Bebeği kaçırdığı iddia edilen kadın suçunu itiraf etti.
Tatvan Adliyesi`nde yapılan ilk duruşmada sanık sıfatıyla hakim karşısına G.Ş., M.Ş., C.Ş., F.Ş. ve Ş.Ş. çıkarıldı. İlk ifadesinde çocuğun kendisinin olduğunu ve kaçırmadığını iddia eden G.Ş., dün yapılan duruşmada suçunu kabul etti. G.Ş., "Aileme hamile olduğumu söylemiştim. Doktora gittiğimde bana hamile olduğum söylenmişti. Ancak daha sonra tekrar doktora gittiğimde bana hamile olmadığımı söylediler. Ben de aileme hamile olmadığımı söylemeye çekindiğim için 25 Ocak günü tek başıma hastaneye geldim.Yine tek başıma yeni doğan ünitesinden bebeği aldım ve kocamı arayarak doğum yaptığımı söyledim. Kocamın beni gelip almasını istedim. Bebeği tek başıma kaçırdım, kocamın ve bir başkasının bundan haberi yoktu. Yeni doğan ünitesine inerek hemşireye bebeğin annesi olduğumu söyledim ve emzirmek üzere istedim. Hemşire bana bebeği verdi. Ben de bebeği yanıma alarak kocamla birlikte evime gittim" dedi.
G.Ş.`nin kocası M.Ş. ise, eşinin kendisini arayıp doğum yaptığını söylediğini ifade ederek, "Eşim bana doğum yaptığını söyleyerek kendisini almamı istedi. Zaten o gün sabah erken evden çıkmıştı. Bana hastaneye gideceğini söylemişti. Ben de arabayla hastaneye gittim ve eşim beni kapının önünde kucağında bebekle bekliyordu. Eşimi alarak eve geldim. Eşimin çocuğu kaçırdığını bilmiyordum. İki yıl boyunca bununla ilgili bana hiçbir şey söylemedi. Eğer çocuğun benim olmadığını bilseydim gerçek anne vebabasına kendi elimle teslim ederdim" diye konuştu.
Diğer sanık M.Ş., önceki ifadesinde söylediklerinin doğru olmadığını belirterek, "Her ne kadar bir hemşireye 25 bin TL verdiğimizi, benim ve eşimin hastanenin kafeteryasında beklediğimizi ve hemşirenin bebeği bize getirdiğini söylemişsem de bu savunmam doğru değildir" şeklinde konuştu.
Sanıklardan kayınpeder C.Ş. ise, bebeğin kaçırılması ile ilgili herhangi bir bilgileri olmadığını savunarak, oğlu ve gelinin yeşil kartları olmadığı için soranlara doğumun evde gerçekleştiğini söylemelerini istediğini belirtti.
Olaydan 2 gün sonra 112 Acil Servisi`ni arayarak bebeği kendisinin kaçırdığını ve bir aileye verdiğini söylediği ileri sürülen sanık F.Ç. de önceki ifadelerini reddetti. F.Ç., "Benim olayla bir ilgim yoktur. Ulus bebeğin kaçırıldığı dönemde komşu evlerden birine bir bebeğin getirildiğini gördüm. Söz konusu komşuların kim olduğunu bilmiyorum. Bebeğin Ulus bebek olduğunu düşünerek 112 Acil Servis`i arayıp ihbarda bulundum. Telefonda, `Bu bebeği ben kaçırdım ve onlara verdim` ifadesini kullanmadığımıbiliyorum. Ancak olayın hız kazanması için böyle bir şey söylemiş olabilirim. Ben buradaki sanıkları tanımıyorum. Telefonda ihbarda bulunmuş olduğum için burada olduğumu düşünüyorum. Bebeğin kaçırılmasıyla ilgim yoktur. Kimin kaçırdığını da bilmiyorum" ifadelerini kullandı.
Gazetecilere açıklamalarda bulunan Ulus ailesinin avukatı Mümin Erol ise, G.Ş.`nin bir önceki ifadesinin aksine bugünkü duruşmada iddiaları kabul ettiğini ve bebeği tek başına kaçırdığını belirttiğini söyledi. Ancak sanığın yaşının 18`den küçük olmasından dolayı duruşmanın çocuk mahkemesinde görüldüğünü ifade eden Erol, bugün itibarıyla diğer sanıklar ve G.Ş.`nin mahkemesinin birleştirildiğini kaydetti. Sanıklardan G.Ş.`nin gerçek yaşının tespiti için de başvuruda bulunduklarını ifade eden Erol,duruşmanın delil yetersizliği ve yeni delillerin toplanması için 30 Eylül tarihine ertelendiğini sözlerine ekledi.
Ulus Bebek Davasının İlk Duruşması Yapıldı
Bitlis`in Tatvan ilçesinde 25 Ocak 2010 günü henüz 2 günlükken hastaneden kaçırılan Ulus bebekle ilgili davanın ilk duruşması yapıldı.



















