullan ve at modeli arkasından birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Bunun yerine aslında mümkün olduğu sürece geri dönüştürülebilir bir yaşam stili oluşturmak gerekir. Yeşil Mutabakata göre, AB politikaları konusunda gerekli adımları atmayan ülkelere, enerji ve karbon ithal edilen ürünlerinde karbon vergisi uygulanacağı belirtiliyor. İthalatımızın yüzde 33’ünü Avrupa’dan sağlıyoruz. İhracatımızın da yüzde 48,9’unu da Avrupa’ya yapıyoruz. Yıllardır kullanılan ekonomi modeli, bugün yerini döngüsel bir ekonomi modeline dönüştürmeye başladı.
Geri dönüşüm eskisine göre daha da önem kazandı. Bu modelin dünyada gelişmesini sağlamamız gerekiyor. Eskiden bu sorunlar yerel olarak baş gösteriyordu. Bugün ise küresel bir noktaya ulaştı. Çözüm sağlayabilmek içinse bir araya gelmek ve birlikte hareket etmek gerekiyor. Sürdürülebilir kalkınma modelini hayata geçirmek için çalışıyoruz. Sürdürülebilir kalkınma konusunda güçlenmeyi hedefliyoruz" açıklamalarında bulundu.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ise iklim değişikliğinin harekete geçmek için uygun anı bekleyebileceğimiz bir sorun olmadığını belirterek, "Birçok sektör açısından iklim değişikliğine bağlı risklerin azalmasını ve değişen iklim şartlarına uyumu öncelikli değerlendirmek gerekiyor. Doğru politika ve stratejilerle vakitlice adım atamazsak ödememiz gereken faturanın bedeli her bakımdan artacak. 2020 sonrası küresel iklim rejiminin omurgası olan Paris Anlaşmasını da bu nedenle yakından takip ediyoruz. Stratejik öncelik olarak benimsiyoruz. Anlaşma, iklim değişikliği ile mücadele çabalarının artırılması hedefini ortaya koyarken aynı zamanda yeni bir ekonomik düzene de yön veriyor. Farklı gelişmişlik düzeyindeki ülkeler ve uluslararası finans kurumları iklim değişikliği kaygılarını içselleştirerek mücadele ve uyum yönünde stratejiler geliştiriyor. Öte yandan, AB’nin yeni büyüme stratejisi olarak tanımladığı Yeşil Mutabakat sadece AB üyelerini değil, AB ile ticaret yapan ülkelerin tüm ekonomik sektörleriyle üretim ve tüketim kalıplarını da derinden etkileyecek.. Mevzuatın revizyonu yanı sıra dış ticaret kurallarını belirleyen STA’lar ve Sınırda Karbon Düzenlemesi etkili uygulama araçları olarak hayata geçecek. Ar-Ge‘yi, özel ve kamu finansman araçlarını da kapsayan en az 1 trilyon euroluk bir bütçenin bu mutabakata tahsis edilmiş olması güçlü bir etkinliğe de fırsat verecek" ifadelerini kullandı.