Uludağ Üniversitesi'nde Yeni Akademik Yıl Törenle Başladı

Uludağ Üniversitesi'nde 2010-2011 akademik eğitim ve öğretim yılı açılış törenlerine katılan Devlet Bakanı Faruk Çelik, üniversite kapısında yaşanan yaklaşımlardan kurtulmamız gerektiğini belirterek, "Bu özgürlüğün özüne yakışmıyor

Uludağ Üniversitesi'nde 2010-2011 akademik eğitim ve öğretim yılı açılış törenlerine katılan Devlet Bakanı Faruk Çelik, üniversite kapısında yaşanan yaklaşımlardan kurtulmamız gerektiğini belirterek, "Bu özgürlüğün özüne yakışmıyor. Toplumda sorun olmayan konuların problem haline gelmesinin kaynağı Ankara'dır" dedi.
Uludağ Üniversitesi'nde yeni akademik yıl, Fethiye Kültür Merkezi'nde yapılan törenle başladı. Programa; Devlet Bakanı Faruk Çelik, Vali Yardımcısı Vedat Müftüoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, UÜ Rektörü Prof. Dr. Mete Cengiz, siyasi parti temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Gençlik Senfoni Orkestrası'nın İstiklal Marşı'nı icra etmesinin ardından kürsüye çıkan Rektör Cengiz, akademisyenlere ve öğrencilere yeni eğitim ve öğretim
döneminde başarılar diledi.
Öğrencilere seslenen Cengiz, "Ülkemizin önde gelen üniversitelerden birisinde eğitim aldığınız inancıyla sizlere sağlanan imkanları iyi değerlendirin. Parlak bir gelecek için sadece diploma yetmiyor. Kendinizi yetiştirmeye ve geliştirmeye büyük özen gösterin, geleceğimiz sizlerin iyi yetişmesine bağlıdır. Sizlere hocalarınız olarak güvendiğimizi unutmayınız" diye konuştu.
Türkiye'de üniversitelerin önemli mesafeler katettiğini dile getiren Bakan Çelik ise, genç nüfusun önemine işaret etti. Gelişmiş ülkelerde 300 bin kişiye 1 üniversite düştüğünü kaydeden söyleyen Çelik, "Türkiye'de 475 bin kişiye 1 üniversite düşmektedir. Bu hedefe ulaşmak için daha almamız gereken mesafeler var. Bu konuda samimiyetle çalışmalar yapmalıyız. Çünkü ülkemizin nüfusu genç. Ama bu potansiyelin niteliği çok önemlidir. Bu potansiyeli nitelikli hale getirmek için atılması gereken adımların
peşindeyiz. Türkiye gelişiyor. Geliştikçe yeni ihtiyaçlarla karşı karşıya kalıyor. Biz bunu dikkate alarak üniversitelerimizin imkanlarını geliştirme gayreti içinde olduk. 2002 yılında 7 buçuk milyar olan milli eğitim bütçesini 2010 yılında 28 milyara çıkardık. 2002 yılında yüksek öğrenim bütçesi 2 buçuk milyar iken, biz bunu 9 buçuk milyar seviyesine ulaştırdık. Bu konuda hassasiyetimizi ortaya koyduk" dedi.

"HEDEFE KISIR ÇEKİŞMELERLE ULAŞAMAYIZ"
Üniversitelerin bilgiyi üreten ve kalkınmayı sağlayan merkezler olduğunun altını çizen Çelik, yükseköğrenim kurumlarının, demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesinde lokomotif görevi üstlendiğini belirtti. Türkiye'nin istediği hedefe kısır çekişmelerle ulaşamayacağını vurgulayan Çelik, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Çağdaşlaşma ve çağdaş olma hep tartışıldı. Açılım yapan Türkiye'den ne anlaşıldığı gayet açıktır. Kimliğiyle ve değer yargılarıyla medeni dünyada yer alma çabasındayız. Bunu bilirseniz, çağdaş ülkesiniz. Kim olduğunu fark etmeyen ülkeler uygar olamaz. Öz değerlerimiz önem arz etmektedir. Türkiye bu hedefe doğru koşuyor. Bu hedefe kısır çekişmelerle ulaşmak ve varmak mümkün değil. Bilgi üreten konumda olacaksınız. Demokrasiyi güçlendireceksiniz. Milli iradeyi esas alan politikalar gerçekleştireceksiniz.
Kısır çekişmelerden kurtulursanız, çağdaş ülkelerle bütünleşen bir ülke haline gelirsiniz. Bu çerçevede demokrasinin birçok sınavlardan geçtiğini herkes biliyor. Bu sınav için çok şeyler kaybettiğimiz ortadadır."
Siyasetçinin rehberinin bilim olması gerektiğinin altını çizen Çelik, "Bilim herkes için önemli. Üniversiteler bu konuda öncelik yapmalıdır. Siyasetçinin rehberi de bilim olmalıdır. Bilim olmadan varacağımız hiçbir yer yoktur. Birbirimizi eleştirebiliriz. Beğenmediğimiz yönler olabilir. Üniversiteler bilimsiz olamaz. Yol haritası önemli. Bu süreçte de bize düşen güven ortamı sağlamaktır. Güven bunalımını kaldırmak için herkese düşen sorumluluklar vardır. Üniversiteler bir kaynaşma ve buluşma
mekanlarıdır" ifadelerini kullandı.

"ÜNİVERSİTE KAPISINDA YAŞANANLAR, ÖZGÜRLÜĞÜN ÖZÜNE YAKIŞMIYOR"
Üniversite kapısında yaşananların özgürlüğün özüne yakışmadığını söyleyen Çelik, "Türkiye bunu geride bırakmalı. Eğitim özgürlüğü temel bir haktır. Bu sorunların yaşanması hala anlaşılmış değil. 40 yıl önce dünyada siyahi bir insanın otobüste beyazlara yer vermesi tartışılıyordu. Şimdi o siyahi insan dünyanın patronu olduğu söylenilen devletin başına geçti. 40 yıl önce ne konuşuluyordu, şu an gelinen nokta neresi. Nelere kafayı yormamız gerekirken, ne kadar değişik konularla uğraştığımızın farkına
varmalıyız" açıklamasını yaptı.
Toplumda sorun olarak görülmeyen konuların bazı kesimlerce problem haline getirildiğini ifade eden Çelik, "Bunun kaynağının tüm samimiyetimle Ankara olduğunu belirtmek istiyorum. Çözüm merkezi Ankara olması gerekirken, konu sorun yumağı haline geldi. Halk ve üniversitenin bu konuda problem yaşamaması, bunun siyasi kaynaklı olduğunu gösteriyor. Herkesin haklarına eşit bir şekilde bakılmalı. Problemlerin dermanı bizdedir" diye konuştu.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile