TÜSIAD Yüksek Istisare Konseyi Toplantisi

TÜSIAD YIK Baskani Tuncay Özilhan: 'Iklim degisikliginin korkutucu sonuçlari ve deprem bölgesinde olmamiz, eski politikalarla devam etmemizi olanaksiz kiliyor. Çevreci bir Türkiye hedefi için önlemlerimizi hizla almaliyiz' 'Su andaki ekonomi modelini bastan ayaga degistirmemiz, karbon nötr ekonomi yaklasimini benimsememiz, üretim ve tüketim kaliplarimizi bu duruma uyarlamamiz gerekiyor' 'Gelecek dönemin tehditleri ve firsatlari karsisinda Türkiye için kural bazli küresel sistemin saygin bir üyesi olmanin önemli olacagini düsünüyoruz'

Türk Sanayicileri ve Is Insanlari Dernegi (TÜSIAD) Yüksek Istisare Konseyi (YIK) Baskani Tuncay Özilhan, "Iklim degisikliginin korkutucu sonuçlari ve deprem bölgesinde olmamiz, eski politikalarla devam etmemizi olanaksiz kiliyor. Çevreci bir Türkiye hedefi için önlemlerimizi hizla almaliyiz." dedi.

Özilhan, TÜSIAD YIK Toplantisi'nin açilisinda yaptigi konusmada, salginin hizli ve sert degisimlere neden oldugunu vurguladi.

Tüm ülkelerin zaman zaman ekonomik, ekolojik, teknolojik, kurumsal sorunlar ve salginlarla karsilastigini ifade eden Özilhan, sunlari kaydetti:

"Zaten siyasi yönetimlerin isi de bu gerilimleri çözmek ancak tüm bu gerilimlerin siddetli biçimde üst üste yigildigi tarihsel dönemler, olagan dönemlerden farklilasiyor. Bu degisimlere hazirliksiz yakalanmak ve iyi yönetememek kirilmalara yol açabiliyor. Bugün Türkiye’nin gelecegine baktigimda, dünyadaki jeopolitik risklerin, sosyokültürel gerilimlerin, iklim degisiminin etkilerinin, bereketsiz ve dengesiz ekonomik büyümenin mahserin dört atlisi olarak üzerimize geldigini görüyorum. Bunlarin üzerine bir de gelecegi sekillendiren teknolojik dönüsümün ekonomik, insani ve toplumsal boyutlarini eklemeliyiz."

Özilhan, jeopolitik açidan kritik bir cografyada yer alan Türkiye'nin küresel mimarideki gerilimden etkilendigini aktararak, "Bu gerilimin ve bu gerilim karsisindaki tutumumuzun basta ekonomimiz olmak üzere yarattigi olumsuzluklari bir süredir yasiyoruz. Gelecek dönemin tehditleri ve firsatlari karsisinda Türkiye için kural bazli küresel sistemin saygin bir üyesi olmanin önemli olacagini düsünüyoruz." dedi.

Son dönemlerde yasanan olaganüstü doga olaylarina isaret eden Özilhan, son BM iklim raporunun, Akdeniz havzasinin küresel isinmadan en çok etkilenecek yerlerden biri oldugunu ortaya koydugunu söyledi.

Özilhan, Türkiye'nin yüzde 60'inin çöllesme riski ile karsi karsiya oldugunu aktararak, "Sulu tarima dayali tarim politikasi, su kaybini artiran sulama sistemleri, yeralti ve yer üstü sularinin asiri ve yanlis kullanimi, su sikintisini agirlastiriyor. Su rezervleri tarihsel olarak en düsük seviyelerine iniyor. Türkiye'nin tarim ürünleri üreten, tahil ambari olarak bildigimiz bölgelerini etkileyen siddetli kuraklik, tarimi ve çiftçileri olumsuz etkiliyor." diye konustu.

Türkiye'de yasanan afetleri animsatan Özilhan, "Dogaya orantisiz müdahale, çarpik yapilasma, yanlis kentlesme, gerekli hazirliklarin olmamasi, sellerde ve orman yanginlarinda can kayiplarini arttirdi. Bu sorunlarin çözümünde adim atmazsak gelecek senelerde artacak ekstrem hava olaylarinda yine canimiz yanmaya devam edecek." seklinde konustu.

Özilhan, deprem gerçeginde de ayni sikintilari gördüklerini, Marmara Depremi'nin üzerinden geçen 22 yilda kentlesme anlayisindaki degisme ve depreme hazirlik konusunda katedilen mesafenin çok az oldugunu söyledi.

- "Çevreci bir Türkiye hedefi için önlemler hizla alinmali"

Tuncay Özilhan, iklim degisikliginin korkutucu sonuçlari ve deprem bölgesinde olunmasinin eski politikalarla devam etmeyi olanaksiz kildigini, çevreci bir Türkiye hedefi için önlemlerin hizla alinmasi gerektigini söyledi.

Paris Anlasmasi'nin Meclis'ten geçmesiyle Türkiye'nin anlasmayi onaylamayan 6 ülkeden biri olmaktan çiktigini hatirlatan Özilhan, sözlerini söyle sürdürdü:

"Ama karsi karsiya oldugumuz sorunun önemi ve aciliyeti daha fazlasini gerektiriyor. Önlem almakta gecikmek, bugün dogal kaynaklari özensiz tüketmenin maliyetini gelecek kusaklara ödetmek anlamina geliyor. Bu yanlis oldugu gibi, artik devam ettirilebilir bir yaklasim da degil. Su andaki ekonomi modelini bastan ayaga degistirmemiz, karbon nötr ekonomi yaklasimini benimsememiz, üretim ve tüketim kaliplarimizi bu duruma uyarlamamiz gerekiyor."

Özilhan, Türkiye'de kentlesmedeki hizlanmanin, üretim ve tüketim modellerinden çevreye, toplumsal hareketlerden siyasi tercih kaymalarina uzanan sonuçlarini gözlemlediklerini ifade ederek, "Son yillarda bu etkilerin üzerine eklenmis olan siginmaci hareketliligi, kalkinmanin adalet boyutunun ihmale gelmedigini hatirlatiyor." dedi.

Doganin fay hatlarina, dere yataklarina insaat yapmamayi aci yoldan gösterdigini belirten Özilhan, huzurlu, mutlu, baris içinde yasayacagimiz bir gelecek için toplumsal adaleti tüm boyutlariyla tesis etmek, adil bir Türkiye hedefini basarmak gerektigini söyledi.

- "Küresel enerji piyasalari büyük bir degisimin arifesinde"

TÜSIAD YIK Baskani Özilhan, bugün birçok ülkedeki birçok sirketin tedarik zincirlerini yeniden yapilandirmayi gündemine almis durumda oldugunu, ayni anda birçok sirkette üretim modeli degisikligine gidilmesinin küresel ekonomide belirsizlik ve riski baska bir noktaya çektigini kaydetti.

Kuraklik ve enerji problemi kaynakli tedarik sikintilarinin durumu daha da agirlastirdigini, son günlerde enerji piyasalarinda yasanmakta olan sorunlarin gelecekte iklim krizinin etkileri arttiginda yasanabilecek olanlarin ön habercisi konumunda bulundugunu aktaran Özilhan, küresel enerji piyasalarinin büyük bir degisimin arifesinde oldugunu, enerjinin nasil üretilip nasil tüketildiginin yeniden düsünülmesi gerektigini vurguladi.

Özilhan, konusmasini söyle sürdürdü:

"Büyümeli ve kisi basi gelirimizi artirmaliyiz. Çünkü herkes refah artisi ister. Büyümek için öncelikle makroekonomik istikrari saglamak ve sürdürülebilir büyüme sürecini baslatabilmek gerekiyor. Bu dogrultuda en önemli adimlar, piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarini güçlendirmek ve basta Merkez Bankasi olmak üzere düzenleyici kurumlarin bagimsizligini tartisma disi birakacak biçimde tesis etmektir ancak büyüme kadar büyümenin nasil saglandigi da önemli. Karsi karsiya olunan tehditler dikkate alindiginda, büyümenin sadece hizli degil, ayni zamanda istihdam yaratan, yesil ve adil bir büyüme olmasi gerektigi ortaya çikiyor. Bu nedenle, bugün paylastigimiz çalismada, gelismis, saygin, adil ve çevreci bir Türkiye hedefinin altini çiziyoruz.”

Özilhan, bütün sorunlarin birbirine baglandigi, birindeki çözümün mutlaka digerlerini de dikkate almasi gerektigi bir noktada olunduguna isaret ederek, "Cari açik ve bütçe açigina beceri açigi, bilgi açigi, liyakatli kadro açigi ve yönetisim açigi da ekleniyor. Düsen sadece TL'nin degeri degil, su rezervlerimiz, birbirimize güvenimiz, ihracatimizda yüksek teknolojili ürünlerin payi, mutluluk ve huzurumuz da geriliyor. Sadece makroekonomik dengesizlikleri degil, bölgesel kalkinma farkliliklarini ve gelir dagilimi bozukluklarini da gidermek istiyoruz. Faiz ve enflasyonun yani sira emisyonlari, hava, su ve toprak kirliligini de azaltmak istiyoruz." seklinde konustu.

Üretimin, tüketimin, yatirimlarin artmasina ihtiyaç duyuldugu kadar, hak ve özgürlük alanlarinin genislemesine de ihtiyaç duyuldugunu belirten Özilhan, sözlerini söyle sürdürdü:

"Ilkelere ve kurallara dayali küresel sistem içindeki konumumuzu güçlendirmek istedigimiz kadar gençlerin, kadinlarin, engellilerin ve tüm dezavantajli kesimlerin ekonomik ve toplumsal hayata katilimini da artirmak istiyoruz. Küresel ticaret ve finans akimlarindan aldigimiz pay kadar akademik, bilimsel, kültürel ve sanatsal çalismalardaki payimizi da önemsiyoruz. Kisacasi, daha güzel bir gelecek istiyoruz. Bu noktada uygarlik yarisinin bir sonraki asamasina nasil geçecegimiz, daha güzel bir gelecegi nasil insa edecegimiz temel bir soru olarak karsimiza çikiyor. Bu sorunun cevabi 80 milyonun iradesiyle ortaya çikacak."

- "Gelecegi Insa" çalismasi

Tuncay Özilhan, toplantida, TÜSIAD'in 50. Yili projesi olarak, Türkiye'nin geleceginin insasi için bir yol haritasi önerisi içeren "Gelecegi Insa" baslikli çalismanin tanitilacagini, çalismada, toplum içindeki etkilesimi biçimlendirmek üzere insanlarin olusturdugu kurallar ve normlar olarak tanimlanan siyasi, ekonomik ve toplumsal kurumlarin öneminin etraflica ele alindigini bildirdi.

Sorunlari gelecege öteleyerek devam etme sansinin kalmadigi bir noktada olunduguna isaret eden Özilhan, "Çünkü o gelecek artik geldi. Bu nedenle öncelikle tarihsel olarak bir degisim ihtiyacinda oldugumuzun farkina varmak gerekiyor. Ya tarihin akisinin hizlandigi bu dönemeçte önümüze açilan firsatlardan yararlanmak üzere ilerleyecegiz ve gelecegimizi yeniden kurgulayacagiz ya da kisir tartismalarla, günü kurtarmaktan öteye gitmeyen adimlarla, öze degil, makyaja dönük önlemlerle bu firsatlarin heba olmasina seyirci kalacagiz." dedi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile