İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, "Son yıllarda İslam dünyasının kalbi olan Mekke, Medine ve Beytü'l Makdis gibi önemli şehirlerde birçok ciddi krizler ve problemler ortaya çıktı. Her gün insanlar ölüyor. Ama Müslüman ümmeti aksiyon alamadı. Her akşam televizyonlara ve haberlere bakıyoruz. Günden güne bu görüntüler normalleşmeye başlıyor ve bizler hislerimizi ve gerçek inançlarımızı kaybediyoruz." dedi.
Bulut, üniversitenin Halkalı'daki kampüsünde İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi (CIGA) tarafından düzenlenen Uluslararası İslam Dünyası Sempozyumu'nun açılış oturumunda konuştu.
"Yeni Bir Paradigma Oluşturmak ve Modern Problemleri Analiz Etmek" başlıklı sempozyumun "İslam Ümmeti: Kavramı Yeniden İncelemek ve Yeni Bir Paradigma Geliştirmek" oturumuna katılan Bulut, günümüz İslam dünyasını sorunlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İslam dünyası gibi önemli konuların tartışılıyor olmasından gururlu olduğunu dile getiren Bulut, "Böyle bir etkinliği düzenleyen, destekleyen ve sponsor olanlara çok teşekkür ederim. İkinci teşekkürü de bu sempozyumu organize edenlere etmek isterim. Bu konferans şu anda çok kritik günlerde gerçekleştiriliyor. Son yıllarda İslam dünyasının kalbi olan Mekke, Medine ve Beytü'l Makdis gibi önemli şehirlerde birçok ciddi krizler ve problemler ortaya çıktı. Her gün insanlar ölüyor. Ama Müslüman ümmeti aksiyon alamadı. Her akşam televizyonlara ve haberlere bakıyoruz. Günden güne bu görüntüler normalleşmeye başlıyor ve bizler hislerimizi ve gerçek inançlarımızı kaybediyoruz." diye konuştu.
Bulut, İslam coğrafyasında yaşayanların sorumluluklarının çok fazla olmasına karşın harekete geçilmediğine dikkati çekerek, sempozyumda bu konuda neler yapılması gerektiğinin tartışılacağını söyledi.
Söz konusu coğrafyanın insan varlığının başlangıcından beri çok önemli olduğuna vurgu yapan Bulut, "Bu bölge, 16. yüzyılın başlarında Akdeniz Bölgesi, dünya ekonomisinin, bilimin, teknolojinin ve politik konuların merkeziydi. Bu yüzyıla kadar geçen sürede bu durum Avrupa ve Atlantik'in diğer bölümlerine doğru kaydı. 16. yüzyılın başlarından sonra dünyada yeni bir sistem kuruldu ve insanlık ilk kez bu yeni sistemle karşı karşıya kaldı. Yeni paradigmalarla karşı karşıya kaldık. Ekonomiden diğer perspektiflere kadar birçok farklı açılarla karşı karşıya kalındı. Bu sistem daha sonra Afrika, Asya ve Amerika'ya kadar yayıldı ve günden güne her alana yayıldı. Günden güne, yıldan yıla onlar dünyadaki bütün üretim kaynaklarının kontrolünü ele geçirdiler. Osmanlı İmparatorluğu'nda hariç, kapitalist sistem tüm dünyada hakim oldu." ifadelerini kullandı.
- Sempozyum 3 gün sürecek
10 Ekim Salı günü son erecek sempozyumda "Müslüman Dünyada Siyasi Meşruiyet", "Müslüman Dünyanın Karşılaştığı Küresel Problemler", "Modern Dünyada İslam Hukukunun Rolünü Yeniden Tanımlamak", "Müslüman Dünyanın Sosyoekonomik Problemleri", "İslam Ümmetindeki Fay Hatlarını Anlamak", "Günümüzde İslam Dünyası" başlıklı paneller düzenlenecek.
Söz konusu panellerde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın "İslam Ümmeti: Problemler ve Cevaplar" başlıklı bir sunum gerçekleştirmesi beklenirken, sempozyumun yabancı katılımcıları arasında Georgetown Üniversitesi'nden Dr. Jonathan Brown ve Dr. John Esposito, Toledo Üniversitesi'den Dr. Ovamir Anjum, Long Island Üniversitesi'nden Dr. Dalia Fahmy, California Üniversitesi'nden Dr. Richard Falk, Wisconsin Üniversitesi'nden Dr. Asifa Quraishi-Landes, Indiana Üniversitesi'nden Dr. Asma Afsaruddin, Denver Üniversitesi'nden Dr. Nader Hashemi gibi isimler de yer alıyor.
Sempozyumda akademik oturumlar İZÜ Halkalı Kampüsü'nde, kapanış oturumu ise Küçükçekmece'deki Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirilecek.
Uluslararası İslam Dünyası Sempozyumu
İZÜ Rektörü Prof. Dr. Bulut: 'Son yıllarda İslam dünyasının kalbi olan Mekke, Medine ve Beytü'l Makdis gibi önemli şehirlerde birçok ciddi krizler ve problemler ortaya çıktı. Her gün insanlar ölüyor. Ama Müslüman ümmeti aksiyon alamadı. Her akşam televizyonlara ve haberlere bakıyoruz. Günden güne bu görüntüler normalleşmeye başlıyor ve bizler hislerimizi ve gerçek inançlarımızı kaybediyoruz'