Arkadaşlarının büyük bir kısmının 'evet' diyeceğine inandığını vurgulayan Özdemir, "Bu bir seçim değil ve partimize ihanet etmiyoruz. Biz MHP'liyiz. Bizi partinin içinden çıkartsan kapısına otururuz. Kapısından dışarı çıkartsan sokakta otururuz. Sokaktan da atamazlar. Bu bir anayasa referandumudur. Onu da ben partimin hayır deme tezine karşı 'evet' diyorum." diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye söyleyecek bir lafı olmadığını ifade eden Özdemir, onun 12 Eylül öncesinde ve sonrasında herhangi bir mağduriyetinin bulunmadığını, bu nedenle 20-25 yaşındaki bir delikanlının işkence karşısında neler hissettiğini bilmesinin mümkün olmadığı ifade etti.
Mehmet Özdemir, "Anlayamadığım, anlamaya çalıştığım konu, düne kadar her şeyi ile karşı olduğumuz, düşüncesine, sistemine, ideolojisine karşı olduğumuz, hatta kimini bölücü olarak tasvir ettiğimiz gruplarla şu anda sırt sırta bir ittifak içerisindeyiz. Acaba Apo'yu bu yüzden mi asmadık. Apoyu bize verdikleri zaman veya MHP'nin de içinde bulunduğu hükümete teslim ettikleri zaman böyle bir koşulları da mı vardı. Bugün Apo'yu asmayın yarın bu adamla ittifak yapın. Bunu da düşünüyoruz. Bir milliyetçi olarak bunu nasıl yorumlayacağımı bilemiyorum. İşkenceler görmüş, cezaevlerinde yatmış, üniversiteden atılmış hayatını bu uğurda feda etmiş bir kişi olarak merak ediyorum acaba ittifak şartı da mı vardı." diye sordu.
"MHP GİK, MKYK'DA 12 EYLÜL ZULMÜNÜ GÖRMÜŞ PEK KİMSELERİ GÖREMİYORUM"
'Hayır' diyen arkadaşlarını eleştirmediğini ifade eden Özdemir, "Onlar 12 Eylül'ün zulmünü yaşamadı. Onlar belki o günleri görmediler. Bugün MHP'nin GİK, MKYK baktığın zaman 12 Eylül zulmünü görmüş, işkencelerden geçmiş pek kimseleri de göremiyorum." dedi.
Referandumda 'hayır' diyen arkadaşlarını ve parti yönetimini tasvip etmediğini dile getiren Özdemir, "O gün kucağımızda ölen arkadaşlarımız oldu. Gözümüzün önünde yardımcı olamadığımız, üzülmekten başka bir şey yapamadığımız eziyetler oldu. Bu sadece bize olmadı. Yattığımız dönemde solcu arkadaşlara da oldu. Onların bizim kadar veya bizden daha fazla eziyet gördüklerini kabul etmek lazım. Neticede orada kendime örnek aldığım insanlar da var. Mesela rahmetli Mehmet Gül. Eziyete nasıl dayandığını bütün ülkücü camia tarafından biliniyorsa, bugün Yusuf Ziya Sürekoğlu'nun da DHKP-C'nin veya o zamanki ismi ile Markist Leninist Propaganda Birliği üyeleri tarafından ne şekilde işkence edildiği bilinen bir şeydir." açıklamasını yaptı.
İşkence gören solcular bugün bu anayasa değişikliğine 'hayır' diyorsa onları da eleştirdiğini kaydeden Mehmet Özdemir, şöyle dedi: "Kendi arkadaşlarıma da geriye dönüp bakmalarını o zulümde Selimiye Askeri Cezaevi'ne, Kartal Maltepe Askeri cezaevlerine özellikle Gayrettepe Birinci Şube Merkezi'ne ve sorgulama sistemini gözlerinin önüne getirmelerini istiyorum. Bize neler yapıldı? Bize yapıldığını söylemek mümkün değil. En azından insanlık adına söylemek mümkün değil. En azından bunu ben söyleyemem, çünkü ben bir milliyetçiyim. Yani devlet beni misafir etti derim sadece. Ama şunu yaptı bunu yaptı diyemem."
"TARIK AKAN, ORADAKİ SOLCULARA GÖRE HAKİKATEN MİSAFİR OLARAK TUTULDU"
Bunu yapan bir kişi olduğunu dile getiren Özdemir, onun da Tarık Akan olduğunu açıkladı. Akan'ın, 10 veya 12 gün misafir kaldığını ve o dönem kendilerinin de orada sorguda olduğunu vurgulayan Özdemir söyle devam etti: "Orada aslında el üstünde tutuldu. Yani nihayetinde topluma mal olmuş bir kişi diye bize ve oradaki solculara göre o çocuk hakikaten misafir olarak tutuldu. Ama çıktığı zaman bunu bir diyet borcu olarak "Başımda bit var anne" aslı kitabı veya filmiyle o günleri anlatmaya çalıştı. Şimdi ülkücü arkadaşlarımız o güne o filmden baksınlar. Eğer kendilerine babaları, ağabeyleri, amcaları anlatmıyorsa o filmden baksınlar."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye söyleyecek bir lafının olmadığını ifade eden Özdemir, onun 12 Eylül öncesinde ve sonrasında herhangi bir mağduriyetinin bulunmadığını, bu nedenle 20-25 yaşındaki bir delikanlının işkence karşısında neler hissettiğini bilmesinin mümkün olmadığı ifade etti. "30 yıl öncesinde gördüğümüz işkenceleri bugün hatırladığımız zaman çocuğumuzun yüzüne bakamıyoruz." diye konuşan Özdemir, 12 Eylül darbesi ile ilgili olarak "Kenan Evren ve onun düşüncesinde olanların keyfi olarak yaptıkları insanlık dışı bir şeydir." tespitini yaptı.
Eğer 12 Eylül anayasasının hepsinin değil, bir maddesi değil, bir maddenin içerisinde herhangi bir cümlesi dahi değişiyorsa kendisini buna 'evet' demek zorunda hissettiğini söyleyen Özdemir, "En azından çocuklarımızın, gelecekte bu tür işkencelere maruz kalmamaları, bu tür anayasalarla yönetilmemeleri veya askeri darbelere karşı karşıya kalmaları için evet demek zorundayım."