Tutuklu HDP Milletvekili Yıldırım'ın Bireysel Başvurusunun Reddedilmesi

HDP Sözcüsü Bilgen:'Bu karar, tıpkı bundan önceki baskı mekanizmaları, yok sayma, demokratik siyasetten tasfiye girişimleri gibi bizim nezdimizde yok hükmündedir. Bundan sonra da söylediğimiz sözün arkasında olmaya, yürüttüğümüz mücadelenin bedelini ödemeyi göze almaya devam edeceğiz'

HDP Kars Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, Anayasa Mahkemesinin, tutuklu HDP Milletvekili Gülser Yıldırım'ın bireysel başvurusunu reddetmesine ilişkin kararının kendileri açısından yok hükmünde olduğunu belirterek, "Bundan sonra da söylediğimiz sözün arkasında olmaya, yürüttüğümüz mücadelenin bedelini ödemeyi göze almaya devam edeceğiz." dedi.

Bilgen, Mecliste HDP milletvekilleriyle düzenlediği basın toplantısında, Anayasa Mahkemesinin, tutuklu HDP Milletvekili Yıldırım'ın bireysel başvurusunu "kabul edilemez" bulmasına ilişkin kararını değerlendirdi.

"Hükümetin gündeminde Rıza Sarraf'ın sağlık durumu olabilir ama bizim açımızdan demokrasi, barış, hak ve özgürlükler, halkın iradesinin temsili, siyaset yapma hakkının, ifade özgürlüğünün nerede durduğu her şeyin önündedir." diyen Bilgen, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararla uluslararası hukuktaki yerini inkar ettiğini öne sürdü.

Anayasa mahkemelerinin toplumla devlet arasında özgürlükler açısından yaşanan anlaşmazlıkları çözmek, hak ve özgürlükleri toplum lehine yorumlamak için var olduğuna dikkati çeken Bilgen, şöyle devam etti:

"Ne yazık ki Türkiye'de Anayasa Mahkemesi, siyasi vesayetin bir parçası olduğunu çok net şekilde ortaya koymuştur. Kendisiyle çelişen bir karar vererek ortaya koymuştur. Balbay kararında tutuklu milletvekilleriyle ilgili iç hukuk yollarının tükenmediği vurgusunu yapmış, ardından seçme seçilme hakkının önemli olduğu vurgusuyla tutuklu milletvekillerinin tahliyesi yönünde irade ortaya koymuştu. Türkiye'de 4 yılda ne değişti? Artık seçme ve seçilme hakkının önemi olmayan, Anayasa Mahkemesi kararlarında belirleyici bir ağırlığı, değeri olmayan bir pozisyona Türkiye sürüklenmiştir."

Ayhan Bilgen, cezaevlerinin, tutuklu yargılamaların ve her türlü baskının kendileri açısından karşılığı olmadığını ifade ederek, "Bu karar, tıpkı bundan önceki baskı mekanizmaları, yok sayma, demokratik siyasetten tasfiye girişimleri, arayışları, çabaları gibi bizim nezdimizde yok hükmündedir. Bundan sonra da söylediğimiz sözün arkasında olmaya, yürüttüğümüz mücadelenin bedelini ödemeyi göze almaya devam edeceğiz." diye konuştu.

Önceliklerinin halk, halkın beklentileri ve halkın siyasete yüklediği sorumluluk olduğunu vurgulayan Bilgen, "Türkiye'de şu anda HDP'ye, akademisyenlere, gazetecilere düşman hukuku uygulanıyor. Onlar istemese de onlar tasfiye etmeye, dışlamaya, demokratik mekanizmaların dışına itmeye zorlasa da biz demokrasi mücadelesini daha çok yükselten, daha kararlı, daha net tavrımızı devam ettireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Besime Konca da Türkiye'de kadına seçme ve seçilme hakkının 5 Aralık 1935 tarihinde verildiğini anımsatarak, "Bugün kadınların seçme ve seçilme hakkı gasbedilmiştir. 82 yıl geriye gitmiş bir hukukla karşı karşıyayız. Hukuk evrensel değerleri, insan haklarını, insanı önemseyen bir olguyken bugün alınan kararla hukuk iktidarlaşmıştır. İktidarlaşan hukuk insansızlaşmıştır ve bu insansızlaşan hukuk canavarlaşan bir gerçeklikle karşı karşıya bırakmıştır toplumu." dedi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile