TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan Açıklaması 'Türkiye İle AB Arasında Gerilim Değil İşbirliği Olması Gerekiyor'

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, “2019 yılında yeni bir yönetim sistemine geçeceğiz ortak talebimiz özgürlük, refah, istikrar, huzur ve barış ortamının tesisi için başta uyum yasalarının çıkarılması olmak üzere her alanda ortak aklı, demokratik tartışmayı ve uzlaşmayı esas almak” dedi.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Toplantısı İstanbul’da düzenlendi.

Toplantının açılış konuşmasını TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan gerçekleştirdi. Özilhan açılış konuşmasında "Referandum değişikliğine evet denmesine karşılık hayır oylarının evet oylarına yakın olması bundan sonraki süreçte değişikliğe karşı çıkanlarının endişe ve itirazlarının olabildiğince hesaba katılması gerektiğini gösterdi. 2019 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar uyum yasaları çıkacak ve ülkemiz için yeni bir yönetim sistemine geçeceğiz. Herkesin ortak talebi olan özgürlük, refah, istikrar, huzur ve barış ortamının tesisi için başta uyum yasalarının çıkarılması olmak üzere her alanda ortak aklı, demokratik tartışmayı ve uzlaşmayı esas almak gerekiyor” diye konuştu.

“Terörle mücadelenin ahlaki boyutu ihmal edildi”

"Liberal ekonomik model 2008’de duvara toslarken liberal demokrasi anlayışı da Suriye iç savaşı ve mülteci kriziyle beraber aynı kaderi yaşadı" diyen Özilhan,"Teröre karşı küresel mücadelede tüm dikkatler güvenlik önlemlerine çevrildi ama meselenin ahlaki boyutu ihmal edildi. Mülteci krizi batı demokrasisine duyulan hayranlığı yerle bir etti. Liberal demokratik düzenin halka eşitlik ve adalet götürmediği sadece batının emperyalist politikalarına hizmet ettiği iddiaları da güç kazandı. Eskiden bu tezi sadece Çin ve Rusya gibi batı demokrasilerine mesafeli ülkeler dile getirirdi. Şimdi çok daha sık duyuyoruz. Liberal ekonomik ve demokratik modelin dünyaya barışı refah ve saadet getirmekte göstermiş olduğu bu açık zafiyet radikal siyasetlere kapı açtı" diye konuştu.

“Popülist liderler ülkeler arası çatışma ihtimalini güçlendirdi”

Merkez sistem siyasetlerinden ümidi kalmayan bazı seçmen kesimleri daha popülist vaatlerin sahiplerinin siyasetçilere yöneldiğini belirten Özilhan,“ Popülist liderlerin artması ülkeler arasındaki iş birliğinin yerini çatışmaya bırakması ihtimalini güçlendirdi. Ülkelerarası işbirliği yerini çatışmaya bırakırsa ne olur gayet iyi biliyoruz. 19’uncu yüzyıl sona ererken liberal yaklaşımdan milliyetçi ve otoriter yaklaşıma savrulmanın bedeli iki dünya savaşıyla ödenmişti. Bu acı tecrübeleri maalesef yaşamış olmamız bugün aynı hatayı yaşamaktan dünyayı kurtaracak temel dayanak. Nitekim son gelişmelerde bu yönde. Jeopolitik ortam yeniden görülebilir düzeye ulaşıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen hafta katıldığı Kuşak ve Yol Forumu ülkelerarası işbirliği umutlarını güçlendiriyor. Trump yönetimi ilk yüz günü tamamlarken hayatın gerçekleri karşısında fantezilerin fantezi olarak kalmak zorunda olduğu ortaya çıkıyor. Fransa seçimleri merkez siyasete geri dönüşü işaret etti. İlaveten umudun ve yeninin karşısında eskini tutuculuğun, korku siyasetinin ve milliyetçiliğin tutunamadığını da gösterdi” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile AB arasında gerilim değil işbirliği olması gerekiyor”

Türkiye ile AB arasında gerilim değil işbirliği olması gerektiğini aktaran Özilhan, “Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin Türkiye resmi makamlarıyla gerektiği gibi görüşmeden verdiği Türkiye’yi yeniden denetim sürecine alma kararı ilişkilerin iyice gerilmesine yol açtı. Ancak ticari ve jeopolitik ilişkilerin mantığı Türkiye AB arasında gerilim değil, işbirliği olmasını gerektiriyor. Bu mantık karşılıklı olarak tesis edilirse daha önce de olduğu gibi, AB sürecinde ilerledikçe Türkiye dünyanın yükselmekte olan ülkeleri arasında öne çıkar, ekonomik cazibe ve demokratik referans kaynağı olur. Aynı şekilde dünyada güçlü bir Türkiye Avrupa’da da muazzam etkili bir aktör olur” açıklamalarında bulundu.

Türkiye aleyhine çıkan haberler düşman lobileri güçlendiriyor”

“Bu sinerjiyi son 15 yılda ne zaman başardıysak o zaman Türkiye her alanda yükselen bir yıldız ülke oldu” diyen YİK Başkanı Özilhan şunları söyledi:

“ Son haftalardaki gelişmeleri bu doğrultuda yorumlamak istiyorum. Hiç şüphesiz mesele sadece Avrupa Birliği (AB) değil. Ülkemizin değişen küresel dengelere uyum sağlaması açısından diğer ülkelerle ilişkilerimizi güçlendirmemiz de fevkalade önemli. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın referandum sonrasında yaptığı ziyaretler ve kurduğu ilişkileri çok boyutlu dış siyaset anlayışı çerçevesinde umutla izliyoruz. Demokratikleşme, hukuk devleti süreçlerinde süratle mesafe alınmasını temenni ediyoruz. Referandum sonrasında Türkiye’nin devlet yönetiminde yürütme ayağının oldukça güçleneceği bir döneme girdik. Ancak güçlü devletler gücün bir yerde temerküz etti değil farklı organlar arasında dağıldığı ve birbirini dengelediği yapılardır. Güçlü devlet olmanın koşulu budur.

Yürütme sütunu güçlenirken yasama, yargı, bürokrasi, bağımsız medya ve iş dünyası, sivil toplumunda çağdaş ve saygın bir demokrasinin temel direkleri olarak güçlenmesi gerekir. Başta terörle mücadele yasası olarak kanun ve uygulamalarda düşünce suçu alanı oluşturmamaya duyarlı olmakta yarar var. Dünya kamuoyunda ‘Türkiye hakkında düşünce suçları var, gazeteciler, akademisyenler hapiste şeklinde’ bahsi olması bizzat Türkiye düşmanı lobileri güçlendirmekte siyası ve ekonomik milli menfaatlerimize ve demokrasimizin saygınlığına darbe vurmaktadır”.

“Hükumetin terörizme karşı attığı her adımında yanındayız”

Terörün öncelikli bir milli güvenlik meselesi olduğunu bildiren YİK Başkanı Özilhan, “ Sert ve kararlı güvenlik önlemleri gerektirir. Hükumetimizin terörizme karşı attığı her adımında yanındayız. Aynı zamanda terör eylemlerine başvuran hareketlerin toplumun kimi kesimlerinde ilgi ve destek görmesi siyasi bir meseledir, bunun çözüm yolu da siyasidir. Ak Parti hükumetlerinin siyasi vizyon ve cesaretle tamamlayıp hayata geçirdiği çözüm sürecinin değerini şimdi daha iyi anlıyoruz. Çözüm süreci ne yazık ki çeşitli nedenlerle akamete uğradı. Sorun bugün komşularımızda ki iç savaş ve kargaşa ortamı yüzünden daha da karmaşık bir hale geldi” dedi.

Bölgede gelişmelerin uzun süre nefes aldırmayacağını söyleyen Özilhan, “Rusya ve İran’ın Esad rejimine desteği, ABD’nin PKK ile ilişkisi açık olan YPG’ye ağır silahlar vermesi bölgemizin daha uzun bir süre rahat nefes alamayacağını gösteriyor. Buna karşılık çözüm sürecinden çıkarılan derslerle tahkim edilmiş yeni bir milli birlik ve kardeşlik açılımı ülkemize ve bölgemize yönelik oyunları bozan ve yeni bir oyun kuran ve böylece bölgenin her etnik kökenden tüm insanlarına umut veren bir atılım olabilir” şeklinde konuştu.

Atatürk büyük bir asker, eşsiz bir siyasetçi, barış insanı ve devlet adamıdır”

Atatürk’e geçtiğimiz günlerde yapılan hakarete ilişkin de konuşan YİK Başkanı Özilhan, “Atatürk Kurtuluş Savaşının Başkomutanı, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olarak büyük bir asker, eşsiz bir siyasetçi, barış insanı ve devlet adamıdır. Ama onu her türlü tartışmanın üzerine çıkaran bu nitelikleri değildir. Atatürk aynı zamanda bağımsızlığımızın, milli ve beraberliğimizin milli simgesidir. Geçtiğimiz günlerde Atatürk’e yapılan saygısızlıklara karşı her kesimden, her görüşten vatandaşlardan yaygın ve şiddetli tepki yükselmesinin arkasında da böyle bir milli hassasiyet bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile