Çırağan Sarayı'nda düzenlenen Dördüncü Nesil Haberleşme Teknolojisi Geliştirme Projesi imza töreninde konuşan Yıldırım, dünyayla eş zamanlı olarak yeni bir iletişim teknolojisinin, ülkenin kaynaklarıyla, Türk insanının akıl teriyle ortaya çıkarılması için bir Ar-Ge projesini başlattıklarını söyledi.
Yıldırım, Türkiye'nin son 10 yılda bilgide, iletişimde ve buna yönelik teknolojilerde, haberleşmenin bütün alanlarında çok önemli mesafeler katettiğini belirterek, şöyle konuştu:
''İletişimde bilişimde Türkiye, Afrika seviyesinden Avrupa'nın gelişmiş ülkeleri arasına girmeyi başardı. Bu yeterli değil, bu başarının sürdürülebilir olmasını istiyoruz. Bu başarının yerli teknolojilerle ve ürünlerle taçlandırılmasını istiyoruz. Kaynaklarımızı dışarıya transfer etmek istemiyoruz. Türkiye bilgi iletişim teknolojileri için 15 milyar dolara yakın ithalat yapıyor. Bunun içerisinde yerli payı ihmal edilebilecek bir düzeyde. Onun için bu işler çok önemli. Ar-Ge'nin bütçesinin artması lazım. Eskiden 'para yok nasıl Ar-Ge yapacağız-' diye sızlanmalar vardı. Şimdi ne var- Her şey var. Destekse destek, teşvikse teşvik, paraysa para şimdi mühendislerimiz gece gündüz demeden 7/24 çalışacak ve bizim diyeceğimiz ürünlerimiz ortaya çıkaracak. Buna mecburuz. Bu ülkenin iki adım öne çıkması, kaybettiği yılları telafi etmesi için biz buna mahkumuz''
-''Bilgi ve iletişimde hız berekettir, ulaşımda ise felakettir''-
Yıldırım, Türkiye'nin petrolü olmadığını, mukayeseli üstünlüğünün bulunmadığını ancak insanı ve aklı olduğunu vurgulayarak, ''Kaynaklar gelip geçici bir gün biter. Ancak, insan aklı ve kaynağı nesilden nesile artarak devam eder. O yüzden insana yatırım dedik ve Fatih Projesini devreye soktuk. Yurdun en ücra köşesine geniş bant iletişim hatlarını kurduk. Türkiye'yi akıl yollarıyla Kuzeyden Güneye Doğudan Batıya donattık. İstiyoruz ki, vatandaşımız dünyadan haberdar olsun. Hayatı kolaylaşsın.Bunlar gerçekleştirildi'' diye konuştu.
Ülkenin marka oluşturması ve yüksek teknoloji ürünlerini üreten, katma değer sağlayan bir konuma gelmesi gerektiğine dikkati çeken Yıldırım, bunun yolunun da Ar-Ge'den geçtiğini söyledi.
Yıldırım, bu işe ülke olarak 7/24 adanılması gerektiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Önümüzde hiçbir bahane yok. Ancak, son yıllarda ortaya konan çalışmalar geleceğe yönelik inanç ve güvenimizi pekiştirdi. 2023 vizyonunda bilgi iletişim sektörü için hedeflerimiz var. 2023 hedeflerini koyduğumuz 2009'dan bu yana kadar 3 yıl içinde bu hedefleri gözden geçirme ihtiyacı duyduk. O kadar hızlı gelişen yeniliklere tanık oluyoruz ki, bu hedefleri yenilemek zorunda kalıyoruz. Bilgi iletişim de hız berekettir, ulaşımda ise hız felakettir. Siz ne yapın yapın, ulaşımda hıza heveslenmeyin. Orada kurallara uyalım ama bilişimde kurallara uymayalım. Hızlı gittiğimiz kadar gidelim. Onun için burada zamanla yarışacağız. Zamanı adeta yeni bir tanımla en etkin biçimde kullanacağız.''
-''Kurumsal taassubu ve kıskançlığı bırakacağız''-
Yıldırım, savunma sanayisine son yıllarda çok önemli kaynak ayırdıklarını dile getirerek, ''Bunla da kalmadık, ayrılan bu kaynaklarla savunma sanayinin ihtiyacı olan ürünlerin yerli oranını artırmada da çok önemli mesafe aldık. Yüzde 50'nin üzerine çıktık. Bu çok önemli bir şeydir. 20-30 milyar dolara yakın bir yatımda yüzde 50 kaynağın yurt içinde kalması bu ülkenin çok önemli bir kazancıdır. İnancımız ve beklentimiz bu oranın daha da yukarı çekilmesidir'' diye konuştu.
Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve iştiraklerinin hükümetin yerlileştirme politikalarına uygun olarak önemli projeleri birer birer hayata geçirdiğini belirterek, şöyle konuştu:
''Göktürk 2 uydusunu yörüngesine gönderdik. İşte bu Türk insanının, mühendisinin akıl terinin bir ürünüdür. Yaptık oldu ama yeter mi- Yetmez. Devamını daha da büyük ölçekli projelerle gerçekleştirmemiz lazım. Türkiye'nin uzay teknolojileriyle ilgili bilgi ve birikiminin ürüne dönüştürülmesi için var güçle çalışılıyor. Havacılıkta da bir ekosistem oluştu. Yan sanayisiyle, tedarikçileriyle altyapı oluştu. Yani tulum dolmaya başladı, orada da çıkış yapma zamanıdır. Kendi özgün uçağımızı üretme zamanıdır. Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü kuruldu. Bu Genel Müdürlük, Türkiye'nin kaynaklarıyla yapılacak her projeyi geliştirmede, sevk ve idare etmede rol alacak. İşte ülkemize eğer bir şey kazandıracaksak, burada kurumsal taassubu ve kıskançlığı bir tarafa bırakacağız. Aslında aynı işe yapan 3 şirketimiz bir proje için bir araya geldi. Bizim istediğimiz bu. Yapalım, kavga edecek bir şey yok. Yapalım, ortaya ürün çıksın ondan sonra bunun nemasına bakalım. Ortada bir şey yokken neyin kavgasını yapacaksın.''
-''Teknoloji değeri yüksek, yerli ürünleri ülkemize kazandıracağız''-
Yıldırım, bir araya gelinirse her türlü ürünü yapılabileceğine vurgu yaparak, ''Gün bugündür. Teknoloji değeri yüksek, akıl terine dayanan yerli ürünleri ülkemize kazandıracağız. Artık zamanımız çok yok. Bu çıkışı ya bugün yaparız ya da hiç yapamayız. Bunun için mazerete sığınmaya gerek yok. Her şey var. İş size düşüyor. Savunma Sanayii Müsteşarlığımız Ar-Ge bütçesini de size tahsis ediyor. 40 milyon dolar. Yetmezse üstünü de veririz. Yeter ki yapın. Ucu açık, yeter ki ürün yapın. Ama sadece bir cihaza bu parayı verecek değiliz. Memleketin işine yarayan ne varsa getirin gerekeni veririz'' şeklinde konuştu.
Bakan Yıldırım, geçen yıl Türkiye'nin telefona 4 milyar lira para ödediğini belirterek, ''Kusura bakmayın kimin parasını ödüyoruz. Kimseyi zengin etmeye niyetimiz yok. Bu ülkeden bu kadar para kazanıyorsa gelecek buraya tesislerini kuracak, mühendislerini istihdam edecek 4 milyarlık işin yüzde 20'sini burada yapacak. Yağma yok, nimet külfet dengesinin temin edilmesi lazım. hep alma ağacının altında oturmaktan vazgeçmemiz lazım''dedi.
-Teknoparkların gelir kapısı olarak görülmesi gelişmelerini yavaşlatıyor''-
Yıldırım, üniversitelerin teknoparkları gelir kapısı gibi görmeye başladığını belirterek, şöyle konuştu:
''Üniversitelerimizin her birinde teknoparklar var. Fakat burada üniversitelerimize bir sitemim var. Bu teknoparklar üniversite içinde diye, bunu bir gelir kapısı görmeye başladılar ve bu teknoparkların gelişmesini yavaşlatıyorlar. Burası bir kiralama yeri değildir. Burada akıl ürünlerinin geliştirilmesi lazım. 'Efendim metrekaresi şu kadar, metrekaresi bu kadar...'Sanki Maslak'da bir plazanın katlarını kiraya verir gibi bir anlayış burada bizi bir yere götürmez. Böyle devam ederlerse bu sistemi değiştiririz ve bunun kararını da veririm. Üniversiteler dışında da aynı imkanları sağlayacağız. Böyle yağma yok! Bir imtiyaz, imkan veriyorsunuz hemen 'ısa günün karına' bakıyor millet. Ayıptır! Afedersin amacı unutuyoruz araçlarla oynamaya başlıyoruz. Buna hakkımız yok. Esnaf olsan Tahtakale'de günü birlik ne gelecek ona bakarsın ama siz, yıllara, nesillere hitap edecek ürünleri üretecek merkezleri kuruyorsunuz.''
Muhabir: Semra Orkan
Yayıncı: Affan Kulunyar
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım Açıklaması
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, üniversitelerin teknoparkları gelir kapısı gibi görmeye başladığını belirterek, ''Burası bir kiralama yeri değildir. Sanki Maslak'ta bir plazanın katlarını kiraya verir gibi 'efendim metrekaresi şu kadar' gibi bir anlayış bizi bir yere götürmez. Böyle devam ederse bu sistemi değiştiririz'' dedi.